[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Her an her şey olabilir!

Felakete sürüklenen dünyamızı genç kuşağın kurtarıp kurtaramayacağı meçhul, felaketlerden etkileneceği ise kesin. Hal böyleyken onlara dünyayı koruma hatta kurtarma görevi biçen 'romantik' kitaplar kadar, hatta öncelikle gerçeklerle yüzleşip felaketlerle baş edebilmelerine odaklanan 'Büyüklü Küçüklü Felaketlerde Ne Yapmalı? Volkanik Patlamalar ve Taşan Okyanuslar' gibi nesnel, bilimsel eserlere ihtiyaç var.

Orman yangınları, su taşkınları, toprak kaymaları, hortumlar, kuraklık… Küresel ısınmanın tetiklediği felaketler bir değil. Ölümlere, yaralanmalara, büyük doğal yıkımlara yol açan olayların ardı arkası kesilmiyor. Üstelik insan eliyle tertiplenen savaş, nükleer felaketler, endüstriyel kazalar gibi facialar da var. Bunlara, gereken önlemler alınmadığı sürece korkunç sonuçlar doğuran yıkıcı depremler, volkanik patlamalar ve endemi ya da pandemiye dönüşen hastalıklar da eklemeli.

Kısacası nicedir her an her şey olabilir hissiyatıyla yaşıyoruz. Bilim dünyasının uyarılarını kulak ardı ederek hiç beklememeyi tercih ettiğimiz, halen süren Covid-19 salgını bu ruh halini daha da ağırlaştırdı. Gelecekten, belirsizlikten duyulan tedirginlik en çok da çocuk ve gençleri etkiliyor. Üstelik veliler, öğretmenler, sivil toplum kuruluşları hatta siyasetçiler bile dengesi bozulan “dünyayı onlar kurtaracak” kolaycılığına kaçıp çözüm üretme sorumluluğunu yeni nesillerin omuzlarına yıkıyor. Bunun bir yansıması olarak son yıllarda kirlenen denizler, eriyen buzullar, iklim krizi, çöp dağları, tükenen canlılar gibi konulara eğilen ve arka sayfalarda mutlaka bir “yapılması gerekenler” listesi içeren, en küçük yaş gruplarına bile görev biçen çocuk kitapları çığ gibi arttı.

Kolay reçeteler yok

Can Yayınları’ndan çıkmış Büyüklü Küçüklü Felaketlerde Ne Yapmalı? Volkanik Patlamalar ve Taşan Okyanuslar da bunlardan biri. Ama önemli bir farkla. Çünkü Jesse Goossens’in yazdığı, Linde Faas’ın şahane desenlerle renklendirdiği eserde dünyanın kötü gidişatını durdurmaya dönük kolaycı reçeteler yok. Yazar, gelecek için yapılması gerekenlerden ziyade felaket anıyla ve o o anla nasıl baş edilebileceğiyle ilgileniyor. Bu yanıyla kitap kapsamlı bir ilk yardım rehberi olarak da ele alınabilir.

Bir felaketi, afeti ya da kazayı en az hasarla atlatmak, olayın büyümesini ya da sıçramasını engellemek ve etkilenenlere yardım edebilmek her şeyden önce bilgi gerektirir. Dahası henüz herhangi bir facia yaşanmadan da belli durumlarda ne yapılması gerektiğini düşünüp planlamak ve önceden gerekli donanıma sahip olmak önemlidir. İşte, Volkanik Patlamalar ve Taşan Okyanuslar, çocuk ve gençleri, başta onların hiç kimsenin başına gelmesini istemediğimiz olaylara, her ihtimale karşı hazırlamayı amaçlıyor.

Anlık, gündelik sorunlara basit müdahaleler

“Ev ve çevresindeki kazalar” bölümünde gündelik hayatta meydana gelen örneğin okulda ya da sokakta karşılaşabileceğimiz vakalar ele alınıyor. Düşüp bir yeri kırdığımızda, arkadaşımıza böcek soktuğunda, kalp krizi geçirdiğinden şüphelendiğimiz biriyle karşılaştığımızda yapılması gerekenler ayrıntılarıyla açıklanırken, böyle bir durumda soğukkanlılığımızı yitirmeden doğru davranabilmemizi kolaylaştıran bir dizi yan bilgi de veriliyor. Yanık yaralarının bir insanın hissedebileceği en büyük acılardan birine yol açtığını; bir insanın, diğer memelilerden farklı olarak aynı anda hem yutkunup hem nefes alamadığı için boğazına takılan bir yiyecek yüzünden boğulabileceğini; ani kan ya da sıvı kaybının yanı sıra alerjik reaksiyonların da şok durumuna yol açabildiğini öğrenmek ilk anda ürkütücü gelebilir. Ama böyle bir durumla yüz yüze kalındığında elimiz kolumuz bağlı donup kalmak çok daha korkutucudur.

Aynı şey kitabın ikinci bölüm başlığı altında toplanan “büyük felaketler” için de geçerli. Toprak, hava, su ve ateş… Çığ ya da deprem hatta sel  ya da orman yangını gibi afetleri doğanın bu temel elementleri ile ilişkilendirmek mümkün. Peki ya savaşı, nükleer kazaları, terör saldırılarını neyle ilişkilendireceğiz? Yazar haklı olarak bu felaketlerin başına “insanlar” ibaresi koymuş.

