Doğa MücadelesiEkolojiManşet

Deştin’de bilirkişi raporu çıktı: Çimento fabrikası bölgeye uygun değil, rapor yetersiz

0

Muğla Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Muğla’nin Menteşe ilçesindeki Tekağaçsırtı mevkiinde kurulması planlanan Entegre Çimento Fabrikası ve Hammadde Ocakları projesine 2014’te verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Kararı’nın iptaline karşı açılan dava kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinden sonuç çıktı. Tüm bilirkişiler aynı şeyi söyledi: Uygun değil.

Dava, projeye dair Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 31 Aralık 2014’te verdiği ÇED Olumlu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na karşı Akdeniz Yeşiller Derneği  ve vatandaşlar tarafından açılmıştı.

23 Şubat’ta farklı bilim dallarındaki uzmanlardan oluşan bilirkişi heyeti bölgede incelemede bulunmuştu. Tüm bilimsel görüşler, bölgede yeterince inceleme yapılmadığı ve yapılan incelemenin ise yıllar öncesine dayandığı ve bu nedenle de günün verilerini işaret edemeyeceği yönünde. Ayrıca ÇED Raporu’nun yetersiz olduğu belirtildi. Bölgenin tarım alanlarına sahip olduğu, oluşacak toz emisyonundan çevredeki zeytinlikler dahil, ekinlerin etkileneceği bildirildi. Ayrıca bölgedeki su kaynaklarının da projenin yapılması durumunda olumsuz etkileneceği aktarıldı.

‣Otuz yıllık bir doğa mücadelesi: Muğla’da çimento fabrikası istemiyoruz

Bilirkişi raporunda özetle projenin neden bölge için zararlı olduğuna ve kamu yararının bulunmadığına dair şu görüşlere yer verildi:

