Köşe Yazıları

Çağrı: Tren Kaçıyor Dostlar!

0

Dün twitterdan yazdım.. 140 karaktere pek sığdıramadım. O yüzden buradan da yazma gereği duydum. Gelen gümbür gümbür otoriter kapitalist rejimdir.  Bu rejimin Şili’deki Pinochet rejiminden de; Kenan Evren rejiminden de farkı yoktur.

AKP’nin ve devletin 29 ekimi terörize etmesini kınıyorum; bunun üzerine pek de konuşmaya gerek yok; isteyen istediği görüşü istediği bayramı şiddetsiz bir biçimde istediği gibi kutlamalıdır.

Ancak; 29 ekimde olanlar umarım bu ülkenin kemalistlerine ve ulusalcılarına birşeyler öğretir: bu ülkede belki de AKP iktidarı ile başınıza bu ilk defa gelenleri ; yıllardır kürtler yaşıyor; yıllardır chpli olmayan sol yaşıyor.

Umarım artık biraz empati yapabilirsiniz; dün diyarbakır’ı teksasa çeviren, açlık grevi yapanları hiçe sayan, dün ODTÜ’yü yakıp kavuran da aynı polis, aynı devlet; aynı şiddet.

Lütfen görün bunu ve bırakın Kürtleri “bölücü, hain, şerefsiz vs.” gibi etiketlendirmeyi. Beraber yaşamak için empati yapmayı öğrenmemiz lazım. AKP tehditi işte bize empati yapma fırsatını sunuyor.

Biraz empati yapın artık. Kürtlerin başına gelen sizin başınıza da gelmeye başladı. Ama bunu kürtler 50 yıldır, 100 yıldır yaşıyor! Hem de geçmişte çoğunlukla bazen sizin de desteklediğiniz fikirler yüzünden yaşadılar!

Geleceğe dair tek umudum bu empati artık!

Kendini solcu, yeşil, kızıl, sosyalist vs. tanımlayanlara da bir çağrım var: bırakın artık kavgayı itişip didişmeyi; bıktım ortalıkta dolaşan “yetmez ama evet”ciler, “hayırcılar” tartışmasından. 29 Ekimdeki olayları da bağladık ya referanduma pes doğrusu.

Solculardan evet diyenler yardakçı filan değil, hayır diyenler de darbeci filan değil. Geçin yaftalamayı; herkes kendi doğrusu üzerinden oy kullandı.

Ortak noktalarımız kadar farklılıklarımızdır da bizi birleştiren; güzel kılan, çoğulcu kılan.

Çoğulculuk, demokrasi gibi kelimeler kalmasın dilimizde, hareketlerimize de yansısın.

Bu bölünmüşlüğümüz bize ve inandığımız politikalara fayda mayda getirmiyor. Ne daha çok üyemiz oluyor, ne de oyumuz artıyor.

Bu ülkenin nasıl olması gerektiğine, insanların nasıl daha adil, eşit bir ortamda, mutlu mesut yaşayabileceğine dair fikirlerimiz var.

Aynı düşünmek zorunda değiliz ama artık aynı masaya oturmak zorundayız. Fikirleri çakıştıralım; egoları değil.

Ah biraz birbirimizi ikna etmeye çalışmak yerine, tek doğrunun kendi söylediklerimiz olduğuna inanmak yerine, birbirimizi dinlemeye çalışsak ne güzel olur!

Kemalistler, CHPliler, Kürtler, BDPliler, Yeşiller, Solcular, Sosyalistler, Anarşistler ve adını sayamadığım daha nice muhalif unsurlar, artık sizce de üzerimizdeki elbiseleri çıkarıp, egoları bir yana bırakıp, ortaklıklarımız üzerinden fikirlerimizi paylaşmanın; kimsenin adını cilalamadan, kimsenin altında kalmadan, minimum ortak payda için harekete geçmenin?

Bence artık ortak çıkarlarımız o kadar belirgin ki, bunu bir şansa çevirip beraber hareket etmeyi öğrenebiliriz. Tek yumruk filan olmadan, hep konuştuğumuz klişeleri bir yana bırakarak, kişisel ve kurumsal / hareketsel egoları dizginleyerek, çoğulculuğumuzu koruyarak  ve de birbirimizi dinleyerek, empati yaparak beraber hareket etmeyi öğrenmenin zamanı geldi.

Tren kaçıyor, kaçmadan lütfen…

 

You may also like

Comments

Comments are closed.