Erzincan İliç’te siyanür sızıntısına yol açan Çöpler Altın Madeni’ni işleten Anagold -SSR Mining şirketi yönetim kurulu üyeleri, ekokırım ve insanlığa karşı suç işlemekten Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şikayet edildi.
Amerikalı ve Kanadalı Anagold Madencilik ile Çalık Holding‘in ortağı olduğu Erzincan’ın İliç ilçesinde faaliyet gösteren Çöpler Altın Madeni’nde 21 Haziran’da siyanürlü solüsyon boruları patlamış, sızıntı sonucu 32 ton saf siyanürün Fırat Nehri’ne karıştığı belirtilmişti.
‣Erzincan halkı siyanür soluyor
‣Erzincan halkının siyanür soluduğu İliç’te bilirkişi keşfi
‣TMMOB: İliç’te sağlığı yok sayan sömürge altın madenleri derhal kapatılsın
‣Bakanlık İliç’te Mart’ta yaptığı denetime işaret edip ‘siyanür yok’ dedi
Konu İliç’teki ekokırımı duyuran Sedat Cezayirlioğlu ve gönülü avukatı İsmail Hakkı Atal tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşındı. Mahkeme’ye yapılan şikayette şu ifadelere yer verildi:
“[…] madencilik faaliyetleriyle kasten küresel -bölgesel ekolojik kirliliğe yol açmak suretiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü md.7 / 1 / a-b-d-k fıkralarını ihlal etmek; uluslararası hukukta uygulanan ‘ihtiyatlılık’ ve ‘öngörülebilirlik’ ilkeleri gereğince yaptıkları faaliyetlerin olası sonuçlarını bilerek 21.06.2022 tarihinde siyanür borusunun patlamasına neden olarak Fırat Nehri’ne 210 m3 siyanürlü zehirli kimyasal bileşik (80 kg siyanür ) karışmasına sebebiyet vermek ve tüm Ortadoğu coğrafyasını zehirleyecek şekilde Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nün md.7 / 1 / a-b-d-k fıkralarını ihlal ederek sivil halkın bir bölümünün ölümüne, acı çekmesine, yer değiştirmesine, hastalanmasına neden olan/olacak süreci başlatmak ve/veya sürdürmek veya katkı koymak suretiyle aynı fiille insanlığa karşı suç ve ekokırım suçu işleyen SSR Mining Anagold şirketi Yönetim Kurulu üyeleri sanıklar hakkında işlem yapılarak başvuru kayıt numarası verilmesi ve dava açılması için suç bildiriminde bulunur gerekli işlemlerin yapılması ve cezalandırılmalarını talep ederiz.”
Cezayirlioğlu ve Atal, madencilik şirketinin yöneticisi ve yönetici kurulu üyelerinden oluşan 10 kişi hakkında şikayette bulundu.
Şikayet dilekçesinde öne çıkanlar: Kanser, ekokırım, insanlık suçu…
Siyanürün havaya ve suya karışması sadece solüsyonun fiziki olarak dereye veya dere yatağına ulaşmasıyla değil, aynı zamanda buharlaşma ve toprağın içine karışarak besin zincirine dahil olmasıyla da gerçekleştiğinin ifade edildiği şikayet dilekçesinde Sağlık Bakanlığının 2002 ile 2016 aralığını kapsayan kansere ilişkin verilere de değinildi:
- “2002’de erkeklerde 100 bin kişide prostat kanseri vakası 11,5 iken, 2016’da 35’e;
- 100 bin kişide lenf kanseri 1,4 iken 7,2’ye , troid kanseri 0,5 iken 6,2’ye, akciğer kanseri 42,2 iken 57,7 ye çıkmıştır.
Sağlık Bakanlığının resmi istatistiklerine göre 2002 -2016 yılları arasında;
- Erkeklerde prostat kanseri 3 kat, lenf kanseri 5 kat, troid kanseri 12 kat, akciğer kanseri 1,5 kat artmıştır.
- Kadınlarda da 2002 -2016 arasında meme kanserinin 1,5 kat, troid kanserinin 6,5 kat, akciğer kanserinin 2 kat arttığı belirlenmiştir.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü verilerinden alınarak Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı 2018 Sağlık İstatistikleri Yıllığı da açıkça göstermektedir ki ; Anagold madencilik şirketi Türkiye topraklarında insanlığa karşı suç işlemektedir. Gezegen üzerindeki sivil halkın bir bölümünü dolaylı yoldan zehirleyerek ve diğer yandan iklim krizini derinleştirerek Roma Statüsü 7. Madde 1 / a-b-d-k fıkralarını ihlal etmektedirler.”
