Doğa MücadelesiEkolojiManşet

TMMOB: İliç’te sağlığı yok sayan sömürge altın madenleri derhal kapatılsın

0

Erzincan’ın İliç ilçesi, Çöpler Köyü mevkiinde, Anagold Madencilik tarafından işletilen altın madeninde, siyanür solüsyon bulunan boruda oluşan yırtılma nedeniyle meydana gelen ekolojik felaket sonrasında, TMMOB tarafından oluşturulan bir heyet, dün olayın gerçekleştiği maden sahasında bir basın açıklaması yaptı.

TMMOB İliç’teki madenciliği “sömürge madenciliği” olarak nitelendirdi.

Heyette TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi Hüsnü Meydan, TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül, Ziraat Mühendisler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Tunceli İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Uğur Bayrak, İl Koordinasyon Kurulu Temsilcileri Haydar Evcin (Ziraat MO), Hüseyin Aslan (Kimya MO) ve TMMOB Teknik Görevli Eren Şahiner (Jeoloji MO) yer aldı.

‘Göstermelik cezalar denetim ve hukuk sisteminin ne denli tükenmiş olduğunu gözler önüne serdi’

Çöpler Altın Madeni’nde siyanür solüsyon bulunan borunun yırtılması sonucu 21 Haziran’da 20m3 siyanür sızıntısı yaşanmıştı. Erzincan Valiliği, olayın üzerinden üç geçtikten sonra açıklama yaparak sızıntıyı duyurmuştu.

Çevre, Şehircilik veİklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ise olaydan dört gün sonra açıklama yapılmış, denetim ekiplerinin bölgeye gönderildiği ve firmaya en üst sınırdan ceza kesildiğini açıklamıştı.

Ancak Anagold Madencilik’in maden tesisindeki faaliyetleri olaydan altı gün sonra ancak durdurulmuştu. Söz konusu devlet kurumlarından yapılan açıklamaları TMMOB heyeti şu sözlerle eleştirdi:

“Yetkililerin sızıntı haberi ilk duyulduğunda olayı reddetmesi ve ardından geç de olsa göstermelik cezaların verilmesi ülkemizdeki denetim ve hukuk sisteminin ne denli tükenmiş olduğunu gözler önüne sermiştir.”

TMMOB tarafından yapılan açıklamada “Yurttaşlarımızın çığlığı olmuş olmasaydı, yaşanan facianın üzeri örtülecek ve hiçbir şey olmamış gibi yeni faciaların zemini hazırlanmaya devam edilecekti. İliç siyanür sızıntısı faciası ve ardından gelişen kamuoyu tepkisi göstermiştir ki, ülkemizin her bir karışına halktan başka sahip çıkacak herhangi bir güç, TMMOB ve çevreye duyarlı demokratik kitle örgütlerinden başka toplum yararını ve kamu çıkarını gözeten bir kurum kalmamıştır” denildi.

İliç’teki felaket için ÇED Olumlu Kararları, kapasite artışları…

Heyet adına TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül tarafından okunan açıklamada Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından işletilen ve 2008’den itibaren faaliyetlerini sürdüren aynı madende yıllar içerisinde gerçekleşen kapasite artışı ve yeni tesislere ek olarak 2021’de bir kez daha kapasite artışına gidilmesinin planlandığı ve Ekim 2021’de Bakanlık tarafından kapasite artışı ve ek tesislere ilişkin projeye ÇED Olumlu kararı verildiği de hatırlatıldı.

TMMOB, Bakanlığın vermiş olduğu “ÇED Olumlu Kararı”nın iptali için de dava açmıştı.

TMMOB’nin dava dilekçesinde; uluslararası anlaşmalar ve Anayasa ile güvence altına alınmış temel haklara, Anayasa’nın 17., 43., 44., 45. 56., 63., 169. ve 170. maddelerine, 2872 sayılı Çevre Kanunu, 6831 sayılı Orman Kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 4342 sayılı Mera Kanunu, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 5488 sayılı Tarım Kanunu, ilgili yönetmelikler, uluslararası sözleşmeler ve sair mevzuat ile öngörülen yükümlülüklere, bilimsel gerekler ve teknik esaslar ile kamu yararına aykırılık taşıdığından söz konusu kararın iptali istenmişti.

