Köşe Yazıları

Çözüm paketi: Evet, ama yetmez! – Mahmut Boynudelik

0

Meclis İçişleri komisyonunda görüşülmesine başlanılan “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı” kim ne derse desin yakın dönem siyasi tarihimizde yeni bir döneme işaret etmektedir.

Devlet bu yasa tasarısını Meclis gündemine alarak çözüm sürecinden artık daha fazla kaçarak güreşemeyeceğini kabul etmiştir.

Bu paketi Kürt siyasi hareketine Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir rüşvet olarak ilan edip itibarsızlaştırmaya çalışanların siyaseten ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. Rüşvet olarak bile olsa böyle bir paket sunulmaya başlanmışsa burada hükümetin veya Erdoğan’ın himmetini değil, Kürt siyasi hareketinin iktidarı rüşvet vermeye zorlayan kararlılığını ve rüştünü ispatlamış gücünü görmek gerekir.

Kürt siyasi hareketi tasarıyı olumlu bulduğunu ve çözüm sürecini ileri götürecek bir adım olarak değerlendirdiğini belirtiyor. Evet, bu paket olumlu bir adımdır ve siyasi tarihimizde ilk kez devlet kendisine kafa tutan bir hareketi muhatap olarak kabul etmiş ve düne kadar yok etmek için her yolu denediği birileriyle müzakere masasına oturduğunu beyan etmiştir.

Bu yönüyle paketin tarihi bir adıma işaret ettiğini kimse inkâr edemez.

Paketin iki önemli ayağı vardır. İlk olarak, uzunca bir süredir gizli olarak yürütülen görüşmeler yasal bir zemine oturacaktır. Özellikle devlet kanadının temsilcilerini ileride doğabilecek bazı sorunlardan azade kılmak amacı gösteren bu zeminin toplumun daha geniş kesimlerinin de sürece katılabilmesine imkân tanıyacağı söylenebilir. Ama esas önemli olan nokta devletin uzun zamandır yapılan görüşmeleri tescil etmesidir. Nitekim İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın sözleriyle artık aracılar devre dışı kalacaktır. Bu nokta geriye dönüşü imkânsız kıldığı için çok önemlidir.

Paketin ikinci önemli boyutu geri dönüşü mümkün kılacak düzenlemeler içermesidir. Bu paket çerçevesinde dağdan inmelerin hukuki bir teminata kavuşması beklenebilir. Dağdan inişi mümkün kılacak her düzenleme ateşkes iklimini güçlendirecek, kan dökülmediği, cesetlerin görülmediği günleri olağan hale getirecektir.

Paket hükümet için ciddi bir siyasi risktir. Bir yandan muhalefetin amansız salvolarını göğüslemek zorunda kalacaktır ama buna rağmen otuz yıldır süren ve on binlerce insanın ölmesine yol açan savaşı sona erdirecek cesur bir adım atılmıştır. Kürtler için de muhataplıklarının tescili önemlidir ve akan kanın durması için olumludur.

Bunlar bardağın dolu tarafı. Yine de paket konusunda iyimser olmamak için de çok sayıda nedenimiz var.

Paketin hazırlanma biçimiyle çizdiği antidemokratik görüntüyü bir yana bırakalım. Mecliste temsil edilen siyasi aktörler paketin içeriğini toplumun geri kalanıyla beraber gazetelerden öğrenmiştir, ama bu uzun zamandır alışılmış bir uygulamadır diyerek görmezden gelebiliriz.

Paket insanların dağa çıkmalarına yol açan taleplerin hiç birine cevap vermemektedir. Ne anadilde eğitim hakkı, ne bölgesel özerk yönetim paketin hiçbir yerinde yoktur. İnsanların dağa çıkmalarına yol açan nedenler ortadan kaldırılmadan dağdan inmelerini beklemek ne kadar gerçekçidir? Seneler önce benzer bir gündemde “ bu insanlar dağa piknik yapmak için çıkmadılar” diyerek haklı itirazlarını dile getirenlerin varlığını hatırlatalım ve bu konuda sözü paket hakkında memnuniyetlerini her fırsatta ifade edenlere bırakalım.

Paket konusunda endişeli olmamıza neden olan temel bir anlayış farkıdır. Paket Kürt siyasi hareketinin belli kazanımlarını tescil etmekle beraber Kürtlerin en temel demokratik taleplerini görmezden gelmekte, fakat esas olarak Fırat’ın batısındaki demokrasi mücadelesine tümüyle sağır kalmaktadır.

Bu aşamada paket hakkında iyimser olabilmek adına çözüm süreci için önerilen paketin ülkedeki demokrasi alanına yapacağı katkıları da hesaba katmak gerekir. Demokratik alanı genişletme perspektifi olmayan bir çözüm süreci ne kadar inandırıcı olabilir? Barış, demokratik alanın her geçen gün daraldığı bir ülkede mümkün müdür ve ne kadar sürdürülebilir?

Hükümetin son dönemde yürürlüğe soktuğu İnternet yasası, HSYK Yasası, Yeni Yargı Paketi Yasası, MİT Yasası, YÖK Yasası, Yurt Yasası (Yurtkur Yönetmeliği) gibi yasalara ve hayatımızı her alanda sınırlayan yasaklara bakarak barış konusunda nasıl iyimser olabiliriz? Uluslar arası yasalarla güvence altında olması gereken en temel demokratik haklarımızın her geçen gün geçersiz kılındığı bir siyasi iklimde, mesela üç beş kişi toplanıp demokratik bir gösteri için Galatasaray’dan Taksim’e yürüyemediğimiz bir baskı ortamında nasıl iyimser olabiliriz?

Otuz yıldır akan kanın durduğu ortamın değerini bilmek ve Kürt siyasi hareketinin özgürlük ve eşitlik taleplerinin savunucusu olmak demokrat olmanın asgari şartıdır. Bu taleplerin karşılanmasının ve teminat altına alınmasının ülkenin demokratikleşme mücadelesinden ayrı düşünülmemesi gerekir. Hak ve özgürlükler mücadelesini bir bütün olarak görmeli, bir alanda eksik olan hakların uzun dönemde diğer alanlardaki kazanımlara da tehdit olacağını unutmamalıyız.

TBMM’de görüşülen çözüm yasa tasarısı kuşkusuz demokratik kazanımlar için önemlidir ve tüm demokrasi yanlısı güçler tarafından desteklenmelidir. Ama demokratikleşmeyi bir bütün olarak ele alarak demokrasi talebini yükseltmekten ve hak mücadelelerini bütünleştirmek için mücadeleye kararlılıkla devam etmekten başka çaremiz yok galiba.

Bu doğrultuda ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak, siyasi partiler ve seçim yasalarındaki antidemokratik hükümleri bir an önce değiştirmek ve temel olarak yeni ve demokratik bir anayasa hazırlanmasını sağlamak Kürtlerin yürüttükleri uzun mücadeleler ve ödedikleri bedeller sonucu elde ettikleri kazanımları güvence altına alacak ve kalıcı barışa giden yolu açacaktır.

Mahmut Boynudelik

You may also like

Comments

Comments are closed.