Çeşme’de yaşanan gemi kazası ile kıyılar kirlilikten siyaha bulandı – Göknur Yumuşak

Tüm dünyada bütün sular insan eliyle hızla kirleniyor. Sanayi işletmelerinin atıklarını sulara boşaltması, yeteri kadar önlem alınmadığı için yaşanan gemi kazaları, tarım ilaçları vs. gibi daha bir çok etmenle  sulardaki hayat yok oluyor.

Suların kirlenmesi de eko sistemi geri dönüşümsüz bozan en önemli unsurlardan. Zincirin halkaları geri dönüşümsüz olarak bozuluyor.

26 Aralık Pazar günü Çeşme’de karaya oturan Panama bandıralı Ladye Tuna gemisi kayalıklara çarptı. Gemi Mısır’a Orkinos balığı götürüyordu. Gemiden sızan 50 ton yakıt denize döküldü. Tonlarca yakıt deniz yüzeyinde siyah kalın bir tabaka oluşturdu. Etrafa çok kötü bir koku yayıldığı için çevre kirliliğine de neden oldu.

Denizdeki canlılarının akıbeti bilinmiyor. Çeşmenin çok büyük ünlü ılıca plajları ve Paşa limanı plajı olmak üzere 25 km.lik alan bu felaketten etkilendi. Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç denize sızan yakıtın  2 ayda temizlenebileceğini belirtti.

Bu kazalar hep yaşanıyor. Toplum artık bunu kanıksıyor. Kaza gibi görüyor. Oysa diğer doğa katliamları gibi bu da çok iyi tedbirler alınarak önlenebilirdi. Kaza yapan işletmelerden çok yüklü tazminatlar alınarak vb. daha tedbirli olmaları sağlanabilirdi.

İzmir Çeşme sahilleri şimdi bu katliamla ağlıyor. Gören bilen yok. Ne kadar deniz canlısı bu kirlilikten etkilendi ya da yok oldu bilinmiyor. Kıyıya vuran maddeler plajları yaza hazırlamak için temizleniyor. Ama bu kirlilikten etkilenen canlıları araştıran bir ekip yok. Belediye Başkanı soğuk olduğu için yakıtın denize karışmadığını ve yüzeyde kaldığını bu durumun işlerini kolaylaştırdığını belirtiyor. Peki toplanamayan yakıtlar havaların ısınmasıyla denize karışıp canlıları yok etmeyecek mi?

Bu kaza da öncelik Türkiye’nin bu ünlü Çeşme plajlarını turizm için temizlemek. Burada çok büyük bir rant var çünkü. Çeşmenin plajlarının çok büyük bir kısmı işletmeler tarafından kuşatılmış ve halk yararlanamıyor. Halk küçücük bir alanlara sıkıştırılmış. Örneğin çok ünlü ve girişi oldukça pahalı ünlü Aya Yorgi ve eşsiz Altın kum plajları tamamen beach clublarla kuşatılmış. Aya Yorgi sadece magazin sanatçılarına ve aşırı zengin kesim için yalıtılmış. Sıradan insanların plajı uzaktan görmesi bile mümkün değil.

Kanunen kıyı kenar şeridine göre denizden karaya doğru 100 metrekarelik alan kapatılamaz, herkesindir. Oysa Altın Kum plajında halka ayrılan küçük bir mendil kadar olan alana varmak imkansız. Çünkü beach clubların şezlongları bırakın kumsalı taa denizin içine kadar uzanıyor. Araba park yerleri de çok pahalı yine beach clublar işletiyor.

Yani Çeşme Plajları orta direk için yasak. Kendimi Çeşme’de yabancı bir ülkede gibi hissediyorum. Belki yabancı bir ülkede olsam bu kadar yabancılık hissetmem bile. Çoğu sit alanında olan ünlü çeşme plajları sadece çok zengin kesimim ihtiyacına göre düzenlenip kiralanıyor. Ya da oteller tarafından en güzel plajlar tamamen kapatılıyor. Yine yazlık sitelerde plajları kapatıyor. Çiftlikköy halk plajı gibi küçük sıradan çakıllı plajlarda bakımsız ve belediyenin ilgilenmediği alanlar.

Ülkemizde en güzel plajlardan halk yaralanamadığı gibi denizlerin kirletilmesini de önleyemiyor. Onlar sadece AVM vitrinlerini seyreder gibi olan biteni yani güzelim plajları ve doğa katliamlarını seyretmeye mahkum ediliyor. Toplum olarak her şeyi seyretmeyi kanıksar olduk. Çeşmede ki bu çevre felaketini bir çok insan duymamıştır. Duyanlar da zaten birkaç güne unuturlar. Ancak 50 ton yakıtın denize verdiği zarar devam eder.

Bu büyülü dünyada yaşayan yüzlerce belki de binlerce  deniz canlısının yaşam hakkı elinden alınıyor insan eliyle. Oysa bu dünya sadece biz insanların değildir .Tüm canlıların sağlıklı olarak yaşamaya hakkı vardır.

Hak nedir? Denizdeki canlının hakkını bilmeyen görmeyen insan hakkını nasıl bilebilir düşünebilir. Bunla birbirini tamamlayan şeylerdir.

Çeşme kıyılarında bu felaketten etkilenen deniz canlılarına geçmiş olsun diyorum.

Daha yaşanılası bir dünya özlemiyle….

 

Göknur Yumuşak

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kentlerde ve İstanbul’da taksi meydan savaşları

Bunca yıl taksi sayısı artışının önünü kapatan iktidar bloğu neden bu defa izin verdi? Değişen nedir?

Enflasyon, fiyatlar ve döviz kurları

Enflasyonun fiyatlar üzerinde yarattığı tahribat yanı sıra kurlara müdahale edilerek ekonomideki dengelerin iyice bozulması insanların ve firmaların önündeki belirsizlikleri daha da artırdı.

Geri dönüşümün davranışsal ekonomisi-2

Türkiye’nin atık yönetim karnesi ciddi anlamda endişe verici. Henüz kendi atıklarımızla ne yapacağımızı yönetemiyorken, Avrupa’nın atıklarının yarısının ülkemize gönderilmesi bu endişeyi daha da derinleştiriyor.

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR