Ana Sayfa Blog Sayfa 1950

SES: Mardin’de koronavirüsle enfekte olan sağlık çalışanı sayısı 600’e ulaştı

Mardin koronavirüs salgınıyla baş etmekte zorlanıyor.

Geçen Temmuz’da “salgının kontrolden çıktığı” yolunda açıklama yapan Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Mardin Şubesi 200 sağlık personelinin ise enfekte olduğunu duyurmuştu. Bu açıklamanın ardından henüz bir buçuk ay dahi geçmedi, ancak bugün Mardin Tabip Odası (MTO) ile SES‘in verilerine göre, kentte Covid-19’a yakalanan sağlık çalışanlarının sayısı 600 civarına ulaşmış durumda.

Sayının Kurban Bayramı‘nın ardından ikiye katlandığı belirtiliyor. Bayram öncesi vaka sayısındaki genel artış ise yüzde 20 civarında.

‘Karantina yedi güne indirildi’

Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulunan SES Mardin Şube Sekreteri Ahmet Özen, kentte toplam vaka sayısının 11 bine ulaştığını, sağlıkçıların ise üçte birinin enfekte olduğunu söylüyor:

Çalışan birimlerin tamamında Covid-19’u geçirmeyen neredeyse yok. Enfekte durumu halen devam etmekte. Sağlık emekçilerinin iş yükü artmakta. Bunun dışında topluma 14 gün uygulanan karantina süreci sağlıkçılarda yedi güne indirilmiş durumda. Yedi günden sonra tekrar test yapılıp, negatif gelirse tekrar çalıştırılıyor.

‘Tüm hizmetler bir arada yürütülüyor’

Salgına karşı alınan tedbirlerin maske takmanın ötesine geçmediğini ifade eden Özen’in aktardığına göre, birinci basamak hizmetleri de yarı oranında azaldı:

Bağışıklama hizmetlerinin geri kaldığını söyleyebiliriz. Pandemi hastanelerinin ayrılmaması hem ikinci basamak hem birinci basamak hem de Covid-19 hizmetlerinin aynı birimlerde yürütülmesi başka sağlık sorunlarından kaynaklı hastanelere başvuran hastaların da enfekte olmasına sebep olmakta. Yığılmalara sebep olmakta.

SES‘ten daha önce yapılan açıklamada, diğer illerin sağlık örgütlerinden alınan bilgiler doğrultusunda vaka sayısının açıklananın çok daha üzerinde olduğu belirtilmiş, filyasyon çalışmalarının etkinliğini yitirmiş olduğu ifade edilmişti.

Kömür karşıtı mücadele sınırları aştı: Almanya, Polonya ve Çekya’da sınır ötesi insan zinciri

Avrupa ülkeleri kömür madenlerine karşı güçlerini birleştiriyor. 30 Ağustos günü Almanya, Polonya ve Çekya’dan yüzlerce insan Polonya’nın sınır şeridindeki Turów kömür madenine tepki göstermek için ortak bir eylem düzenledi.

Aynı gün içerisinde Almanya’da da üç bin kişi Garzweiler’de maden uğruna köylerin yıkıma uğramasını eleştirmek için protesto düzenledi. Her iki eylemde de aktivistler diğer eylemcilerin taleplerini pankartlarına yazarak dayanışma gösterdi.

Avrupa Birliği içerisindeki toplulukların söz konusu ekolojik tahribat olunca benzer sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını belirten aktivistler, Avrupa Komisyonu’nu harekete geçmeye ve Polonya’ya karşı ihlal prosedürü başlatmasını talep ediyor.

Taahhütlere rağmen kömür devam ediyor

Kömür yeryüzündeki kirliliğin ve iklim değişikliğinin başlıca etkenlerinden biri. Avrupa Yeşil Düzen anlaşmasına göre üye ülkelerin net sıfır karbon emisyonu hedeflerine ulaşmaları için 2030 yılına kadar aşamalı olarak kömürü tedavülden kaldırmaları gerekiyor.

Ancak Polonya merkezli PGE ve Almanya merkezli RWE gibi enerji devleri su varlıklarına, havaya ve iklim krizine etkisine rağmen fosil yakıt araştırmalarına devam ediyor.

Fotoğraf: Alle Dörfer Bleiben

Sınır ötesi insan zinciri

Üç ülkenin sınırında bir araya gelen göstericiler nehirde kayak yaptılar ve hem madeni hem de Avrupa Birliği’nin konuyla ilgili eylemsizliğini protesto etmek için sınır ötesi insan zinciri oluşturdu.

