Ana Sayfa Blog Sayfa 1672

140 iktisatçıdan Erdoğan tarafından hedef gösterilen Prof. Dr. Ayşe Buğra’ya destek

140 iktisatçı, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilen Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Buğra‘ya destek açıklaması geldi.

Metinde “Biz aşağıda yazılı isimleri olan iktisatçılar, meslektaşımız Ayşe Buğra ile dayanışma içinde olduğumuzu bildiririz. Sevgili Ayşe Buğra, sizinle meslektaş olmaktan onur ve kıvanç duyuyoruz. Dostluk ve dayanışma dileklerimizle…” ifadeleri yer aldı.

Neler yaşandı?

Erdoğan cuma günü Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestoları eleştirdiği konuşmasında “Osman Kavala denilen, Soros’un temsilcisi olan kişinin karısı da aynı şekilde bu provokatörlerin içerisinde yer alıyor” ifadeleri ile Ayşe Buğra’yı hedef göstermişti.

Bu hedef göstermenin ardından 1986 ile 2020 yılları arasında Ayşe Buğra’nın Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü, Atatürk Enstitüsü ve Sosyal Politika Yüksek Lisans Programı’nda dersini alan öğrenciler bir açıklama yayınlamış ve hocalarının Türkiye’nin önemli bir değeri olduğunu söylemişlerdi.

İmzacı isimler

Abdullah Akyüz, Ahmet Arif Eren, Ahmet Atıl Aşıcı, Ahmet Haşim Köse, Ahmet İnsel, Ahmet Muhtar Çakmak, Ahmet Öncü, Ahmet Şahinöz, Ali Bilge, Ali Cevat Taşıran, Anıl Aba, Anıl Duman, Arzu Akkoyunlu Wigley, Atilla Özsever, Attila Yeşilada, Ayça Akarçay, Aydın Fındıkçı, Aydın Ördek, Ayfer Akşit Hortaçsu, Ayfer Karayel, Ayhan Bülent Toptaş, Ayla Oğuş Binatlı, Aynur Ataklı, Ayşe Ertuğrul, Aziz Konukman, Bahaettin Gülgör, Batur Talu,

Begüm Özkaynak, Benan Eres, Besim Bülent Bali, Bilge Öztürk Göktuna, Bilsay Kuruç, Bülent Gültekin, Cafer Bakırhan, Cahit Yılmaz, Cengiz Aktar, Cengiz Arın, Çağatay Anadol, Dani Rodrik, Daron Acemoğlu, Değer Eryar, Dicle Akar Bilgin, Emin Köksal, Emre Deliveli, Erdal Özmen, Erinç Yeldan, Erol Taymaz, Ertuğrul Tokdemir, Etyen Mahçupyan, Ezgi Ünsal, Ferhat Emil, Fikret Görün, Fikret Şenses, Fuat Ercan, Galip Yalman, Gökçe Uysal, Hacer Ansal, Hakan Ercan, Hakan Mıhçı, Hakan N.V. Kırklar, Halil Baha Karabudak, Halil Berktay, Haluk Kasnakoğlu, Haluk Levent,

Haluk Rıza Tabuk, Hayri Kozanoğlu, Hüseyin Özel, Işıl Aydoslu, İbrahim Tutar, İrem Zeyneloğlu, İzak Atiyas, İzzettin Önder, Kağan Parmaksız, Kamil Yılmaz, Korkut Boratav, Lerzan Özkale, Levent Yıldıran, Leyla Çapan, M. Aykut Attar, Mehmet Besimoğlu, Mehmet Emin Karaaslan, Mehmet Rasgelener, Mehmet Seçinti, Mehmet Taner Yiğit, Mehmet Teoman Pamukçu, Mehmet Türkay, Meriç Köyatası, Muammer Kaymak, Muhteşem Kaynak,

