Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Çevreci çocuk kitapları ve sorumluluk

0

Nereye baksak neye dokunsak her taraf plastik ile dolu. Ambalajlarda, giysilerde, oyuncakta, makyaj malzemelerinde ve aklımıza gelen her türlü sanayi ya da tarım ürününde karşımıza bu madde çıkıyor. Gelinen noktada plastiksiz bir hayatı hayal etmek dahi zor. Oysa plastiğin üretiminden kullanımına, çöpünden plastik atık ticaretine dek tüm süreçleri insan sağlığıyla birlikte, bu gezegeni bizimle paylaşan diğer canlıları tehdit eden kalıntılar bırakıyor.

Mikroplastik partiküller ve plastik üretiminde kullanılan zehirli kimyasallar soluduğumuz havada, içtiğimiz suda, tarım yaptığımız topraklarda mevcut ve bizi hasta edecek kadar çok. Plastiğe artık gezegenimizin en ırak bölgelerinde bile rastlanıyor. Bu maddelerin çevreye verdikleri kalıcı zararlar giderek daha net anlaşılmasına karşın plastik üretimi dünya çapında yıldan yıla artmaya devam ediyor.

Plastik çöp cehennemi

Uluslararası çıkar ilişkilerine dayanan bu kör sorumsuzluğun ceremesini ise özellikle deniz canlıları ve deniz bitkileri çekiyor. Sahillerde ve okyanuslarda her türlü çöp birikmeye devam ediyor. Bunların en az yüzde yetmiş beşi plastik atıktan oluşuyor. Plastik kirlilik, suların ısınmasıyla da birleşince birçok hayvan popülasyonunun kitlesel ölümüne ve türlerin tükenmesine neden oluyor.

Ama çokça propaganda edildiği gibi sadece çöplerin ayrıştırılması ve geri dönüşümle bu sorunu çözmek mümkün değil; aksine plastik atık ticareti giderek daha kirli ve kârlı bir işe dönüşüyor. Gelişmiş ülkeler plastik çöplerinin büyük bölümünü (çevreye verdiği zararla birlikte) Güneydoğu Asya ülkelerinin yanı sıra bize de ihraç ediyor. Türkiye’nin 2020 yılında Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere‘den toplam 659,960 ton plastik atık ithal ettiği söyleniyor.

Dahil olduğumuz bu ülkelerin çoğunun işlevsel bir atık arıtma sistemlerinin olup olmadığı tartışmalı. Mevcut sistemlerin sorunlu olduğu ise apaçık. Yani plastik çöpler eninde sonunda doğayı özellikle de denizleri boyluyor.

Bu çerçevede plastik konusunun global çevre hareketlerinin baş gündeminde olması şaşırtıcı değil. Dünyanın birçok yerinde “Zero-Waste” ya da “Break Free From Plastic” hareketleri örgütlenmeye çalışılıyor. Sorunu kökünden çözmek ve plastik kirliliğin olmadığı bir dünyayı hayal olmaktan çıkarmak, bu ucuz maddeden hiç de vazgeçme niyetinde olmayan kapitalist sanayiyi ve üretimini yıldan yıla artıran dünya plastik sektörünü hedefin odağına oturtmayı zorunlu kılıyor.

Bireysel çabalar önemsiz değil

Ama baş sorumlu üreticiler olsa dahi biz tüketicilerin de rolü büyük. Bu ucuz maddenin mümkün kıldığı ve dayattığı “kullan-at” kültürünü çocuklarımıza ne kadar erkenden sorgulatabilir, plastik kirliliğin gezegenimiz için teşkil ettiği tehlike konusunda genç zihinleri ne kadar aydınlatabilirsek o kadar iyi…

Elif Yonat Toğay ile Gamze Seret ikilisinin yeni eseri “İncecik, çubuk değil zararı az buz değil” işte bu noktadan hareket ediyor. Büyük boy rengarenk resimli kitap, en küçüklerimize hüzünlü olduğu kadar da düşündürücü bir hikâye anlatıyor.

Bir yanda doksan üç yaşına basmasına az kalmış Bay Lupa ile tanışıyoruz. Sayfanın diğer köşesinde ise çok yakında anne olmaya hazırlanan Bayan Caretta var.

