COP27Doğa MücadelesiEditörün Seçtikleriİklim KriziManşet

[COP27] Geri sayım başladı: Önemi ne, ne bekleniyor?

0

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCC) 27’inci Taraflar Konferansı (COP27) 6-18 Kasım tarihleri arasında Mısır‘ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenecek.

Dünyanın en büyük iklim değişikliği konferansında son birkaç yıldır en önemli gündem maddesi, gelişmiş ülkelerin iklim krizindeki sorumluluklarını kabul ederek az gelişmiş ülkelerdeki kayıp ve zararların finansmanını üstlenmesi.

‣ Yoksul ülkeler COP27’den iklim tazminatı bekliyor

Bu yılın COP’unda da az gelişmiş ülkelerin iklim değişikliği nedeniyle içine düştüğü krizler, iklim adaletsizliği ve iklim tazminatlarının sağlanması, aktivistlerin en büyük gündem maddesi olacak.

‣ COP26 Başkanı Sharma: Dünya liderleri iklim hedeflerine uymuyor
‣ Oxfam: Zengin ülkeler 100 milyar dolarlık iklim finansmanı vaadini yerine getirmiyor

2022 şimdiden ‘büyük krizlerin yılı‘ oldu.

COVID-19 pandemisinin ardından hala telafi edilemeyen eşitsizlikler ve etkileri gıda ve enerji krizi olarak dalga dalga dünyaya yayılan Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yanı sıra bu yıl; yaz boyunca dünyanın her bölgesinde yaşanan sıcak dalgaları, Pakistan‘ın üçte birini sular altında bırakan büyük sel felaketi, Afrika‘da hayatı kıskacına alan kuraklık gibi iklim değişikliği kaynaklı pek çok kriz de yaşandı.

Her yıl farklı kıtalardan ülkelerde düzenlenen konferansın bu yılki ev sahibi Mısır, hükümetlerin yanı sıra, sivil toplumdan ve küresel medyadan temsilciler dahil 35 binden fazla katılımcı ağırlanacağını söyleyerek “bu zamana kadar düzenlenen en büyük COP”a ev sahipliği yapacak olmakla övünüyor.

Ancak gözler, katılımcı sayısından ziyade, katılanların niteliği ve kurulacak diyaloglar üzerinde: İklim aktivistleri, gelişmiş ülkelerin hükümet düzeyinde verdiği büyük taahhütlerin somut gerçeklere dönüşmesi için baskısını artırıyor.

Genel bir bakış: COP nedir, toplantıların amacı ne?

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, uluslararası kamuoyu tarafından dikkatle izlenen ve şirketlerin, hükümetlerin ve çeşitli kurum ve kuruluşların iklim krizinin önüne geçmek için verdikleri taahhütleri yerine getirip getirmediğinin takip edildiği bir toplantı.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) bünyesinde düzenlenen COP zirveleri (yani taraflar toplantıları) 21 Mart 1994’ten bu yana yapılıyor. Zirvede özetle, iklim değişikliği ve ülkelerin bununla nasıl mücadele edeceği tartışılıyor.

Taraflar konferansları kısaca;

  • 1994’te yürürlüğe giren BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi‘nin (UNFCC),
  • 1997  yılında kabul edilen Kyoto Protokolü‘nün
  • ve 2015 yılında kabul edilen Paris İklim Anlaşması‘nın uygulanmasını gözden geçirmek, geliştirmek ve uygulamak amacıyla düzenli olarak gerçekleşen toplantılar.

Ana çerçeveyi kuran UNFCC; taraf ülkeleri, sera gazı emisyonlarını azaltmaya, araştırma ve teknoloji üzerinde işbirliği yapmaya ve karbon yutaklarını  korumaya teşvik etmeye yönelik.

Sözleşme, sera gazı emisyonlarının azaltılması için, ülkelerin kalkınma önceliklerini ve “özel koşullarını” göz önüne alarak “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesine dayanır ve bu yükümlülüklere göre ülkeler üç ana gruba ayrılıyor.

