Esas balığa kürtaj ne zaman bitecek? – Mutlu Tömbekici

Greenpeace’in yürüttüğü “Seninki kaç santim?” kampanyası geçen yılın en ses getiren işi oldu. Birazcık okuması yazması olan bile çinekop ve sarıkanatın lüfer yavrusu olduğunu ve bu ağbi kardeşi yemememiz gerektiğini çünkü henüz yavrulayacak kadar olgunlaşmadıklarını, durmadan yavru yersek çoğalmayacakları için üç beş yılda tüm soyun tükeneceğini öğrendi. Bu sadece lüfer için değil kalkan ve palamut gibi başka balıklar için de geçerli.

Ha öğrendi de ne oldu? Çoğunluk öküz öküz yemeğe devam etti. Kampanyaya iştirak eden sen, ben, yenge olduk. Alçak balıkçılar gırgırla avlamaya devam etti, esnaf tezgahlarında satmaya devam etti, restorancı da pişirmeye devam etti, halk da bir güzel yemeğe devam etti.

İnsanlarımız duyarsız, insanlarımız kötü ama bu yeni bir şey değil. Cennetten kovulduğumuzdan beri bu böyle. Halk böyle diye vazgeçecek değiliz.

Burada kabahatli olan devlettir. Rahme düşmüş çeyrek damla canın BİLE hamisi olduğunu iddia devlet, denizlerin koca canını candan saymıyor. Balıkçılarla papaz olmasın diye (herhalde) yasal avlanma boylarını yeterince yükseltmiyor. Daha önemlisi denetimi yapmıyor. KCK’dan Büşra Ersanlı’yı bile içeri tıkıp bir daha salmayan devlet, denizlerin canına okuyana adam gibi ceza kesmiyor. Yalandan üç beş kuruşunu alıyor, ertesi gün canavarlar yine denizde.

***

20 Haziran 2012’de, yani altı gün sonra Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Su Ürünleri tebliği için istişare kurulu toplantısı yapacak ve önümüzdeki dört yılın balıkçılık kurallarını belirleyecek.

Konudan anlayan aklı başında herkesin söylediği şu: Son dönemeçteyiz. Bu sefer adam gibi karar aldık aldık. Sonra denizler ebediyen kurumuş olacak. Şimdi canhıraş ne var ne yok toplayan balıkçı da ağlayacak, biz de ağlayacağız, buna dur demeyen, diyemeyen devlet görevlilerinin de yatacak yeri olmayacak….

20 Haziran’daki toplantıdan beklenenler şunlar:

– Çalışmalar yapılmadan önce bakanlığa danışmanlık yapacak bağımsız bir danışma komisyonunun oluşturulması…

– Kalkanın yasal avlanma boyunun 45 santime, palamutun 38 santime, lüferin ise 25 santime çıkartılması. Kalkan içinse avlanma kotasının getirilmesi…

– Denizlerimize büyük gelen av filosunun küçültmeye gidilmesi. Yaklaşık 1750 tekne mevcut. Bunun %90’ı küçük ölçekli, %10’u büyük ölçekli tekneler. Küçültme stratejisi kara listeler oluşturularak daha önce birden fazla ceza almış teknelerin av ruhsatının alınması yoluyla gerçekleşebilir..

– Kıyısal deniz rezervleri ağının kurulması ve deniz koruma bölgeleri oluşturulması…

– Boğazlarda, iç denizlerde, körfezlerde ve koylarda, konaklama ve üreme göçü yapan balıkların sürdürülebilir olmayan avcılık yöntemleriyle avlanmasının yasaklanması. Özellikle Boğazlar, gırgır ağlarına kapalı bölge haline getirilmesi…

– Cezaların caydırıcı hale gelmesi. Yasal boyda olmayan balıklar tezgahlarda rahat rahat satılabiliyor. Yakalanan yasadışı balıklar için kamyon başına kesilen ceza o kadar küçük ki aynı balık az sonra başka yerde satışa sunulabiliyor.

– Kaçak, aşırı ve yasadışı avcılık denizlerdeki denetimler arttırılmalı. AIS cihazlarının (Otomatik tanıma sistemi) 15 metreden büyük bütün balıkçı teknelerinde olması zorunlu. AIS cihazlarının sürekli kullanımı, yasadışı balık avının önüne geçebilmek için hayati öneme sahip. Balıkçılığı düzenleyen kanuna AIS cihazlarının zorunlu kullanımıyla ilgili maddenin eklenmesi gerekir.

– Türlerin stokları ile ilgili çalışmaların yapılması. Ne kadar balık kaldı onu bile bile adam gibi bilmiyoruz.

– Av araçlarına düzenlemeler getirilmesi… Ağların torba kısımlarının balık büyüklüğüne uygun olarak değiştirilmesi, ağ gözlerinin yavru balıkların kaçabileceği şekilde yapılması… Balıkçılıkla beraber ilgili üretim sanayinin (ağ) de aynı şekilde denetlenmesi….

– Tüm bunların sağlıklı ve işlevsel olarak gerçekleştirilebilmesi için gereken eğitimlerin ve teşviklerin sağlanması. Hibe ve teşviklerin düzenlenmesinde ise sosyal, ekonomik ve ekolojik olarak fayda sağlayacak şekilde balıkçılığın merkezindeki kıyı balıkçısı dikkate alınması, hibe ve teşviklerin aşırı avcılığa değil, sürdürülebilirliğe hizmet etmesi için her önlemin alınması….

Mutlu Tömbekici – Vatan

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR