Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

[Geleceği inşa eden mekanlar-9] S.S. İlk Adım Kadın Çevre Kültür İşletme Kooperatifi

0

İstanbul, Kağıthane Nurtepe Mahallesi‘nde bir grup kadın 2001’de başlayan çalışmaları sonucu 2004 yılında S.S. İlk Adım Kadın Çevre Kültür İşletme Kooperatifi’ni kurmuşlar. Kooperatifin kurucularından Gülten Bingöl, 1991’de eşinin tayini nedeniyle Muş Varto’dan İstanbul’a taşınmış ve Nurtepe’ye yerleşmişler. Üç çocuklu bir ev kadını olan Gülten Hanım büyük şehirde ekonomik koşulların zorlaması sonucu çalışmaya başlamış. Bir süre farklı işlerde çalıştıktan sonra, 2001’de Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) ile yolu kesişmiş:

“KEDV’in ‘Mahalle Anneliği’ programı vardı o zamanlar, eğitim veriyorlardı kadınlara. Kadınlar eğitim alıp kendi evlerinde bir odayı dizayn ederek, bir değil birkaç çocuğa bakabiliyordu.”

Mahalleden bir komşusuyla katıldıkları bu eğitimden sonra liderlik eğitimine de devam edip ardından mahallede bir anaokulu kurmayı hayal etmişler:

“..bizim mahallede anaokulu yoktu. En yakın anaokulu Şişli’deydi, ben Kağıthane’de oturuyordum. Bunun yanında ücretleri de çok yüksekti, bizim çevremizin girebileceği okullar değildi o ekonomik şartlarda. Kendi mahallemizde, aile gelirine göre bir anaokulu açmayı düşündük ama maliyeti çok yüksek çıkınca vazgeçtik. Bu fikrimizi KEDV’e söyledik. ‘Böyle bir fikrimiz var, mahallemizde kadınlar çok zor durumda, çocuklarını bırakıp çalışamıyorlar’ dedik. KEDV de bize kooperatifçiliği önerdi. Kadın kooperatiflerinin oyun odaları olduğunu, aynı zamanda kadınların sosyal olarak bir araya gelip hem iş konusunda güçlenip hem sosyal açıdan kendilerini iyileştirecek eğitimlerin verildiğini söylediler.”

2001’de aynı mahalleden yedi arkadaş çalışmaya başlamışlar. Mahallelerindeki Cemevlerine, yöre derneklerine, Kuran kurslarına gidip kadınlarla görüşmüşler ve 2004 yılında da kooperatiflerini kurmuşlar. Kooperatifin faaliyet alanı daha kapsamlı olduğu için kooperatif kurmaya karar verdiklerini belirtiyorlar. “Kadının söz hakkı olmayan toplumların geleceği yoktur” düşüncesinden hareketle, çalışma ve sosyal hayattan mahrum kalan, ekonomik özgürlüğü olmayan kadınları sisteme dahil etmek için destek veriyorlar. Gülten Hanım kuruluş aşamasında birçok maddi zorlukla karşılaştıklarını anlatıyor:

“Kuruluş aşamasında hepimiz ekonomik olarak dar gelirli olduğumuz için biraz zorlandık. Tekrar KEDV’e bildirdik kuruluş masrafları olduğunu ve bizim bunları karşılayamayacağımızı… Bize destek oldular, kuruluş masraflarını bize verdiler. Kurulduktan bir sene sonra onlara geri ödeme şeklinde oldu. Yani mikro kredi gibi bir şeydi.”

Muhtar, belediye, Avrupa Birliği…

Kira ödeyecek paraları olmadığı için bölgenin muhtarının yardımıyla muhtarlık binasının boş olan iki katını onarıp kullanmaya başlamışlar. Sonrasında ise belediye ile protokol imzalamışlar:

“Bizim bölge…sol görüş ağırlıklı bir bölgeydi. Belediyemiz AK Partiliydi. Yerel yönetimlerle birbirimizi tanıyan insanlardık. Hepimiz siyasetle uğraşan insanlardık ve siyasi açıdan da birbirimizi tanıyorduk. Biraz ondan kaygı duyuyorduk, bize vermezler burayı diye ama muhtar ön ayak olunca gittik.”

