Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

[Geleceği inşa eden mekanlar-5] Albatros Bilişim Kooperatifi Girişimi

0

Albatros Bilişim Kooperatifi Girişimi’nin üyeleri “tüm bireylerin çalışan-ortak olarak tanımlandığı ve bilişim sektöründe faaliyet gösterecek bir üretici kooperatif olmak” amacıyla yola çıkmışlar.  Grupta benzerlikler değil farklılıklar öne çıkıyor. Yaş, eğitim, deneyim ve uzmanlık alanları birbirinden çok farklı ve ‘mutfak ekibi’ olarak adlandırdıkları dokuz kişiyle çalışmalarına devam ediyorlar. Ekip web uygulamaları yazılımcısından mobil yazılımcısına, proje yöneticisinden grafik tasarımcısı ve sosyal medya uzmanına kadar farklı alanlarda uzmanlığı ve deneyimleri olan kişilerden oluşuyor. Birçok arkadaşları da iş ortakları olarak kooperatif girişimine destek veriyorlar. Bu grup içinden az sayıda kişi birbirlerini Bilgisayar Mühendisleri Odası’ndan tanısa da çoğunluğu daha önceden tanışmayan, farklı kanallardan bir araya gelmiş kişiler.

2018 yılı Aralık ayında ilk toplantılarını yaptıklarından bu yana gruptan ayrılanlar olduğu gibi yeni katılanlar da olmuş. Başlangıçta çok daha kalabalık bir grup toplantılara katılıyormuş.  Ancak sürecin son derece zorlu, uzun ve yorucu olduğunu ve ancak buna sabrı ve isteği olan küçük bir grubun yola devam ederek resmi kuruluş için hazırlıklara başlayabildiğini söylüyorlar. Örneğin grubun tek kadın üyesi olan Meriç Taylan, dört ay kadar önce girişime dahil olmuş: 

“…Bu şekilde bir çalışma modeline zaten geçmek istiyordum. Bunu görünce heyecanlandım. Manifestoyu okudum, web sitesine baktım. ‘Sizin aranızda niye hiç kadın yok’ dedim hatta. ‘Olsa ya’ dedim. Sonra içinde yer alabileceğim bir yer olduğunu düşündüm. O yüzden öyle teklif ettim. Onlar da sağ olsunlar kabul ettiler. Çalışmaya çalışıyoruz. Ben de çok mutluyum.”

Uzmanlık alanlarında, gücü yettiği kadar katkı

Kooperatiflerinin kuruluşu için henüz tarih veremiyorlar. Halihazırda bir mekanları veya merkezleri yok. Bilişim sektöründe iş yapanların çok alışık oldukları gibi uzaktan çalışma yöntemini benimsemişler. Pandemi öncesinde bile uzaktan çalıştıklarını, toplantılarını zoom üzerinden yaptıklarını ve bunun uzun vadede de kooperatifleri için öngördükleri çalışma şekli olduğunu belirtiyorlar. Onur Kurt bu hazırlık sürecindeki değişimleri aktarıyor:

“…Beraber çalışmanın yollarını nasıl bulabiliriz diye araştırdığımız toplantılar yaptık. Sonradan aramıza güzel arkadaşlarımız katıldı, bazıları gitti, biraz da dönüştü aslında. Hem yoğunluktan hem de mutfakta olmak biraz daha ağır bir sorumluluk gerektiriyor. Sonrasında yavaş yavaş birbirimizi tanıma, iki-üç projede birlikte çalışma imkânı bulduk. Bunlar kısa vadede bayağı güzel getiriler oldu bizim için.”

Kooperatife ekip içinden herkes gücü yettiği ve uzmanlık alanına uygun olan alanlarda gönüllü olarak destek veriyor. Resmi olarak kurulmadıkları için aralarında ücretli olarak çalışan kimse de yok. Bununla birlikte, ekip olarak iş yapmaya başlamışlar. Müşterilerle yazılımın maliyetleri konusunda mutabık kalmanın bilişim sektörünün genel bir sıkıntısı olduğunu belirtiyorlar. Diğer bir sıkıntıları da teknik konuları müşterilerin anlayabileceği şekilde açıklamak. Yeni bir girişim oldukları için daha köklü şirketlere ve kurumların sahip olduğu deneyimlere sahip değiller. Ancak bunları da zaman içinde öğrenerek aştıklarını söylüyorlar.   

Kurumsal hayattan ‘yeni nesil’ kooperatife kaçış

Gruptaki kişilerin birçoğu kurumsal hayatta uzun yıllar çalışmış, kendini geliştirmiş, deneyim ve bilgi sahibi nitelikli kişiler.  Ancak mevcut sistem içindeki zorlayıcı performans kriterleri ve iş koşulları onları yeni arayışlara itmiş. Yepyeni ve farklı bir çalışma yöntemi fikrinden hareketle çalışmalarına başlamışlar ve bunun yöntemi üzerine kafa yormuşlar. Var olan birçok kooperatifin yönetim yapısının hiyerarşik olduğunu ve böyle bir yapının kendileri açısından uzun vadede sorun yaratacağını düşünerek yatay ve merkeziyetsiz bir yapı kurmak için araştırmalara başlamışlar. Amaçları kendini denetleyen, konsensüs ile karar alma gibi ilkeleri benimseyen yeni nesil bir kooperatif kurmak.

