Başbakana açık mektup – Ergin Cinmen

Ergin Cinmen’in Başabkan Binali Yıldırım’a yazdığı mektup p24blog.org‘dan alındı

“O 144 kişinin ismi ve hakkındaki suçlama bellidir. Hiçbiri katillikten, soygunculuktan, çocuk istismarcılığından soruşturulmamaktadır”
Sayın Binali YILDIRIM
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı,

23. Mart 2017 tarihli gazetelerde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın bir açıklaması çıktı. Cumhurbaşkanı,  Federal Almanya Devleti Şansölyesi Merkel’e bir konuda yanıt anlamına gelecek açıklama yaparken halen farklı ceza ve tutukevlerinde tutuklu bulundurulan 144 adet gazeteci, yazar, öğretim üyesi olan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşına karşı bir cumhurbaşkanına asla yakışmayacak, aşağıda özetle belirtilen beyanlarda bulunmuştur.

“…Bu gazeteciler kim biliyor musunuz? İçlerinde katilden soyguncuya, çocuk istismarcısına kadar var. İçlerinde gazeteci yok. Bir liste geldi 144’ü terör suçundan cezaevinde bulunuyor. (…) Ne ararsanız bunlarda var…”

Cumhurbaşkanının bahsini ettiği o 144 kişinin ismi ve hakkındaki suçlama bellidir. Hiç biri de katillikten, soygunculuktan ve çocuk istismarcılığından soruşturulmamaktadır. Hepsinin suçlanmasındaki ortak neden kendi siyasi ve sosyal görüşleri doğrultusundaki muhalif konumlarıdır.

Ayrıca Anayasanın 15. Maddesinin son fıkrası, insanlık âleminin yüzlerce yıllık birikimini şu şekilde kaleme almıştır: “Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.”

Cumhurbaşkanının da bildiği üzere bahsini etmiş olduğu insanlar arasında dünyaca ünlü üniversite öğretim üyeleri, yayıncı, gazeteci ve yazarlar var. Kamuoyunca ve sizce de malum olduğundan ve ayrıca bir mektup boyutunu da aşacağından ülkemizin yüz akı bu insanların tek tek kariyerinden bahsetmeye gerek görmüyorum.

Cumhurbaşkanının yukarıda yazılı beyanları belki Recep Tayyip ERDOĞAN’a yakışmaktadır ama bu devletin Cumhurbaşkanına asla yakışmamaktadır.

Bilindiği üzere Anayasamızın 105. maddesinin son fıkrasına göre Cumhurbaşkanının vatana ihanet dışında cezai sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle hakkında suç duyurusunda bulunma olanağı yoktur. Yani açıkça suç teşkil eden bu ifadeleri şu anda soruşturabilecek hiçbir yargı kuruluşu bulunmamaktadır.

Yani açıkça hukuk ihlal edilmiştir ama bunu soruşturacak bir merci bulunmamaktadır.

Sayın Başbakan, siz yalnızca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı değilsiniz, ayrıca Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de Genel Başkanısınız. Her iki açıdan da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yönetiminden, ülkenin uluslararası alanda saygın ülkeler arasında bulunması gereğinden de sorumlusunuz. Yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi gerek anayasa ve gerekse davranış kuralları açısından  sorumsuz bir kişilik değilsiniz. Buna karşılık bu ülkenin idaresi açısından herkesten fazla sizin sorumluluğunuz bulunmaktadır.

Hem Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olmam, hem de bahsi edilen 144 kişi arasında müvekkillerimin de olması nedeniyle bu mektubun gönderileceği adresin siz olduğunuzu düşündüm.

Yukarıdaki belirlemelere siz de içinizden de olsa katılıyorsanız, Cumhurbaşkanının bu ve bu gibi sözleri sarf etmesinin engellenmesine çalışmanızda hem bu ülke yurttaşları hem de bulunduğunuz makam açısından sonsuz yarar bulunmaktadır.

Kolaylıklar diliyorum.

Av. Ergin Cinmen                 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR