Hafta SonuManşet

Velev ki seyretmek istedin Vol 3 – Oskarizma

0

Kilo verip vermediğimizi tartıya çıkıp, belimize mezür sarıp öğrenebiliyoruz. En çok kimin borçlu olduğunu anlamak için kredi kartı ekstresine bakıyor, en büyük kim anlamak için kaç kez şampiyon olmuş sayıyoruz. El mi yaman bey mi yaman anlamak için malına mülküne göz atıyor, adaletin kudretine ikna olmak için icra edildikleri binaların kat irtifakı ve taban alanlarını esas alıyoruz.

Peki, sayıları kullanarak hangi filmi, hangi yönetmen ya da oyuncuyu takip etmemiz gerektiğine karar verebilir miyiz? Mühendis sol lobumun çığlıklarına bakılırsa yanıt: Bittabi EVET!

Sıcağı sıcağına 2015 ödülleri açıklanmışken Oscar şeylerini eşeledim bu hafta sizlere. Sayıları yoğurdum eledim ve istatistiklere göre belli filmleri seyretmeyenleri hakir görebileceğimiz argümanları oluşturup, tadımınıza sunuyorum.

5oscar

Oskarın Kadar Konuş!

Oskar ödül törenlerinin saatlerce yayınlanıp milyonlarca dolar reklam alabilmesi için hantin kuntin bir sürü ödül kategorisi icat edilmiştir. Yok efendim, aslında roman olup senaryosu ondan devşirilen oskarı, ses efektlerinin kendisi değil de miksajı pek makbul olan oskarı, hiç kimsenin ne konuşulduğuna anlam veremediği ama gözleri dolu dolu olduğu o İran filmine yine verilmeyen oskar vb. Ama sonuçta “Oskar mı oskar kardeşim! Ben toplam skora bakarım.”, diyenlerdesiniz, işte size en fazla oskar kazanan filimler! Ha bu arada, 80 yaşındaki soğuk savaş insanlarının beğenilerine göre belirlenmiş 1970’den öncesinde verilmiş ödülleri kaale almadım. Her akademi jürisi gibi benim de önyargılı davranma hakkım var!

The Lord of the Rings: The Return of the King (2003) 11 oskar (11 adaylık)

Titanic (1997) 11 oskar (14 adaylık)

The English Patient (1996) 9 oskar (12 adaylık)

The Last Emperor(1987) 9 oskar (9 adaylık)

Slumdog Millionaire (2008) 8 oskar (10 adaylık)

Amadeus (1984) 8 oskar (11 adaylık)

Gandhi (1982) 8 oskar (11 adaylık)

Cabaret (1972) 8 oskar (10 adaylık)

Gravity (2013) 7 oskar (10 adaylık)

Shakespeare in Love (1998) 7 oskar (13 adaylık)

Schindler’s List (1993) 7 oskar (12 adaylık)

Dances With Wolves (1990) 7 oskar (12 adaylık)

Out of Africa (1985) 7 oskar (11 adaylık)

The Sting (1973) 7 oskar (10 adaylık)

Patton (1970) 7 oskar (10 adaylık)

The Hurt Locker (2009) 6 oskar (9 adaylık)

Chicago (2002) 6 oskar (13 adaylık)

Forrest Gump (1994) 6 oskar (13 adaylık)

Star Wars (1977) 6 + 1 özel oskar oskar (10 adaylık)

The Godfather Part II (1974) 6 oskar (11 adaylık)

Bu kafadan bakılırsa pırıldayan gözler için “The Lord of the Rings: The Return of the King”, ağlamaklı gözler için “The English Patient”, çekik gözler için “The Last Emperor” ve uykulu gözler için de “Titanic” en oskarlı filmler gibi görünüyor. Bu arada, “Kral’ın Dönüşü”nün, tüm oskar tarihinde 11 ödüle aday olup 11’ini de alan tek film olduğunu da hatırlatalım.

Nene Hatun Oskarları!

1970’den önceki oskar kahramanlarını illa merak ediyorsanız onlar da aşağıda. Sırf bilmese bu gece uyuyamayacak başak burçlular ve yükselenliler için yayınlıyorum.

