Kalanlara selam olsun – Bülent Şık

İskender Savaşır vefat etmiş. Ailesinin, dostlarının, öğrencilerinin başı sağolsun. Kelimelerin Anayurdu ve Tarihi kitabını çok severek okumuştum. Sanırım ilk kitabıydı. Aşağıdaki bölüm o kitaptan. Kalanlara selam olsun der gibi…

“Selamlar”

“Birine selam vermekle ona selamet mi dilemiş oluyoruz? Peki, selamet dilemekle ne yapmış oluyoruz?

“Selamet” kelimesini kimi zaman “kurtuluş”la karşılıyoruz, kimi zaman “güvenlik”le, kimi zaman “esenlik”le… Ama hepsi de yetersiz. Hem eksik kalıyorlar (“selamet” kelimesinin kuşattığı anlam alanının tümünü kapsamıyorlar), hem de fazla geliyorlar (“selamet”in kuşattığından daha çoğunu ima ediyor, içermediklerini de içeriyorlar). Bu yüzden selamlaşırken ne yaptığımızı, yine “selam”ın biçimsel akrabalarından hareketle sorgulamak daha yerinde olacak gibi görünüyor.

Birine selam vermekle ona teslim mi oluyor, kendimizi onun ellerine, insafına mı bırakmış oluyoruz? Olabilir, bu ilişkiyi de anlayabilir, selamlaşmanın “selamet”le ilişkisini kurduğumuz gibi, “teslimiyet”le de ilişkisini kurabiliriz. Ama “selamet”le “teslimiyet”in ilişkisi ne o zaman? Bu akrabalığı nasıl açıklayacağız?

Bu kelimeler zincirinin kaçınamayacağımız bir başka öbeğine başvuralım: İslam, İslamiyet, Müslüman, ama selam, selamet, teslimiyet ilişkisini İslam’a dair derin bir hakikatten açıklamakta fazla acele etmemek gerekiyor. Çünkü bu ilişkiye –ya da bir benzerine– Batı dillerinde de rastlamak mümkün:

İstanbul’da hâlâ görebilirsiniz; kimi apartmanların girişinde –bazen yere döşenmiş, bazen kapının üzerinde ama hep girişte– “Salve” yazar. “Selam” anlamına gelen bu kelime Batı dillerinde “selamet” anlamına gelen kelimelerle (salvation) akrabadır.

Dolayısıyla selam vermenin kutsal olanla bir ilişkisi olduğu elbette doğrudur ama bu ilişki İslamiyet’ten de, diğer tek tanrılı dinlerden de eski çağlara aittir. Dinlerin yaptığı hazır buldukları bu ilişkiyi kullanmaktan, üstelik de ona kısıtlayıcı bir yorum getirmekten ibarettir.

O halde bir an için kelimeleri bir yana bırakıp fiilin, edimin kendisinden hareketle soralım: Kime selam verilir? Ya da kimle selamlaşılır?

Bir yabancıyla… Mutlak olarak olmasa da hiç değilse o an için, o an içinde bulunduğumuz durum açısından yabancı olan biriyle selamlaşılır. Yabancılıksa her zaman bir yenilik demektir; içinde hem çarelerinizin çare olamayabileceği bir tehlikeyi, hem de kendi gücünüzle, imkânlarınızla çözemediğiniz bütün sorunları bir çırpıda çözecek bir “Mehdi”yi barındırabilen bir yenilik. Bu yüzden yabancının tekinsizliği kutsalınkiyle özdeştir: Korkutur ve kurtarır, öldürdüğü gibi diriltebilir de; tahrip ve takdir eder.

Yeniden selamlamaya dönebiliriz: Selam verme, kendisini nasıl ifade edeceğini henüz bilmediğiniz yabancı bir güçle barışma çabasıdır. Kendinizi onun şiddetine ve insafına terk edersiniz, gücünü sizden yana kullanacağı, sizin için bir şiddet değil esenlik kaynağı olacağı umuduyla. Selam verilen herkes korku ve umut kaynağı olan bir yabancıdır.

Bu kitabımın ilk yazısı. Biz birbirimize yabancıyız. ”

“Selamlar” “Kelimelerin Anayurdu ve Tarihi”, sayfa 7-11

Bu yazı, yazarının da onayı ile sosyal medya hesabından alınmıştır

 

 

Bülent Şık

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Otoban

Otoban yapılmaya başlanmasıyla birlikte şehrin küçük nüfusunu oluşturan otomobil sahipleri yayalara değil, yayalar onlara tabi kılınmaya başlandı.

Kazdağlarını savunmak ve kurumların sessizliği: Yeni toplumsallık

'Üzerinde düşünülmesi gereken, neoliberal pratiklerle frenlenmiş toplumsal dinamik ve mekanizmaların baskı ve zor araçlarıyla kuşatıldığı şartlarda nasıl bir direnişin örülebileceğidir.'

Tanrı ve şiddet

İlahi şiddetin amacı hukuksal bir yaptırım ya da düzen değil, aksine kurbandır.

Açık Radyo’dan mesaj var: Buradayız, hazırız, neşemiz daim!

'Kainatın tüm seslerine açık' Açık Radyo,, sesini kesmek isteyenlerine inat cıvıl cıvıl, hareketli, ziyaretçi akınından başını kaldıramadan 30. yaş gününe ve dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

EN ÇOK OKUNANLAR