Murat Aksoy, Murat Koyuncu, Murat Özünay, Murat Sururi Özbülbül, Mustafa Gültekin, Mustafa Sönmez, Mustafa Ulus, Necip Çakır, Nesrin Nas, Nesrin Sungur Çakmak, Nezih Güner, Nilgün Erdem, Nurettin Çivi, Oğuz Oyan, Oktar Türel, Onur Yeni, Osman Zaim, Öner Günçavdı, Özdem İşsever, Özgür Narin, Özgür Orhangazi, Pelin Selek, Refet Gürkaynak, Renginar Dayangaç, Saime Kayam, Selim Soydemir, Selin Bayar, Semra Somersan,

Serdar Sayan, Serdar Şahinkaya, Seven Ağır, Sevinç Mıhçı, Seyfettin Gürsel, Seyhan Erdoğdu, Sezgin Polat, Suat Gürsoy, Şebnem Burnaz, Şükrü Binay, Taylan Erten, Temuçin Tüzecan, Tunç Tayanç, Ufuk Uras, Ulaş B. Cihan, Ümit Özlale, Ümit Şenesen, Vecdi Seviğ, Yaprak Uras, Yücel Candemir, Zehra Kasnakoğlu

AFAD: İstanbul’daki fırtınada üç kişi yaralandı

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), İstanbul’da dün akşam etkili olan fırtınayla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada birçok ilçede ağaç devrilmesi ve çatılardan parça düşmesi gibi olaylar yaşandığı, bazı araç ve iş yerlerinde zarar oluştuğu hatırlatıldı.

Şu ana kadar 18 ilçeden 193 çatı uçması, 13 ağaç devrilmesi, 191 araç hasarı, bir halk ekmek büfesi hasarı bildirildiği ifade edilen açıklamada, olaylarda üç vatandaşın da yaralandığı kaydedildi.

Çalışmalar devam ediyor

Açıklamada, hasar tespit çalışmalarının devam ettiği, tüm ihbarların ivedilikle değerlendirilerek ekiplerin sevkinin sağlandığı ve gelişmelerin takip edildiği vurgulandı.

DHA tarafından paylaşılan videoya göre Sultangazi ilçesinde bir binanın çöküş anları ve kıl payı kazadan kurtulan vatandaşlar güvenlik kamerası görüntülerine şu şekilde yakalandı:

 

 

 

İlahiyat Fakültesi Dekanı’ndan Boğaziçi öğrencilerine tehdit: Bir gecede işinizi bitiririz

Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Üniversite Genel Sekreteri Cevdet Kılıç, Facebook hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda Boğaziçi Üniversitesi‘ne rektör olarak Melih Bulu‘nun atanmasını protesto eden öğrencileri ölümle tehdit etti. Yapılan paylaşımda şu ifadeler yer aldı:

Boğaziçili misiniz Boğazdışılı mısınız onu bunu bilmem. Aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Biz abdest alır dışarı çıkmayız. Bizim zaten abdestimiz var. Bilin istedik de. Şöyle söyleyeyim. Siz hani bir ayı geçti eylem yapıyorsunuz ya. Biz eylem falan yapmayız. Biz gece vakti işi bitirir, ertesi gün işe gideriz. Bilin istedim.

#CevdetKılıçİstifa

Yapılan bu ölüm tehdidi kısa sürede büyük bir tepki topladı. #CevdetKılıçİstifa etiketi üzerinden paylaşım yapan Boğaziçi Direniyor hesabı, “Cevdet Kılıç arkadaşlarımızı katliamla tehdit etti” dedi.

Paylaşımda “Akademiyi yandaşlarla dolduranlar katliam savunucusu dekanların asıl sorumlularıdır” ifadeleri yer aldı.

https://twitter.com/direnbogazic/status/1359072039286546434

‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik’

İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, “Katliam yapacağını ilan eden densiz Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı imiş. İşte gençlerin itirazı, direnişi bu kafaya” ifadelerini kullandı.