Her ikisi de gerçekleşiyor. Bay Lupa, sürpriz bir partiyle lunaparkta kutluyor yeni yaşını.  Pasta kesiliyor, dans ediliyor ve kullan-at bardaklarda sunulan içecekler plastik pipetlerden höpürdetiliyor. Bu sırada Bayan Caretta yumurtlamakla meşgul. Yumurtalarını kuma gömdükten sonra enerjisi de tükeniyor. Tekrar güç toplamak için her şeyden önce uykuya sonrasında da yiyeceğe ihtiyaç duyuyor.

Ama besin peşindeki uzun yolculuğunun sonunda neredeyse bir felaket gerçekleşiyor. Neyse ki son anda karşısına bir penguen çıkıp kaplumbağanın ot niyetine bir plastik pipet yemesini engelliyor.

‘Penguen sözü’

Acaba Bay Lupa, bu gezegende geçirdiği 93 uzun yılda kaç plastik pipet, bardak, poşet vb. kullanmış sonra da bir köşede unutmuş ya da çöp bidonuna attıktan sonra aklından çıkarmıştır? Ortalama kullanım süresi 20 dakika olan bir plastik pipetin yok olma süresinin 200 yıl olduğunu vurgulayan kitap kafiyeli metni ve renkli çizimleriyle önemli bir konuyu küçüklerin gündemine taşırken hem düşündürtüyor hem de okuma keyfini ihmal etmiyor. Kitabın sonunda küçük okurlar bir “penguen sözü” vermeye davet ediliyor. “Penguen sözü”nün 2011 yılında başlatılmış bir farkındalık yaratma kampanyası olduğunu da kitaptan öğreniyoruz. Buna göre gündelik alışkanlıklarımızda yapacağımız küçücük bir değişiklik bu eşiz gezegen için müthiş bir fark yaratılabilir. Açıkçası ben, gündelik küçücük değişiklikleri küçümsememekle birlikte daha ziyade kocaman politik hareketlere inanıyorum!

Neyse ki kitapta plastik pipetin sorumlusu çocuklar değil yetişkinler. Çünkü daha çocuk yaşta çevre duyarlılığı oluşturmak ne kadar doğru ve önemliyse, suçu genç kuşağa atıp sorunu çözme sorumluluğunu onların omuzlarına yükleyip aradan sıyırmak da o kadar yanlış.

Kısacası çocuklarınıza çevreci kitaplar okuyup sorumluluk alın. Tersini yapmayın!

Yazar: Elif Yonat Toğay

Sabırsızdır. Ama sincap aşkına, bir ağacın altında saatlerce bekleyebilir. Dikkatlidir. Ama uçan balık görünce sevinçten öyle çok zıplar ki sonunda kanodan düşebilir. Dakiktir. Ama bir ibibiğin peşine takılıp zamanı unutabilir ya da egzotik balıkların arasında elleri ve ayakları buruş buruş olana kadar yüzebilir. Hesap kitap yapabilir. Ama uzak ülkelerde ne zaman deniz kabuğu ve kozalak toplasa bavulu kapanmaz.

Asya fillerini, Afrika penguenlerini ve denizatlarını çok sever. Ne yazık ki yirmi sekiz yıldır bir tane bile denizatına rastlamadı. Oysa eskiden, bir günde tam üç tanesiyle burun buruna gelmişliği var.

Ara sıra cips yemek dışında kötü bir alışkanlığı yok.

Öyle, kendi halinde biri işte…

Çizer: Gamze Seret

Hacettepe Üniversitesi GSF/ Grafik Tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra reklam ajansında sanat yönetmeni olarak çalıştı. Birkaç karma sergiye katıldı ve yazdığı radyo spotu, Kristal Elma Bronz ödülü aldı. Yaratıcı endüstriler alanında, gelecek nesilleri ve onların hayal dünyasını geliştirmeyi, yazdığı ve çizdiği resimli kitaplarla gerçekleştirmeyi hedefliyor.

Bol bol dans ediyor, geziyor, yazıyor ve çiziyor. Bu enerji patlamasını dengelemek için de yoga yapmayı ihmal etmiyor.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.