2004’te sözleşmenin tarafı olan Türkiye, 42 ülke ve Avrupa Birliği ile beraber “sera gazı emisyonlarını sınırlandırmak, sera gazı yutaklarını korumak ve iklim değişikliğini önlemek için aldıkları önlemleri ve izledikleri politikaları bildirmek ve mevcut sera gazı emisyonlarını ve emisyonlarla ilgili verileri iletmekle yükümlü olan EK-1 ülkeleri arasında.

154 ülke, sözleşme tarafından bir yükümlülük altına alınmayıp sözleşme tarafından “ek dışı” kabul ediliyor.

‣ Oxfam: Zengin ülkeler 100 milyar dolarlık iklim finansmanı vaadini yerine getirmiyor
‣ İklim değişikliği on yıllar içinde Asya ve Afrika’nın bir kısmını yaşanmaz hale getirebilir

27’inci Konferans: Katılımın kısıtlılığı şimdiden eleştirilerin odak noktası

Konferansın 26’ıncısı (COP26), geçtiğimiz yıl Birleşik Krallık‘ta, İskoçya‘nın Glasgow kentinde, pandeminin gölgesinde gerçekleşmiş, katılımcılara getirilen aşı zorunluluğu nedeniyle az gelişmiş ülkelerden pek çok kişi aşı eşitsizliği yüzünden konferansa katılamamıştı.

COP27 ise ‘kapsayıcılık’ konusundaki en büyük eleştiriyi finansal zorluklar nedeniyle alıyor. Çoğu Afrika ülkelerinden pek çok iklim aktivisti, Mısır’ın tatil beldelerinden Şarm El-Şeyh’teki yüksek konaklama ve seyahat masraflarını karşılayamadığı için konferansa katılamayacak.

Öte yandan kendisi de iklim krizini en derinden yaşayan bir Afrika ülkesi olan Mısır’daki aktivistler de, hükümetin demokratik olmayan yöntemlerle konferansa katılımlarını engellediğini belirtiyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, COP27’ye ev sahipliği yapacak Mısır hükümetinin çevre aktivistlerini ‘ülkeden kaçırmaya’ çalıştığını tespit ettiği bir rapor yayımladı.

Öte yandan dünyanın en büyük plastik kirleticilerinden olan Coca-Cola‘nın konferansa sponsor olması da tepkilere sebep oldu. 29 Eylül’de imzalanan sponsorluk anlaşmasının yeşil yıkama (greenwashing) olduğunu söyleyen aktivistlerin tepkileri ve topladıkları imzalara rağmen Coca- Cola sponsor olarak kalmaya devam ediyor.

İklim tazminatları en kritik konu

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) İklim Değişikliği Kıdemli Uzmanı ve Yeşil Gazete yazarı Ümit Şahin, iki hafta boyunca Şarm El-Şeyh’te COP27’yi takip edecek.

Şahin, toplantının en önemli gündeminin kayıp ve zarar mekanizması olacağını belirtiyor:

“Az gelişmiş ülkelerin yaşadığı felaketlerin tazmini konusu zengin ülkeler tarafından kabul edilmiyordu. Şimdi Pakistan’daki selin ardından COP’un da bir Afrika ülkesinde olması nedeniyle başlıca gündem bu olacak gibi göünüyor.”

Mısır’ın demokratik bir ülke olmaması sebebiyle sivil toplumun üzerinde çok büyük baskılar olduğunu altını çizen Şahin ayrıca bu yılın, iklim eylemcileri, için zor bir yıl olabieceğini söylüyor: “Sivil toplumun sesi yeterince duyulur duyulmaz mı bilmiyoruz, gidince göreceğiz. Ama bu konuda kaygılar var.”

Şarm el Şeyh’te yapılması zaten sivil toplumun istenmediğini gösteriyor

Şahin daha önceki COP’larda olduğu gibi Mısır’ın da toplantıyı büyük bir metropolde düzenlemeyerek ‘COP’u halktan olabildiğince uzak tutmaya’ çalıştığını belirtiyor:

Kahire‘de yapabilirlerdi. Niye yapmıyorlar? Hem güvenlik sorunu oalrak görüyorlar, hem de Kahire’de Mısır sivil toplumu işin içine girer. Aktivistlerden hangisi şimdi Şarm El-Şeyh’e gidebilecek, orada otelde kalabilecek? Aynı şey Afrika’dan ve az gelişmiş diğer ülkelerden gelecekler için de geçerli.