İlk başvurularına olumsuz cevap alsalar da bir yıl sonra bir Avrupa Birliği projesi dahilinde tekrar başvurduklarında protokolü imzalamışlar. Gülten Hanım o günleri şöyle anlatıyor:

“Kadınlarla ilgili çalışmaları vardı, çok da lüks bir binaları vardı. Hazır bir binaları olduğunu söylediler, biz ‘hayır’ dedik. Biz hiçbir siyasi hareketle çalışmıyoruz, kendi siyasi hareketlerimizle de çalışmayacağız. Biz kadın ve çocuk çalışmaları yürüteceğiz. Çünkü bizim siyasetimiz taraftır. Bizim amacımız hiç taraf olmayan kadına, taraf olmayan çocuğa ulaşmaktı. O sebeple hayır cevabını verdik. Hatta tüzüğümüze de bunu koyduk; siyasi çalışmaların olmayacağını, tarafsız bir çalışma yürüteceğimizi… Sonra gittiğimizde çalışmalarımıza baktılar ki zaten takip ediyorlardı, uluslararası çalışmalarımız çok iyiydi, ülke dışına çıkıyorduk ve ülke dışından misafirlerimiz geliyordu. Özellikle İtalya ve Almanya kooperatifçilik konusunda, hele özellikle sosyal kadın kooperatifçiliği konusunda çok ileriydi. Onlarla hep fikir alışverişleri yapmıştık. İşte bunları da bize KEDV ayarlıyordu. Bunları da bildikleri için ikinci sene hemen bizimle protokol imzaladılar.”

Önceleri çocuklarına bakacak kimsesi olmayan kadınların çalışma hayatına girememesinin yarattığı sorunu gidermek için ne yapabileceklerini düşünmüşler ve bu sorunu aşmak için bir oyun odası açmayı planlamışlar. Böylelikle, dar gelirli kadınların çocuklarını bu oyun odasına bırakarak iş ve sosyal hayatta aktif olabilmesini sağlamışlar.

‘Güçlü kadın her yerde her şeyi yapabilir’

Muhtarlığın olduğu binanın bir katında çocukların oyun odası yer alıyor. Önce Mahalle Anneliği eğitimi alanlar burada çalışmışlar, daha sonra çocuk gelişimi bölümü lise mezunu bir öğretmen bulmuşlar. Böylelikle, dar gelirli kadınların çocuklarını bu oyun odasına bırakarak iş ve sosyal hayatta aktif olabilmesini sağlamışlar. Binanın alt katını da çalışma atölyeleri için düzenlemişler.  Gülten hanım burada kadınların kendilerini güçlendirmesi için birçok eğitim programı gerçekleştirdiklerini anlatıyor:

“Sosyal olarak kendini güçlendirip dışarıda siyaset mi yapmak istiyor, işe mi gitmek istiyor, onu yapsın. Zaten güçlü olan kadın her yerde her şeyi yapabilir. Asıl hedefimiz oydu.”

Daha sonra kooperatifin gelir elde etmesi için bir proje dahilinde dokuma atölyesi açmışlar.  Şu anda hem dokuma, hem dikiş atölyelerini yürütüyorlar. Dokuma atölyesinde üretilen ürünleri, KEDV’in iktisadi işletmesi olan ve kadın kooperatiflerinin ve bireysel kadın üreticilerin ürünlerinin yer aldığı Nahıl Dükkan’da ve www.nahil.com.tr e-ticaret sitesinde satışa sunuyorlar. Özel siparişler üzerine de üretim yapıyorlar. Mahalledeki kadınlar kooperatifin atölyesinde işlerini rahatça yapıp evine dönebiliyorlar. Alınan siparişleri de kolektif olarak bu mekanda çalışıyorlar.

KEDV ve yerel yönetimler dışında birçok başka paydaşla da çalışıyorlar. Avrupa Birliği’nin desteğiyle aile içi kadına yönelik şiddeti engellemek amacıyla mahallelerindeki kadın ve erkeklere bu konuda eğitimler vermişler. İstanbul Üniversitesi, Kalkınma Ajansı, KEDV ile birlikte yürütülen bir çalışmayla Kadınlar Liderliğinde Afete Hazırlık ve Risk Azaltma Çalışmaları Projesi’ni gerçekleştirmişler. Proje kapsamında mahallelerinin afet haritasını oluşturmuşlar. Ayrıca, TAMEB (Türk-Alman İş Birliğinde Mesleki Beceri Geliştirme Projesi) projesi yoluyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve göçmen kadınlara dokuma eğitimleri verilmiş. Proje dahilinde üretilen ürünler satışa sunulmuş. Söz konusu ürünler halihazırda satılmaya devam ediliyormuş.