Ben-Hur (1959) 11 oskar (12 adaylık)

West Side Story (1961) 10 oskar (11 adaylık)

Gigi (1958) 9 oskar (9 adaylık)

My Fair Lady (1964) 8 oskar (12 adaylık)

On the Waterfront (1954) 8 oskar (12 adaylık)

From Here to Eternity (1953) 8 oskar (13 adaylık)

Gone with the Wind (1939) 8 + 2 özel ödül oskar (13 adaylık)

The Null Topplers (Tür. Nal Toplayanlar)

Örovizyonda olduğu gibi oskarlarda da sıfır çekenler var. O kadar çok oskara aday olabildiği için sempati gösterilebilecek, hiç kazınamadığı için her türlü makaraya müstahak olmuş o filmler, bakın hangileriymiş? Başarısız olmuş bu filmlerin linklerini de vermedim. Davul bile dengi dengine…

• The Turning Point(1977) 11 oskar

• The Color Purple(1985) 11 oskar

• Gangs of New York(2002) 10 oskar

• True Grit(2010) 10 oskar

• American Hustle(2013) 10 oskar

• The Little Foxes(1941) 9 oskar

• Peyton Place(1957) 9 oskar

Kallavi Oskarlar

Senaryo, film, yönetmen, aktris ve aktör kategorilerindeki tüm ödülleri eksiksiz alan eni topu üç film var. Sanırım en önerilen üç film de bu olur. “Herşey Bir Gecede Oldu” 1934’de kazanmış oskarını. O oskarı verenler de o zamanın insanları. Bugün bambaşka değer ve değerlendirme yargılarımız var. O nedenle bugünün gözünü ne kadar keser emin olamıyorum. Eski filmler hep sürprizlere gebe…

It Happened One Night (1934)

The Silence of the Lambs (1991) 

“Şiir Gibi Oynamışlar Maşallah!” Oskarları

Oskar tarihi boyunca en iyi esas erkek/kadın ve en iyi yardımcı erkek/kadın oyuncu ödüllerinin hepsini birden silip süpüren bir film olmamış. Ama bu kümenin üçünü ele geçirmiş iki iş çıkabilmiş. Ben sadece Network’ü izledim. Medya sektörünün ipliğini pazara çıkarması açısından ilginçti ama olağanüstü değil olağan bir oyunculuk hatırlıyorum sanki. Her akşam küttedenek düşüveren amca eğlenceliydi yine de. Epey de zaman oldu, bellek erozyonu yanılsaması daima baki. Hak yemeyim.

A Streetcar Named Desire (1951)

Network (1976)

“Kadınlı Erkekli Oskar Alıyorlar!” Denenler

Hem kadın hem erkek kategorilerinde en iyi oyuncu ödülünü alan filmler var ki onları da radarımıza alalım. Buyurunuz:

One Flew over the Cuckoo’s Nest (1975)

Network (1976)

Coming Home(1978)

On Golden Pond (1981)

The Silence of the Lambs (1991)

As Good As It Gets(1997)
“As Good As It Gets”i görünce ah canım Helen’ım Hunt’ım aklıma geldi. Ne severim güzel yüzlümü…

Yediden Yetmişyediye Oskarlar

Hollywood öyle büyük insan kaynağına sahip bir endüstri ki, nice oyunculuk harikaları en erken yaşlarında zirveye çıkabiliyor, nice çınarlar yüzyıllar değişirken zirvede kalmaya devam edebiliyor. Genç yeteneklerin ilk zaferlerine ve büyük ustaların geçkin yaşlarındaki başarılarına bir göz atalım şimdi de…

• En yaşlı en iyi kadın oyuncu: Driving Miss Daisy (1989) Jessica Tandy (80,8 yaşında)

• En genç en iyi kadın oyuncu: Children of a Lesser God (1986) Marlee Matlin (21,6 yaşında)

• En yaşlı en iyi yardımcı kadın oyuncu: A Passage to India (1984) Peggy Ashcroft (77,3 yaşında)

• En genç en iyi yardımcı kadın oyuncu: Paper Moon (1973) Tatum O’Neal (10,4 yaşında)

• En genç en iyi yardımcı kadın oyuncu: The Piano (1993) Anna Paquin (11,7 yaşında)

• En genç en iyi yardımcı kadın oyuncu: The Miracle Worker (1962) Patty Duke (16,3 yaşında)

• En yaşlı en iyi erkek oyuncu: On Golden Pond (1981) Henry Fonda (76,9 yaşında)

• En genç en iyi erkek oyuncu: The Pianist (2002) Adrien Brody (29,9 yaşında)

• En yaşlı en iyi yardımcı erkek oyuncu: Beginners (2011) Christopher Plummer (82,2 yaşında)

• En genç en iyi yardımcı erkek oyuncu: Ordinary People (1980) Timothy Hutton (20,6 yaşında)

“Ondalıklı yaş gösterimi derken?”, diyeceksiniz değil mi? Evet benim de yükselenim başak, ne var?!