Tartışmalı Turów madeni Polonya topraklarının ince bir şeridinde yer alıyor. Maden, Çekya ve Almanya sınırlarına da bitişik halde.

Eylemciler projenin AB yasalarını açıkça ihlal ettiğini, yakın köydekilerin eriştiği su varlıklarına zarar verdiğini ve kömür çıkarma faaliyetleri devam ederse bölge halkının sağlığının kötü etkileneceğini belirtiyor.

Madencilerden tepki

Gösteri sırasında aralarında PGE çalışanlarının da bulunduğu maden destekçileri ve eylemciler arasında tartışma da yaşandı. Polonya kıyısındaki eyleme müdahale eden kitle bayrakları ve pankartları indirmeye çalıştı.

Ancak iki taraf arasında yapılan görüşme ve eylemcilerin Çekya sınırına geçmesiyle birlikte gerginlik sona ererek eylem barışçıl bir şekilde devam etti.

Cavazzini: Adil Geçiş Fonu tam da bunun için

META’nın aktardığına göre Almanya Yeşiller milletvekili Anna Cavazzini, bölgedeki iş imkanlarının sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

Bu konuda birçok anlaşma ve taahhütün de bulunduğunu belirten Cavazzini “Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Anlaşması kömürden çıkış talep ediyor. Para orada. Avrupa Adil Geçiş Fonu tam da bu amaçla kullanılıyor: Kömür bölgelerini geleceğe giden yolda desteklemek için. Birlikte ilerlemenin zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

Fotoğraf: Frank Bold

Köyün yıkılmasına karşı eylem

Turow’da bunlar yaşanırken Almanya’ya bağlı Garzweiler‘deki protestocular da RWE’nin maden genişletilmesine yer açmak için yıkmayı planladığı Lützerath köyü çevresinde bir araya geldi.

RWE maden şirketi köyün altında yatan tonlarca linyite ulaşmayı amaçlıyor. Lützerath şirketin kömür bulmak için yıkacağı ilk köy değil. Daha öncesinde de Immerath ve Keyenberg köylerinin yanı sıra birçok küçük ve dağınık yerleşim yerini bu gerekçe ile yıkmıştı.

2039’a kadar genişleme izni

Aktivistler ise linyitin hem kömürün en ucuz ve kirletici türü olduğunu hem de Almanya’nın iklim taahhütlerine ulaşması için bu projenin onaylanmaması gerektiğini savunuyor.

Ancak Almanya’nın kömürden çıkış yasası şirketlerin var olan kömür madenlerini 2039 yılına kadar genişletebilmesinin önünü açıyor. Hatta bu süreçte şirketler devletten yardım dahi alabiliyor.

 

Amazon kabilesinin şefinin Covid-19 testi pozitif çıktı

Brezilya‘daki Amazon Ormanları için mücadele eden 89 yaşındaki kabile lideri Şef Raoni Metuktire’in Covid-19 testi pozitif çıktı.

Akciğer pnömonisi belirtileri dolayısıyla hastaneye yatırılan Metuktire’nin ateşinin olmadığı ve solunumunu oksijen yardımı almadan gerçekleştirebildiği aktarıldı.

Raoni daha önce pek çok Avrupalı liderle görüşerek Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro‘nun, yerlilerin yurdu olan Amazon Ormanları’nda “ekonomik kalkınma” adına yapmak istediği faaliyetleri ve bu yöndeki çağrılarını kınamıştı.

Bolsonaro yerlilerin yaşadığı bölgede gerçekleşecek olan kalkınmanın hem yerlilerin hem de ülkenin tamamının ekonomik refahı için kilit önemde olduğu iddiasında.

On gün hastanede kalmıştı

Raoni, bir ay önce de hastanelik olmuş ve on gün boyunca tedavi görmüştü. Aynı zamanda ülser ve anemi hastası olan Raoni’ye daha önce iki kez kan nakli yapılmıştı.

Raoni yıllardan beri Amazon yerlilerinin topraklarını korunması için mücadele veriyor.

Charlie Hebdo davası bugün başlıyor

Fransa’nın başkenti Paris‘te 2015 yılında bir mizah dergisi Charlie Hebdo ile Yahudi marketine düzenlenen ve 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırılarla ilgili dava bugün başlıyor.

