Köşe Yazıları

Beşiktaş mücadele ve baskıyla…

0

Üç büyüklerden hangisi en son kendi sahasında bir gündüz maçı oynamıştı? Ya da bu gündüz maçları en son ne zaman saat 16 ya da 17’de değil de; 14’de oynanmıştı? Bu soruların yanıtları gerçekten önemli. Beşiktaş’ın geçen senenin şampiyonu, bu senenin de ikincisi Bursaspor ile oynadığı maç, hem de Perşembe günü bir Avrupa maçı oynamışken neden bu saate alınır, bu da önemli. Kişisel fikrim ise şudur ki, maçlar gündüz oynanmalı. Pazar günü saat 16’da oynanan maçların İnönü Stadı’nda özel bir yeri olduğunu düşünüyorum. Fakat bunun bir standartının olması gerekiyor.

Maçın bir başka enteresan noktası ise şu ki, Bursaspor taraftarı uzun bir süre sonra İnönü Stadı’nda takımını izleyebilecek. Bu bir utançtı ve en sonunda bitti. Bursa’dan gelen 1500 kişiyi hem kendilerini, hem de çevreyi koruyacak şekilde ve tabii ki insani koşullarda maç izletemiyorsa bir ülkenin görevlileri, 1960’ların futbolu bizim için ileride sayılabilir.

Maçın başlamasından kısa bir süre önce olaylar yine de çıktı. Var olmanın, haber olmanın, nasıl bir şeyse o “saygı görmenin” taraftarının bilek gücüne dayandığını düşünüyor Türkiye’de taraftarlar. Bursa’dan gelen taraftarlar arasında yaralılar olduğu söyleniyor. Bu kadar gerginliğin, nefretin sonunda da bunların olması kaçınılmaz aslında. Olay Tv miydi, bir kanalda Trabzonsporluları tahrik eden bir spiker vardı. Memnun mudur bu durumdan şimdi mesele o kişi? Bir de işin şu noktası var ki, Bursaspor takımı içerisinde bir çok Beşiktaş’ta oynamış oyuncu var. Bursa’da Beşiktaşlı sayısı oldukça çok. Bursaspor taraftar liderlerinden bir tanesi, uzun süre Çarşı Grubu içerisinde bulunmuş. Tezahuratlara baktığımızda, İnönü’de ortaya çıkan tezahuratlar ilk önce Bursa’da yankılanıyor. Yani kavga etmek için hiçbir neden yok ortada. Çarşı’nın forum sayfası Forza Beşiktaş da bunu böyle görüyor olacak ki, maç ile ilgili sayfada şu mesaj yayınlanmış: “Yeterince Uyarı Yaptık Sanırım Şu Andan İtibaren Ortalığı Geren Mesajlar Silinecektir ve Gerekli Cezalar Verilecektir.” Bu hem sağduyunun olduğunu gösteriyor, hem de olumsuz olarak kavga etmek isteyenlerin sadece bir tarafta olmadığını gösteriyor.

Beşiktaş’ın kadrosuna bakarsak Bernd Schuster en cesur kadrosunu çıkarmış Bursaspor karşısına. Haftalardır ne yaptığını bir türlü anlayamadığım Tabata’nın yerine Necip sahada. Nobre’nin yerine de, A2’de sürekli gol atan ve son Avrupa maçında bir asist yapan Ali sahada. Taraftarı bu kadar mutlu edebilecek bir kadro herhalde az çıkar. Sahadaki 11 ile kadroya giremeyen oyuncuların oluşturacağı 11’i karşılaştırırsak da herhalde sakatlar takımı oldukça zorlar sağlıklıları. Beşiktaş’ın eksikleri çok.

