Ana Sayfa Blog Sayfa 2001

2019’da 212 toprak ve iklim aktivisti öldürüldü

Global Witness‘a göre 2019 yılında 212 toprak ve iklim savunucusu öldürüldü. Bu, şimdiye kadar iklim aktivistlerine karşı işlenen cinayetlerin bir yılda ulaştığı en yüksek sayı. Cinayetlerin yaklaşık yarısı yalnızca Kolombiya ve Filipinler‘de işlendi.

Aktivistlerin hedef alınma sebeplerinin başında tarım ticareti, petrol, gaz ve madenciliğe karşı muhalefet etmeleri geliyor.

Global Witness, herkesi iklim aktivistleriyle dayanışmaya çağırıyor.

Sekiz ekoloji örgütünden Çanakkale Valisi’ne ziyaret

Çanakkale’de sekiz ekoloji örgütü, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş‘ı ziyaret ederek başta Alamos Gold tarafından Kirazlı’da yapılmak istenen altın madeni olmak üzere şehir genelindeki sorunları dile getirdi.

Ekoloji örgütleri ziyaret için, “Bizler, ekoloji örgütleri olarak, iklim krizinin yaşamımızı giderek derinden sarsan etkilerinin görüldüğü günümüzde, bölgemizle ilgili iklim değişikliği ve iklim krizine yol açan önemli çevre sorunlarını ve ekolojik yıkım projelerini ve bu süreçte ekoloji örgütleri olarak maruz kaldığımız sorunları aktarmak ve ekolojik yıkım projelerin önlenmesi ve bu mücadele sırasında yaşanılan sıkıntıların ortadan kaldırılmasını talep etmek üzere valiyi ziyaret ettik” dedi.

Sekiz ekoloji örgütü

Görüşmeye katılan kişiler şu şekildeydi: Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği-Mehmet Akbulut, Çan Çevre Derneği-Hikmet Kılıç, Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği-Selma Kanbur, Kazdağları Dayanışması- Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy, Bozcaada Forum-Fırat Tunabay (görüşmeye yetişemedi ancak dilekçeye katıldı), Büyükhusun Dayanışması-Cem Tüzün, Ekoloji Birliği-Süheyla Doğan Ünal ve İHD Çanakkale Şubesi-Hayrettin Pişkin.

Fotoğraf: Evrensel

‘Maden ruhsatları iptal edilsin’

Görüşmede Vali’nin talepleri dinlediği, not aldığı ve takip edeceğinin vurgulandığı açıklamada, iletilen talepler şöyle sıralandı:

  • Bölge için verilmiş bulunan tüm altın madeni arama ve işletme ruhsatlarının iptal edilmesini,
  • Kirazlı Altın Madeni Projesi ile ilgili işletme ruhsatı süresi dolmuş olan ve hala ormanlık alanda bulunan Alamosgold iştiraki Doğu Biga Madencilik A.Ş.’nin tahliye edilmesini,
  • Kirazlı Proje alanının ekolojik yöntemlerle acilen rehabilite edilmesini istiyoruz.
  • Bölgedeki yeni termik santral projelerinin ruhsat ve lisans-önlisans izinleri bir an önce iptal edilmesini,
  • Mevcut santralların çalışanlarını mağdur etmeyecek bir şekilde adil bir dönüşüm ile kapatılmasını istiyoruz.
  • Jeotermal Enerji Santralları konusunda bölge için verilmiş arama ve işletme ruhsatlarının iptal edilmesini,
  • Yeni ruhsat verilmemesini,

‘Mevcut santraller denetlensin’

  • Mevcut santralların denetlenmesini talep ediyoruz.
  • Bölgemiz için izin verilen ve faaliyete geçen tüm RES Projelerinin envanterinin çıkartılmasını, yer seçimi vb. açısından incelenmesini, kümülatif etkilerinin değerlendirilmesini,
  • Planlanan projelerin envanterinin çıkartılmasını ve yer seçimi, ekosisteme olası etkileri konusunda birlikte değerlendirilmesini istiyoruz.
  • Korunan alanlara, sit alanlarına, milli parklara dokunulmamasını, henüz korumaya alınmamış alanların tespit edilerek korumaya alınmasını,