Hakim karşısına çıkacak olan 14 kişi arasında Türkiye kökenli iki sanık bulunurken, Irak veya Suriye‘ye kaçtığı düşünülen üç sanık ise gıyabında yargılanacak.

Duruşma öncesi ‘hatırlatma’

Euronews Türkçe‘nin aktardığına göre saldırganlara yardım ve yataklık etmekle suçlanan sanıklardan Türkiye kökenli Fransız vatandaşı Ali Rıza Polat ile hayatta olup olmadığı bilinmeyen Mohamed Belchouine ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanıyor. 35 yaşındaki Polat’ın, saldırıların planlanmasında ve düzenlenmesinde kilit rol oynadığı iddia ediliyor. Gıyaben yargılanacak olan Mohamed Belhoucine‘in ise, IŞİD ile iletişime geçmesini sağladığı sanılıyor ve Coulibaly’nin eylemleri düzenlemesinde yardımcı olmaktan müebbet hapsi isteniyor.

Metin Karasular adlı, Türkiye kökenli diğer sanık ise saldırılarda kullanılmak üzere silah ve araç temin etmekle suçlanıyor.

Öte yandan saldırının hedefi olan Charlie Hebdo dergisi duruşmadan bir gün önce, tartışmalı Hz. Muhammed karikatürlerlerini tekrar yayımladı. Dergiden yapılan açıklamada “Asla boyun eğmeyeceğiz, asla pes etmeyeceğiz” ifadelerine yer verildi.

Üç saldırgan öldürülmüştü

Paris’te, 7 Ocak 2015’te, Said ve Şerif Kouachi kardeşler mizah dergisi Charlie Hebdo’nun binasını basarak 8’i gazeteci, 12 kişiyi öldürmüştü. Kouachi kardeşler saldırıya gerekçe olarak derginin yayımladığı karikatürlerin “Hz Muhammed’e hakaret içermesini” göstermişti.

Olaydan iki gün sonra, güvenlik güçleri saldırganların etrafını bir matbaada kuşattı. Aynı gün, (9 Ocak) Ahmedy Coulibaly bir Yahudi marketini bastı, Kouachi kardeşlerin serbest bırakılmasını istedi ve rehin aldığı dört kişiyi öldürdü. Saldırganların üçü de polis operasyonunda ölü ele geçirildi.

Ankara Nallıhan’daki yangın dördüncü gününde: Mahalleler boşaltılıyor

Ankara‘nın Nallıhan ilçesinde 30 Ağustos Pazar günü öğle saatlerinde başlayan yangın dördüncü gününe girdi.

Rüzgarın etkisiyle büyüyen yangın nedeniyle bölgede bulunan Nallıgölcük ve Beyalan mahalleleri boşaltılırken, Belenören ve Sarıkaya mahallelerinin de boşaltılması için çalışmalar başlatıldı.

Pakdemirli: Etrafını sardık

AA’nın aktardığına göre Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli “Şu an itibarıyla yangın tamamen çevrelenmiş durumda. Yangının etrafını tamamen çevrelediğimizde kontrol altında diyoruz. İki köy var yangınla alakalı biri Beyalan diğeri Nallıgölcük. Şu an rüzgar köylerden yangına doğru esiyor. Köylere doğru gelen bir yangın yok, bu bir avantaj. Köylerinin yangından etkilenmemesi için gerekli önemler alındı” bilgisini paylaştı.

Fotoğraf: Mustafa Murat Kaynak/AA

Pakdemirli, çarşamba günü soğutma faaliyetlerine geçmeyi umduklarını söyledi.  Meteorolojik olarak bu haftanın yangınlar açısından kritik olduğuna işaret eden Bakan şu ifadeleri kullandı:

Nemin yer yer yüzde 10’lara kadar düştüğü ve kolay kolay da karşı karşıya kalmadığımız bir meteorolojik şartlar var. O yüzden bu hafta tüm orman teşkilatımız alarm halinde. Bu sebeple de çok ciddi bir takibimiz var. Çoğu medyaya yansımamakla birlikte bu hafta 30 orman yangını ve 6 da kırsal olmak üzere 36 yangınla mücadele ettik. Şu an aktif olarak Nallıhan’da ve İstanbul Beykoz’da bir yangınımız var. Beykoz’daki yangının etrafı tamamen çevrilmiş durumda.

