Cengiz Holding’e bağlı Truva Bakır Maden İşletmeleri A.Ş. tarafından Çanakkale-Bayramiç’teki Hacıbekirler köyü mevkiinde açılması planlanan “Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi 2009/7” projesine verilen “ÇED Olumlu” kararının iptali için açılan dava, başvurucuların aleyhine sonuçlandı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kararının iptali için Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Çan Çevre Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği, Ayvalık Tabiat Derneği ve yörede yaşayan 90 kişi, Çanakkale İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı.
‣Cengiz Holding Kazdağları’nda ÇED’e aykırı sondaj faaliyetlerine başladı
‣ Kirazlı’dan sonra şimdi de Halilağa: Kazdağları yine hedefte
‣ Jandarmaya rağmen halk Halilağa madeni için düzenlenen ÇED toplantısını iptal ettirdi
‣ Halilağa Bakır Madeni’ne karşı dava açıldı: Proje yapılırsa Kazdağları yok olacak
‣ Halilağa bakır madeni davasında bilirkişi keşfi protestolar eşliğinde yapıldı
‣ Cengiz Holding’e Halilağa’da geçit verilmedi: Hiçbir maden projesi Kaz Dağları’ndan daha değerli değil
‣ Kazdağları’nda Halilağa madeni için bilirkişi ‘kamu yararı yok’ dedi
‣ Mahkemeden Cengiz Holding’in Halilağa bakır madeni için yürütmeyi durdurma kararı
‣ Halilağa’da Cengiz Holding’in bakır madenine verilen ÇED olumlu kararı iptal!
Aynı şekilde, Nurol Holding‘e bağlı TÜMAD Madencilik A.Ş’nin Çanakkale- Lapseki‘deki Şahinli köyü mevkiindeki Altın Gümüş Madeni Ocağı Kapasite Artışı Projesi” için verilen “ÇED Olumlu” kararı da davacı ekoloji örgütleri ve kişilerin aleyhine sonuçlandı. Davayı, Kazdağı Doğal Ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği, Lapseki Çevre Koruma Üretim Ve Dayanışma Derneği, Yenice Meyve Ticaret Limited Şirketi ve 32 bireysel davacı,Çanakkale İdare Mahkemesi’nde kararı veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı açmıştı.
Örgütler: Bilirkişi raporları hiçe sayıldı
Ekoloji örgütleri karara ilişkin yaptıkları ortak açıklamada, “Bu kararlarla holdinglerin çıkarları için, Kazdağları’nda yaşayan insanların, kurdun, kuşun, sincabın, karacanın ve daha nice canlının yaşamı bir kez daha hiçe sayılmıştır. Her iki karar için de çok üzgün ve öfkeliyiz” dedi.
Her iki kararın oybirliği ile verilmediğine dikkat çekilen açıklamada, şunlar dile getirildi:
“Halilağa Projesi’nin 2021 tarihli ilk ÇED raporunu, haklı iddialarımız ve bilirkişi heyetinin davacılardan yana olan raporları doğrultusunda iptal ettirmiştik. Şirket 2009/7 sayılı genelge uyarınca yeniden ÇED raporu düzenlemişti ve ikinci davamızı da açmıştık. İkinci davamızda da bilirkişi raporu lehimize gelmişti. Bu kez de kazanacaktık. Ancak mahkeme heyeti yürütmeyi durdurma talebimizi reddetmiş ve bu durum bizi mahkemenin seyri hakkında endişeye sevk etmişti. Endişemiz haklı çıktı ve Mahkeme heyetinin iki üyesi, olumlu bilirkişi raporuna rağmen, raporu görmezden gelerek, davacıların haklı beyanlarına ve bilimsel gerçeklere gözlerini ve kulaklarını tıkayarak, şirket lehine karar vermiştir.
‣ Yine Kazdağları, yine ‘kapasite artışı’: Altın madenine ‘ÇED olumlu’ kararı yargı önünde
‣ Lapseki ormanlarında maden kıyımı: 34 hektarlık alan ‘kapasite genişletmeyle’ 13 kat artırılacak
TÜMAD Projesi’nde her ne kadar bilirkişi heyetinin bazı üyelerinin görüşleri doğrultusunda bilirkişi raporu aleyhimize gelse de, bilimsel dava dilekçemiz ve güçlü savunmamız ile tarafsız bir mahkeme heyeti ile davayı kazanmış olmamız gerekirdi. Ancak bu davada da heyet üyesi iki hakim şirketten yana karar vermiştir. Ne yazık ki ülkemizde hukukun geldiği nokta her iki dava sonucundan da görülmektedir. Bağımsız ve özgür bir yargı sistemi yoktur. Yargı sistemimizin içindeki bazı unsurlar duruşlarını, bilime, hak ve hukuka göre değil, güç ve iktidar ilişkilerine göre belirlemektedirler. Oysa adalet ve bağımsız yargı herkese lazımdır.”
Adalet sistemine güvenlerini tamamen bitmediğini belirten aktivistler, her iki kararı da Danıştay’da temyiz edeceklerini bildirdi.
“Erzincan İliç’te yaşadığımız maden felaketini unutmadık. Milyonlarca ton zehir koca bir coğrafyaya yayıldı, 9 işçi bu zehrin altında kalarak yaşamını yitirdi. Fırat nehri havzası zehirlendi, yöre onlarca yıl bitmeyecek kanser vakalarıyla ve hastalıklarla yüzleşmek zorunda. Biliyoruz ki önlem alınmaz ise bu projelerle aynı felaket Kazdağları’nda da yaşanacak.
Kazdağları’nın, ormanlarımızın, tarım alanlarının, su varlıklarımızın, binlerce canlının yok edilmesine, yöre halkının mağdur edilmesine, havamızın, suyumuzun toprağımızın, kirletilmesine izin vermeyeceğiz.
Her koşulda mücadelemize devam edeceğiz. Adaletsizlik varsa mücadele ve savunma da vardır. Kirazlı’da 2019’da altın madeni şirketi Alamos Gold’u nasıl kovduysak, Cengiz Holding’e, Nurol Holding’e ve diğer şirketlere ve bu hukuk dışı izin ve ruhsatları veren kurumlara karşı da mücadelemizi sürdüreceğiz.
Doğayı katletme hazırlığı içinde olanlar karşılarında Kazdağları halkını bulacaklardır. Ormanlarımızı, köylerimizi, karacalarımızı, kuşlarımızı sonuna kadar savunacağız.”