Hafta SonuManşet

[Kedi-Siz] Serdar Önal: Bana göre çirkin kedi yok

0

Bir İrlanda Atasözü diyor ki; “Kedilerden hoşlanmayan insanlardan uzak durun.” Oysa yazar da konukları da İrlandalı değil. Onlar sadece kedilere gönül vermişler. Tolga Öztorun her hafta kendi sevdiği kedicileri sizin için misafir ediyor. [Kedi-Siz] kedisiz yaşayamayanların toplanma noktası. Her cumartesi sizinle…

***

Nasıl bir giriş ile başlasam, neler yazsam diye düşünürken anladım ki işim zor. Nereden başlamalı… Bir dönemin en yakışıklı mankeni, fazla karizma… İnsan ister istemez kıskanıyor Sonra harika bir moda – reklam fotoğrafçısı, modelliği bırakıp moda dünyasını bırakamadı. Radyocu, bildiğimiz kedici… Devam etmeyeceğim yoruldum Aklım pek almıyor bunca güzel şeyi nasıl yapıyor.Şimdi üzerine bir de “BABA” sıfatı ekleniyor… Eminim onun da altından güzel kalkacak… Çünkü o Serdar Önal

18 – Serdar Önal: Bana göre çirkin kedi yok

Tolga Öztorun: Aslında siyah kedileri kimse pek istemez, aksine sizin evde fazlaca siyah kedi var. (Onları bize sevgili eşin, tatlı arkadaşım Beste Bereket anlattı ) Nedir bu istenmeyene karşı sempati?

Serdar Önal: Aslında ben gri kedileri daha cok seviyorum fakat ırkçı değilim elbette. Neredeyse her renk ve görece güzellikte kedim olmuştur. Görece diyorum çünkü bana göre çirkin kedi yok. Ortaçağda siyah kediler maalesef cadı kabul edilen kişilerle beraber, uğursuz sayıldıkları için yakıldı. Belki de siyah kedilerin istenmemesi buradan günümüze gelmiş olabilir. Sırf bu saçmalık sebebiyle bile pozitif ayrımcılık yapabiliriz.

Tolga Öztorun: Dönem dönem bazı kedi ırkları moda oluyor. Bizim canım sokak kedileri tu-kaka oluyor. Hem bir baba olarak, hem bir tıp insanı olarak bu ırk sevdasını bize yorumlar mısın?

Serdar Önal: Bence köpekler, insanlar, saçlar, pantalonlar, telefonlar vs konusunda da estetik kaygı ile, popüler kültürden etkilenip seçimler o doğrultuda yapılıyor olabilir. Bir zamanlar moda ve reklam fotografçılığı yaparken ben de kişileri etkileyip belli bir ürüne yönlendirmek icin çalışan, bir çeşit kiralık silahşördüm. Biz insanlar belli yöntemlerle manipüle edilebiliyoruz. O yüzden bazen seçimlerimiz ve beğenilerimizi bize ait zannetsek de etki altında karar vermiş ve sadece kalabalığa uymuş oluyoruz. Ben en azından hayvanlarla ilişkilerimde de ve yaptığım seçimlerimde her zaman o an ihtiyacı olan veya bir şekilde bağ kurduğum kedileri sahiplenmişimdir. Bir süre önce, çalıştıgım şirketin otoparkında yaşamaya çalışan ve sürekli ezilme tehlikesi olan kedileri bir anlık kararla alıp eve getirdim, onlara korunaklı yuva yaptık eşimle, bakımlarını üstlendik. Bu durum İstanbul’daki sel felaketinden bir gün önce oldu ve o an onları alma kararıyla hayatta kalmalarını sağlamış oldum. Herkes elinin uzanabildiği canlılara imkanı elverdiğince bunu yapabilse sokak hayvanları sorununun kalmayacağını düşünüyorum. Şirketimiz bünyesinde gönüllülerin oluşturduğu bir grup düzenli olarak haftada iki kez, yaklaşık 100 km’lik bir parkur içinde sokak köpeklerini besliyoruz. Gaziantep’te olan canlar için derneğine (Cander) kimi zaman çeşitli yardımlarda da bulunmaya çalışıyorum.Evde 3, bahçede de heralde 8-10 civarında kediye bakıyoruz. Mümkün olduğunca eşimle birlikte kedi ve köpek sahiplendirmeye calısıyoruz.

Elbette bunların normalde sistematik bir şekilde yapılması verimli olacaktır. Örnek olarak daha büyük çözümler için geniş alanlar satın alınıp yada kiralanıp veteriner ve barınma hizmetlerinin hayvan haklarına uygun şekilde düzenlenebilmesi dileğindeyim.

Tolga Öztorun: Moda ve reklam çekimlerinde kedilerin kullanılmasını nasıl buluyorsun? Kediyi köpekten farklı kılan, sadece sahibi istiyor diye bir davranışı asla göstermez. Yani bir kedinin fotoğrafını sadece o isterse çekebilirsiniz. İşin uzmanı olarak bu çekim işlerine parmak basalım istiyorum.

Serdar Önal: Yıllar önce bir arkadaşımın reklam filmi setine uğradım.Orada yapılan kurguda, iki esnaf vardı; biri reklam ürününü satan, diğeri de sıradan bir ürün satan. Başroldeki kedi filmin sonunda tercihini reklam ürününü satan esnaf yönünde kullanıyordu. Bu eylemi yapabilmesi icin ABD’den yüksek ücretlere kediler ve eğitimcisi getirtilmişti. Kediler diyorum çünkü birbirine tıpatıp benzeyen iki kedi vardı.

Eğitmeni komutlarla kediye yönetmenin istediği herşeyi yaptırdı. Yapmama ihtimali ya da yorulma ihtimaline karşı dublör kedi hazır bekliyordu. Hayvanların doğası gereği yapmadıkları şeyler için ağır egitim, zorlama gibi durumlara elbette karşıyım. Tıpkı sirkler, yunus havuzları gibi. Maalesef çocuk ve ergen iken, sirk ve yunus parkına gitmiştim. Artık hayvanların kullanıldığı/sömürüldüğü yerlere gitmiyorum, fikren sadece vejeteryan beslenmeyi yakın olmama rağmen sağlık koşullarım buna izin vermiyor.

Tolga Öztorun: Teşekkür ediyorum, iyi ki varsın.

 

 

Röportaj: Tolga Öztorun

(Yeşil Gazete)

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.