 

Diyarbakır’ı ikiye bölecek olan duvar askıda

Devlet Demiryolları’nın hafta başında, Diyarbakır’da bulunan tren rayları boyunca yapımına başladığı 2 metre yüksekliğindeki ve 12 kilometre uzunluğundaki beton duvarın yapımı durduruldu.

Habertürk TV Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, Ulaştırma Bakanlığı’nın tepkiler nedeniyle projeyi askıya aldığını duyurdu. Aydemir, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun önümüzdeki günlerde projeye ilişkin nasıl bir adım atılacağına karar verileceğini söylediğini aktardı.

Tepkilere yol açmıştı

Kentteki 21 meslek örgütü duvarın yapımına tepki göstererek ortak açıklama yayınlamış, duvar ile kentin batıdan doğuya ikiye bölündüğünü belirterek projeden vazgeçilmesini istemişti.

Açıkalamada, projenin kamu yararı ilkesini gözetmediği değerlendirmesinde bulunulmuştu.

Kent sakinleri de, tren rayı boyunca çift taraflı yapılacak duvarla, komşularından ayrı düşeceklerini, yayaların geçişinin engelleneceğini belirterek, tepkilerini dile getirmişti.

ABD 33 yıl ardından Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırdı

Amerika Birleşik Devletleri, 33 yılın ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi‘ne (GKRY) yönelik uyguladığı silah ambargosunu kaldırdığını duyurdu.  Bu kapsamda ambargo 1 Ekim 2020’den 30 Eylül 2021 tarihine kadar geçerli olmayacak.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Güney Kıbrıs lideri Nikos Anastasiadis‘i arayarak ambargonun kaldırıldığını bildirdi. Bu görüşmenin ardından ise ambargonun kaldırılması ABD’li yetkililer tarafından kamuoyuna açıklandı.

ABD yetkilileri kararın alınmasında Doğu Akdeniz’deki gündemin etkili olmadığını iddia etti. GKRY lideri Anastasiadis, paylaştığı mesajda ambargonun kaldırılmasını memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.

Türkiye: İki ülke arasındaki eşitlik yok ediliyor

Ancak karar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Türkiye yetkilileri tarafından tepkiyle karşılandı. T.C Dışişleri Bakanlığı’ndan konuya ilişkin yapılan açıklamada kararın iki ülke arasındaki eşitliği yok saydığı belirtildi ve özetle şu ifadeler kullanıldı:

Karar Ada’daki iki halk arasındaki eşitliği ve dengeyi yok saymaktadır. Bu kararın Kıbrıs meselesinin çözüme kavuşturulması yönündeki çabaları olumsuz etkileyeceği de muhakkaktır.

Doğu Akdeniz’de gerginliğin azaltılması amacıyla çaba harcanan bir dönemde, ABD’nin bölge barış ve istikrar ortamını zehirleyen bu tür bir kararın altına imza atması müttefiklik ruhuyla da bağdaşmamaktadır.

ABD’nin bu kararını gözden geçirmesini, bölgede barış ve istikrarın tesisi için mevcut çabalara destek vermesini bekliyoruz. Aksi takdirde Türkiye, garantör ülke olarak, hukuki ve tarihi sorumluluğuna uygun olacak şekilde Kıbrıs Türk halkının güvenliğini garanti altına alacak gerekli mukabil adımları kararlılıkla atacaktır.

KKTC: Yanlış bir karar

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, ise kararı  “yanlış bir karar” olarak nitelendirerek “Herkes şunu bilsin ki Türkiye ve onun desteklediği KKTC asla haklarından vazgeçmeyecektir. Yapılması gereken gerginliği artırmak değil gerçekleri görerek barış yoluna gelmektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da konuyla ilgili tepkilerini dile getirdi.  Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de silahlanma çabalarına katkı yapmak değil, diyalog ve uzlaşmaya yardımcı olmak gerektiğini vurgulayan Akıncı, ABD’nin bu kararının doğru yönde atılmış bir adım olmadığını belirtti.

Barış Atay’a saldırdığı şüphesiyle üç kişi gözaltına alındı

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Barış Atay’ın Kadıköy’de darp edilmesiyle ilgili üç şüpheli gözaltına alındı.

Anadolu Ajansı’nın (AA) aktardığına göre, Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün yürüttüğü çalışmalar kapsamında olay yerinin çevresindeki işyeri kameralarını inceleyen polis saldırıyı gerçekleştiren dört kişiyi tespit etti.

