Bir İrlanda Atasözü diyor ki;
“Kedilerden hoşlanmayan insanlardan uzak durun.”
Oysa yazar da konukları da İrlandalı değil. Onlar sadece kedilere gönül vermişler. Tolga Öztorun her hafta kendi sevdiği kedicileri sizin için misafir ediyor.
[Kedi-Siz] kedisiz yaşayamayanların toplanma noktası. Her cumartesi sizinle…
***
Ben biryandan çalışıyorum, bir yandan da müzik dinliyorum. Rastgele bir liste çalıyor. Bir Nazan Öncel şarkısı kulağıma çalınıyor, çok severim bence harika solist ama bu defa şarkıyı başka biri söylüyor…
“Bırak Seveyim Rahat Edeyim” diyor… Ne tuhaf bir durum, adam Nazan Öncel kadar güzel söylüyor onun şarkısını…
Hemen araştırdım kim söylüyor diye… Dört yıl filan olmuştur. Öyle keşfettim, her söylediğini sevmeye başladım. Zaman geçtikçe müzik sohbetlerinde ismi geçmeye başladı tanındı. Aslında bence daha da ünlenmemeli, ün üretimi bozar. Bu kadarı şahane…
Yakın zamanda “Dönersen Islık Çal” ismindeki albümü ile bizlerle oldu. Kulaklara ziyafet tadında.
Kendine has söyleyişine hayranım…
Belki de hiç görmediği hasta bir çocuk için gece boyunca şarkı söyleyip, yardım konseri verecek kadar gerçek bir insan, kediler ile konuşan, Dünyanın derdini kendine dert edinen, papatyaların eline en yakıştığı adam.
Çünkü o Manuş Baba!
***
10 – Manuş Baba: Memlekette hayvan hakları ile ilgili çoğu şey beni üzüyor ve endişelendiriyor
Tolga Öztorun: Hürrem’i merak ediyorum. Nazik bir kıza benziyor. Nasıl bir karakteri var? Hikâyesi nasıl? Hayatına nasıl girdi?
Manuş Baba: İstanbul’a önceki sene yerleştim. İlk evim Mecidiyeköy’deydi. Bir yıl kadar kaldım. Biraz yorucu bir semtti benim için. Evden bir çıkıyorum kalabalık, Çin gibi sanki.
İstanbul’un tam geçiş bölgesi gün içinde birçok İstanbullu buradan geçiyordu sanırım. Doğası, çevresinin hissettirdiği telaşlı ve endişeli zamanlardan sonra yeni bir eve taşınmak istiyordum artık. Balat’a taşındım. Hürrem ev arkadaşımın kedisiydi. Öyle tanıştım kendisiyle. Çok sonradan benim de hissiyat olarak kabullendiğim bir ‘’Hürrem’’ oldu kendisi.
Hürrem bir İran-Himalayan kedisi. Daha önce Antalya’da tekir cinsi bir kedi ile aynı evde bir yıl birlikte yaşadım. İki aşırı benzersiz uç…
Bunu deneyimliyor olmaktan ve dostluklarını yaşıyor olmaktan mutluyum. Antalya’dan arkadaşım taşınınca tekir ile de ayrılmak zorunda kaldık. Tekir o kadar hareketli, sert ve tavırları keskin olan bir kediyken Hürrem Hanım aşırı nazik ve sakin bir kedi. Biraz da yaşlandı artık kendisi. 7 yaşında Hürrem. İnsan yılına göre 44 yaşına denk düşüyor.
Özellikle tüyleri konusunda bakımı biraz fazla ilgi istiyor Hürrem’in. Cinsi doğası gereği hareketli bir kedi değil. Uysal, kucaktan ayrılmayan, sürekli sevilmek, taranmak isteyen bir kedi Hürrem.
Mutfakta, evin herhangi bir yerinde. Bir şeyler ile uğraşırken Hürrem’in öylece izlediğine şahit oluyorum sadece. Bulaşmaz hiçbir şeye. Kendi merkezi alanının dışına çıkmayan, kendi tabağından, kabından yemeğini yer içer sadece. Hisleri de oldukça kuvvetli. Bir sorun olduğunu hissettiği zaman yakınlaşır. Bazen ayaklarıyla masaj yapmaya çalışır.
Hürrem, sakin, güzel ve yaşlı bir kedi. Sanırım birbirimize kısa sürede çok alıştık.
Tolga Öztorun: Balat tam bir kedi cenneti. Sokaklar mutlu kediler ile dolu. Sokak kedisi hakkında ne düşünüyorsun? Mesela Avrupa’da Sokak kedisi yok. Ya sokakta kedi olmasaydı? Yaşam nasıl oldurdu?
Manuş Baba: Balat’ın kedisi şanslı mı, biraz bilmiyorum buranın insanları pek kıymetli oldu benim için. Balıkçısı, esnafı, lokantacısı sokaktaki canlılara değer veriyorlar. Bu beni mutlu ediyor. Ama yine de sokak kedisinin hüznü başka galiba. İster-istemez sokaktaki hayatın ortasında gelip geçen zamanın tam ortasında yaşamak garip. Memleketteki barınakların halini görüp, haberlerini duyunca, düşününce kedilerin özgürce sokaklarda olmasından, dolaşmasından daha memnunum.
Sokak dediğimiz şeyi basit bir algının dışında hayatın merkezi olarak değerlendiriyorum ben. Her şey, herkes, bütün canlılar sokağın tam ortasında bir uyum içerisinde yaşadıkça güzelleşiyor, güzelleşecek her şey.
Tolga Öztorun: Hükümetin yeni tasarladığı sözde “hayvan hakları” yasasına göre kedi ve köpekler artık kuşçu dükkânlarındaki kataloglardan seçilerek satın alınacak. Henüz satın alınmaması konusunu bile aşamamışken bir de böyle lokanta menü kartlarından ana yemek seçer gibi kedi köpek seçilmesine ne diyorsunuz?
Manuş Baba: Memlekette hayvan hakları ile ilgili çoğu şey beni üzüyor ve endişelendiriyor.
Şehir hayatı içerisinde yaşamaya çalışan hayvanlar zararsız ve çaresizler. Canlı olmak, yaşıyor olmak, hareket içinde olmak temel hak edişler noktasında yeterli bir başlangıç benim için. Canlı ayırt etmeksizin asıl saygıyı doğanın uyumu içerisindeki yaşama göstermek gerektiğini düşünüyorum. Bu da bir arada yaşamanın önemini güzelliğini ortaya döküyor aslında bize. İnsan önce kendisine saygı duymasını bilmeli, sevmesini, değer vermesini bilmeli…
Sevmesini bilen insanın doğadaki bütün canlıların önemini, değerini fark etmesi, anlaması, hissetmesi çok da güç olmayacaktır.
Tolga Öztorun: Teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız.
Röportaj: Tolga Öztorun
(Yeşil Gazete)