Köşe Yazıları

Fenerbahçe önde başladı, önde bitirdi

0

Bucaspor’u ligin ilk haftasında canlı şekilde izleme fırsatım olmuştu, bir de bu hafta TV’den izledim. Görünen o ki, umut verme açısından değişen bir durum yok. Bucaspor hala aynı sorunları yaşıyor. Yanlış antrenör (ilki özellikle) ve ondan kaynaklanan yanlış transferler sebebiyle İzmir gelecek sene tekrar Süper Lig’de temsil edilemeyecek gibi duruyor.

Eğer Samet Aybaba’nın bu maç için bir puan hesabı vardıysa, Alex bu hesabı 34. saniyede bozdu. Çok güzel bir paslaşma trafiği sonucunda, basketbolda benzerini görebileceğimiz bir sayı/gol oldu Fenerbahçe’nin golü. Bu aynı zamanda Fenerbahçe’nin lig tarihindeki 3000. golü olarak da tarihe geçti. (Sarı-lacivertli ekibin 2000. golünü de yine bir  yabancı oyuncu, Nijeryalı Uche imzasını atmıştı. Uche, 1996-1997 sezonunda Kadıköy’de takımının Trabzonspor’u 1-0 yendiği maçta 2000. golü kaydeden isim olmuştu.) İkinci ve üçüncü goller içinse söylenebilecek şeyler Bucaspor defansı hakkında olur herhalde.

Alex kısa sürede 3 gol atarak, kendisiyle ilgili tartışmaları alevlendirecek gibi görünüyor. Maç sonunda kesin olan şu ki, “Alex ile olmuyor.” diyenler birden fazla gol yemiş görünüyor. “Alex olmadan asla” cephesiyle, “Küçük maçların büyük oyuncusu” cephesi ise biraz daha mevzi kazanmış oldu bu maç sonucunda. Ek olarak da Alex’in çıkarken yaptığı hareketler ve önce soyunma odasına gidip, sonra geri gelmesi (maçın anlatıcılarına göre getirilmesi) de tartışmaları tekrar alevlendirecek. Takımın skora yönelik iki oyuncusundan biriyle, antrenörün arasındaki çekişme medyanın sevdiği türden bir çekişme. Her şey bir yana ortada olan ise Alex’in şu anda ligin en çok gol atan oyuncusu olduğu ve yıllardır bu sıfatın ara ara onun eline geçtiği.

Maçın 30 dakikasına gelindiğinde Bucaspor, 2 oyuncu birden değiştirdi. Amaçları herhalde Fenerbahçe’nin topu dolaştırıp dolaştırıp istediği zaman gol atmasını engellemekti ama oyun anlamında pek bir değişiklik olmadı. Gol atmak ile kaçırmak arasındaki farkı yaratan Bucasporlular değil, Fenerbahçeli oyunculardı. Bu sürelerde Fenerbahçe tribünleri de Mahsun Kırmızıgül’ün sinemada estirdiği rüzgardan etkilenmiş olacak ki, “Kardeşlik Türküsü” parçasını diğer “kardeşlerine” yönelik olarak uzun sure söyledi. Bernd Schuster, bazı konularda haksız olabilir ama özellikle Bank Asya Birinci Ligi ve Süper Lig’deki bazı tezahuratların gerçekten 1960 model olduğunu kabul etmek gerekiyor. Yoksa 1960 model futbol oynayan takımlara da nasıl gol atılabileceğini bu gece görmüş bulunduk. İlk yarıda Fenerbahçe’nin kalecisi Volkan’a bir kere top geldi dersem, bu futboldan ne anlamamız gerektiğini açıklamış olabilirim.

İkinci yarı ise Bucaspor’un çok net bir pozisyonuyla başladı. Bir Volkan, sonra direk ve şans harcanmış oldu. Bu gol olsaydı, Bucaspor 2.5 maçlık golünü atabilecekti. (Maç başına 0.4 gol ortalamasıyla oynayan bir takımdan bahsediyoruz.) 15 dakika sonra ise Bucaspor beklenen golü attı. Fenerbahçe’nin üçüncü golündeki hatalara benzer hatalarla geldi bu gol. Üstüne üstlük 2 dakika içinde de ikinci golü bulabilecekti Bucaspor. Fenerbahçe’nin ikinci yarıda yaşadığı düşüş gözle görülür şekilde kesinlikle. Bu da puan sıralamasını açıklıyor aslında. Eğer bu Bucaspor’a karşı, 3-1 öndeyken ve son 20 dakikaya girildiğinde Fenerbahçe tedirginlik yaratıyorsa (tersten okursak, rakiplerde bir umut yaratıyorsa) burada bir problem var demektir. Maçın önemli noktası bu aslında.

Maçın sonlarına doğru ilk golün güzelliğinde bir gol daha attı Fenerbahçe. Yine güzel paslaşmalar sonucunda gelen güzel bir gol oldu Niang’ın attığı gol.  Sonra da Semih tamamladı tabloyu. Yine ceza sahası önünde yapılan güzel paslaşmalar ile gelen bir gol. Ama unutmamak lazım ki, golleri çıkardığımızda elimizde pek bir şey kalmıyor bu maçtan geriye. O güzel paslaşmalar, ceza sahalarının önünde oluyor sadece. Tabii ki denilebilir ki etkili alanda olması daha iyi değil mi ama durum pek öyle değil. Her topu alanın ceza sahası önüne kadar gelip, orada rahatça paslaşabilmesi orta sahaların ve genel olarak futbolun kalitesi açısından sorunlu bir durum. Yine Bucaspor’un attığı son golde de durum aynı. Bir anda Fenerbahçe ceza sahası önünde paslaşmalar ve gelen gol. O paslaşmalara kadar ise herhangi bir direnç yok ortada. Belki Bucaspor’un bunu gösterememesi hem kendi hem de Fenerbahçe’nin gücünden dolayı beklenebilir ama ya tam tersi?

Sonuç olarak Fenerbahçe 5 gol atarak ve 3 farkla maçı kazanıp bir sıra yükselmiş oldu. Hem Trabzonspor’un hem de Kayserispor’un puan kaybettiği haftada karlı bir “iş” çıkarmış oldu.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.