‘Kazdağları UNESCO listesine alınsın’

  • Kazdağları Milli Parkı’nın sınırlarının genişletilerek dağın kuzey yamaçlarının da milli park içerisine alınarak korunmasını,
  • Kazdağları’nın UNESCO Dünya Mirası listesine alınması için gerekli çalışmaların ve başvuruların yapılmasını istiyoruz.
  • Kıyı işgallerine izin verilmemesini ve sahillerimizin rant kapısı haline getirilmesinin ve kirletilmesinin önlenmesini istiyoruz.
  • Bölgemizde yapılaşma ve imar ile ilgili gerekli önlemlerin alınarak daha fazla betonlaşmanın önlenmesini istiyoruz.

‘Arıtma alt yapısı tamamlansın’

  • Endüstriyel tarım ve hayvancılık yerine doğanın korunması ve zehirsiz sofralar için ekolojik yöntemlerin ve atalık tohumların ve kullanıldığı geleneksel aile çiftçiliğinin desteklenmesini istiyoruz.
  • Katı atık ayrıştırma, kanalizasyon ve arıtma tesisleri konularında gerekli altyapıların bir an önce tamamlanmasını istiyoruz. Bölgemiz için acilen bütünlüklü bir “Stratejik Çevresel Değerlendirme” yapılmasını istiyoruz. Değerlendirmede bölgenin tarım ve turizm potansiyeli iyi değerlendirilmeli ve bu potansiyeli olumsuz etkileyecek yatırımlara izin verilmemelidir.

‘Kirazlı’daki jandarma ablukası kaldırılsın’

  • Kirazlı Balaban civarındaki jandarma ablukasının kaldırılmasını,
  • Yaşam savunucularına kesilen hukuksuz ve mesnetsiz para cezalarının iptalini,
  • Valiliğinizin 25 Temmuz tarihli basın açıklamaları, toplantı ve gösterileri yasaklayan kararın iptalini,
  • Gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan arkadaşlarımıza isnat edilen asılsız suçlar için soruşturmanın iptalini,
  • 25 Temmuz günü orantısız güç ve şiddet kullanan ve hukuksuz bir şekilde gözaltı uygulayan güvenlik kuvvetleri hakkında soruşturma başlatılmasını istiyoruz.

Ekoloji örgütleri, “Anayasamız ve İnsan Hakları Sözleşmesi’nden yola çıkarak doğamızı ve yaşamı barışçıl ve hukuki bir şekilde savunmaya devam edeceğimizi ifade ettik ve yukarda açıkladığımız ekolojik yıkım projelerini önleyerek, bölgenin doğasını ve bölgede yaşayan halkının sağlığını ve ayrıca ve her türlü yasal hakkını koruma konusunda gereken hassasiyeti göstermesini beklediğimizi bildirdik” dedi.

Dünyaca ünlü kadınlardan sosyal medya kampanyasına destek: Türkiye’deki kadınlar, sizinleyiz

Kadınların Pınar Gültekin‘in ölümü ve İstanbul Sözleşmesi‘nden çıkma tartışmaları üzerine sosyal medyada başlattığı ve birçok ünlü ismin de katıldığı “Challenge accepted” (Meydan okuma kabul edildi) kampanyası Türkiye sınırlarını aştı.

Dünyaca ünlü isimler de siyah beyaz fotoğraflarını #challengeaccepted ve #istanbulsözleşmesiyaşatır etiketleri ile paylaşarak “Türkiye’deki kadınları duyuyoruz ve yanlarındayız” mesajı verdi.

