Bu yıl 12.si düzenlenen Karaburun Bilim kongresi sona erdi. Ana teması Ekim Devrimi’nin 100. Yılında ana teması, “17’den 17’ye” olan kongrenin açılışını KHK ile ihraç edilen Kocaeli Dayanışma Akademisinden Onur Hamzaoğlu yaptı. Hamzaoğlu, konuşmasında 62 yıl önce yaşanan 6-7 Eylül olaylarına değindi, ihraç edilen akademisyenler ve Eğitimsen’li öğretmenlerin durumunu dile getirdi, işleri ekmekleri için ölüme yatan Nuriye ve Semih’e özgürlük istedi ve bu kongrenin bilimi halka indirgediğini belitti. Bildiri sunan akademisyenlerin büyük bir kısmını üniversitelerinden ihraç edilen akademisyenler oluşturuyordu. Asics Gel Noosa męskie 6 Eylül Çarşamba günü Özcan Gülhan’nın başkanlığını yaptığı açılış oturumunda konuşan Şebnem Korur Fincacı’ya yer vereceğim kısaca:
A1 Açılış Oturumu
“17’den 17’ye insan hakları dediğimizde, öncelikle yaşadığımız topraklarda 1915 Ermeni soykırımının ardından yaşananları sıraladığımızda dahi ne denli ağır bedeller ödendiği görülebilir. Zorla yerinden edilmelerinin tarihi 1926 ile başlasa da , 80’ler 90’lar bir yana 2015‘den bu güne 500.00 insanın zorla yerinden edildiğini geçmişten bugüne 34 Trakya‘dan 38 Dersim katliamına, Çorum, Maraş katliamlarına kadar geçen bu süreçte 80’lerden bu yana da Kürt illerinde yaşanan çatışmalarda yeniden genç ölümlerin hızla arttığını görüyoruz. İnsani değerlerin çöküşte olduğu bu dönemde biz insan hakları eylemcilerine düşen insan hakları için mücadeleye devam etmektir. Bu güne dek kazanılmış haklar için yürütülen mücadele hız kesmeden devam etmek zorundadır. TENNIS CLASSIC ULTRA FLYKNIT “
8 Eylül Cuma
A7 Oturumu: “100” Yılda. Eylem Şen ve Çağdaş Yazıcı: Ekim Devrimi Tarih mi oldu? Tarih nedir? 2017’den’ 1917 ‘ye bağ kurmak için, Ekim Devrimi’nin kazanımlarını dağılan bir devrimin hatıraları olarak değil içinden geçtiğimiz tarihsel kesitin bir parçası ve süregiden mücadelelerin referansı olarak ele almak gerekir. Ahmet Hamdi Tanpınar “Beş Şehir” kitabının önsözünde “Mazi daima mevcuttur. Fjallraven Kanken Kendimiz olarak yaşayabilmek için onunla her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz” der. Çünkü sadece millet ve cemiyetleri değil şahsiyetlerinde asıl mana ve hüviyetlerini, çekirdeklerini de tarihi yapar ve bu nedenle maziyle olan iç didişme hiç bitmez. 2017’nin şu günlerinde herkesin kendi kabuğuna çekilme eğiliminden olduğu günlerde, Ekim devrimine tam da bu açıdan bakmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü anlatılan senin hikayendir. nike air max 1 og homme Ya da seni hikayenin tüm bu anlatıyla bağını görmek ve kendi içine bakarken şahsiyetlerin de içinden geçtiği tarihle birlikte yaratıldığını hatırda tutmak ve şahısların mazisini tüm bu tarihilik içinde görmek ve değerlendirmek gerekir. Marx, Feurtbach’ı tarihsel süreçten uzaklaşmak ve soyut –yalıtılmış- bir insan bireyi varsaymakla eleştirir. Ve “Tüm toplumsal yaşam, özünde pratiktir. Teoriyi gizemciliğe saptıran bütün gizemler, ussal çözümlerini insan pratiğinde ve bu pratiğin anlaşılmasında bulurlar.” 8. Tez) Bu pratikten kasıt komünist manifestoda ifade edildiği üzere sınıf mücadeleleridir. Arizona State Sun Devils Bu nedenle de bu güne kadar ki tüm toplum tarihi sınıf mücadelelerinin tarihidir denilmiştir. Burada ki esas anlam ise şudur: Tarihin ne olduğu konusu aslında nasıl değiştiği hakkındadır. Tarihsel maddeciliğin özü buradadır. Tarihin ne olduğu hakkındaki tartışmalar yüzyıllarca öncesine dayansada tarihin nasıl değiştiği hakkındaki görüşler Marksizm’in temel konusudur.
Bu Bakımdan Ekim Devrimi tarihsel maddeci açısından tarih nedir sorusunun yanıtıdır. Tarihsel maddeci geçmişten gelen fikirlerle kökten bir kopuşu gerçekleştirmek üzere tarihsel olarak o kökten kopuşun yaşandığı eyleme ve pratiğe tutunmalıdır. “Ekim Devrimi” bu devrimci pratiktir. “Ekim Devrimi” bugün dahi aşılmamış bir eşiktir. Ekim Devrimi’nin kazanımlarını ve derslerini evrenselleştiren Komünist Enternasyonal ve onun tezleri bugün hala politikanın en temel meselelerine ışık tutmaktadır. SSCB‘nin dağılmasına bakarak 90’lı yıllarda tarihin sonunu ilan edenler olsa da bugün bu görüşlerin hiç birinin bir önemi kalmamıştır. Dünyanın içinde olduğu krize ve mücadelelere bakarak Ekim Devrimi’ni referansa alanlar ise hiç azalmamıştır. Sorun şudur ki o tarihe bakmak Ekim Devrimi’yle açılan tarihsel evre nedir diye bakmak anlamına gelmiyor. Ekim Devrimi bir başka tarihsel evrenin açılışı anlamını taşır. Biz hala bu evredeyiz. Tarihin sonu Ekim Devrimi ile açılan evrenin sonunda ilan edilecek ve insanlık tarihi de ancak o günden sonra başlayacak. Beş Şehrin sonunu da böyle bağlar Ahmet Hamdi, “En büyük meselemiz budur; mazi ile nerede ve nasıl bağlanacağız. Hepimiz bir şuur ve benlik buhranın çocuklarıyız. Hepimiz Hamlet’ten daha kesin bir “olmak ya da olmamak” davası içinde yaşıyoruz. Onu benimsedikçe hayatımıza ve eserimize daha yakından sahip olacağız.Belki de sadece aramak ve bütün kapıları çalmak kafidir. Çünkü bu daüssülanın kendisi başlı başına bir alemdir. Onunla geçmiş hayatın en iyi izahını yapabiliriz; bu sesiz ney namesinde ölülerimiz en fazla bağlı olduğumuz yüzleriyle canlanırlar ve birazda böyle olduğu için onun ışığında daha içli daha kendimiz olan bir bu günü yaşamamız kabildir” İşte benim iddiam tüm bu sıla hasreti. Kendimiz olma meselesi ve özgürleşme arzusudur. Onun anahtarı ise “Ekim Devrimi’dir. Ve o anahtarı kullanbilmek için Bolşeviklerinki gibi bir Devrimci Parti Kurulması şarttır. A8 Oturumu : Sokağın Bilgisi- Dayanışma akademileri. Oturum Başkanları L. Işıl Ünal ve Seçkin Özsoy ; Akademinin Bir Müşterek Olarak (Yeniden) İnşaa Sorunu.