En kötü durumla baş edebilmek için önceden bir acil durum seti hazırlamak neden önemlidir ve neler içermesi gerekir? Hangi olaya kendim müdahale edebilirim ya da ne zaman bir şey yapmadan yardım gelene kadar beklemeliyim? Peki yardıma ulaşmak için nereye, nasıl başvurabilirim? Her bir soruya gerekçeli, ikna edici yanıtlar veren eser, tarihte yaşanan büyük afet ve facialara da konuların başında yer alan “En Kötüsü” köşesinde yer veriyor.

Korkutmadan öğretmek

Her yıl onlarca çocuğun, aileleri alışverişe ya da başka bir yere giderken arabada bırakıldığı için sıcak çarpmasından öldüğünü, geçmişte cadı ilan edilen insanların yakılarak idam edildiğini, tuttuğunuz futbol takımı kazandığında kalbinizin sevinçten sekteye uğrayabileceği ve buna mutlu kalp sendromu dendiğini öğrenmek daha iyi hissettirdiği söylenemez. Yazar yine de bu nahoş bilgileri “Dikkate değer” başlığı altında toplamayı tercih etmiş.

Amacı kuşkusuz ki korku yaymak değil. Aksine dehşete kapılıp panik olmak yerine bilinçli, yani bilgi ve bilime dayalı davranarak zararın sınırlandırılabileceği, yerine göre hayat kurtarılabileceği gerçeğinden hareket ediyor. Kısacası, “Biliyor muydunuz?” ve “Ne yapmalı?” başlıkları altında işlenen ilk yardım ve acil durum senaryolarını çocuklarla birlikte okuyup tartışmak, belirsizlikten ve bilgisizlikten beslenen kaygıları azaltabilir. Gerçek bir felaketin parçası olmayı kimse istemez ama gerçekleşme ihtimali olan senaryoları şimdiden çalışmak kadercilikten çok daha çözücü bir tutumdur.. Dahası yetişkinlerin de öğrenecek çok şeyi var. Öncelikle de şunu: Felakete sürüklenen dünyamızı genç kuşağın kurtarıp kurtaramayacağı meçhul, felaketlerden etkileneceği ise kesin. Hal böyleyken de çocuklarımızın, onlara dünyayı koruma hatta kurtarma görevi biçip romantik umutlar ekmeye çalışan kitaplar kadar, hatta öncelikle gerçeklerle yüzleşip felaketlerle baş edebilmelerine odaklanan Büyüklü Küçüklü Felaketlerde Ne Yapmalı? Volkanik Patlamalar ve Taşan Okyanuslar gibi nesnel, bilimsel eserlere ihtiyacı var.

Yazar: Jesse Goossens

1969 doğumlu yazar, Hollandalı yayınevi Lemniscaat‘ta editörlük yapıyor, ama kendisini öncelikle bir yazar olarak tanımlıyor. Seyahat romanları, gençlik kitapları, ilginç bilgiler üzerine kitaplar yazıyor ve tiyatroyla ilgileniyor.

Çizer: Linde Faas

1985 doğumlu sanatçı, Hollanda’nın Breda şehrinde yer alan Güzel Sanatlar Akademisi’nden onur derecesiyle mezun oldu. Animasyon ve illüstrasyon alanında çalışan sanatçı resimlediği çocuk kitaplarıyla tanınıyor.

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Göç sonrası ‘yeniden çiçeklenenler’ İstanbul’da buluşuyor

Galata Postane'de düzenlenecek 'Rebloom: İstanbul'da Göç Sonrası Mekanlar ve Sanatsal karşılaşmalar' festivali, 5-7 Aralık tarihlerinde izleyicilerle buluşacak.

Gözaltına alınan gazetecilerden ikisi tutuklandı, 10 haberci ‘adli kontrol’ şartıyla serbest

Eskişehir merkezli operasyonlarda gözaltına alınan gazetecilerden Bilge Aksu ve Mehmet Uçar tutuklandı. Gözaltına alınan diğer haberciler adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Botsvana’da ölen 350 filin iklim kaynaklı su zehirlenmesine maruz kaldığı düşünülüyor

Uydu veri analizleri, 2020'deki kitlesel ölümlerin ardında yosun patlamalarının olabileceğini gösteriyor.

‘Yurttaş İnisiyatifi’, ekokırımın suç sayılması için açılan davaya destek bekliyor

Ekokırımın suç olarak yasalaşması için Ankara 4. İdare Mahkemesi'nde yurttaşların açtığı davanın duruşması 5 Aralık'ta, saat 11.00'da görülecek.

İspanya’dan aşırı hava olaylarına karşı işçilere dört günlük ‘iklim izni’

Yeni yasaya göre, olası bir iklim veya meteorolojik tehdit durumunda insanlardan evde kalmaları istenirse, işçiler dört gün ücretli izin alabilecek.

EN ÇOK OKUNANLAR