Christina Aguilera: Bir araya gelelim

ABD’li şarkıcı Christina Aguilera, siyah beyaz paylaştığı fotoğrafının altına “Meydan okuma kabul edildi. Bu kampanyanın orjinalini öğrenerek, bir araya gelelim ve her yerde kadına karşı şiddete son verelim. İstanbul Sözleşmesi yaşatır. Kadınlar kadınları destekliyor” mesajını yazdı.

Jessica Biel: Türkiye’deki kadınlar, sizi duyuyoruz

Oyuncu Jessica Biel de kampanyaya destek vererek “Ne olup bittiğini anlamak biraz zamanımı aldı. Basitçe söylemek gerekirse bu bütün kadınların birbirine destek olduğu konusunda küresel bir hatırlatma, özellikle de duyulamayanlar için. Türkiye’deki kadınlar, biz sizinleyiz ve sizi duyuyoruz. Ve ABD’deki kadınlar, bu da birbirimizin korumak için sesimizi kullanmamız gerektiği için bir hatırlatma” mesajı ile birlikte fotoğrafını paylaştı.

Sofia Vergara: Kadınlar birbirini desteklediğinde..

Kolombiyalı oyuncu ve TV sunucusu Sofia Vergara, etiket üzerinde fotoğrafını paylaşırken “Kadınlar birbirini desteklediğinde muhteşem şeyler olur. Beni meydan okumaya davet eden herkese selamlar” ifadelerini kullandı.

Nicole Kidman: Çok cömert ve zeki kadınlar tarafından yönlendirildim

Meydan okumaya katılanlardan ünlü oyuncu Nicole Kidman ise “Çok cömert, sıcak ve zeki kadınlar tarafından beslendim, sevildim, rehberlik edildim ve yönlendirildim. Size sanatım ve hayatım boyunca elimden gelen her şeyi sunmaya devam edebilir miyim?” yazdı.

Kate Hudson da dahil oldu

Ünlü oyuncu Kate Hudson da fotoğrafına, “Bana güçlendirici notlar yollayan ve bu destekleyici kadınlar furyasına katılıp katılmayacağımı soran sevgili kız arkadaşlarıma #ChallengeAccepted” şeklinde bir not yazdı.

Jennifer Anniston: Kadınları destekleyin!

Ünlü oyuncu Jennifer Anniston ise “Bana bugün motivasyonumu artıran tüm zeki ve güzel kadınlara teşekkür ederim. Doğruyu söylemem gerekirse, bu #challengeaccepted olayını çok anlamıyorum… ama kadınları desteklemenin güzel bir yolunu kim sevmez! Belki diğer kadınları desteklemenin en iyi yolu, kadınları ilgilendiren kampanyalara katılmak. Tüm arkadaşlarınızı, kız arkadaşlarınızı, kız kardeşlerinizi, annelerinizi, kızlarınızı aynı şeyi yapmak için cesaretlendirin” ifadelerini kullandı.

 

Türkiye’de koronavirüs: 942 yeni tanı, 14 can kaybı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de koronavirüs nedeniyle son 24 saatte 14 kişinin daha hayatını kaybettiğini, 942 yeni vaka tespit edildiğini açıkladı. Böylece toplam ölü sayısı 5 bin 659’a, vaka sayısı 228 bin 924’e yükseldi.

Bakan Koca’nın paylaşımı şöyle:

Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosunda, bundan sonra, salgın boyunca oluşan uluslararası standarda uygun olarak, Ağır Hasta sayısı da verilecek. Yeni ve toplam hasta sayısına ek olarak, seyir hakkında detaylı bilgi sunması için Zatürre Oranı gösterilecek.”

 

Bayram’da kısıtlama yok, koronavirüs tablosu verileri değiştiriliyor

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, karantina sürecinden sonra ilk kez yüz yüze bir araya gelen Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı‘nda koronavirüs salgını nedeniyle herhangi bir kısıtlama uygulanmayacağını söyledi. Bakan, “Kurban Bayramı hep birlikte vereceğimiz bir sınav. Hayatımızda el öpmediğimiz, sarılmadığımız ikinci bayram olarak yer alacak” dedi. 