Avukat Levent Pişkin ise söz konusu paylaşıma “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu bulmak istiyorsanız şu ilahiyat hocasının yazdığına bakacaksınız, öğrencilerin barışçıl gösterilerine değil” sözleriyle tepki gösterdi. 

AİHM’den tecavüz davasında emsal karar: Türkiye 28 bin Euro tazminat ödeyecek

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), çocuk istismarı davasıyla ilgili başvuruyu bugün sonuçlandırdı. Kamuoyunda “N.Ç. davası” olarak bilinen çocuk istismarı davasıyla ilgili AİHM, söz konusu kişiye 25 Euro manevi tazminat ile 3 bin Euro mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti.
 
Bianet‘in aktardığına göre, kararda, N.Ç.’nin yargılama boyunca sanıklardan korunmadığı ve buna dair destekten yoksun kaldığı, tekrarlayan tıbbi muayenelerin yapıldığı, duruşmaların sakin ve güvenli ortamdan uzak olduğu, davanın uzun sürmüş olduğu ve hatta iki sanığın bu süreçte zamanaşımından yararlanmış olduğu ifade edildi.
 
Yüksek Mahkeme, yetkililerin, cinsel istismara maruz kalmış çocuğun korunması görevini tutarlılıkla yerine getiremediğine dikkat çektiği kararını  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin işkence ve kötü muamele yasağının düzenlendiği 3. Maddesi ile özel ve aile hayatına saygının düzenlendiği 8. Maddesinin ihlaliyle gerekçelendirdi.                                         

Mahkeme ‘rızası var’ demişti

Mardin’de N.Ç.’nin 2002 yılında 12 yaşındayken 24 kişinin tecavüzüne uğraması nedeniyle açılan ve yerel mahkemenin 10 yılda verdiği kararı, Yargıtay kısmi olarak bozmuş, dava yeniden görülmeye başlanmıştı.

Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlayan davada, tecavüz ve para karşılığı fuhuş yaptırmaktan yargılanan beşi tutuklu 25 sanığa 5 ile 9 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. Mahkeme, cezaların N.Ç’nin “rızası olduğu gerekçesiyle” alt sınırdan verilmesine hükmetmişti.

 

 

Oğlunu kaybeden Mısra Öz’e para cezası: Korkmuyorum, vazgeçmiyorum

2018 yılında Tekirdağ‘ın Çorlu İlçesi‘nde meydana gelen tren kazasında hayatını kaybeden Oğur Arda Sel‘in annesi Mısra Öz, “kamu görevlilerine hakaret ettiği” iddiasıyla bugün hakim karşısına çıktı. Öz, kamu görevlilerine hakaretten yargılandığı davanın ikinci duruşmasında 8 bin 840 TL para cezasına çarptırıldı.

‘Korkmuyorum, vazgeçmiyorum’

Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapan Mısra Öz, davanın burada bitmediğini, mahkeme heyetinin yedi gün içinde istinaf mahkemesine giderek itiraz etme hakkının olduğunu dile getirdiğini kaydetti. Öz, şu açıklamalarda bulundu:

Bildikleri ve en iyi bildikleri şey para olduğu için bizleri para cezasıyla korkutmaya çalışıyorlar. Korkmuyorum, vazgeçmiyorum. Sorumlular rüşvet vererek bizleri susturmaya çalışıyorlar. Gerçek sorumlular buraya gelecek, yargılanana kadar hepsinin peşindeyiz.”

8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu İlçesi’nde meydana gelen tren kazasında yedisi çocuk 25 kişi hayatını kaybetmişti.

Marmara Adaları’na 2 bin 400 yapay resif bloğu yerleştirilecek

Deniz canlılarının barınmasına, beslenmesine ve üremesine katkı sağlamak amacıyla Marmara Adaları’nda deniz tabanına 2 bin 400 resif bloğu yerleştirilmesi planlanıyor. Yapay resifler ile hem balıkçılık faaliyetleri geliştirilirken hem de ekosistemlerin korunması hedefleniyor.