‘Şirket insanlık suçu işliyor’
Şikayete konu olan suç unsurlarından “insanlığa karşı suç” adı altında ise şunlara yer verildi:
“Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluş amacını gösteren statünün giriş paragrafında belirtildiği üzere ‘Küresel iklim krizi, iklim afetleri, kıtlık, kuraklık, doğal afetler, su ve yiyecek savaşları ve salgın hastalıkların oluşmasına neden olan fosil yakıt ve maden şirketleri bu hassas mozaiğin her an dağılmasına neden olabilecek sonuçlara yol açmaktadır. Ayrıca şikayet olunan şirket küresel sonuçların yanı sıra, siyanürle altın çıkarırken patlattığı siyanür borusuyla insanları uzun vadede görülecek şekilde zehirleyerek yereldeki sivil halkın bir bölümüne karşı da insanlığa karşı suç işlemektedir.”
Ekokırım suçu: Çevreye ağır ve geniş çapta ya da uzun vadeli bir biçimde zarar…
Ekokırım suçuna ilişkin ise şu ifadeler kullanıldı:
“Şikayet olunan kişilerin sahibi olduğu Anagold -SSR Mining şirketinin siyanür borusunun patlamasıyla doğal ekosistemlere ve Fırat Nehri’ne 210 m3 siyanürlü zehirli kimyasal bileşik karışması aynı zamanda ekokırım niteliğinde de bir suçtur. Haziran 2021’de Stop Ecocide Foundation (Ekokırımı Durdurun Vakfı) girişimiyle uluslararası uzmanlardan oluşan bir heyet, ekokırım suçunun tanımı konusunda uzlaşıya vararak bir metin hazırlamış ve ekokırım suçunun unsurları tanımlanmıştır. Buna göre ‘Çevreye ağır ve geniş çapta ya da ağır ve uzun vadeli bir biçimde zarara yol açmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bilincinde, yasadışı veya keyfi olarak işlenen fiiller ekokırım suçunu oluşturur’.”
Şikayette siyanürlü altın madenciliği faaliyetlerinin yol açtığı hava, su, toprak kirliliği ve nüfusun bir bölümünün zehirlenmesi konularının UCM Roma Statüsü md. 7-2/b fıkrası kapsamında değerlendirilmesi istendi.
Siyanür sızdıktan sonra yaşananlar
21 Haziran’da madenin borularından biri kırıldı ve 20 ton civarında siyanür bulunan solüsyonun borulardan çevreye yayıldığı bildirildi.
Olay gününe ilişkin jandarma tutanağında ise yırtılan boru içerisinde yaklaşık 20 m3 siyanürlü solüsyonun liç sahasına ve yola aktığı belirtildi.
Şirketten açıklama ancak günler sonra gelebildi. Şirket sosyal medya yapılan paylaşımları yalanlarken siyanürün sızdığı iddiasını ise doğruladı.
Maden işletmesinin çevreyi kirletmesi iddiasıyla Anagold Madencilik hakkında soruşturma başlatıldı.
Cumhuriyet Başsavcılığı sızıntı iddialarıyla ilgili “çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesi” hükmünü içeren 182’nci maddesinde düzenlenen “çevrenin taksirle kirletilmesi” suçuyla soruşturma başlattı.
Öte yandan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı madencilik firmasına 16 milyon 441 bin Türk lirası idari para cezası kesildiğini ve suç duyurusu yapıldığını açıkladı. Ardından tesisin faaliyetleri durduruldu.
Peki bugüne kadar Çöpler Altın Madeni’nde neler yapıldı?
Madene ilişkin olarak 2008’de ve 2014’te Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporları çıkarılmış, 2008’de maden için ÇED Olumlu kararı verilmişti.
Maden için 2008’de verilen ÇED Raporu kapsamında 18 yıl sürdürülmesi planlanan faaliyetlerde 100 milyon ton kaya (pasa) ve 52 milyon ton cevher çıkarılacağı belirtiliyordu. Ancak rakamlar zaman içerisinde arttı.
