Her 12 Ekim’de kutlanılan İspanya Milli Günü (İsp. Fiesta Nacional de España[1]) Cenovalı maceraperest Kristof Kolomb’un (İng. Christopher Columbus[2]) Hindistan olduğunu zannettiği Amerika kıtasına adım atmasının kabul edilmiş yıldönümüne denk geliyor. 552 yıl önce vuku bulan bu önemli gelişmenin sorumlusu olduğu kolonyalizm ve endüstri devriminin sermaye birikimi gibi bir dizi tarihsel sürecin detaylarına girerek hafta sonunuzu karartmak istemiyorum. Hayli siyasi-diplomatik ama bir o kadar da magazinsel bir konuya hazır olun…
“Geçtiğimiz 12 Ekim’de, İstanbul İspanya Başkonsolosluğu’nda düzenlenen ‘İspanya Milli Günü’ etkinliğinde, İspanya’nın Türkiye Büyükelçisi tarafından, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Suzan Sabancı Dinçer’e 2014’de İspanya dışına çıkmış en büyük büyük Dali koleksiyonu olan ‘İstanbul’da Bir Sürrealist: Salvador Dali’ sergisi hamiliğine atfen İspanya Kralı Felipe VI tarafından mühürlenmiş İspanya Sivil Liyakat Nişanı (İsp. Orden del Merito Civil [3]) verildi.”
Bu haftaki yazımızda yukarıdaki tırnakların arasındaki kelimelerin alt metinlerini inceleyeceğiz. Haydi başlayalım…
Suzan Sabancı [4] 20 yıllık bankacılık kariyerinin yanı sıra “Kraliyet” nişanlarına yabancı değil. Büyük Britanya Kraliçesi II. Elizabeth adına 2012 yılında “Britanya İmparatorluğu Onursal Mükemmeliyet Önderliği” (İng. Commander of the Most Excellent Order of the British Empire-CBE) nişanını da almıştı. Bu ve benzer tüm nişanların paye tanımlarında ilgili “kraliyetlere üstün hizmet” niteliğinin yer aldığının altını, sessiz ve müstehzi bir ifadeyle çizelim ve devam edelim…
İspanya Sivil Liyakat Nişanı neden Suzan Hanım’a verildi? “İstanbul’da Bir Sürrealist: Salvador Dali” sergisi toplam 385 eserle bugüne kadar İspanya dışında gerçekleştirilen en büyük Salvador Dali sergisi olma özelliği taşıyordu. Miro ile ilgili yazımda [5] bahsettiğim gibi, Dali gibi büyük isimlerin büyük sergileri konusunda en azından benim bildiğim 90lı yıllardan bu yana çok da şanslı olmayan ülkemiz adına, önemli bir kazanımdı bu şüphesiz. Bu güzel kazanım Şubat ayına kadar bir başka sürrealist olan Katalan Miro ile devam ediyor. Takdiri hak ediyor mu? Evet! Teşekkür edelim mi? Evet! Gidelim mi? Evet! Peki, ama bir sergiye hamilik etmek koca İspanya Kralı’nın nişanını kapmak kâfi gelir mi? Devam edelim…
Bu kral hangi kral? İspanya Kralı dendiğinde çoğumuzun bilinçaltı kataloğundan, Juan Carlos I servis edilmiyor muydu sahi? Kral Felipe VI nereden çıktı??? Franco’nun ölümüne müteakiben 22 Kasım 1975’te tahta geçip rejimin bir dizi reformdan geçmesine de önayak olan Kral Juan Carlos I, 2014 yılında tahttan oğlu Felipe VI lehine feragat etti. Her ne kadar, 2010 yılında başlatılan ve küçük kızı Prenses Cristina’nın da adının karıştığı yolsuzluk soruşturması ve bazı skandallar nedeniyle gözden düşmüş olsa da, Kral Juan Carlos kararını, “Oğlum, Charles (Britanya veliaht prensi) gibi payitaht beklerken yaşlansın istemiyorum” beyanıyla açıklamıştı. Bu kararı okurken detaylara bakalım: (1) Bu istifa gerçekleştiğinde İspanya Anayasası istifa eden bir kralın dokunulmazlığını korumuyordu. (2) 2011 seçimlerinde milli iradenin %45’inin desteğini alarak birinci gelen Popülist Parti başı bu dertlerle sıkışık eski krala kısmi dokunulmazlık getiren bir yasa tasarısını meclisten geçirdi. (3) Liberal-hıristiyandemokrat çizgideki iktidarın yasalaştırdığı bu mevzuat “dahi” eski kralın soruşturmalara yanıt verme yükümlülüğünü saklı tuttu. Tüm bunları aklımızda tutalım ve faşizm deneyimi geçirmiş kraliyetlerde bile muhafazakârların adalet önünde krallarına hesap verme ayrıcalığı tanımadığını not düşelim… Kimi ülkeler var ki böyle dürüst muhafazakârları bile yok. Ne yazık onlara… Devam edelim…