Kısıtlama yerine ‘gönüllü kısıt’

Ramazan Bayramı’nda uygulanan kısıtlamalar sayesinde, bayramdan 10 gün sonraki günlük vaka sayısında yüzde 15 azalma olduğuna dikkat çeken Koca, aynı tarihlerde entübasyona giren günlük hasta sayısında yüzde 21, yoğun bakımda yüzde 19, hastaneye yatırılan hasta sayısında yüzde 8 düşüş gerçekleştiğini, vefatlarda azalma görüldüğünü söyledi. Koca, “Önceki bayramda elde ettiğimiz sonucu gönüllü kısıtlarla hedefleyelim. İşi ciddiye alalım ki bayram sonrası gözümüz vaka tablosunda olmasın.”dedi.  

Yoğun bakım verisi kalktı, ‘ağır hasta’ geldi

Sağlık Bakanı, hastalarda kritik eşik olan zatürre oranının da bundan böyle düzenli olarak paylaşılacağını; yoğun bakım ve entübe vaka sayılarının yerine de  “ağır hasta” olarak tanımlanacak kişilerin sayılarını paylaşacaklarını kaydetti: “Bilim Kurulumuz günlük koronavirüs tablosunda bazı veri açıklamaları için başlık ve adlandırma değişikliğine gitme konusunu ele almıştır. Uluslararası karşılaştırmalarda kolaylık sağlanması amacı taşımaktadır. Entübe edilmiş veya henüz entübe edilmemiş de olsa kan oksijen düzeyi belli düzeyin altına düşen hastaları ağır hastalar olarak duyurmayı devam edeceğiz. Zattürre oranlarını da sizlerle paylaşacağız.”.

Bakan Koca, bayram namazı ve bayramlaşmalar için şu tavsiyelerde bulundu:

  • Abdest, evde alınmalıdır. Aksi takdirde sosyal mesafe ve maske kuralına uymak imkansız hale gelebilir.
  • Bayram ve Cuma namazına herkes kendi seccadesi ile gitmelidir. Secde sırasında halı veya seccadelere virüs bulaşması kolayca mümkündür.
  • Bu bayramda makbul olan yüz yüze ziyaret değildir, bayramlaşmalar telefon ile yapılmalıdır. El öpmeyi, el öptürmeyi gelecek bayramlara erteleyeceğiz.”

‘Birinci dalganın etkisi sürüyor’

Sağlık Bakanı riskin devam ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Dünyanın beklediği ikinci dalga dönemine daha iyi geçiş yapmamız, bugünleri iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Risk devam ediyor. Birinci dalganın etkisi sürüyor. İstanbul, İzmir pikini tamamladı. Orta Anadolu ile Doğu ve Güneydoğu‘da bazı illerde pik yer yer yeni başladı.”

Toplum bağışıklığı binde 8 

Bakan Koca, açıklamasında TÜİK ile ortaklaşa yaptıkları araştırmanın sonuçlarını da paylaştı. Koronavirüse ilişkin toplum bağışıklığının binde 8 oranında gerçekleştirdiğini  olduğunu söyledi. Koca, semptom göstermeden dolaşımda olan vaka oranının da on binde 26 olarak verdi; “Bağışıklık oranımız çok düşük, toplum bağışıklığıyla bunun olmayacağını görüyoruz” dedi. 