Üç kişi gözaltına alınarak Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü ifade edilirken, gözaltına alınan üç şüphelinin bugün adliyeye sevk edileceği açıklandı.

Neler yaşandı?

Batman’da 18 yaşındaki İpek Er’e cinsel saldırıda bulunarak intihara sürükleyen uzman çavuş Musa Orhan‘ın serbest bırakılmasına karşı büyük bir tepki doğmuştu.

Soylu ise Musa Orhan’ın tutuklanması için yapılan kampanyanın amacının “HDP milletvekilinin ve diğer PKK’lıların yaptıklarının üstünü örtmek” olduğunu iddia etmişti.

İçişleri Bakanı’na tepki gösteren Atay, sosyal medyada “Sen bir seri tecavüzcüyü korudun, kolladın. Hayatın boyunca her fırsatta yüzüne vurulması, asla unutmaman için uğraşacağız” dedi.

Soylu hedef gösterdi

Bunun üzerine Atay’ın bahsi geçen paylaşımını alıntılayan Soylu,  “Benden ‘tecavüzcü kollayıcı’ olmaz da Senden tam tecavüzcü olur…” mesajını paylaşarak Atay’ı hedef gösterdi.

Soylu’nun paylaşımının hemen Barış Atay,  30 Ağustos gece saat 01.30 sularında Kadıköy’de gittiği bir mekandan çıkarken beş kişilik bir grubun saldırısına uğradı.

Atay, Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde travma ve kaburgalarında kırık şüphesiyle tedaviye alındı.

Türkiye’de koronavirüs: 47 kişi hayatını kaybetti, 1.572 yeni vaka

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de koronavirüs nedeniyle son 24 saatte 47 kişinin daha hayatını kaybettiğini, 1.572 yeni vaka tespit edildiğini açıkladı. Böylece toplam ölü sayısı 6 bin 417’ye, vaka sayısı 271 bin 705’e yükseldi.

“Kayıplarımızın ve ağır hastalarımızın sayısını azaltacak olan da bitirecek olan da tedbirlere tam uyumdur. Aktif hasta sayımız artmaya devam ediyor. Tedbirlere uyarsak kazanan biz olacağız. Güç tedbirde.”

Türkiye’de ilk koronavirüs vakası 11 Mart’ta tespit edildi. O günden bu yana alınan önlemler kademeli olarak hafifletildi. 1 Haziran’dan itibarense “kontrollü normalleşmeye” geçildi. Normalleşme tablosu şu şekilde:

1 Haziran: 827 vaka, 23 ölüm (31.525 test)
2 Haziran: 786 vaka, 22 ölüm (32.325 test)
3 Haziran: 867 vaka, 24 ölüm (52.305 test)
4 Haziran: 988 vaka, 21 ölüm (54.234 test)
5 Haziran: 930 vaka, 18 ölüm (57.829 test)
6 Haziran: 878 vaka, 21 ölüm (35.846 test)
7 Haziran: 914 vaka, 23 ölüm (35.335 test)
8 Haziran: 989 vaka, 19 ölüm (39.361 test)
9 Haziran: 993 vaka, 18 ölüm (37.225 test)
10 Haziran: 922 vaka, 22 ölüm (36.521 test)
11 Haziran: 987 vaka, 17 ölüm (49.190 test)
12 Haziran: 1195 vaka, 15 ölüm (41.013 test)
13 Haziran: 1459 vaka, 14 ölüm (45.092 test)
14 Haziran: 1562 vaka, 15 ölüm (45.176 test)
15 Haziran: 1592 vaka, 18 ölüm (42.032 test)
16 Haziran: 1467 vaka, 17 ölüm (46.800 test)
17 Haziran: 1429 vaka, 19 ölüm (52.901 test)
18 Haziran: 1304 vaka, 21 ölüm (48.412 test)
19 Haziran: 1214 vaka, 23 ölüm (41.316 test)
20 Haziran: 1248 vaka, 22 ölüm (41.112 test)
21 Haziran: 1192 vaka,23 ölüm (40.496 test)
22 Haziran: 1212 vaka, 24 ölüm (41.413 test)
23 Haziran: 1268 vaka, 27 ölüm (42.982 test)
24 Haziran: 1492 vaka, 24 ölüm (53.486 test)
25 Haziran: 1458 vaka, 21 ölüm (52.303 test)
26 Haziran: 1396 vaka, 19 ölüm (51.198 test)
27 Haziran: 1372 vaka, 17 ölüm (45.213 test)
28 Haziran: 1356 vaka, 15 ölüm (48.309 test)
29 Haziran: 1374 vaka, 18 ölüm (51.014 test)
30 Haziran: 1293 vaka, 16 ölüm (50.492 test)