Marmara Adaları Yapay Resif Projesi tam 6 bölgede ekosisteme katkıda bulunacak. Proje kapsamında yapay resiflerin denize bırakılması öncesi ve sonrası olmak üzere toplamda 6 yıl ölçme ve değerlendirme çalışmaları yapılacak.

Resifler deniz dibine yerleştirilmeden önce dört farklı mevsimde yapılacak ölçme ve değerlendirme çalışmaları ile denizel çeşitlilik ve balık popülasyonu gözlemlenecek, ardından resifler denize bırakılacak.

Bilimsel veriye dayanan bir kaynak

Resifler denize bırakıldıktan sonra gerçekleşecek ölçme ve değerlendirme çalışmaları üniversitelerin işbirlikleri ile gerçekleşecek ve tam 5 yıl sürecek. Bölgedeki iyileşme ve gelişmeler, bilimsel verilere dayanarak beş yıl boyunca gözlemlenecek ve kayıt altına alınacak.

Projenin önemli amaçlarından biri de bilimsel verilere dayanan kaynaklar oluşturmak. Kayıt altına alınan bu tüm bilimsel veriler ışığında yapay resif uygulama, izleme ve geliştirme rehberi oluşturulacak. Bu rehberin, bundan sonraki Yapay Resif projeleri için hem bürokrasi hem üniversiteler hem bilim insanları hem de girişimciler açısından referans niteliğinde olması hedefleniyor.

Mart ayında başlayacak

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan onay alan 2400 yapay resif bloğunun denize bırakılacağı projenin sahibi Marmara Adası Gündoğdu Köyünü Güzelleştirme İmar ve Kalkındırma Sosyal Dayanışmayı Sağlama Derneği, ilk faz çalışmalarının mart ayında başlayacağını belirtti.

Proje, resif bölgesinde yapılacak dört mevsim ölçme ve değerlendirme çalışmaları ile başlayacak, ardından 400 yapay resif bloğu deniz tabanına yerleştirilecek. İzleme ve değerlendirme çalışmalarının ardından, belirlenen diğer 5 bölgede de 2000 yapay resif bloğunun denizle buluşturulması planlanıyor.

Proje hakkında

Marmara Adaları Yapay Resif Projesi Ağustos 2020’de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ile bir protokol imzalayarak, ön çalışmalarına akademisyenlerle devam etti. ÇOMÜ Su Altı Araştırma ve Uygulama Merkezinin yapmış olduğu bilimsel araştırmalar neticesinde Ekim 2020’de bölgede tespit edilen on farklı lokasyondan altısının uygunluğu rapor edildi ve resmi izinler için hazırlanan ön çalışma raporu Tarım ve Orman Bakanlığı’na gönderildi.

Bakanlık, izin talebinde bulunan otuz civarı proje içinden sadece Marmara Adaları Yapay Resif Projesine onay verdi. Toplam 6 lokasyonun olduğu projede, her lokasyonda 400 resif bloğu, toplamda 2400 resif bloğu yer alacak.

Resif mekanları incelendi

Belirlenen yapay resif lokasyonları, ÇOMÜ Sualtı Araştırma ve Uygulama Merkezi’nden, Deniz Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, Prof. Dr. Uğur Altınağaç ve Gökçeada Uygulamalı Bilimler Y. O. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Acarlı tarafından gerçekleştirilen dalışlarda incelendi.

İncelemeler yapılırken; bölgenin uygunluğu, zemin, termoklin tabakası ve deniz yapısı dikkate alındı. Tarım ve Orman Bakanlığından onay alan proje, dört mevsim ölçme ve değerlendirme çalışmalarına mart ayında başlıyor.