Bazı hastanelerdeki doluluk, diğerleri almadığı için 

Bazı hastanelerdeki doluluk oranının, diğer hastaneler Covid-19’lu hastaları almadığı için arttığını öne süren Sağlık Bakanı şöyle konuştu: “Ankara‘da yoğun bakımda şu an doluluk oranlarımız yüzde 67. Standart yataklarımızın doluluk oranı ise yüzde 49. Solunum cihazlarının ise yüzde 25. Bahsedildiği gibi bir şey olmadığını söylemek istiyorum. Şehir hastanelerinde yoğun bakımlar yüzde 69, standart yatakların yüzde 32, solunum cihazlarının doluluk oranı yüzde 16. Bu anlamda bir sorun olmadığını, her gün açıkladığımız rakamlarla yoğun bakımdaki hasta sayılarımızın arttığını söylüyoruz. ”

2021’in ilk çeyreğinde aşı beklentisi

“Önümüzdeki ocak, şubat, mart gibi, yılın ilk çeyreğinde aşının geliştirilmesi mümkün olabilir” diyen Koca, “Çin ve Rusya ile aşıyla ilgili irtibat halindeyiz, bu konudaki gelişmeleri de iş birliğini de yakinen takip ediyoruz” şeklinde konuştu. 

Test kiti tartışması

Test kitlerinin doğru sonuç verme oranının düşük olduğu iddialarına ilişkin de konuşan Koca şunları söyledi:  “Test kitlerimizin doğru sonuç verme oranı yüzde 91,66’dır” dedi. Çin’den ithal edilen PCR test kitinin o dönemde 8,75 dolara alındığını söyleyen Koca, daha sonra yerli üretime geçildiğini ve kitlerin 9,8 TL’ye alındığını aktardı. Bakan, “Uluslararası firmaların Türkiye uzantıları üzerinden neler yapılmak istendiğini ben çok iyi biliyorum. Kit piyasasının arkasında nice dev ama cüce yapıların ve vatandaşların olduğunu biliyorum” 

ABD’li bir ilaç şirketinin ürettii ilacın daha yaygın kullanılması amacıyla rüşvetten söz edildiğini hatırlatan Koca, olayın soruşturulduğunu anlattı.

65 yaş üstüne kısıtlamalar kalkıyor

Sağlık Bakanı Koca,65 yaş üstüne uygulanan saat 20’den sonra sokağa çıkma kısıtlaması için “Bilim Kurulu’nun bayram sonrası erken dönemde bunları kaldırma noktasında yaklaşımı var.” dedi.

Okullar 31 Ağustos’da açılıyor, eğitimin nasıl olacağı belli değil

Koca, “Okulların açılma takvimini Milli Eğitim Bakanımız 31 Ağustos olarak açıkladı” diyerek ekledi: “Okullar bu takvimde eğitime başlamış olacak. Okullardaki eğitimin uzaktan, hibrit veya karma eğitim tarzında mı olacağı konusunda Bakanlık ile Bilim Kurulu’ndaki arkadaşlarımız çalışıyor.” 

Kuzguncuk kilisesinin haçını söken kişi tahliye edildi

İstanbul Kuzguncuk’ta bulunan Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’ne nefret saldırısı düzenlediği için tutuklanan Mazlum S. mahkeme sürecinin ardından tahliye edildi.

İstanbul Anadolu 64’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde 14 Haziran 2020tarihinde görülen duruşmada sanık hakkında ilk olarak bir yıl hapis cezası verildi. Daha sonra ceza “Eylemin ilgili dini benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla” işlendiği kanaatiyle bir yıl dört aya çıkarıldı.

Sanık: Kalp ve şeker hastalığım var, pişmanım

Davaya Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi Vakıf Başkanı Haçadur Edvart Ayvazyan’ı temsilen katılan avukat Ezgi Kumaş, sanıktan şikayetçi olduklarını söyledi. Savunmasını yapan sanık ise kalp ve şeker hastası olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

Hastalığın etkisiyle böyle davrandığımı düşünüyorum. Bir anlık bir şeydi. Yaptığım eylem nedeniyle çok pişmanım. Bu eylemin altında herhangi bir neden yoktur. Hiçbir kişi yada yapıyla bir bağım bulunmamaktadır. Ben tüm dinlere saygılıyım. Ne Ermenilerle ne de hristiyanlarla bir husumetim yoktur. Vermiş olduğum zararı karşılamaya hazırım.