Maçın büyük bir mücadele ile başladığını söylemek mümkün. Fakat oyuna konsantre olmak gerçekten zor oluyor. Müthiş bir tezahurat altında oynanıyor maç. Beşiktaş taraftarı kavga çıkarmak anlamında değil, takıma destek vermek açısından maça çok iyi hazırlanmış gibi. Bazı maçlarda yaşanan 10 dakika, 15 dakika aynı tezahuratı yapıp, yarardan çok zarar getirme durumu da yok bu maçta. Beşiktaş’ın savunmayı ve hücümu tam sahaya yaymaya çalıştığını söyleyebiliriz bu maçta. Genç ve hızlı bir hücum hattı, arkasında sağlam bir orta saha bunu yapmayı da kolaylaştırıyor açıkçası. Ali, Necip, Ernst sürekli pres yapıyor ve Bursaspor’un oyun kurmasını engelliyor. Kanatlarda ise yeşil-beyazlıların üstünlüğü var. Fakat, burada da uzun Beşiktaş savunması devreye giriyor. Fakat hücumda iş biraz daha teknik getirdiği için rahat dönmüyor çarklar. Guti’nin organizatörlüğünde Beşiktaş ama posizyon bulmakta zorlanıyor. Böyle olunca da tek çare baskı oluyor. İlk yarının son 15 dakikasında 21 oyuncu Bursaspor yarı alanında oynuyordu, bu baskı gol de getirdi ama golün asisti elle olduğu için gol geçerlilik kazanmadı. İlk yarının o golden sonra en önemli anı ise son dakikası oldu. İbrahim Üzülmez’i düşürüp sarı kart gören Bursasporlu Volkan, alkıştan dolayı hemen ertesinde bir sarı kart daha gördü. Bu sefer alkışlayan ise Beşiktaşlı taraftarlar oldu.

İkinci yarıya Beşiktaş, orta sahasını biraz daha hücuma yöneltmek için Necip-Tabata değişikliği ile başladı. Bu değişiklik 56. dakikada yaşanan pozisyonda olumlu olduğunu gösterdi. Tabata’nın ara pasında Holosko tribünleri heyecanlandırdı ama gol çıkmadı. Fakat 8 dakika sonra aynı pozisyonda bu sefer gol geldi. Bu golün, o baskı anının üçüncü pozisyonunda geldiğini söylememek de haksızlık olur. Ersan’ın da pozisyon bulduğu bir üçlemeden gol çıktı.

Maçın bundan sonrası Bursaspor’un mücadelesi ve Beşiktaş’ın gol bulma çabası ile geçti denebilir. Yalnız 78. dakikada Bursaspor’un kaçırdığı gol, inanılması zor bir pozisyondu. Burada Guti’ye özel bir kaç kelime yazmak gerek. Bu pozisyon yaşandı ve top O’na geldi. Hemen faul alıp takımı sakinleştirdi. Guti’nin bu tecrübesi ve yeteneği bir oyuncunun verebileceklerinden daha fazlasını veriyor Beşiktaş’a. (85. dakikada iki oyuncunun ortasından geçerek yaptığı çalımı ve aldırdığı sarı kartı da unutmamak gerek. Özel bir andı.) 87. dakikada da yine özel bir an oldu. Bir Bursasporlu taraftar sahaya girdi. Amacı neydi, ne yapmak istiyordu bilinmez. Zaten yeteri kadar gergin bir maçta böyle bir hareket…

Maçın kalan bölümünde kayda değer bir durum olduğu söylenemez. Sahayı dikine dört parçaya bölüp, Beşiktaş kale önüne 1 dersek, maç neredeyse 90 dakika 3. bölgede oynandı. Oyuna giren Sercan’ın bir kere, o da ofsaytta topla buluşabilmesi de Bursaspor’un tüm etkisini ortadan kaldırdı. Bursaspor 7 puan önde çıktığı karşılaşmadan yenilgiyle ayrılarak 2. yenilgisini almış oldu. Beşiktaş da, bu hafta üstünde olan takımlardan bir tanesini yenerek yukarıya daha bir yaklaşmış oldu. Herhalde maçı en rahat izleyen tribündeki Şenol Güneş’ti. Takımı bu skorla zirvede yalnız kalmış oldu.

Son olarak umarım bu maç sonrasında bir saha kapama olmaz. Bu atmosferi her takımın ve her takım taraftarının yaşaması gerekli. Bursasporluların bu maça gelebilmelerinin belki bir güzel yanı da bu.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.