İstanbul SözleşmesiKadınManşet

İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlar sordu: Hiç ‘Çocuk niye ağlıyor’ denilerek tokat yediniz mi?

0

Kadınlar dün yeniden İstanbul Sözleşmesi’ni savundu. Mahkemeden çıkan kararın ise 20 Temmuz’daki adli tatil öncesinde tebliğ edileceği bildirildi. Savcı Aytaç Kurt fesih kararının iptalini talep etti. 

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı 200’ü aşkın dava açılmıştı. Dün davaların göründüğü dördüncü duruşma gerçekleştirildi. Türkiye’nin dört bir yanından yüzlerce kadın Ankara’da görülen duruşmaya katıldı. Her duruşma öncesinde Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) tarafından basın açıklamaları gerçekleştirilirken kadınlar dün Danıştay bahçesinde açıklama yapma taleplerine karşılık bulamadı. Kadınlar Danıştay bahçesinde açıklama yapmalarına keyfi bir şekilde izin verilmemesine tepki gösterdi. 

İlgili haber: Kadınlar dördüncü kez Danıştay’da: İstanbul Sözleşmesi’nden, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz

Kadınlarla bu süreçte kadın ve LGBTİ+ örgütleri, barolar, çeşitli partilerden milletvekilleri ve dernekler dayanışma içerisinde oldular. Yüzlerce davanın duruşması öncesi binlerce avukat ve kadın Ankara’dan şöyle seslendi:

“İstanbul Sözleşmesi’nden, haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz.”

‘Hiç yumrukla çeneniz kırıldı mı?’

Danıştay’daki İstanbul Sözleşmesi’nin savunmasında avukatlar şu beyanlarda bulundular:

 Kocaeli Barosu’ndan Nuriye Yılmaz, “Kadın hakları merkezinde çalışıyorum. Bugün sadece bir avukat olarak değil, şiddet mağduru bir kadın olarak karşınızdayım. Siz, ‘Çocuk niye ağlıyor’ denilerek tokat yediniz mi? Yumruk sonucunda çeneniz kırıldı mı? Yerde dövülürken çocuklarım duymasın diye içine ağlayan bir kadın olarak buradayım” dedi.

Ekonomik kriz ve hayatta kalma mücadelesi

Kayseri Barosu’ndan Eylem Sarıoğlu, “Bu sözleşme hayatlarımızla, haklarımızla ilintili. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin temel nedeni, kadın erkek eşitliğine inanmamaktır. Kadınlara ‘başınızın çaresine bakın, gördüğünüz şiddetle baş başasınız’ deniyor. Özellikle yoksulluğun ve yoksunluğun arttığı bu koşullarda şiddet daha da çok artıyor. Kadınlar boşanamadıklarını ‘çünkü gidecek yerim yok, işsizim, eşim beni sürekli takip ediyor, korkuyorum, sığınma evine gitmek istiyorum ama orada da yer yok’ diye açıklıyor. Kayseri’de oturulabilecek bir evin kirası en az 1500 lira, faturalarını ve bu kadının işsiz olduğunu düşündüğümüzde, nasıl hayatını kuracak?” şeklinde konuştu.

Samsun’da sadece bir yılda 713 erkek şiddeti duruşması görüldü

Samsun Barosu Başkanı Pınar Gürsel Yıldırım, “Şehrimde 12 tane asliye ceza mahkemesi var. Sadece bir yılda erkek şiddetinden dolayı 713 duruşma görüldü. Şehrimde bir kadın, koruma kanunu bittiği gün boşandığı erkek tarafından öldürüldü. Gülbahar şu an hayatta olabilirdi. Bu cinayetler önlenebildi. Karşı taraf, ‘Sözleşmeden çıkılsa da 6284 sayılı kanun var, bu yeterli’ diyorlar. Soruyorum 6284 sayılı kanun yeterli mi? Bu kanun önleyebildi mi Gülbahar’ın öldürülmesini? 6284 sayılı kanunda temelinin İstanbul Sözleşmesi olduğu yazıyor. Temeli çekerseniz ne olur?” ifadelerini kullandı.