Neler yaşandı?

28 Mayıs tarihinde İstanbul Kuzguncuk’ta bulunan Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’ne giden Mazlum S. kilisenin kapısındaki haçı söküp kaldırıma atmıştı.

Gözaltına alınan zanlının adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasının ardından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, mahkemenin kararına itiraz etmiş ve hakkında ikinci kez yakalama emri çıkartılan sanık tutuklanmıştı.

https://twitter.com/GaroPaylan/status/1265710178449719299?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1265710178449719299%7Ctwgr%5E&ref_url=https%3A%2F%2Fyesilgazete.org%2Fblog%2F2020%2F06%2F01%2Fkuzguncuk-kilisesinin-kapisindaki-haci-sokup-yere-atan-kisi-tutuklandi%2F

En’am Suresi’ne atıf

Kısa bir ara verdikten sonra kararını açıklayan mahkeme En’am Suresi’ne atıfta bulunarak “Başkalarına, onların inançlarına ve kutsal saydıkları değerlere hakaret etmek İslami edep ve ahlakla bağdaşmadığı gibi, İslam’ın izzetine de zarar getireceği, müslümanların bu durumlara imkan verecek söz ve davranışlardan kaçınmaları emredilmektedir” dedi.

Açıklamanın devamında “Ayette İslam’ın tebliğ ve davet metoduna da işaret vardır. Buna göre bizim gibi başkalarının inanç ve kanaatleri de onlara göre değerlidir. Diyalog ve ikna etmenin yolu saygı ve nezaketten geçer. Hakaret ve küfür ise sadece muhatabın düşmanlık duygularını kabartır. İnatlaşma, sertleşme ve giderek çatışmaya yol açar denildi” denildi.

‘Haçı değil bir kesimi hedef alıyor’

Sonuç olarak sanığın kilisenin dış kapısı üzerinde bulunan ve bulunduğu yerde kaynakla sabitlenmiş olan haçı söküp kaldırıma atma eyleminin sadece haça zarar vermek kastıyla yapılmadığını söylenen kararda eylemin ilgili dini inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla gerçekleştirdiği kanaatine varıldığı belirtildi.

 

 

 

CHP, sosyal medya düzenlemesinin iptali için AYM’ye başvuruyor

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, AKP ve MHP‘nin hazırladığı sosyal medyaya ilişkin düzenlemeleri içeren kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi‘ne (AYM) başvuracaklarını açıkladı. Özkoç, “Bu, sosyal medya mecrasına sansür uygulayan, gençlerimizin özgürlük alanını kısıtlayan, muhalefet etmek isteyen insanların sesini yok etmek isteyen bir yasa” dedi.

Diyarbakır Sağlık Platformu: Her gün 300’ün üzerinde koronavirüs vakası geliyor

Diyarbakır Tabip Odası ve Sağlık Emekçileri Diyarbakır Şubesi‘nin de içinde yer aldığı Diyarbakır Sağlık Platformu, şehirde görülen koronavirüs salgını hakkında ortak bir açıklama yaptı.

Yapılan açıklamada bir hafta içerisinde her gün ortalama 300’ün üzerinde pozitif covid-19 vakasının saptandığı belirtildi. Ayrıca, üç gün önce sadece Silvan ilçesinin bir mahallesinde Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 10’u geçtiğini söylendi.

‘Normalleşmenin sonucu’

Sağlık emekçileri olarak resmi istatistiklerin gerçeği yansıtmadığını bildiklerini söyleyen Platform “Türkiye’de çok hızlı bir şekilde girilen normalleşme sürecinin sonuçları ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

Hıza çevrilmiş istatistiklerde  Güneydoğu Anadolu bölgesinin zirveye oturduğu belirtilen açıklamada  “20-27 Temmuz itibarıyla yeni vaka insidansı (görülme sıklığı) Güneydoğu Anadolu bölgesinde yüz binde 16,6 olup Türkiye ortalamasının (yüz binde 8.0) iki katından fazladır” denildi.