‘Bir kadının hayatı değişiyorsa, en önemli şey bu’

Kooperatif öncelikle dar gelirli, dezavantajlı, yerel, mülteci ve göçmen kadınlara ve okul öncesi çocuklara ulaşmayı hedefliyor. Mahallelerinde yaşayan kadınların sorunlarını tespit ederek gerekli mercilere yönlendirdiklerini belirtiyorlar. Pandemi süresince merkezlerini kapalı tutmak zorunda kalmışlar. Bu süre zarfında telefon ve internet üzerinden insanlara ulaşmaya çalışmışlar. Gülten hanım pandemi sürecinde işi yürütmekte zorlandıklarını belirtiyor:

“Mesela şu pandemide biz orayı açmadığımız için olan beş makinamızı kadınlara verdik. KEDV bizi yönlendirdi, maske siparişleri aldık, özellikle Şişli Etfal Hastanesi’nin. O kadınlar evde maske yapıp para kazandılar. 5-6 kadın. Bu çalışmalarımız devam ediyor.”

Gülten hanım İlk Adım’ın kendisi için anlamını şu şekilde anlatıyor:

“Benim için bu işin anlamı çocukluğumdan geliyor. Yedi kız kardeşim olduğundan, dört kız annesi olduğumdan, biraz kadın konusunda hassasım. Kadınların güçlendirilmesi, kadınların kendi ayakları üzerinde durmasının ne kadar önemli olduğunun farkında oldum…Bir kadının hayatına dokunuyorsam, bir kadının hayatı değişiyorsa, bir kadın kendini ifade edebiliyorsa benim için en kıymetli şey bu. Bir çocuğa faydam dokunmuşsa, bir çocuğun hayatında değişiklik varsa; mesela okula gittiğinde çocuk kendini ifade edebilir, çok özgüvenli olabilir. Bunun bir karşılığı yok ki… Hiç unutmuyorum, beşinci yılımızdı. Eve giderken, benim evim biraz kooperatiften uzaktı, yürüyerek gidip geliyordum, orda genç bir adam önümüzü kesip ‘Siz benim eşime ne yaptınız? Kendini ifade etmeyen, konuşurken gözlerimin içine bakmayan, sürekli kaşları çatık olan kadın şimdi güler yüzlü, derdini anlatabiliyor, sıkıntısını dile getirebiliyor, çocuklarıyla iletişimi çok iyi, benimle iletişimi çok iyi…Rahatsız olduğu şeyleri dile getirebiliyor, ben de elimden geldikçe onu yapmamaya çalışıyorum’’ dedi.  Bunlar çok kıymetli şeylerdi… Bunu ekonomik olarak ölçemezsiniz…

Şu anda 30 ortakla yoluna devam eden kooperatifin zaman içinde demografik yapısı da değişmiş.  İlk kurulduklarında daha çok orta yaş kadınlardan oluşan ortak profili, yerini giderek genç kadınlara bırakmış. Kooperatifin yönetim kadrosu yedi kişiden oluşuyor. Ancak hiyerarşik olmayan, merkeziyetsiz bir yapıyı benimsediklerini belirtiyorlar. Kooperatif ortakları bütün kararlarını oy birliğiyle alıyor. Yani tüm ortakların içine sinmedikçe karar almıyorlar. Aylık toplantılarında da ihtiyaca göre iş bölümleri yaptıklarını belirtiyorlar. Her bölümde ikişer kişinin görev aldığı bir yapı kurgulamışlar. Mesela banka işleri, muhasebe, oyun odası gibi bölümlerde işleri iki kişi yürütüyor.

Biri tam diğeri yarım zamanlı iki maaşlı çalışanı olan kooperatif, büyük ölçüde gönüllü emekle işleri yürütüyor. On kişilik bir gönüllü ekipleri olduğunu söylüyorlar. Bunun yanı sıra; oyun odasına destek olan anneler, eğitmen eğitimleri verenler ve saha çalışmalarında zaman zaman destek olan kişilerle de çalışıyorlar. Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve mahallerindeki kadınlarla iş birliği içinde olan kooperatif yeni ortak ve gönüllüler için de kapılarını açık tutuyor.

(Ses kayıtlarını deşifre ederek bu yazının okurla buluşmasını sağlayan İdil Dağdemir’e sonsuz teşekkürler.)

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.