2014’teki ÇED raporunda pasa 173 milyon tona çıkarıldı. 2021’de ise rakamlar dört kata kadar arttı; pasa 420 milyon tona, cevher 85,3 milyon tona çıkarıldı.
Madene verilen ÇED Raporu’nda çıkarılacak kimyasallar bir bir yazılmış, tehlikeli olanlar ayrıca sıralanmıştı.
Madende kapasite artırımı yapılarak 2019’da sodyum siyanür 11 bin tona, sülfürik asit üretimi 122 bin tona çıkarıldı.
2021’de yayınlanan raporda ise 18 adet tehlikeli maddeye yer verildi. Bunlar arasında solunum yollarına, sudaki organizmalara, ciddi yanıklara, aşındırıcı etkilere, cilt ve gözde aşırı tahrişlere neden olan sodyum siyanür, nitrik asit, bakır sülfat, sodyum hidrosülfit gibi tehlikeli maddeler de bulunuyor. Raporda belirten kimyasal maddeleri aşağıdaki tablodan inceleyebilirsiniz:
Çöpler altın madeni doğayı nasıl zehirliyor?
Konunun yıllardır takipçisi olan ve maden sahasının yakınlarındaki bölgede yaşayan Sedat Cezayirlioğlu, Yeşil Gazete’ye şirketin altın madeni için birden çok Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu çıkarıldığını, Erzincan Belediyesi dahil bölgede sorumlu kamu kuruluşlarının siyanür üretilen madene şirketin CEO’sundan daha özenle yaklaştığını, şirketin bölgede yaşayan vatandaşlara ‘sus payı’ olarak milyonlarca lira verdiğini, kendisine sırf mücadele ettiği için “Emekliliğini yakarız” diye tehditler yağdırıldığını anlatmıştı.
Türk Toraks Derneği tarafından 24 Temmuz 2017’de madene ilişkin olarak bildirilen görüşte tesiste kullanılacak maddelerin hemen hepsinin insan sağlığı ve ekolojik yaşam açısından riskli olduğunun altı çizildi.
Türk Toraks Derneği tarafından verilen görüşte “Bazıları (örneğin kuvars içeren kum) sadece çalışan sağlığı açısından risk oluşturmakta iken (silik, silikozise yol açmaktadır, kanserojen olduğu bilinmektedir); çoğu madde başta çalışan sağlığı olmak üzere, çevredeki insanlar, ekolojik yaşam üzerinde olumsuz etki potansiyeline sahiptirler” denilmişti.
TTB’den 25 Mayıs 2021’de konuya ilişkin paylaşılan görüşte “Siyanürlü madencilik faaliyeti dört ana aşamadan oluşur: Arama, sıyırma ve patlatma, öğütme ve siyanürleme, atıkların depolanması. Madenciliğin tüm bu aşamaları doğa ve insan sağlığı için farklı tehditler içerir. Biyolojik çeşitlilik, tatlı su varlığı ve insan sağlığını tehdit edecek derecede toksik bir kimyasal olan ‘siyanürlü liçleme kesinlikle yasaklanmalıdır” ifadelerine yer verilmişti.
Ancak tüm uyarılara rağmen faaliyetler devam etti. Geçen ay Çöpler Altın Madeni’nde siyanür solüsyon borusu yırtıldı. Bunun sonucunda 20 ton civarında siyanür solüsyon çevreye saçıldı. Bakanlık siyanür sızıntısının ardından şirketin bölgedeki maden faaliyetlerini durdurdu.
Erzincan Valiliği, olayın üzerinden üç geçtikten sonra açıklama yaparak sızıntıyı duyurmuştu.
Çevre, Şehircilik veİklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ise olaydan dört gün sonra açıklama yapılmış, denetim ekiplerinin bölgeye gönderildiği ve firmaya en üst sınırdan ceza kesildiğini belirtilmişti.
Anagold Madencilik’in maden tesisindeki faaliyetleri olaydan altı gün sonra ancak durdurulmuştu.
2020’de siyanürlü atık barajı çevresinde gerçekleşen toplu kuş ölümlerinden sahibi şirket sorumlu tutulmuştu. Tesiste artırımın olması halinde Fırat Nehri’ni öldüreceği söylenmiş, çevre aktivistleri tarafından tepki gösterilmişti.