‘Marmara Denizi’ni hor kullanıyoruz’

Marmara Adası Gündoğdu Köyünü Güzelleştirme İmar ve Kalkındırma Sosyal Dayanışmayı Sağlama Derneği Başkanı Nevzat Ekmekçi projeye ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

İstanbul’u taşıyan, sırtlayan bir iç deniz, Marmara Denizi; bizim denizimiz. Dünyada kaç ülke buna sahip? Hor kullandık ve hor kullanmaya devam ediyoruz. Yıllardan beri atık borularının ucu Marmara Denizi’ne bağlı, zaten üstünde yoğun bir araç trafiği var, bir de kimyasal ve organik atıklarla daha da kirletiyoruz. Marmara Denizi’ndeki canlı popülasyonu her geçen yıl daha da azalıyor, deniz artık nefes alamıyor. Projemizle, kaybolan veya zarar gören habitatları canlandıracağımız için büyük heyecan duyuruyoruz. Bu sayede hem balıkçılık faaliyetlerine katkı sağlayacak hem de sucul ekosistemi iyileştirerek türlerin popülasyonunu artıracağız.”

Proje Girişim Grubu Lideri, Şenmak Makine Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Marmara Adalı Hüseyin Semerci ise “Bölgemizde hayata geçecek olan Marmara Adaları Yapay Resif Projesi ile denizel biyoçeşitliliği geliştirmeyi ve sürdürülebilirliğini sağlamayı hedefliyoruz. Bilimsel çalışmalarla birlikte sonuçlarını birkaç yıl içerisinde net bir şekilde göreceğimiz projemiz, geçimini balıkçılık faaliyetleri ile sürdüren bölge halkına da büyük bir katkı sağlayacak” dedi.

Çin çıkar çıkmaz Clubhouse’ı da yasakladı

Dünya çapında son haftalarda popülerleşen ve davetiyeyle girilen sesli sosyal medya uygulaması Clubhouse, Çin‘de yasaklandı.

Davetiyeyle girilebilen uygulamada açılan özel sohbet odalarında insanlar konuşarak fikir alışverişi yapıyor. Konuşmaların kayıtlarının tutulmaması, kullanıcıların hassas konuları konuşmalarına olanak sağlıyor.

Hong Kong ve Uygurları konuşuyorlardı

Söz konusu uygulama, Facebook ve Twitter gibi bazı sosyal medya platformlarının yasaklı olduğu Çin’de de büyük ilgi görmüştü. Davetiyeler,  onlarca dolara  alıcı buluyordu. Uygulamada Hong Kong‘daki demokrasi hareketleri ve Uygurların durumu gibi konular da konuşuluyordu.

Uygulamanın Çin’deki geleceğine dair herhangi bir açıklama yapılmadı.

 

 

Bill Gates: İklim krizi ve biyoterörizm, koronavirüsten daha büyük iki felaket

ABD merkezli teknoloji şirketi Microsoft‘un kurucusu Bill Gates, Youtube’da katıldığı bir programda uyarılarda bulundu.

Dünya, bir numaralı küresel gündem olarak koronavirüse kilitlenmişken, bunun dışındaki iki felaketin yaratacağı yıkımın çok daha ağır olacağını kaydeden Gates, “Dünyanın bir sonraki küresel felaketi iklim değişikliği olacak” dedi. Gates’e göre iklim felaketinin yıkımı koronavirüsten çok daha ağır olacak. 

‘Biyoterörizm Covid-19’dan çok fazla can kaybına yol açabilir’

Bill Gates’e göre dünyanın karşılaşacağı ikinci büyük küresel felaket ise  biyoterörizm. Teröristlerin kitlesel saldırılar için virüs gibi biyolojik silahlar üretebileceğinin altını çizen Gates, bu tip saldırıların da Covid-19’dan çok daha fazla can ve maddi kayıp ile neticelenebileceği görüşünde.

Geçtiğimiz yıllarda küresel bir salgın ile ilgili ilki 2015 yılında olmak üzere pek çok farklı platformda uyarılarda bulunan Gates’in iddiaları koronavirüs pandemisinin ortaya çıkması ile yeniden gündeme gelmişti.     