Jeoloji ve hidrojeoloji mühendisliği açılarından;
  • Dava konusu etkinlikle ilgili hazırlanmış olan ÇED raporunda söz konusu etkinliğin jeolojik ve hidrojeolojik açıdan yeterli düzeyde tanıtılmadığı,
  • Sunulan jeoloji haritası ve kesitleri doğru ve saha gerçekleriyle uyumlu olmakla birlikte etkinliğin tanıtılması ve çevresel etkilerinin anlatılması açısından yeterli olmadığı, Özellikle hammadde ocaklanının jeolojik ve hidrojeolojik özellikleriyle çevreye olası etkileri çok yüzeysel ve yetersiz açıklanmıştır. Her bir ocak için kapsamlı ve birbirinden farklı değerlendirmeler gerektiği halde çok yüzeysel ve özet bilgilerle geçiştirilmiştir. Bu nedenle söz konusu etkinlikle ilgili hazırlanan ÇED raporunda bu konuların ve açıklamaların yeterince olmamasının önemli eksiklik olduğu,
  • Dava konusu proje alanı Kazan Göleti‘nin uzun mesafeli koruma alanında kalmakta ve etkinliğin söz konusu baraja zarar verme potansiyeli bulunması,
  • Söz konusu etkinlikle yöre halkı tarafından kullanılan yeraltı sularının ve sulama amaçlı kullanılan Kazan Göleti rezervuarının olumsuz etkilenme potansiyeli bulunmaktadır. Söz konusu etkinlikle 9’u kil ve 4’ü kalker ocağı olan toplamda 13 hammadde ocağından açık ocak üretim yoluyla sahadan önemli miktarda malzeme alınarak stok ve pasa alanları oluşturulacağından yüzey ve yeraltı sularının olumsuz etkilenme potansiyeli bulunması nedenleri ile söz konusu projenin kamu yararına olmadığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 31.12.2014 Tarih ve 3754 Karar Numaralı işlemiyle verilen ÇED OLUMLU kararının Jeoloji Mühendisliği ye Hidrojeoloji Mühendisliği yönlerinden uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
MADEN MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN:
  •  Açık ocak planlamalan maden mühendisliği açısından risklerin ÇED dosyasında ortaya konulmadığı, nedenleri ile söz konusu proje kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 31.12.2014 Tarih ve 3754 Karar Numaralı işlemiyle verilen ÇED OLUMLU karanının Maden Mühendisliği yönünden uygun olmadığı kanaatine vanılmıştır.
  • […] nakliye sürecinde meydana gelecek emisyon değeri ÇED raporunda belirtilen değerlerin çok üstünde olduğunun görüleceği,
  • ÇED raporunda yer alan ve yukarıda verilmiş olan açık ocak madenciliği sürecinde oluşacak emisyon değerleri denetime açık değildir. Açık ocak madenciliğinin oluşturacağı toz emisyonlarının miktar ve dağılımı konusunda doğru değerlendirme yapılamasını engellediği,
  • Sahada oluşacak gürültü seviyeleri: proje sahasında kullanılması öngörülen makine/ekipmanların eşdeğerleri doğrultusunda proje kapsamında kullanılması öngörülen makinelere göre, araçlanın ses güc seviyeleri hesaplanmaktadır. Projenin inşaat kısmı için bu değerlendirmeler çeşitli ekipmanlar için yapılmıştır. ANCAK işletme aşamasında ocak alanlanından kaynakh birçok gürültü neden olabilecek makine/ekipman hesaplamaya dahil edilmemiştir.
  • Kamyon, Ekskavatör, Yükleyici, Arasöz, Delici, Greyder, vb. araç bu hesaplamalara dahil edilmemiştir. Bu ekipmanlanın bu işletmede kullanılmaması mümkün görünmediğinden gürültü ile ilgili hesaplamaların gerçeği yansıtmayacağı,
METEOROLOJİ MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN.
  • Söz konusu ÇED Raporu, Meteorolojik Değerlendirmesi‘nin 1975-2001 yılı datalarına göre yapılmış olması nedeniyle, güncellenen mevzuatlar açısından yeterli olmadığı,
  • Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO)’na göre dünyamız neredeyse her yıl bir önceki yıldan daha sıcak olan en sıcak 10 yılını yaşamaktadır. Ülkemizde de; iklim değişikliği nedeniyle bu parametrelerin güncel datalarla yapılması önem arz etmektedir. Bu nedenle, bundan tam 22 yıl öncesine ait datalar ile yapılan modelleme hiç bir parametresi ile artık günümüzü temsil etmekten uzaktır.  
BİYOLOJİ BİLİMİ AÇISINDAN
  •  Ekolojik bütünlük içerisinde alanı çevresi ile bir bütün olarak değerlendirdiğimizde bilhassa yörede yürütülen maden faaliyetleri, tarımsal faaliyetler ve insan etkilerinin oldukça fazla olması ve 2021 yılında yöre ve çevresinde çıkan büyük orman yangınları bu tür doğal orman ekosistemlerinin önemini daha da artırmıştır. Söz konusu inceleme alanını bir bütün olarak değerlendirdiğimizde etrafındaki doğal alanlanın ekolojik bütünlüğünü ve devamlılığını sağladığı gözlemlenmektedir. Doğal alanlarla bağlantısı devam eden davaya konu orman alanı bu habitat bütünlüğünün korunması açısından son derece önem arz ettiği,
  • Literatür çalışmaları alan ve yakın çevresinden yürütülen çalışmalara yer verilmemekle birlikte zaten çalışma 2010 yılında yapıldığından verilse dahi güncel verileri içermesi mümkün olmayacaktır. Bitki listesi uygun bilimsel yöntemle hazırlanmadığı için buradan elde edilen sonuçlara göre yörede hangi endemik veya nadir taksonlanın bulunduğu ile ilgili tespit mümkün olmadığından, olası burada var olan bitkilerin alanda yürütülecek faaliyetlerden ne şekilde etkileneceği ve ne gibi tedbirler alınması gerektiği bilgisi de anlamsız kalmaktadır.
  • Tesis sahasının tamamı( kapalı alan olarak) 9,53 hektar olduğu ayrıca projeye konu olan maden sahalanının toplam alanının ise 765,66 hektar olarak belirtilmiş olup bu alanların büyük bölümü orman ekosistemlerini içermektedir. Söz konusu faaliyet neticesinde orman ekosisteminin büyük oranda etkileneceği, toprak altı canlıları ve toprak üstünde ormanı barınma, üreme, beslenme ve avlanma amacıyla kullanan çok sayıda fauna üyesi direkt etkilenecektir.
  • Alanda yürütülecek maden ve çimento üretim faaliyetleri ile ilgili Artaya çevre mühendisliği disiplinince konulan toz emisyon hesaplamaları bitkilerin vejetatif gelişmelerini olumsuz etkileyecektir. Faaliyet sahasının yer altı ve yer üstü su kaynaklanına yakınlığı sebebiyle ekolojik bütünlük çerçevesinde tüm canlıları zincirleme olumsuz etkileyecektir.
  • Tüm bilimsel veriler ışığında alan değerlendirildiğinde davaya konu yürütülmesi planlanan faaliyetlerin doğal alanları ve ekolojik bütünlüğü olumsuz yönde etkileyeceği bu nedenlerle söz konusu etkinliğin kamu yararına olmadığı ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 31.12.2014 Tarih ve 3754 Karar Numaralı işlemiyle verilen ÇED OLUMLU kararının Biyoloji Bilimi (Bitkisel Biyolojik Çeşitlilik) yönlerinden uygun olmadığı…
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN
  • Toz ve gaz emisyonundan kaynaklı ağaçlanın fotosentez yeteneğinin zarar görmesi. ilerleyen dönemde yaprak dökülmeleri ve kurumalar ile biyotik ve abiyotik zararlıların ormanda etkin olması, tozlaşmanın devamlılığını sağlayan an ve diğer böceklerin uğrayacağı zarar neticesinde arıcılık ve çam balı faaliyetlerinin sekteye uğrayacak olması, çok sayıda ağacın kesileceğinin görülmesi, bu ağaçların çoğunluğunun verimli Devlet ormanı statüsünde 3 kapalı tam kapalılığa sahip alanlardan kesileceği, kesilecek ağaçlanın orman ekosistemine olası etkilerinin göz ardı edilmesi,
  • Orman Yangınlarıyla Mücadele kapsamında ilgili proje alanı incelendiğinde orman sınırlanı içerisinde bitişiğinde olması, orman yangını riski bulunan ve yangına 1. derecede hassas bir alanda yer alması söz konusu iken Orman Yangınlarıyla Mücadele Eylem Planı olmaması…
ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN:
  • Dava konusu olan projenin tamamen doğal yapısı korunmuş orman alanlan ile tarım alanlan üzerinde yapılmak istenildiği, projenin hayata geçmesi ilede çimento fabrikası ve maden alanlarının tanım alanlan ile orman alanlanının ortasında kalacağı görülmektedir. Bu durumda çimento fabrikası ve çevredeki tanım alanlan ile orman alanlarının doğrudan fiziki ve toz etkisi açısından doğrudan etkileneceği, Bu etkinin proje alanının yaklaşık 775 hektar yani 7750 dekar alanı içerdiği ve bu alanların tamamen doğal orman ve tanım alanlan şeklinde olması projenin çevresel olumsuz etkisini artıracağı,
  • ÇED dosyasının çevreye olası etkilerin ve bu etkilerin önlenmesinde alınacak önlemlerin ÇED formatına uygun olarak açıklanmadığı ve çok eksik ve yetersiz hazırlandığı…