Bilgileri dahilinde Türkiye’de bir bilişim kooperatifinin henüz olmadığını söylüyorlar. O nedenle yurtdışındaki bilişim ve teknoloji kooperatiflerinden ilham almışlar. Arjantin, Bulgaristan, İspanya gibi ülkelerdeki çeşitli kooperatiflerle tanışıp deneyimlerini dinlemişler. Yurtdışındaki bilişim kooperatifleri ile birlikte bir dayanışma ve iletişim ağı oluşturmak için çalışıyorlar. Bu konudaki çalışmalarını Alper Can Kılıç anlatıyor:

“…Uluslararası teknoloji kooperatiflerinin bir ağı var. Biz de bu ağa katılmakla ilgili ilk adımlarımızı attık.  Yurt dışında bu alandaki kooperatifçilik bizden bir adım daha ileri. Bize bilgi ve deneyim aktarıyorlar, yol açıyorlar. Belki ileride ortak iş faaliyetleri de gerçekleştirebiliriz. Yaşayarak gördüğümüz bir süreç devam ediyor.”

Kılıç ayrıca Türkiye’de farklı alanlardan yeni nesil kooperatiflerle de iletişim halinde olduklarını ve ortaklaşa projeler yapmak için fikir alışverişinde bulunduklarını belirtiyor: 

“Biz burada aslında bir dayanışma; birbirimizi dinlediğimiz, kolladığımız paylaştığımız bir ortam yarattık. Başka alanlarda çalışan kooperatiflerle de iletişimiz ve ilişkimiz var. Onlara daha çok teknoloji desteği vereceğiz, böylece yeni teknolojileri bizim kadar öğrenmek için zaman ve emek harcamak zorunda kalmayacaklar.” 

İşbirliği ve dayanışma esas

Kooperatif yapısını iş birliği ve dayanışma içinde çalışmaya olanak verdiği için seçmişler. Şirketlerin emek sömürüsüne olanak veren hiyerarşik ve rekabetçi kurumlar olduğunu düşünüyorlar. Bu nedenle şirket yapısını tercih etmemişler.  Yenilikçi bir çalışma ortamına olanak sağlayacağını düşündükleri kooperatifleşmeyle iş yaşamında kendilerine yepyeni bir sayfa açmak arzusundalar.

Diğer dayanışma temelli örgütler gibi onlar için de değerler ön planda.  Ana değerlerini web sayfalarında özgürlük, çeşitlilik, mekândan bağımsızlık, yenilikçilik olarak sıralıyorlar. Kendilerini ‘güvenceli, şenlikli, eğlenceli, doğayla dost, merkeziyetsiz, dayanışmacı, adil, sınırsız, bir araya getirici’ bir oluşum olarak tarif ediyorlar. Şirketlerin yanı sıra, STK lar gibi karı değil dayanışmayı önemseyen kurumlarla çalışmak arzusundalar. Alper Can Kılıç şu soruyu yöneltiyor:

“…Bir STK biriyle çalışmak isterse, bir şirketi mi yoksa bir kooperatifi mi tercih eder? Bence kooperatifi tercih eder çünkü şirketin aksine ilkeleri var o oluşumun. Dolayısıyla, aslında bu girişimimizi sivil toplumu da güçlendirecek bir oluşum olacağını düşünüyorum.”

Şimdiye kadar nasıl bir çalışma yapısı ve ortamı yaratmak istedikleri, ilkelerinin ve değerlerinin belirlenmesi ve kooperatif yapısı ile ilgili süreçlerin nasıl olacağı konusunda uzun uzun konuşup tartışmışlar. İş ve arkadaşlığın bir arada olduğu, deneyim ve bilgi paylaşımına dayanan, herkesin eşit söz hakkı olan dayanışmacı bir yapı oluşturmak istiyorlar. Hiyerarşik yapıların aksine kolektif işleyişi, konsensüs ile karar almayı merkeziyetsizliği, adil gelir paylaşımı ve eşitliği benimsiyorlar. Kararlarını haftalık toplantılarında, konsensüs ile alıyorlar. Kurumsal iletişim, kooperatifleşme gibi özelleşmiş konularda alt çalışma grupları oluşturmuşlar. Bunların dışında kalan konularda gönüllülük esası ile sorumluluk aldıklarını söylüyorlar

İç süreçlerini (toplantı, proje ve emek takipleri, ücret paylaşımı vs) kolaylaştırmak amacıyla kendi uygulamalarını oluşturmak üzere de çalışıyorlar.  Teknolojilerde ortaklaşmak üzere çalışmaları da devam ediyor. Kooperatifleşme ve resmileşme konularında da alt çalışma grupları oluşturmuşlar. 2020 yılı Haziran ayındaki  lansmanlarından bu yana iletişim ve tanıtım çalışmalarının devam ettiğini söylüyorlar. Sosyal medyada aktif bir şekilde hem kendileri, hem de kooperatifleşme ile ilgili paylaşımlar yapıyorlar. Web sitelerinin Bizdenkısmında da blogpostlar yazıyorlar.  Lansman sonrasında  podcastlarının ilk bölümünü yayınlamışlar, yakında ikinci bölümü de yayınlayacaklarını söylüyorlar. 

*

 Ses kayıtlarını deşifre ederek bu yazının hazırlanmasına destek olan Merve Alçık’a sonsuz teşekkürler.

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.