Dış Köşe

Cinayet arıyorsanız – Umur Talu

0

Başbakan: “Sezaryene karşıyım;  kürtaj cinayet.”

(Bunun bir de daha az duyulan bir versiyonu var: “Sezaryen de cinayet!)

 

***

 1. Sezaryen: Doğru, Türkiye’de anormal yapılıyor.

 Ama bu anormalliği yok etmek için, aşırı özelleşmiş, anormal güzelleşmiş “sağlık sistemi”ni tartışacaksınız önce. Bir de; annenin, bebeğin, doğumun riskli olduğu anlarda “Sezar’ın hakkını Sezar”a” vereceksiniz!

Ve bir erkek olarak, kadının üstünden elinizi çekeceksiniz.

Sezaryen, her zaman olmayabilir ama bazen bebeği ölümden de kurtarabilir; o zaman ne diyeceksiniz?

Sezaryenle doğmuş, bunu bilen yüz binlerce çocuğa, “sen cinayet mahallinde doğdun” diye mi anlatacaksınız!

2. Kürtaj: Doğru, tartışmalı konu. İnsan dini inancına, kültürel pozisyonuna, canlıya dair yorumuna göre bir taraf olabilir; siyasi kampanya konusu da yapabilir.

 Ama işin esası, herkesin, öncelikle de kadının kendi aklı ve bedeni üstünde irade sahibi olabilme hakkı.

Bu irade, elbet ideolojiyle olduğu gibi, bilgiyle, akılla, vicdanla, hayata dair seçimler ve görünen risklerle, ideallerle de oluşur. Bir de, hamilenin tıbbi riskleri veya sosyal-kültürel endişeleri, tehlikeleri bilinmeden, düşünülmeden ahkâm ayıp kaçabilir!

Doğum kontrolünü öyle yaygın ve özgürce anlatırsınız ki; hele erkekler o derece kavrar ki, sonra kürtajı tartışırsınız!

Ama derdiniz zaten doğum kontrolüne karşı çıkmaksa; bu yöntemler de “cinayete teşebbüs” sayılır!

Kürtajı tartışacaksanız, her ihtimali de düşüneceksiniz:

Hele kürtajların yüzde 80’i, 35 yaş üstü, yani ya zaten (az) çok doğum yapmış ya da yapması riskli kadınlara dair ise.

Dahası; hayata dair ilk gençlik umutları kaybolmuş, geçim zorluğu, çalışma zorunluluğu, kreşsiz, aşırı mesaili köleci çalışma hayatındaki bitkinliğe dairdir belki.

Dahası, aile, mahalle, aşiret baskısına, erkek tarafından fiili veya resmen, maddi-manevi yalnız bırakılmışlığa da dairdir belki!

Bazen, hamileliğin kızın, kadının ölüm fermanı olmasına; namus, töre denip “aleni cinayet”in kültürel, siyasi, kanuni maço kabul görebilmesine dairdir; ceninden çok daha önce!

***

Tabii iş “cinayet”e gelince;

Bebeğin hastalıktan, bakımsızlıktan; kısacası yoksulluktan ölümü de var; bir nevi cinayet!

Kamyon kasasında, servis aracında topluca katli de var.

Naylon çadırlarda alev alev yanması da var.

Cinnetlerde anne, baba eliyle cenin değil, canının alınması da var.

Hastane kuvözünde seri ölümlere, yanlış aşılarla sakatlıklara mahkûm edilmesi de var.

Kadersizliğe terkedilmiş onca çocuk var.

Uyusun da büyüsün, büyümeden yine uyusun; 50 bin evladın dağlara, ovalara, mezarlara, mezarsızlıklara düşürülmesi de var.

Çoğalsın da ucuza çalışsın, her ücrete, işsiz ordusu olmaya alışsın; şantiyelerde, tersanelerde, madenlerde, atölyelerde yanması, düşmesi, göçmesi, boğulması, paramparça olması da var; cinayet arıyorsanız.

Çalışsın, çalışmasın ama ille bunalsın; sivilde, askeriyede, cezaevinde, sığınma evinde kendi hayatını bitiren var.

Onca kadının, evin bir odasında, sokağın bir ortasında erkek cinayetine kurban olmuşluğu; onca genç kızın baskı ve korkuyla solmuşluğu var.

Yani cinayet diyecekseniz ille…

Cenin bebek olduktan, çocuk olduktan, genç olduktan, çoluk çocuk sahibi olduktan sonra esas…

Bitmez tükenmez bir katliam var!..

Her kürtajda bir Uludere arıyorsanız.

 

Engelledi ama o zaten engelli!

Kayseri saldırısı ayrıntılarında kimi gazete “Katliamı uzman çavuş engelledi” diyerek, aracın çarptığı askerin verdiği bilgilerle yapılan takibe dikkat çekmişti.

Bakalım, Ankara’daki dünkü “farklı eylem”i “Uzman çavuş engellendi!” diye kim verecek?

Emekliler, ama esas çok sayıda “eş ve çocuk”, (emekli) örgütü Emuzder inisiyatifiyle, Sıhhiye’de sıhhatlerini hiç sormayan hükümet ve Genelkurmay’a ses verdiler!

Çünkü insan onuruyla yaşamaları, emeklilikleri, hastalıkta işlerini kaybetmemeleri hep engelleniyordu. Bomba engellese de orduevine girmesi engelleniyordu misal.

“Şehitlik”e kolayca sürülenler, “şahitlik” ettikleri adaletsizliği duyurmak istedi; “Engelli koşularda engellenenler” olarak.

Neler oluyor böyle: Pes diyen astsubaylar; ses diyen uzman eşleri; örgütlenen, AİHM’e giden mecburi hizmet muhalifleri, askeri okul mağdurları; birbirlerini yemeleri istenirken, astsubay-uzman dayanışması…

Çünkü adalet herkesin hakkı!

Umur Talu – Haberturk

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.