100’e yakın kişi yoğun bakımda

Açıklamada koronavirüs salgını sebebiyle tedavi gören hastalar hakkında da “İlimiz hastanelerinde halen 600 üzerinde hasta hastanelerde yatarak, 100 e yakın hasta YBÜ (yoğun bakım ünitesi) tedavi görmektedir” bilgisi paylaşıldı.

Buna ek olarak enfekte sağlık çalışanı sayısında da hızlı bir artış yaşandığını belirten platform “Tespit edebildiğimiz kadarıyla 296 sağlık çalışanının Covid testi pozitif olarak raporlanmıştır” dedi.

Platform yetkilileri bir an önce önlemleri sıkılaştırmak için adım atmaya davet etti.

 

Kanal İstanbul itirazları devam ediyor: Yenişehir’de köylülere, işçilere yer yok

Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu‘nun çağrısıyla bir araya gelen İstanbullular Kanal İstanbul projesinin alt yapısını hazırlayan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanarak askıya çıkarılan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarına itiraz etti.

ÇŞB İstanbul İl Müdürlüğü önünde bir araya gelen Koordinasyon itiraz dilekçelerini teslim ettikten sonra burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Eylemde isteyen kişilerin de itirazlarını 4 Ağustos tarihine kadar ÇŞB İstanbul İl Müdürlüğü ya da Cimer üzerinden gerçekleştirebileceği hatırlatıldı.

‘Yenişehir bir rant projesi’

Açıklamada “Bizler bir yandan ekonomik kriz, bir yandan iklim krizi bir yandan da salgın koşullarında yaşamaya çalışırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var gücüyle Yenişehir dediği Rant Projesi için çalışıyor” denildi.

Daha önce proje için verilen on binlerce itirazın Bakanlık tarafından yok saydığı söylenen açıklamada  “1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliğine yönelik itirazlarımıza yanıt dahi vermeden, üç etap halinde nazım ve uygulama imar planlarını onaylıyor” ifadeleri kullanıldı.

‘Köylü ve doğa yok sayılıyor’

İmar planlarıyla birlikte Kanal İstanbul’un güzergahında kurulmak istenen Yenişehir hakkında bilgi veren koordinasyon “Yenişehir adını verdiği bu talan projesi ile Sazlıdere Su Havzasından Karadeniz’e uzanan köylerin, tarım alanlarının, meraların, ormanların üzerine lojistik tesisler, turizm alanları, ticaret alanları, fuar alanları, konut alanları ve Karadeniz kıyısına milyonlarca m2 dolgu alanı planlıyor” dedi. Açıklamanın devamında şu sözlere yer verildi:

Kanal İstanbul projesi olarak ilan edilen katliam ve yerinden etme projesinin planları henüz askıdan inmeden köylülerin tapularına “3194 Sayılı İmar Kanununun 18. Maddesi” beyanlarının eklendiğini öğrendik. Köylüler teker teker e-devlet tapu sorgulama sistemi yoluyla bu beyanlarla karşılaşıyor.

Bu beyanlar açıkça formaliteden ibaret göstermelik planlama sürecini, plana itiraz yollarının tamamen yok sayıldığını, köylünün yaşamını ve İstanbul’un kalan son tarım alanlarının, meraların, hayvanların zerre önemsenmediğini bir kez daha ifşa ediyor.

‘Yenişehir’de köy yok, orman yok, halk yok’

Açıklamanın devamında planlara itiraz edeceklerini söyleyen Koordinasyon “Bu planlarda Sazlıdere Barajı yok, köyler yok, tarım alanları, meralar, ormanlar yok. ‘Yenişehir’ dedikleri yerde köylülere, yoksullara, işçilere, emekçilere yani halka yer yok!” tepkisini gösterdi.

