Köşe YazılarıYazarlar

Geldim, burdayım…

0

‘Değişik bir şey yapmak istiyorum. Son 7-8 yıldır adliye kapılarında koridorlarında kendini gösteren Türkiye muhalif hareketlerine saygımdan, iyice politikleşen ve dolayısıyla durağanlıktan çıkıp hareketli bir alan halini alan hak-hukuk işlerini, üzerine cübbe giyen hiç kimsecikleri fazla ciddiye almamanız için neşelendirmeye çalışacağım kendimi, sizi de tabii.’

Hukuk dediğiniz , hukukla ilgisi olmayan insanlar kolaylıkla anlamasın diye ağdalı eski-demode kelimelerle örülmüş toplumsal kuralları düzenlemeye çalışan bir iktidar aracı, terbiyeler bütünü. Terbiye deyince elbette durmak lazım, sopalısı var sopasızı var. Annelerin terliklerinin acısı ile büyüyen insanların yaşadığı bir memleket burası, hukuku da kendine göre.

Bir medeni hukuk hocamız vardı üniversitede, hukuk dilinin sadeleştirilmesine karşıydı ve hukukçuların aç kalacağını söylerdi, eğer böyle bir şey olursa. Biz mesleğimizi anlaşılmama üzerinden rantiye eden bir topluluğuz. Ne kadar anlamazsanız o kadar havalı bu iş . Az gelişmiş toplumlarda oturmayan bireysel büyüme durumları, otoriteye ve hiyerarşiye her türlü sadakat duygusunu bizler de sonuna kadar istismar ederiz.

‘Köşeci avukat’ muamelesi yapmazsanız… 

Değişik bir şey yapmak istiyorum. Son 7-8 yıldır adliye kapılarında koridorlarında kendini gösteren Türkiye muhalif hareketlerine saygımdan, iyice politikleşen ve dolayısıyla durağanlıktan çıkıp hareketli bir alan halini alan hak-hukuk işlerini, üzerine cübbe giyen hiç kimsecikleri fazla ciddiye almamanız için neşelendirmeye çalışacağım kendimi, sizi de tabii.. Ya da küstahça söylemek gerekirse “anlayacağınız dilde anlatmaya çalışacağım” burada. Bir zaman sonra gazetelerdeki sigorta v.s.gibi sorunlarınızı çözen köşeci avukat muamelesi yapmazsanız bana, yani sorularınızla bunaltmazsanız eğleniriz, ben eğlenirim sizi de eğlendiririm. Hukuk ciddi bir iş değildir, biz ne kadar ciddiyetinden kurtarırsak o kadar kurtulur kendi ağdasından ve gücünden. Otoriter perspektifin bizi esir almasına izin vermeyelim.

Mesele deyince elbette, siyasetin en meşru, herkesi en dilsiz kılan, dünya aleme ilanı aşk eder gibi “ama her şey de hukuka uygun” diyerek çanlarımıza ot tıkayan sopası ile ilgili bu kadar gayrı ciddi bir tutum almak da bize yakışmaz. Devleti ne kadar ciddileyeceksek hukuku da o kadar ciddilememiz şart diğer yandan da.

Okur yazar olan herkesin adliyede bir derdi, bir gidiş sebebi var son yıllarda. O nedenle herkesin kendi derdini çözmek, anlamak, oradan kurtulmak için çabaladığını ve o nedenle de merak edip bu avukat ne diyor diyebileceğini öngörmekle beraber haliyle, hiç hayal kurmayın da diyorum. Bireysel kurtuluşa inanmıyorum.(burda gülücük yaptım)

Adli tatilin tam orta yerindeyiz ama nereden bulaştığımı bilmediğim whatsapp gruplarında iştahla ve hala hukuku anlamaya, memleketi buradan çözmeye çalışan mağdur ve avukatların bık bık yazmaya devamları nedeniyle bugün tümünü de sessize aldığımı buradan faş ederek başlayayım isterseniz. Eylül ayına girene kadar –tutukluluk durumu olanlar hariç tabi- kimseciklerin dertlerine ve kendi hukuki dertlerime de kafa yormayacağım.

Gündem çevre, barış akademisyenleri, KHK’liler..

Eylül ayından itibaren bizi bu köşede iki şey bekleyecek olacak. Birincisi çevre davaları. Tüm canlıların yaşam alanlarına yönelik acımasız saldırılar karşısında pozisyon alamayan yetersiz hukuk sistemini az çok anlamaya çalışacağız sizinle. Bir diğeri de malum barış imzacı akademisyenler için çıkan Anayasa Mahkemesi kararının tümünün yargılamalarını nasıl etkileyeceği ile ilgili gün gün yaşanacak yeni küçük iktidar savaşları. Ve elbette benim fikrime göre, yeni ve başkaca bir çatışma alanına döneceğini şimdiden gözlemlediğim KHK’lilerin durumu ve hayata biran önce döndürülmeleri ile ilgili sabırlı süreçleri nasıl yürüteceğimiz. Bunların tümünü hafta hafta yazacağım, belki birlikte düşünür biraz eğleniriz de. Ama şimdilik, aylardır benden yazı isteyen Alev için böyle bir giriş yapmakla yetineceğim.

Ben, geldim, burada olacağım. Sorularınızı Alev’e iletin, ben de korkularınızla eğlenmeyi size öğreteyim sevgili müstakbel okurlarım. Ne hukukla ne de hukuksuz günler dilerim şimdilik.

(Yeşil Gazete)

You may also like

Comments

Comments are closed.