‘Maden, tarım, orman ve mera alanlarının yok olmasına neden oldu’

TBMMOB tarafından İliç’te yapılan açıklamada, dava konusu projenin bulunduğu alanın, orman arazisi, mera arazisi, tarım arazilerini kapsadığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi: 

“Çöpler Kompleks Madeni projesi faaliyette bulunduğu ilk günden bu yana orman alanlarının, mera alanlarının ve tarım topraklarının yok olmasına neden olmaktadır. Proje, yeraltı su kaynaklarının ve yeraltı sularının besleme alanını oluşturduğu Fırat Nehri‘nin, bu bakımdan nehrin yayılım alanlarının, bölgedeki tarımsal üretimin ve hayvancılığın, neticeten bölgedeki ekolojik dengenin ve bir bütün olarak canlı yaşamı ile çevresel değerlerin telafisi imkansız zararlara, çok ağır tahribata uğramasına neden olmuştur.”

Geri dönüşü olmayan çevre felaketleri

Projenin etkilerinin yalnızca proje alanındaki tarım arazileri ile sınırlı olmadığının, çok daha geniş alanlardaki tarım arazilerinin zarar görmesine yol açacağının da bir gerçek olduğunun altının çizildiği açıklamada, “Madencilik faaliyetinde altın çıkarılırken, yer altında bulunan diğer ağır metaller de yerüstüne çıkarılır. Söz konusu işletmede, hidroklorik asit (HCI) ile mineraller çözüldükten sonra sadece altın ve gümüş alınıp, topraktaki toksit ağır metalleri içeren atıklar atık barajında depolanmaktadır” denildi ve eklendi:

“Atık havuzlarında yaşanan sızıntılarda geri dönüşü olmayan çevre felaketlerinin nedeni, siyanür ile birlikte, kurşun, kadmiyum, çinko, bakır ve cıva gibi toksik ağır metallerin de doğaya karışmasıdır. Siyanürlü maden işletmeciliğine dayanan madencilik faaliyetlerinin yarattığı en büyük tahribat alanlarından biri atık maden barajı kazalarıdır. Yapılan çalışmalar dünyada son 30 yılda 100’e yakın ciddi atık maden barajı kazası yaşandığını ortaya koymaktadır. Yine madencilik faaliyetlerinde kullanılan siyanür ve ortaya çıkan diğer ağır metallerden kaynaklanan çevresel tahribat; faaliyetlerde kullanılan tehlikeli kimyasalların taşınması esnasında yaşanan kazalar; işletme içi kaza ve sızıntılar; atık barajlarında yaşanan taşma yahut sızıntılarla ortaya çıkmaktadır.”

İliç’te 2018’de de çevre felaketi yaşanmıştı

Açıklamada ayrıca İliç’te, 2018’de madene sülfürik asit taşıyan tankerin ilçe merkezinde devrilmesi sonucu tehlikeli kimyasalın civarda ve sularda yarattığı tahribatın bu durumun yarattığı tehlikeyi açıkça ortaya koyduğuna değinildi.

‘Daha büyük ölçekli risklerden birinin daha yaşanması an meselesi’

TMMOB’nin açtığı davanın bilirkişi ve keşif incelemesi 13 Nisan’da gerçekleşmişti. Dava süreci ise devam ediyor. Açıklamada sürece dair şunlar söylendi:

“21 Haziran tarihinde yaşanan siyanür sızıntısı, işletmenin mevcut hali ile taşıdığı risklerden yalnızca birisini açığa çıkarmıştır. Daha büyük ölçeklilerin yaşanması an meselesidir. Buna rağmen işletmenin kapasite artırımına gitmesi ve Bakanlığın bu projeye ÇED Olumlu kararı vermesinin hiçbir bilimsel ve hukuksal yanı bulunmamaktadır.”