1 Temmuz: 1192 vaka, 19 ölüm (52.313 test)
2 Temmuz: 1186 vaka, 17 ölüm (49.714 test)
3 Temmuz: 1172 vaka, 19 ölüm (52.141 test)
4 Temmuz: 1154 vaka, 20 ölüm (48.248 test)
5 Temmuz: 1148 vaka, 19 ölüm (46.414 test)
6 Temmuz: 1086 vaka, 16 ölüm (52.193 test)
7 Temmuz: 1053 vaka, 19 ölüm (50.545 test)
8 Temmuz: 1041 vaka, 22 ölüm (49.302 test)
9 Temmuz: 1024 vaka, 18 ölüm (50.103 test)
10 Temmuz: 1003 vaka, 23 ölüm (48.787 test)
11 Temmuz: 1016 vaka, 21 ölüm (48.813 test)
12 Temmuz: 1012 vaka, 19 ölüm (45.232 test)
13 Temmuz: 1008 vaka, 19 ölüm (46.492 test)
14 Temmuz: 992 vaka, 20 ölüm (43.231 test)
15 Temmuz: 947 vaka, 17 ölüm (42.320 test)
16 Temmuz: 933 vaka, 21 ölüm (42.411 test)
17 Temmuz: 926 vaka, 18 ölüm (41.215 test)
18 Temmuz: 918 vaka, 17 ölüm (40.943 test)
19 Temmuz: 924 vaka, 16 ölüm (41.310 test)
20 Temmuz: 931 vaka, 17 ölüm (43.404 test)
21 Temmuz: 928 vaka, 18 ölüm (42.846 test)
22 Temmuz: 902 vaka, 19 ölüm (43.404 test)
23 Temmuz: 913 vaka, 18 ölüm (43.343 test)
24 Temmuz: 937 vaka, 17 ölüm (42.986 test)
25 Temmuz: 921vaka, 16 ölüm (43.312 test)
26 Temmuz: 927 vaka, 17 ölüm (40.016 test)
27 Temmuz: 919 vaka, 17 ölüm (45.283 test)
28 Temmuz: 963 vaka, 15 ölüm (47.412 test)
29 Temmuz: 942 vaka, 14 ölüm (45.712 test)
30 Temmuz: 967 vaka, 15 ölüm (43.236 test)
31 Temmuz: 982 vaka, 17 ölüm (46.492 test)

1 Ağustos: 996 vaka, 19 ölüm (44.846 test)
2 Ağustos: 987 vaka, 18 ölüm (40.287 test)
3 Ağustos: 995 vaka, 19 ölüm (41.301 test)
4 Ağustos: 1083 vaka, 18 ölüm (46.249 test)
5 Ağustos: 1178 vaka, 19 ölüm (53.842 test)
6 Ağustos: 1153 vaka, 14 ölüm (54.494 test)
7 Ağustos: 1185 vaka, 15 ölüm (56.726 test)
8 Ağustos: 1172 vaka, 16 ölüm (63.842 test)
9 Ağustos: 1182 vaka, 15 ölüm (61.446 test)
10 Ağustos: 1193 vaka, 14 ölüm (62.219 test)
11 Ağustos: 1183 vaka, 15 ölüm (61.716 test)
12 Ağustos: 1212 vaka, 18 ölüm (66.892 test)
13 Ağustos: 1243 vaka, 21 ölüm (66.892 test)
14 Ağustos: 1226 vaka, 22 ölüm (70.192 test)
15 Ağustos: 1256 vaka, 21 ölüm (67.214 test)
16 Ağustos: 1192 vaka, 19 ölüm (65.956 test)
17 Ağustos: 1223 vaka, 22 ölüm (74.846 test)
18 Ağustos: 1263 vaka, 20 ölüm (82.318 test)
19 Ağustos: 1303 vaka, 23 ölüm (87.223 test)
20 Ağustos: 1412 vaka, 19 ölüm (92.301 test)
21 Ağustos: 1203 vaka, 22 ölüm (92.227 test)
22 Ağustos: 1309 vaka, 22 ölüm (93.007 test)
23 Ağustos: 1217 vaka, 19 ölüm (80.302 test)
24 Ağustos: 1443 vaka, 18 ölüm (95.943 test)
25 Ağustos: 1502 vaka, 24 ölüm (98.231 test)
26 Ağustos: 1313 vaka, 20 ölüm (100.109 test)
27 Ağustos: 1491 vaka, 26 ölüm (106.111 test)
28 Ağustos: 1517 vaka, 36 ölüm (107.814 test)
29 Ağustos: 1549 vaka, 39 ölüm (101.414test)
30 Ağustos: 1482 vaka, 42 ölüm (91.302 test)
31 Ağustos: 1587 vaka, 44 ölüm (110.102 test)