Evladiyelik Oskarlar

Dedik kocaman endüstri diye… Hal öyle olunca, bazı aileler var ki, köşeleri tutuyor.
Misal Huston Ailesi’nden baba Walter Huston, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü alıyor, 1948’de. Oğlu John Huston, aynı yıl, En İyi Yönetmen ve Senaryo oskarlarını kapıyor. Araya bir 40 sene girecek oluyor ki, 1985’de torun Anjelica Huston, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülüne layık görülüyor.
İsmen daha aşina olacağınız örnek ise Coppolagiller. Carmine Coppola Hanımefendi Özgün Dramatik Müzik kategeorisinde oskar heykelciliğini havaya kaldırıyor 1974’de. Bu aslında oğlu Francis Ford Coppola’nın Özgün Senaryo oskarından 4 yıl sonra geliyor. Annesinden bir 30 yıl kadar sonra ise, bu sefer torun Sofia Coppola, Özgün Senaryo’da teşekkür konuşması yapmak için sahneye çıkanlar arasında yer alıyor. Sene 2003… Carmine Nine “toruun toruuun” diye seslenebilmiş midir, acaba?

En Emekçi Oskar

İrlanda özgürlük mücadelesini tema edinen “The Informer” (Tür. Muhbir), 1935’te, Uyarlama Senaryo dalında oskar kazanıyor. Ama senarist Dudley Nichols, çoğu sonradan Amerikan Komünist Partisi üyesi olmakla itham edilecek Amerikan Senartist Sendikası üyelerinin grev kararıyla dayanışma göstererek, ödülü reddediyor. Bu eylemiyle ödülü reddeden ilk endüstri mensubu olarak tarihe geçiyor.

İleri Yönetmen Oskarları

Eh natürelman yönetmen de önemli… Ama birden fazla oskar almışsa bir tık daha önemli, elbette. Tahmin edilenin aksine, yönetmen unvanıyla, 2 oskardan daha fazlasını evine götürüp ardiyesine terk etmiş Hollywood sakini bulunmuyor.

• Milos Forman: One Flew over the Cuckoo’s Nest (1975)

• Milos Forman: Amadeus (1984)

• Oliver Stone: Platoon (1986)

• Oliver Stone: Born on the Fourth of July (1989)

• Steven Spielberg: Schindler’s List (1993)

• Steven Spielberg: Saving Private Ryan (1998)

• Clint Eastwood: Unforgiven (1992)

• Clint Eastwood: Million Dollar Baby(2004)

• Ang Lee: Brokeback Mountain (2005)

• Ang Lee: Life of Pi (2012)

“Ya Senarizm?” Oskarları

“Senarist dediğin evinde oturacak yazısını yazacak kardeşim!”, demişler. Doğrudur. Öyle olmuş. Misal, Woody Allen o kadar çok yazmış ki, 16 kez aday gösterilmiş. Ama 13’ünde feyk yiyip sadece üç kez senaristliğini taçlandırabilmiş. Billy Wilder da benzer üretken ama verimsiz kaderi paylaşmış. Oniki adaylığı sadece 3 oskar getirmiş. Yine de kendisini senaristlik dalındaki heykelcikle; Charles Brackett, Paddy Chayefsky ve Francis Ford Coppola ile birlikte, üçer kezle, en fazla müşerref kılınan kalemşörler arasına aldırtabilmiş.

Yönet “Men”

Efendim, kadına karşı şiddet kırsal kesimdeki kara cehaletten kaynak bulur. Cinsel ayrımcılık dediğin kentlileşme, orta sınıflaşma, eğitim ve gelir seviyelerindeki artışlarla ters orantılı bir seyir izler. Değil mi ama?

Neyse… Biz, retorik sorumuzu kendi trajedisiyle dertleşmeye bırakalım…

87 kez verilen OSCAR ödüllerinde SADECE 1 (BİR) KADIN, EN İYİ YÖNETMEN ödülüne layık görüldü. Gel gör ki, Irak II gibi hard-core bir savaşa kadın gözüyle bakma farklılığı sunan Kathryn Bigleow, 2009 yılındaki Hurt Locker çalışmasını milli iradeyle flörtleşen duygularla süslemesiydi, bu ayıp, bir yüzyıl daha sürer miydi?

Bu da ikinci bir retorik soru olarak kayıtlara geçsin…

Diyerek burada bitirelim ve bir dipnot verelim. Evet! Doğrusu “Oscar” diye yazılır. Oskar diye yazmak hatadır. Ama sinemanın altın koltuğuna 86 kez bir erkek kaidesini yerleştirirken ancak eril bir senaryo yönetmesi şartıyla o koltuğa bir kadın oturtuluyorsa o ödülün namında da haklı bir hataya gerek vardır, gibi görünüyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile umarım ki, tüm kadınlarımız adalet, eşitlik, özgürlük, güvenlik ve varlık haklarını sağlama alsın. Hiç değilse geleceğimizde, hayatın her alanına olduğu gibi emek gücüne de eşitçe katılma hakkı elde edebilsinler.

Umutla, sanatla ve barışla kalın…

Kaynak Academy Awards Statistics

Manzum S. (Yeşil Gazete)

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.