Adanalı balıkçıların balina şaşkınlığı

Adana’nın Karataş İlçesi’nde balık tutmak için tekneyle açılan balıkçılar, kıyıdan yaklaşık 16 kilometre uzakta bir oluklu balina ile karşılaştı.

Balinayı görünce oldukça şaşıran balıkçılar, bir süre teknenin yanından ilerleyen balinayı videoyla görüntüledi. Balina, birkaç dakika sonra teknenin yanından uzaklaştı ve gözden kayboldu.

 

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Cem Çevik, bu tür oluklu balinaların bir kısmının koruma altına olduğunu ve bu hayvanların insanlara karşı hiçbir tehlikesinin olmadığını vurguladı.

Beş ölümün birinden fosil yakıt kaynaklı hava kirliliği sorumlu

Birmingham Üniversitesi, Leicester Üniversitesi ve University College London iş birliğiyle Harvard Üniversitesi’nde yürütülen yeni bir araştırma fosil yakıt kullanımından kaynaklanan hava kirliliğinin dünya çapında 5 ölümden 1’inden sorumlu olduğunu ortaya koydu.

Environmental Research dergisinde yayınlanan çalışmada, her yıl kömür ve dizel gibi fosil yakıtların yanmasından kaynaklanan hava kirliliği nedeniyle 8 milyondan fazla insanın yaşamını yitirdiği tespit edildi.

Araştırmaya göre fosil yakıt kaynaklı hava kirliliğinin en yoğun olduğu Kuzey Amerika’nın doğusu, Avrupa ve Güneydoğu Asya gibi bölgeler, en yüksek ölüm oranlarına sahip.

Önceki araştırmada sayı 4,2 milyondu

Dünya çapında ölüm nedenleri hakkında en büyük ve kapsamlı araştırma olan Küresel Hastalık Yükü’nün (Global Burden of Disease) son çalışmasında hava ile taşınan partikül madde (orman yangınları ve tarımda denetimli yakmadan kaynaklanan toz ve duman dahil) nedeniyle gerçekleşen ölüm sayısı değeri 4,2 milyon olarak belirtilmişti. Yeni araştırma gerçek sayının geçmiş tahminlere kıyasla büyük bir artışı gösterdiğini ortaya koyuyor.

Önceki araştırmalar, hava ile taşınan ve PM2.5 olarak bilinen partikül maddenin ortalama yıllık küresel yoğunluğunu hesaplamak için, uydu ve yeryüzü istasyon gözlemlerine başvuruyordu. Fakat bu gözlem yöntemleri, fosil yakıt kaynaklı partikül maddeyi toz, yangın ve diğer kaynaklardan ayırt etme imkânına sahip değil.

Uydu verileri yeterli olmayabiliyor

Harvard Üniversitesi Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi (SEAS)’ta Kimya-İklim Etkileşimi alanında Kıdemli Araştırma Görevlisi ve araştırma makalesinin yazarlarından Loretta J. Mickley şu ifadeleri kullandı:

Uydu verileriyle bulmacanın yalnızca bazı parçalarını görebiliyorsunuz. Uyduların parçacık türlerini ayırt etmesi zor olduğu için verilerde açıklar olabiliyor.”

Yeni bir modele başvuruldu

Bu sorunun üstesinden gelmek için Harvard’daki araştırmacılar Family Atmosfer Kimyası ve Çevre Mühendisliği Profesörü Vasco McCoy liderliğinde SEAS’te yürütülen küresel, üç boyutlu bir atmosfer kimyası modeli olan GEOS-Chem’e başvurdu.

Partikül maddelerin sağlığa etkilerini modellemek için araştırmalarda önceden de kullanılan GEOS-Chem’in sonuçlarının doğruluğu, yeryüzü, hava ve uzay gözlemleriyle karşılaştırılarak onaylandı.