1 Eylül: 1572 vaka, 47 ölüm (109.443 test)

Prof. Pala hakkındaki soruşturma sonuçlandı: Bilginin paylaşılması bilim insanının sorumluluğu

Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi, halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala‘nın 21 Nisan’da “Türkiye’de salgın henüz tepe noktasını görmedi’ şeklindeki yorumu yüzünden hakkında açılan soruşturma sonlandırıldı. Rektörlüğü’nün Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında verdiği men-i muhakeme kararında, “Bilimsel bilginin paylaşılması suç değil, bilim insanının sorumluluğudur” vurgusu yapıldı.

Valilik suç duyurusunda bulunmuştu

 Pala, salgına ilişkin bir yerel gazeteye verdiği demeçte, “Türkiye’de henüz salgının tepe noktasını görmediğimizi düşünüyoruz. Ben 2-3 hafta kadar önce tepe noktasının 20-27 Nisan arasında gözlenebileceğini, ondan sonra bir azalma olacağını ve haziranın 2. haftasına kadar da sönümleneceğini tahmin ettiğimi yazmıştım. Bu tahminin ne kadar geçerli olacağını bu hafta hep birlikte göreceğiz” demişti. 

Bursa Tabip Odası (BTO) üyesi Prof. Dr. Pala’nın bu açıklaması üzerine Bursa Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü, “halkı yanlış bilgilendirdiği ve paniğe yönlendirdiği” iddiasıyla, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş; savcılık ise görevsizlik kararı vererek, dosyayı Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne göndermişti. 

Rektörlüğün açtığı soruşturma kapsamında Pala, 21 Temmuz’da savunmasını sundu. Savunmanın ardından rektörlük üç kişilik son soruşturma komisyonunun kararı doğrultusunda soruşturmayı sonlandırdı.

İfade özgürlüğü kapsamında

Kararda özetle; Pala’nın halk sağlığı alanında uzman bir bilim insanı olarak, Covid-19 hastalığını izlemesinin, bilimsel veri toplamasının, değerlendirmesinin ve yayınlamasının akademik olarak olağan bir durum olduğu vurgulandı. Ayrıca bu verilere dayalı görüş açıklamasının ise gerek Anayasa gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri çerçevesinde, temel bir hak olan ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında olduğu ifade edildi.

Komisyon, soruşturulan durumun da, “Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir” düzenlemesini yapan anayasanın 27. maddesi kapsamına uygun olduğu sonucuna vardı. 

TTB: Salgınla bilim insanlarını susturarak baş edilmez 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi de, rektörlük soruşturmasının sonlandırılmasının ardından özetle şu açıklamayı yaptı:

“Hükümete ve taşra teşkilatı yetkililerine çağrıda bulunuyoruz; Toplum sağlığını koruma görevinizi, suç duyurusu, idari soruşturma vb. yollarla, bilim insanları, hekimler, sağlık personeli üzerinde baskı kurmaya çalışarak yerine getiremezsiniz.

Bilim insanlarının bilimsel bilgilerine dayanarak yaptığı değerlendirmelere eğer bir karşılık verilecek ise bunun yolu onu baskı altına almak için hakkında ceza soruşturması açmak, ceza tehdidi yöneltmek değildir; bu değerlendirmelerin neden hatalı olduğunu, bilimsel metoda, kanıta dayanan çalışmalarla açıklamaktır.

…Pandeminin tüm toplumun ve sağlık çalışanlarının sağlığı, yaşamı için ciddi tehdit oluşturduğu günlerdeyiz. Bu büyük sorunla, bilim insanlarını, hekimleri susturarak değil, onların eleştirel düşüncelerini, önerilerini hiçbir kaygı duymadan özgürce ifade etmelerini sağlayarak, onlardan yararlanarak baş edebiliriz.”