Köşe YazılarıYazarlar

Çingen hesabı

0

Bu başlığı atan bir yazardan, özellikle çingeneleri, sonra da eğitimsiz kitleleri hedef alan nefret dolu bir yazı gelmesi muhtemeldir. Yazımın sonunda, tam aksine, -bu hesaba bir övgü görürseniz şaşırmayın.

İzleyenler hatırlayacaktır. Yılmaz Erdoğan’ın “Organize işler” filminde, Tolga Çevik’in canlandırdığı süperman karakteri, çaldıkları arabayı tüm saflığıyla satmaya gidip eli boş geldiğinde, Erdoğan’ın canlandırdığı çingenimtrak, dolandırıcı karakter “hani para?” diye sorar.

“Yok!”…

“Ya araba?”

“Yok!”

“Ya para?”

“Yok!”

“Ya araba?”

“Yok!”

“Peki para?”

“Yok!”

Doğal olarak tınn diye bir ses kulaklarda çınlar. Dişler gıcırdar, şafak atıverir.  Film bu ya; hikaye döner dolaşır çingen hesabı yapmayı yanlışlar, yani bizim saftirik essahtan dolandırılmamıştır. Ondan da saf olanlar varmış.

 

*****

 

Çingen hesabı, ne olsa dört işlem ve içler-dışlar çarpımı yapmayı beceren bakkal hesabına göre daha basittir.

“Ben elime geçene bakarım, ağbi.”

Ya da “ele geçirme”yle direk ilişkilidir. Bu sebeple en iyi pazarlamacılar, satış temsilcileri, dolandırıcılar bilir. Bir yandan alabildiğine basit ve saf bir hesap olan çingen hesabı aslında bir yanıyla da cin gibi bir mantıktır.

Kimse bu hesaba yabancı değildir. Bu hesap tarih kadar eskidir.  Bilimsel bir niteliği yok gibi dursa da aslında Marx tam da bu hesabı yapmıştı.

“Eee, öyle veya böyle para sermayeye akıyor.”

Marx’ı ahlakla özdeşleştiren solcular belki kızar ama bence Marx cin gibiydi. Haa tabi bir de, en iyi şirketler bilir bu hesabı…

*****

Seçim yaklaşıyor. Keşke toplum, ekonomi programlarında yukarıdan aşağıya, sağdan sola, irili ufaklı dönüp dolaşan ve psycadelic efektlerle süslenen rakamlara aval aval bakacağına, azıcık da çingen hesabı yapsa… Eğer yaparsa,  seçim yarışı olarak addedilen meselede neden bütün partiler birbirine benziyor anlayacak.

Ben basit bir tane yapayım,  gerisi size kalsın. Toplum olarak 3 ay öncesini dahi hatırlamazken, hayal meyal hatırladığım bir veri şöyleydi. 1994-95 yıllarında, Türkiye’de bir öğretmen memurunun maaşı yaklaşık 700-800 dolarken ve GSMH, kişi başı 2000 dolarken, AkP iktidarıyla GSMH 10.000 dolar olmuş. Bir öğretmen maaşı ise 700-800 dolar. Demekki birileri zengin olmuş, Türkiye zenginleşmiş.

AkP seçim beyanaatını showdu. Anlaşılan, Toki şirketi gözünü fukaranın parasına dikmiş. Aylık 100 liradan 50m2, kutu gibi seri imalat evleri, ömür boyu kölelikle (25 yıl) change edeceklermiş. Arsa, “devlet şirketi”nden, reklam yandaş kanallardan geliyor. Kesilecek ağaçlardan çıkan tomruğu, kazılan zeminden çıkarılan toprağı satsan, -sözleşmeden gelecek paralar yanına kar işte.  Üstelik aksilik olur da, bu uzuun süreçte ödeyemeyenler olursa kar misliyle katlanır. Gelecek icralar, gecikme faizleri de cabası… Hemm son çırpınışta çekilecek krediler bankacılık sektörünü de canlandırır.

“Verin, verin ekonomiye can verin.”

AkP’nin fukaradan elde etmek istediği kardan başka olarak, zenginlere de, İstanbullunun kuzey ormanlarını satmayı hesapladığını gördük. Anlaşılan şimdikine yetişmese de, gelecek seçimlerde kömür değil, odun dağıtacak. 25 yılda anca inşa edilecek iki yeni şehirde çalışacak inşaat işçilerinin kim olduğu da anlaşıldı.

Çingen hesabı; Rusya’ya “şimdikinden daha pahalıya elektrik alacağız. Al üstüne de 10binmilyon baloncuk. Al al al… Anlaştık mı?” diye sorulduğunu ve  anlaşmaya varıldığını söylüyor. Anlamadığım ise; şeffaf olmayan bu tartışmada Rus elektrik şirketinin ne verdiği… Bir de onu bilsek? … Ama ekonomistlere sorsanız, yukarıdan aşağıya sağdan sola rakamlar dönmeye başlıyor. Alttan da ver allah Pink Floyd…

Tabi bu yazı daha bitmez.. Ne de olsa daha çılgın proje var. Acun Ilıcalı yarışmasını andıran görüntülerle açıklanan,“yaşadık” nidalarıyla alkışlanan ve aklımızı alacağı iddia edilen bu proje sonrası, cebimiz boşaldığında darılmaca gücenmece yok. Sülün Osman boğaz köprüsünü satarken, bir yandan da, ona kızmamamız gerektiğini, 3 kuruşa köprü  alacağını düşünen adama da kızmak gerektiğini, -aynı anda gösterir.

Chp’nin beyannamesi de ayrı olay.

“Herkese para vereceğiz” diyor. Yahu bu zamanda kim kime para veriyor. “Sen ne alma hesabındasın?” Onu söylesen …belki anlaşabiliriz…

Kılıçdaroğlu “en az” sözcüğüne dikkat çekip 600 lira diyor. Bu vaat çingen zihnimde Demirel’le Kemal Sunal arası birşeye denk geliyor.

Esas şaşırdığım ve zil takıp oynamak istediğim şarkı ise yine AkP’den geliyor. …2023 meselesi. Yahu tartışmamız 2 ay sonraki seçim ve önümüzdeki 3-4 yıl değil miydi? AkP ise science-fiction olmuş, uzakları, tee 2023’ü gösteriyor.

“Aaa bak kuş geçiyor” diyor.

Herhangi birisi bu 2023 sözünü duyduğunda ağzı açık kuşa bakabilir, ama bir çingen, bu sözü duyar duymaz donuna mukayet olması gerektiğini bilir.

Kimse duymamış olabilir ama ünlü bir çingen atasözü; “bir yerde; iyilik, yücelik, ahlak, adalet, şeref, namus, millet, illet, din, ümmet sözcüklerini duyduğunda zil takıp oyna; zira fazla uzun ömrün kalmamıştır” der. Bizim mecliste ise sadece bunlar konuşuluyor ama atılan imzalar bol sıfırlı ve bol dönümlü olduğundan emin miyiz? Eminiiizz, eh hadi o zaman, rinnaa rinna rinna…

Anahtar kelimeler: Emek, sosyal haklar, iş güvencesi, sendika, ekolojik yerleşimler, ekolojik köyler…

You may also like

Comments

Comments are closed.