Duruşmada Pınar Gültekin’in katili Cemal Metin Avcı’nın sözleri hatırlatıldı

Antalya Barosu’ndan Aylin Onursev, “Antalya’da Pınar Gültekin‘i yakarak katleden Cemal Metin Avcı‘ya haksız tahrik indirimi uygulandı. Aynı indirimin kendisine tecavüz eden erkeği öldüren Nevin Yıldırım‘a uygulanmadığını hatırlatmak isterim. Sözleşmeden çıkma kararıyla devletin yetkili organları rehavete kapılmıştır. Pınar Gültekin’in katili Cemal Metin Avcı’nın yargılandığı sırada, ‘İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi iyi oldu’ sözlerini size hatırlatırım. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, bu kadar canavarca hisle hareket eden katile bu kadar az ceza verilemeyeceği açıktır. Sözleşmeden çekilme kararının kamu yararı nerede” şeklinde konuştu. 

Bakan’dan İstanbul Sözleşmesi duruşması sürerken Pınar Gültekin açıklaması geldi

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, “Pınar Gültekin davasıyla ilgili, dün itibariyle istinafa dilekçemizi verdik. Sonuna kadar süreci takip edeceğiz. Haksız tahrik uygulanmaması gerektiğini başından beri söylüyoruz. Bu davada haksız tahrik yanlış bir değerlendirmedir. Bir hukukçu olarak söylüyorum faili cesaretlendiren bir eylemdir” dedi ve ekledi:

“Haksız tahrik indirimi uygulanmış olmasına biz de açıkçası çok üzgünüz. Çünkü biz Bakanlık olarak bu davayı en başından beri takip ediyoruz. Dosyanın içeriğine, ilgili arkadaşlarımız çok vakıflar ben de bizatihi yakından takip ediyorum dosyayı, bir hukukçu kimliği ile de ayrıca takip ediyorum. Dün itibarıyla İstinaf Mahkemesine müracaat etme anlamında süre tutum dilekçemizi verdik. Gerekçeli karar açıklandıktan sonra da istinaf gerekçelerimizi ayrıca dosyaya sunacağız. Süreci takip ediyoruz.”

Kocaeli Baro Başkanı Bahar Gültekin Candemir, “Halit Çelenk hocamızın bir sözünü söylemek istiyorum, ‘Uluslararası hukuk çiğnendiğinde bir gün mutlaka tarih önünde vicdanlarından yargılanacaktır.’ Davayı tarihin yargılamasına terk etmemenizi talep ediyorum” dedi.

‘Talebimiz eşitliktir’

TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Oruçkaplan, “Kadına yönelik şiddetin bitmesi için birincil talebimiz eşitliktir. Eşitliği sağlamayan ama şiddeti önlemeyi amaçladığı söylenen politikalar samimi değildir. Kapitalist krizin kadınlar üzerindeki tek etkisi işsizlik ve yoksulluk değildir. Yoksulluk, işsizlik şiddeti de arttırmıştır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bitmesi için tek başına yasal değişikliklerin yeterli olmadığını ortada. Kadınlara ve LGBTİ’lere karşı düşmanca karalamalarla sözleşme tek tarafla feshedildi. Sözleşme’nin içeriğini manipüle edenler bu cinayetlerin suç ortağıdır. Bizim bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok. Sayın heyetin alacağı tarihi karar tüm kadınların yaşam hakkını savunduğu mücadeleyi gölge düşürmemelidir” dedi.

‘Kadına yönelik şiddet bir halk sağlığı sorunu’

Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB)  Verda Ersoy da “Şiddet sona erse de etkileri devam ediyor. TTB, kadına yönelik şiddeti bir halk sağlığı sorunu olarak görüyor. Dünya Sağlık Örgütü de aynı savunmayı yapıyor. Halk sağlığı sorunlarının ortak özelliği vardır, çözümünü bulmak için samimi bir politik bakış gerekir. İstanbul Sözleşmesi ilk defa şiddetin tanımını genişleten ve bütünsel polikayı ortaya koyan metindir” ifadelerini kullandı. 

You may also like

Comments

Comments are closed.