 Ne olmuştu?

Muğla Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Muğla’nin Menteşe ilçesindeki Tekağaçsırtı mevkiinde kurulması planlanan Entegre Çimento Fabrikası ve Hammadde Ocakları projesine 2014’te verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Kararı’nın iptali istenmişti.

Muğla 2. İdare Mahkemesi tarafından verilen kararda dava süre aşımından dolayı reddedilmişti.

‣Muğla’daki çimento fabrikasına ruhsat tepkisi sürüyor: Yeni dava açıldı

Reddin ardından ekoloji aktivistleri davayı Danıştay’a taşımıştı. Karar Danıştay’da temyiz edilmiş, yerel mahkemede verilen karar Danıştay 6. Dairesince bozulmuştu. Davanın esastan görüşülmesi için Danıştay, dosyayı yerel idare mahkemesine göndermiş, söz konusu karara itiraz yolu da kapanmıştı.

‣ Mahkemenin Deştin’de çimento fabrikasına verdiği kararı Danıştay bozdu

Başta Deştin olmak üzere Muğla’nın çeşitli bölgelerinden vatandaşlar, 3 Nisan’da Bayır köyünde yapılan protestoda Menteşe Belediyesi tarafından onay verilen entegre çimento fabrikası alanına malzeme taşıyan kamyonların yolunu keserek oturma eylemi gerçekleştirmişti.

Beş gün devam eden eylem, 8 Nisan Cumartesi günü 04.30’da jandarmanın müdahalesiyle 11 kişinin gözaltına alınmasıyla son bulmuştu.

Gözaltına alınan vatandaşlar aynı gün saat 21.30’da adli kontrol şartı ile serbest bırakılmıştı.

‣ Deştinliler çimento fabrikasına karşı direniyor: Sahuru da gece nöbetinde yaptılar

Baskında gözaltına alınanların yanı sıra eyleme destek veren toplam 110 kişi hakkında “Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme, Yönetme, Bunların Hareketlerine Katılma” suçlamasıyla soruşturma açılmıştı.

Muğla’da 1993 yılında ilk girişimlerin başladığı, açılmaması için köylülerin 29 yıldır mücadele verdiği Bayır beldesinde entegre çimento fabrikası kurulması için Menteşe Belediyesi tarafından verilen ruhsata ilişkin tepkiler devam ediyor. Vatandaşlar hukuki mücadelelerini sürdürüyor.

You may also like

Comments

Comments are closed.