Malum nişanın sunulduğu törende Suzan Sabancı Dinçer, İspanya ve Türkiye’nin ekonomik ilişkilerine değinirken “iki ülke arasındaki ticaret hacminin 9 Milyar Dolar seviyesinde” olduğuna dikkat çekti. Küresel ticaret normlarında pek de iştah açıcı olmayan bu seviyeyi nasıl okumalı? İspanya’da toplam işsizlik %30lara dayanırken, genç nüfus işsizliği daha da trajik seviyelere tırmanmış durumlarda. Ünlü BBC motor sporları şov programı Top Gear’da [6] bile İspanya’daki gayrimenkul pazarının çöküşü yer almış, terk edilmiş emlak yatırımları ve iflas etmiş havaalanları, koca bir boş şehir yarış pistine çevrilerek, tiye alınmıştı. Andalucia’da 700 bine yakın konutun boş kaldığı biliniyor. İspanya’da memleketin durum böyle olunca, Türkiye ile ticaret hacminin sığlığı çok da tesadüf değil elbette. Buradan yola çıkarak, İspanya kültürünü ve markasını yatırım imkânı olan her ülkeye ve her sanayiciye cazip hale getirmenin, sadece İspanyol diplomatik misyonlarının değil çiçeği burnunda kral Felipe VI’nın da en önemli önceliği olacağını kestirmek pek zor değil. Buna ilgili potansiyel yatırımcı ve iş ortaklarına taltif edilebilecek nişanlar da dâhil olabilir mi? Devam edelim…
İspanya Milli Günü, ülkenin gerçekten en önemli günlerinden… Bir cins “ABD 4 Temmuz’u” diyebiliriz. Ödülü veren kim? Büyükelçi Rafael Mendivil… Ödülün verildiği yer neresi? İspanya İstanbul Başkonsolosluğu… Büyükelçi nerede ikamet eder? Ankara’da… Soru: İspanya’nın en önemli gününde Ankara’daki siyasi ve diplomatik erkânı ağırlamak yerine, Büyükelçi neden İstanbul’da olmayı tercih etti? Yanıt basit… İstanbul’un önemli iş insanlarının kolayca iştirak edebileceği bir başkonsolosluk kokteylinin, Ankara’da büyükelçilik seviyesinde yapılacak ve daha ziyade siyasi içerikle geçecek bir “monşer” davetine kıyasla, İspanya ile ticari ilişkiler açısından daha faydalı olacağı değerlendirilmiş olsa gerek. Nitekim, davette Suzan Sabancı Dinçer’in yanı sıra Ahmet Nazif Zorlu, Güler Sabancı gibi daha nice erki yüksek isim de yer alıyordu… Ama sadece onlar mı? Devam edelim…
Kahvede (Tr. Argo. Kıraathane) kâğıt oynayanlarınız bilir… Üç kast vardır… En üst kast Ağır Abi’lerdir… Onların masaları bellidir. Çemberleri dar ve katıdır. Bir araya gelme biçimleri ritüelvari bir ciddiyet içerir. Suratları asıktır. Eğlenmekle değil gelenek ve onun kutsallığıyla ilgilidirler. Yeni gelenler onların mal veya mekân sahibi olduklarını düşünürler ama değillerdir. Onlar ağır abidir. Mevzuları üst ve derindir. Orta kast Müdavimler’dir. “Bir cins orta sınıf” diyebileceğimiz kitledir. Kahvehaneye sık sık ya da ara sıra gelir giderler. Kendi aralarında takılırlarken başka masalarla etkileşime de açıktırlar. Kendilerince tercih ettikleri masalar vardır. O masa müsait ise sevinirler, müsait değilse başka masaya geçmekte sakınca görmezler… Üçüncü ve en alt kast, Yancılar’dır. Yancıların aslında kahve işleri ile pek alakası yoktur. Çay ve tost tüketip birilerinin eğlencesini seyrederek nasiplenmek onlar için yeterlidir. En iyi başarıları oyunun kazananını gaza getirip yiyip içtiklerini masa hesabına itekleyip kaçmak olacaktır… İşte diplomatik kokteyllerde de bu kast sistematiğine denk geliriz… Asıl konu başlığı olan VIP bir kitle vardır ki bunlar ödül törenine kadar kalır sonra kaçarlar… Bunlar ağır abilerdir, ablalardır… Söz konusu hikâyemizde İstanbullu sanayicilerimizdir. Müdavimler, şarap standının önünde yığılmış ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinin diplomatları ve ev sahibi ülkenin o şehirde çalışan vatandaşlarından (İng. ex-pat; ex-patriot) oluşan hibrit bir gruptur. Birbirlerini sık gittikleri bu davetlerden tanırlar, tatlı tatlı gülümser bazen anlamlı-anlamsız ayık-mayhoş sohbetlere girer, nadiren işbirliği fırsatları da yaratırlar. En alt kast ise, kimi zaman neden davet edildiklerini bile bilmedikleri halde, kendilerini bir anda konsolosun eşiyle tokalaşırken bulan ve bunu yaparken “acaba şu an reverans mı yapmam gerekir?”, diye tereddüt geçiren yancılardır… Bu gariplerim, daveti en uç ve kuytu köşelere geçerek açar, “hadi artık kapatıyoruz” diyen catering personelinin terslenmeleriyle sarhoş sarhoş terk ederler… Artık toparlayalım…
Velhasıl, işte böyle bir şeydi Yenilköy’deki İspanya Milli Günü [7]… Geceye dair anlamlı gördüğüm bir resmi aşağıda paylaşıyorum…
[1] http://en.wikipedia.org/wiki/Fiesta_Nacional_de_Espa%C3%B1a
[2] http://tr.wikipedia.org/wiki/Kristof_Kolomb
[3] http://en.wikipedia.org/wiki/Order_of_Civil_Merit
[4] http://tr.wikipedia.org/wiki/Suzan_Sabanc%C4%B1_Din%C3%A7er
[5] http://yesilgazete.org/blog/2014/10/11/bogazda-surrealist-akini-var-kiziltan-yuceil/
[6] http://tr.wikipedia.org/wiki/Top_Gear
[7] http://ekonomi.haberturk.com/is-yasam/haber/1000198-suzan-sabanci-dincere-ispanyadan-liyakat-nisani
Manzum S.