İstanbul SözleşmesiKadınManşet

İstanbul Sözleşmesi kararındaki karşı oy: Kuvvetler ayrılığı?

0
Fotoğraf: Esra Tokat / csgorselarsiv.org

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla ilgili karar ve karşı oy gerekçeleri ortaya çıktı. Kararda düşülen karşı oylar dikkat çekti. Karşı oy gerekçelerinde, Cumhurbaşkanı’nın yasa yürürlüğe girerken attığı imzayı geri çekerek yasanın yürürlükten kaldırılmasını sağlamasının söz konusu olamayacağı kaydedildi.

BirGün‘den Mustafa Bildircin‘in aktardığına göre; Danıştay Üyesi Muhsin Yıldız imzalı karşı oyda, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış kararının uluslararası hukuka uygun olduğu ancak iç hukuka uygun olmadığı belirtildi.

Yeni hükümet sisteminin en önemli özelliklerinden birinin, Cumhurbaşkanı’na yürütme yetkisi konusunda, “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” adı altında düzenleme yetkisi verilmiş olması olduğuna dikkati çeken Yıldız, karşı oy gerekçesinde, özetle şu ifadeleri kullandı:

“Anayasa’da uluslararası andlaşmaların onaylanması TBMM’nin uygun bulma yasasına bağlanmak suretiyle bu yetki yürütme ve yasama organı arasında paylaşılmıştır. Bu bağlamda, uluslararası andlaşmaların onaylanması yetkisinin sadece yürütme organına ait olmadığı açıktır. TBMM tarafından onaylanan uluslararası andlaşmalar yasa hükmündedir. Anılan andlaşmaların feshedilmesine ilişkin işlemlerin Cumhurbaşkanının yürütme yetkisinde olmayıp TBMM’nin yasama faaliyetine ilişkin olması nedeniyle Anayasa’nın 104. maddesinin 17. fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi hukuken olanaklı değildir.”

Kadınlar dördüncü kez Danıştay’da: İstanbul Sözleşmesi’nden, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz
İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlar sordu: Hiç ‘Çocuk niye ağlıyor’ denilerek tokat yediniz mi?
İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için binlerce kadın ikinci defa Ankara’da

‘Hukuki dayanaktan yoksun’

Karşı oy gerekçelerinde, Danıştay’ın kararına yönelik gerekçesine de atıf yapıldı. Eski dönemde uluslararası andlaşmaların feshetme yetkisinin Bakanlar Kurulu’na veren düzenlemenin “yasa” olduğunun altı çizilerek “Uyuşmazlık konusunda ise bu yetkisi Cumhurbaşkanı’na veren düzenleme bir ‘Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’dir. Aynı yetkinin aynı makama yasayla ve kararname ile verilmesi arasında hukuken büyük farklılıklar bulunduğundan, dairece yapılan bu değerlendirme hukuki dayanaktan yoksundur” denildi.

Karşı oy gerekçesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’yi yok sayarak karar aldığına da dikkat çekildi:

“TBMM’nin uygun bulma yasası uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren bir uluslararası andlaşmanın feshi ancak TBMM’nin uygun bulma yasasını yürürlükten kaldırması veya sona erdirmeyi uygun bulduğuna ilişkin yeni bir yasa çıkarması sonrasında alınacak bir Cumhurbaşkanlığı kararı ile mümkün olabilecektir. Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile alınan kararda yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

‘Cumhurbaşkanınca kullanılan takdir yetkisinin minimum denetime tabi olacağının kabulü…’

Karşı oy gerekçesinde öte yandan, herhangi bir istatistik ya da bilimsel veri olmaksızın, “Kadınları şiddetten koruyan yeterli mevzuat var, İstanbul Sözleşmesi’ne gerek yok” denildiğinin altı çizilerek, şöyle devam edildi:

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin arkasındaki temel düşünce, gücün bir elde toplanmasını engellemek suretiyle devletin aşırı gücü karşısında bireyi ve haklarını korumaktır. Cumhurbaşkanınca kullanılan takdir yetkisinin minimum denetime tabi olacağının kabulünün hukuk devletiyle ve idari yargının varlık nedeniyle bağdaşmayacağı açıktır.”

‘6284 tek başına yeterli değil’

Yıldız karşı oy gerekçesinde, Türkiye’de kadınlara yönelik şiddetin devam ettiğini belirterek “Kadınları şiddete karşı korumaya dair iç hukuktaki 6284 sayılı yasanın İstanbul Sözleşmesi hükümlerine doğrudan göndermede bulunması, bu yasanın tek başına yeterli olmayacağı İstanbul Sözleşmesi’nin desteğine de ihtiyacı olduğunu kabul etmesi karşısında, sözleşmeden çekilme kararının sebep, konu ve amaç önergeleri yönünden de hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır” görüşünü bildirdi.

‘Ne gariptir ki yargı da bu durumun hukuka uygun olduğuna karar vermiş’

Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, kararı değerlendirerek şunları dile getirdi:

“İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilebilmesi için, TBMM’den yetki çıkması, Cumhurbaşkanının bu yetki ile fesih yetkisini kullanması mümkün. Fakat Cumhurbaşkanı TBMM’den yetki almadan, sözleşmeyi onaylarken attığı imzasını çekmiş ve sözleşmenin feshedildiği varsayılmış, ne gariptir ki yargı da bu durumun hukuka uygun olduğuna karar vermiştir. Yasa yapma, değiştirme ve yasaları kaldırma yetkisi, TBMM’nin vazgeçilmez ve devredilmez yetkisidir. Danıştay kararı ile uygun bulunan bu durumun özeti şudur:

Cumhurbaşkanının TBMM’nin çalışmasına gerek bırakmadan, artık tüm yasaları tek başına yürürlükten kaldırabilmesi, TBMM’yi kısmen ilga etmesi, anayasayı ihlal etmesi, ancak bir darbe durumunda söz konusu olabilecek bu eylemlerin de, yargı tarafından hukuka uygunmuş gibi görülebilmesi, tescil edilebilmesidir. Yargı kararı ile de tescil edilen bu durum, hiç kuşkusuz ki, sistem normalleştiğinde, genel hükümlere göre, anayasayı ihlale teşebbüs suçundan yargılama konusu edilecektir.”

Ne olmuştu?

20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için kadın örgütleri, barolar, meslek örgütleri, sendikalar, siyasi partiler ve gerçek kişiler tarafından 220’den fazla dava açılmış; 28 Nisan, 714 ve 23 Haziran 2022 tarihlerinde bu davalardan bir kısmı için duruşmalar yapılmıştı.

Danıştay 10. Dairesi 2’ye karşı 3 hâkimin oyu ile davaları reddetmiş, çekilme kararını “hukuka uygun” bulmuştu. EŞİK Platformu’nun çağrısı ile kimi dosyalara 1000’in üzerinde kadın avukatın yetki belgeleri sunulmuş; yüzlerce kadın ve hukukçunun katıldığı duruşmaların ardından çıkma kararı ‘hukuka uygun’ bulunmuştu.

You may also like

Comments

Comments are closed.