Fırat Nehri, Munzur Dağları ve fay hattı üçgeninde bir maden

Proje alanı ve genişleme sahası, Türkiye’nin en geniş havzasına sahip Fırat Nehri’nin hemen yanında bulunuyor. Nehir Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep‘ten geçiyor. Ülkenin en büyük barajları da Fırat Nehri üzerinde bulunuyor. Ayrıca saha, Munzur Dağları ekosisteminin ve Türkiye’deki önemli biyoçeşitlilik koruma alanının bir parçası.

‘Proje, çevre ve insan sağlığı üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açıyor’

Saha aynı zamanda büyük depremler üreten fayların da yakınında bulunuyor. TMMOB’nin açıklamasında söz konusu madenin konumuyla ilgili olarak şunlara yer veriliyor:

“Kapasite artışı için hazırlanan ÇED raporunun bir formalite tamamlama işlemi olarak hazırlandığı açıktır. TMMOB, siyanür sızıntısı ve ardından yaşanan gelişmeleri, teknik ve hukuksal değerlendirmeler eşliğinde açtığımız ÇED olumlu kararı iptali davasında ek beyan olarak sunacaktır. Orman alanlarının, ekolojik ve biyolojik değerlerin, flora ve fauna bileşenlerinin, tarım ve mera alanlarının, su kaynakları ve havzalarının, kültürel ve tarihi mirasın, yerleşme alanlarının tahribine yol açan siyanürlü maden işletmeciliğine ilişkin proje, çevre ve insan sağlığı üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açmaktadır.”

ÇED raporunda kapasite artışları

‘İşletmenin kapatılması hayati öneme sahip’

TMMOB ortaya çıkan somut çevresel etkiler ve riskler göz önünde bulundurularak, bilimsel ve hukuksal açıdan birçok sorun barındıran ÇED Olumlu kararının ve telafisi imkânsız zararlara neden olacağı açık olan kapasite artırımı işleminin acilen iptal edilmesinin, durdurulmasının ve işletmenin kapatılmasının hayati öneme sahip olduğunu açıkladı.

TMMOB, yaşanan çevre felaketi nedeniyle Anagold Madencilik San. ve Tic. A.Ş. yetkilileri ve sorumluluğu bulunan tüm yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduğunu da duyurdu.

Sömürge madenciliği

İliç’te sürdürülen faaliyeti “bir sömürge madenciliği” olarak nitelendiren TMMOB heyeti tarafından yapılan açıklamada son olarak şunlara yer verildi:

“Kimyasal işlem üzerine kurulu bu madencilik, doğayı ve insan yaşamını hiçe saymaktadır. Yeraltındaki zenginliğimizin en kısa sürede ülke dışına çıkarılması, geriye ise verimsizleştirilmiş ve zehirlenmiş bir toprağın bırakılmasına dayalı bu anlayış, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir.

Geçmiş yıllarda, Artvin Cerattepe’de, Uşak Eşme’de, İzmir Efemçukuru’nda, Bergama Ovacık’ta, Ordu Fatsa’da ve Çanakkale Kazdağları’nda gördüğümüz bu madencilik anlayışı Erzincan İliç’de de büyük bir yıkıma neden olmaktadır.

Ekosistemi yok eden, ormanlarımızı, yeraltı sularımızı ve nehirlerimizi tehdit eden, çevreye geri dönüşü mümkün olmayan zararlar veren bu anlayış, ülkemizin geleceği açısından büyük bir tehdittir.

Yürütülen madencilik faaliyeti, üretim faaliyeti değil bir sömürü faaliyetidir; madenlerimizi olduğu gibi, doğamızı ve halkımızı da sömürmektedir. Siyanürlü altın işletmeciliğinde hiçbir kamu yararı bulunmamaktadır. Bu madencilik anlayışının tek kazananı maden şirketleridir.

Maden Kanunu’nda 2004 yılında, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nde 2005 yılında yapılan değişiklik ve düzenlemelerle madenlerimiz sömürüye açılmıştır.

Bu tarihlerden itibaren, milli parklar, sit alanları, ormanlar, ağaçlandırma sahaları, özel koruma bölgeleri, meralar, su havzaları, kıyı alanları ve turizm bölgeleri madencilik faaliyetine açılmıştır. “

You may also like

Comments

Comments are closed.