Hafta SonuKöşe YazılarıKültür-SanatManşetYazarlar

[Bir şarkının hikayesi] Venus/ Shocking Blue*

0

1848 yılında yazılmış bir Amerikan western şarkısının evrim geçirir gibi önce 1960’ların çok sesli folk müziği formuna girmesi, 70’lerin başında Hollandalı bir grup tarafından Pshyhedelic ( halüsinojenik ) rock formatında 10  ülkede liste başına taşınması, ardından da üç İngiliz genç kızının şarkıyı 80’lerin dans hitine dönüştürmesi güzel bir müziğin zamanda yolculuğunun ve evrenselliğinin çok güzel bir örneği değil midir?

1967 yılında Hollanda’da kurulan rock grubu Schoking Blue, dönemin hippi kültürüne ayak uydurmuş ve grubun gitaristi ve şarkı yazarı Robbie Wan Leeuven tarafından bestelen “Send Me a Postcard” adlı şarkılarıyla ünlenmişti. Fakat onları Dünya listelerinde 1 numaraya taşıyacak hit’leri “Venus” olacaktı.

Van Leeueven, Venus’ü yazarken büyük ölçüde “Big 3”’nin “The Banjo Song” adlı şarkısından esinlenmişti. Aslında esinlenmenin biraz da ötesine geçmiş bile denilebilir. Bununla da yetinmemiş çok belirleyici olan gitar riff’ini de The Who’nun “Pinball Wizard” adlı şarkısından almıştı.

 

Ama şarkının gerçek esin kaynağını bulmak için 1848 yılına gitmemiz gerekiyor. Bu tarihte Amerikan folk şarkıcısı Stephen Foster tüm zamanların in iyi 100 Western şarkısından biri olan “Oh! Susanna” adlı şarkısını yazmıştı. Big 3 grubu bu çok bilinen şarkının sözlerini kullanarak 1963’te “The Banjo Song” adlı şarkıyı seslendirdi ancak üçlü melodide ve ritmde oldukça farklılık yaratmıştı.

Big 3’nin kadın solistinin daha sonra “Mamas & Papas”a katılacak olan ve çok genç yaşta hayatını kaybeden Mama Cass ( Cass Elliott ) olduğu notunu düşelim.

Mini gaflar geçidi

Venus’e dönersek şarkının esin kaynaklarına özellikle de “The Banjo Song” a çok benzediği gerçeğini kabul etmekle beraber, bu sade folk şarkısını çok daha öteye taşıdıkları konusunda grubun hakkını teslim etmek gerekiyor. Kadın solistleri Mariska Veres’in, Jefferson Airplane’in ünlü solisti Grace Slick’i andıran sesi, grubun müziğine inanılmaz bir derinlik katıyordu.

Venus’ün sözleri grubun İngilizce bilen gitaristi Robbie Van Leeuwen tarafından yazılmıştı ancak şarkı sözlerinde yaptığı bazı hatalardan da anlaşıldığı üzere İngilizce anadili değildi. Yunan Aşk tanrıçasını anlattığı ilk satırda “Goddess” yerine “Godness” kelimesini kullanmıştı ve Mariska Veres te bu tapaj hatasını muhtemelen kırık bir İngilizce olarak kabul edip şarkıda aynı bu şekilde söylemişti. Şarkıyı daha sonra yorumlayanlar bu hatayı düzeltseler de orijinalindeki bu müthiş hata aynı şekilde kaldı.

“Bir dağın tepesinde Tanrıça
Gümüş bir alev gibi yanıyordu
Güzelliğin ve aşkın zirvesiydi
Ve Venus’ tü O’nun adı.”

Girişteki bu hatanın şarkıyı çok daha ilginç kıldığı ve şarkı sözlerindeki tutarsızlık ile korelasyon sağladığı dahi söylenebilir çünkü şarkı boyunca, özellikle de nakarat bölümünde Veres’in Venus rolünü mü oynadığı yoksa sadece tanrıçayı mı anlattığı anlaşılmıyordu.

“She’s got it
Yeah, baby, she’s got it
Well, I’m your Venus
I’m your fire, what’s your desire”

Nakaratın “Ben senin Venus’ünüm, senin ateşinim” şeklinde tercüme edebileceğimiz bu satırını da Veres’in Tanrıça rolüne soyunduğu veya O’nu konuşturduğu gibi iki farklı şekilde yorumlanabilirdi.

Her weapons were her crystal eyes” mısrasının “her crystal ass” olarak telaffuz edilmesi ise bilinçli bir muziplik gibi gözüküyordu.

Folk, rock, dans hiti: Hepsi de 1 numara

Şarkı sözlerindeki hata ve olası muzipliklerin parçanın bu denli tutulmasında bir payı olduğu bile düşünülebilir. Venus inanılmaz derecede akılda kalıcı, çekici ve güçlü nakaratıyla hızla listelerde yukarı doğru tırmandı. Single , 1970’de Amerika’da Bilboard Hot 100’de #1 sıraya çıktı ve dünya çapında 7.5 milyon kopya satarak 10 ülkede listelerde #1 sıraya yükseldi. Üstelik bu,  şarkının son başarısı olmayacaktı.

10 sene sonra 1980 yılında İngiltere’de üç genç kız kurdukları trioya Bananarama gibi komik bir isim verdiler ve bu isimle ünlendiler. Konserlerinde en sevdikleri şarkılardan biri olan Venus’ü sürekli çalıyorlardı ancak grubun söz ve müzik yazar ekibini şarkıya bir cover yapmaya ikna edemiyorlardı, ta ki 1986 yılında kadar. Bu tarihte başarılı trio başka bir prodüksiyon ekibi ile anlaştı ve çok sevdikleri bu şarkının melodisini aynen koruyarak parçaya dönemin müzik efektlerini, synth bas’larını , davul makinesini ilave ettiler. 70’lerin Pshyhedelic şarkısı şimdi de 80’lerin dans hitine dönüşmüştü. Şarkı bu kaotik yapısına rağmen Hot 100 de bir kez daha #1 sırayı gördü ve o tarihe kadar iki farklı versiyon ile bu başarıyı yakalayan 4’üncü şarkı olmayı başardı.

 

Bananarama grubu şarkıya içinde vampirlerin, cadıların, dişi bir şeytanın ve elbette bir de Yunan tanrıçasının olduğu ikonik bir video çekmişti. Klip ilk bakışta korku filmi gibi görünse de aslında kızların giydikleri kıyafetler içinde gerçekten eğlendikleri görülüyordu. Bir folk melodisinden melankolik bir şarkıya dönüşen Venus bu kez de bir pop hitine dönüşerek türler arası yolculuğunu tamamlamıştı. (en azından şimdilik!)

Netflix mini dizisi “The Queens Gambit’in bir satranç ustasını canlandıran kahramanı Beth, dizinin 6’ıncı bölümünde televizyon karşısında “Venus” ile çılgınca dans eder sonra da göz makyajını solist Mariska Veres’‘ine benzeterek turnuvaya gider. Senaryonun 1967 yılında geçtiği dikkate alındığında ancak 1969 yılında yayınlanan “Venus”ün dizide kullanılmasını da şarkının hikayesindeki mini gaflar serisine ekleyebiliriz.

(*) Kayıt: Temmuz 1969

Kaynakça

  • Groowy History, I‘m Your Venus: Lyrics and Meaning Of The Shocking Blue/ Bananarama #1
  • Songfacts, Venus by Shocking Blue
  • Venus and The Banjo Song, August 30 2017
  • Wikipedia, Venus Shocking Blue Song,Big 3, Banjo Song

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.