Bunu ilk yapan da Mısır değil, geçtiğimiz yıllarda toplantılar diğer ülkelerde de büyük metropollerde yapılmadı. Aynı soru geçen yıl da soruldu, neden Londra‘da değil de Glasgow‘da yapıldı? Aslında sebep aynı,  Londra’da çok daha devasa eylemler olurdu.”

Türkiye Ulusal Katkı Beyanı’nda mutlak azaltım hedefi vermezse çok eleştirilir

COP27’nin hemen öncesinde Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı‘nı açıklaması bekleniyor.

Şahin, “Burada bir mutlak azaltım hedefi olması gerekir, talebimiz de bu. Eğer bu olmazsa Türkiye çok ciddi eleştiri de alacaktır uluslararası ve ulusal kamuoyundan” diyor.

COP27’yi takip edecek olan Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Türkiye İklim ve EnerjiPpolitikaları  KoordinatörüÖzlem Katısöz de Türkiye açısından en önemli konunun 2030 iklim hedefi güncellemesi olduğunu söylüyor:

“Bakanlık temsilcilerinin COP öncesi ya da COP sırasında bir hedef açıklamasını bekliyoruz. Türkiye’deki iklim STK’ları olarak talebimiz 2030’a kadar 2020’ye göre yüzde 35 azaltım, diğer bir ifadeyle bugünden itibaren emisyonları azaltmayı amaçlamak.

AB için de Avrupalı STK’lar benzer şekilde AB’nin iklim hedefini en az yüzde 65’e çıkarmasını talep ediyor.”

Tazminatı vermek, krizlerdeki sorumluluklarını kabul etmek anlamına geliyor

“COP27’de taahhütlerin somutlaşması ve özellikle kayıp zarara yönelik tazminin kabul edilmesi ihtimali var mı, bu konuda ümitvar olabilir miyiz? sorusuna ise Şahin “Bence, hayır” yanıtını veriyor:

“Ama bu sene az gelişmiş ülkeler ve aktivistler tarafından kuvvetli şekilde  gündemde tutulacak. Çok ciddi tartışmalar yaşanacak ama ben, özellikle İngiltere’nin yeni başbakanı Truss olmuşken, ABD’de Biden önemli geri adımlar atarken; daha önce olduğu gibi Rusya – Ukrayna savaşından kaynaklı enerji krizi, ekonomik kriz gibi bahanelere sığınıp yine ‘top çevireceklerini’ düşünüyorum.”

Fotoğraf: Alastair Grant / AP , COP26.

Kayıp-zarar mekanizması, diğer iklim finansmanı konularından daha kritik. Çünkü bir zarara yönelik  para verildiği zaman -ki bunu şimdiye dek bir tek Danimarka açıkladı- o ülke, bütün bu felaketlerin iklim nedeniyle olduğunu ve kendinin de tarihsel anlamda sorumlu olduğunu kabul etmiş oluyor.

Yani bir tür tazminat sorumluluğu doğuyor.Bunu hukuki bir mesele olarak gördükleri için de buyükün altına girmek istemiyorlar.

Şahin bu sebeplerden dolayı ‘böyle bir itirafı’ beklemediğini söylese de “Ancak tabii ki belli olmaz” diye de ekliyor:

“Danimarka’yı takiben daha fazla ülke para vereceğini ilan ederse belki bazı şeyler değişebilir. COP sırasında bunu daha çok konuşacağız..”

Özlem Katısöz de bu konuda AB’ye görev düştüğünü belirtiyor:

“AB, COP27 öncesinde iddialı iklim politikası ve eylemi ve güçlü finansman adımları ile, gelişmekte olan ülkelere iddialı iklim eylemi için örnek teşkil etmeli ve onları teşvik etmeli.”

 

More in COP27

You may also like

Comments

Comments are closed.