Yeşeriyorum

İki dilli yaşam ve Kürtçe savunmanın anlamı – Hüseyin Güngör

0
hüseyin güngör

Bugün Diyarbakır’da KCK davası görüşülecek mi, yine mi ertelenecek bilmiyoruz ama, iki yıldır tutuklu bulunan Kürt siyasetçi ve aktivistlere isnat edilen zorlama suçlamalarla hukukun hiçe sayıldığı bizim için apaçık.

Tutuklular davanın siyasi olduğunu, kendi nazarlarında Kürt halkının yargılanmak istendiğini söylüyor, bu nedenle kararlı biçimde savunmalarını Kürtçe yapmakta direterek siyasi bir duruş sergiliyorlar. Kürt siyasetçilerin bu tutumlarından vazgeçmesi durumunda serbest bırakılacakları yönünde duyumlar da yavaş yavaş etrafa yayılmaya başladı.

Kürt hareketinin bu güne kadarki mücadelesinde yeni bir eşiğe işaret eden ‘’iki dilli yaşam’’ ve Kürtçe savunma talebi neden önemlidir?

Geçen ay Dersim’deydim ve burada konuşulan dille ilgili dramatik bir durum dikkatimi çekti. Dersim’in az sayıdaki köyünde yaşayan yaşlılar dışında artık anadil pek kullanılmıyor. Dersim’de konuşulan Kürtçe ikinci dil pozisyonuna düşmekle kalmamış, giderek unutulmaya yüz tutmuş. İl ve ilçe merkezlerindeki yaşlılar, evlerdeki kadınlar dahil kimse anadilde konuşmuyor, kent merkezinde doğan çocuklar ise dili hiç öğrenemiyorlar doğal olarak. Oysa, bilinir ki madun durumunda olan diller, başta kadınlar olmak üzere, daha çok yaşlılarca konuşulur ve yaşatılır.

Şu anki durumun oluşmasında başlıca etken asimilasyonun en büyük unsuru olarak dilin işlevsizleştirilmiş olmasıdır. Devletin Kürt sorununda çözüm olarak dili sadece konuşmayla sınırlamaya çalışması, süreç içerisinde kendiliğinden gelişen asimilasyondan başka bir anlam taşımamaktadır. Eğer dil, başta eğitim olmak üzere, hem kamusal hem de ekonomik, sosyal, siyasal alanlarda kullanılmaz ise mutlak ölümcül bir hastalığa yakalanmış demektir. KCK duruşmalarında savunmaların Kürtçe yapılması ve iki dilli yaşamın önemi bu bağlamda daha da iyi anlanır.

Dil ile kültürel kimlik arasındaki ilişki, dil olmadan bir halkın varlığından söz edilemeyeceği gerçeğini ortaya koyuyor. Kürtçe’nin ve diğer dillerin sadece günlük konuşmada kullanılıyor olması, onların sürekliliğini sağlamakta yetersizdir. Dersim örneği ve pek çok unutulmaya yüz tutmuş dille ilgili gözlemler bunun olamayacağını net olarak gösterebilir.

Emile Zola’nın dediği gibi bir dil bir mantıktır. Dil, var olduğu kültürü yaşatan ve onunla yaşayan bir şeydir; değişimle ortaya çıkan ihtiyaçları kendi doğallığı içinde karşılayacak şekilde gelişmelidir. Her açıdan işlevsiz bırakılır ve de baskı altında tutulursa sadece kendisi ölmeye mahkûm olmakla kalmaz biçimlendirdiği kültürü ve kimliği de ölüme götürür.

Devlet, Türkçe’yi korumak ve geliştirmek için haklı gerekçelerle uluslararası dil olimpiyatları düzenleyip bunun için on milyonlarca liralık kaynak ayırırken daha fazlasını Kürtçe ve diğer dilleri baskı altında tutmak için harcıyor. Dil üzerinden asimile edilmeye çalışılan sadece etnik bir grup değil, bütün tarihsel birikimiyle kültürel bir varoluştur. Hatırlanacağı üzere, Başbakan’ın iki yıl önce söylediği ‘’asimilasyon insanlık suçudur’’ sözü Almanya’da Türkçe’yi korumak için başvurulan haklı bir argümandı. Ancak çelişkili bir biçmde, Türkiye’de Kürtçe ve diğer dillerin uğradığı acımasız baskı ve asimilasyon politikasına son sürat devam edilmektedir. Hatta, kültürel soykırım kavramı bu durumu açıklamakta kullanılması gereken daha gerçekçi bir tanımlama.

Coğrafi konumu gereği, doğu-batı ve kuzey-güney eksenlerinde göçeden toplumlardan izler taşıyan, uygarlıkların içiçe geçtiği, çok kültürlü, çok etnisiteli, çok dinli, çok dilli zengin bir coğrafi alanı ulus-devlet formunun kötü bir kopyası olarak tektipleştirmeye karşı, iki dilli yaşam ve Kürtçe savunma önemli bir dönüm noktasını oluşturuyor. İletişim ve en önemli kültür aracı olarak dil dediğimiz şeyin, bütün halklar gibi, Kürtler’in varlığı anlamında da ne kadar temel bir gereklilik olduğu ortada. Devletin, aşırı merkeziyetçi ve yönetime odaklı paradigma ve alışkanlıklarla, toplumu dizayn edemediğini göstermesi açısından iki dilli yaşama geçiş ve KCK duruşmaları önemli. Bu süreçlerin demokratik kişi ve kurumlarca izlenmesi ve desteklenmesi gerekir.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.