Projenin İstanbul için ekolojik bir yıkım anlamına geldiği belirtilen açıklamada Kanal yerine depreme bütçe ayrılması gerektiği belirtildi. Açıklama şu ifadelerle sona erdi:

Biliyoruz ki bu planlar, son 20 yıldır türlü hukuki ve idari kılıflarla sermayeyi büyüten, doğayı, yaşam alanlarımızı yok eden, her bir tuğlasında güvencesiz işçinin kanını akıtan iktidar ve yandaşlarının zulmüne harç ettiği katliam projelerinden farklı değil.

Biz bu aceleyi de, bu kandırmacayı da iyi biliyoruz. Var gücümüzle bu kıyımın karşısında durmaya, Baklalılı, Boyalıklı, Tayakadınlı, Yassıörenli, Yeniköylü, Dursunköylü, Çilingirli, Sazlıbosnalı, Hacımaşlılı, Şamlarlı dostlarımızla, canlarımızla, İstanbullularla birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.

 

‘Gezegenimizde bu karizmatik kedilere de yer var’

Doğal Hayatı Koruma Derneği (WWF) 29 Temmuz Dünya Kaplan Günü vesilesiyle bir açıklama yayınlayarak sayıları avcılık sebebiyle giderek yok olma tehlikesi artan kaplanların durumunu hatırlattı.

Dernek yaban hayatını korumak için sembolik olarak başlattıkları kaplan evlat edinme kampanyasını hatırlatarak bu çalışmalara destek olma çağrısında bulundu.

Yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı

Yapılan açıklamada “Tam 10 yıl önce doğal ortamında yaşayan kaplan sayısının sadece 3 bin 200 olduğunu biliyor muydunuz?” sorusu sonuldu.

Kaplan popülasyonunun geçen yüzyıla göre yüzde 97 oranında azaldığı belirtilen açıklamada bilim insanlarının bu rakamı bir kırılma noktası ve geri dönüşü zor bir durum olarak tanımladığı söylendi.

Son 10 yılda iki ülkedeki nüfus iki katına çıktı

2010 yılında kaplanları kurtarmak için hükümetler, çevre örgütleri, doğa koruma uzmanları, yerel halk gibi birçok bileşenin bir araya geldiğini belirten WWF “Son 10 yılda büyük bir başarı elde edildi. Bugün beş ülkede kaplan sayısı iki katına çıktı” dedi.

Kaplanların ekosistemin devamlılığı için önemine de değinilen açıklamada “Bir kaplanın korunması yaklaşık 100 kilometrekare büyüklüğünde bir alanın korunması anlamına geliyor. Böylece sadece kaplan değil bu alanda yaşayan gergedan, fil, boz ayı, orangutan gibi tehdit altındaki pek çok tür de korunmuş oluyor” ifadeleri kullanıldı.

‘Yasa dışı avcılık doğal hayatı tehdit ediyor’

Biyolojik çeşitlilik, ekosistemler ve insanlar arasında bir köprü olan kaplanların yaşam alanlarının çoğunda tarımsal faaliyetler yapıldığı, kereste ticareti için ormanların yok edilmesi nedeniyle yok olduğu belirtilen açıklamada günümüzde yasa dışı avcılık, yaban hayat ticaret, insan-kaplan çatışmasının da kaplanların karşılaştıkları önemli tehditler arasında olduğu belirtildi.

Açıklamanın devamında “Bu görkemli canlının yalnızca belgesellerde kalmaması, doğal yaşam alanlarının korunması için desteğinize ihtiyacımız var! Sembolik olarak bir kaplan evlat edinerek hem sevdiklerinize hem de doğaya yaşam dolu bir armağan verebilirsiniz” denildi.