Haritalandırma yapıldı

GEOS-Chem’in küresel bir model için yüksek olan mekânsal çözünürlüğü, araştırmacıların dünyayı 50 km’ye 60 km’lik kutulardan oluşan bir sisteme bölüp, her bir alandaki kirlilik düzeylerini ayrı ayrı incelemelerini sağladı.

Birmingham Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Karn Vohra “Geniş bölgelere yayılmış ortalama değerlere dayanmaktansa insanların yaşadığı ve kirliliğin bulunduğu yerleri haritalayarak insanların neyi soluduğu hakkında daha kesin bilgi edebilmeyi amaçladık” ifadelerini kullandı.

Vohra’nın akademik danışmanı olan, Harvard’da doktora sonrası eski araştırma görevlisi ve UCL Coğrafya Bölümü’nde doçent olarak görev alan Eloise Marais, araştırma makalesinin yazarlarından biri.

Fotoğraf: Shutterstock

Birçok sektörden veri toplandı

Araştırmacılar, fosil yakıt tüketimi ile üretilen PM2.5’i modellemek amacıyla deniz, hava ve kara taşıtları, enerji ve endüstri gibi birçok sektörden hesaplanan tahmini emisyon miktarlarını ve NASA Küresel Modelleme ve Özümleme Ofisi yardımıyla elde edilen meteoroloji kaynaklı oksidan-aerosol kimyası simülasyonunu GEOS-Chem sistemine girdi.

Her 50 km x 60 km alan için, dış mekânda fosil yakıt kaynaklı PM2.5 yoğunluğunu tespit eden araştırmacıların atması gereken sonraki adım, bu yoğunluk düzeylerinin insan sağlığına etkisini saptamaktı. Hava ile taşınan parçacıkların halk sağlığına zararlı olduğunun yıllardır bilinmesine rağmen, Çin ve Hindistan gibi yüksek maruz kalma düzeylerine sahip bölgelerde bu kirliliğin sağlığa etkilerini ölçen çok az epidemiyolojik araştırma gerçekleştirilmişti. Önceki araştırmalar, iç mekânda dumana maruz kalmanın sağlık risklerini dış mekânda PM2.5’e maruz kalma için uyarlıyordu. Fakat Asya’da yakın zamanda yapılan araştırmalar, bu yaklaşımın dış mekândaki yoğun kirliliğin risklerini önemli ölçüde azımsadığını gösteriyor.

Hava kirliliğinde Çin’in etkisi

Araştırmanın yazarları arasında bulunan Alina Vodonos ve Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Fakültesi (HSPH) Çevresel Epidemiyoloji Profesörü Joel Schwartz, fosil yakıt kullanımından kaynaklanan partikül madde yoğunluğunu sağlık etkileri ile ilişkilendiren bir risk değerlendirme modeli geliştirdi.

Bu yeni model, düşük yoğunluklarda bile fosil yakıt emisyonuna uzun vadeli maruz kalmanın daha yüksek bir ölüm oranına yol açtığını gösteriyor. Araştırmacıların bulgularına göre 2012’de dünya çapında fosil yakıt emisyonları nedeniyle gerçekleşen ölümler, tüm ölümlerin yüzde 21.5’ine denk geldi. Bu oran, Çin’in hava kalitesi hakkında sıkılaşan önlemleri ile 2018’de yüzde 18’e geriledi.

‘Açık bir mesaj verdiğimizi umuyoruz’

Joel Schwartz, “Fosil yakıt kullanımından doğan tehlikeleri düşünürken genelde karbondioksit miktarı ve iklim değişikliğinden bahsederiz, öte yandan sera gazlarıyla birlikte salınan kirleticilerin sağlığa zararı sık sık gözden kaçan bir nokta olur. Fosil yakıt kullanımının sağlık açısından sonuçlarının miktarını belirterek politika, belirleyiciler ve alternatif enerji kaynaklarına geçişten yararlanacak olan paydaşlara açık bir mesaj verdiğimizi umuyoruz” ifadelerini kullandı.