Baraj

Cok verimli bir nehir düşünün.

Suları bereket ve mutluluk getiren. Dinamizm taşıyan.

Sonra nehrin üzerinde kocaman bir baraj düşünün.  Çok büyük bir baraj.

Bir mühendislik mucizesi olarak görünenlerinden…

Atatürk barajı gibi…

Baraj yıllardır suyu engelliyor.   Barajın ötesi kuraklıkla boğuşuyor. Susuzluk diz boyu…

Suyu kontrol edenler, istedikleri zaman halka bir parmak bal çalıyor, istedikleri zaman çalmıyorlar. Kontrol tamamen onların elinde.

Barajın aşağısındaki insanlar o barajla yaşamaya öyle bir alışmışlar ki artık barajın varlığının bile farkında değiller…  Ya da sorunun barajda değil nehirde olduğunu bile düşünenler var.

Barajı yapanlar sadece inşa etmemişler onu. Onu koruyan kollayan mekanizmaları da kurumları da kurmuşlar. Silahlı korumaları da var barajın, varlığını hukuki olarak destekleyen mekanizmalar da…

Baraj yıkılırsa bölünürüz diyen de var. Barajı devlet olarak görenler de…

Baraj elden gidiyor muhabbeti almış başını yürümüş.

Sonra, barajın ürünü olan, barajdan beslenen bir grup insan düşünün. Yemişler, semirmişler, barajın varlığından aldıkları gücü baraja karşı kullanmaya karar vermişler. Barajın kurumlarına savaş açmışlar bir nevi.

Barajın, kocaman, sağlam betonarme duvarına küçük, küçücük bir çivi ile çatlak açmaya çalışıyorlar. Halka da “yetti artık, yıkalım şu barajı” diyorlar.

Büyük ihtimalle dürüst değiller, belki de barajı yıkmak gibi niyetleri yok.

Belki tek dertleri barajın kontrol paneline geçmek. Ya da barajın kollayan kurumlara gözdağı vermek.

Ama bir barajı yıkmaya bir çatlak yetebilir. Belki de yetmez ama denemeye değer.  Çatlak zincirleme bir reaksiyon başlatır belki. Çatlak çatlağı izler, sonunda barajın duvarı dayanamaz ve yıkılır.

Baraj yıkılırsa, huzur gelecek çünkü insanlar daha özgür daha mutlu olacaklar. Suyu elinde tutana muhtaç olmayacaklar.

Baraj yıkılırsa onun kurduğu, semirttiği, göz edip kolladığı kurumlar da, gruplar da suyun altında kalıp yok olacak. Çiviyi çakmaya çalışan küçük grup da buna dahil.

İşte bu baraj 12 Eylül düzeni, Anayasası… Referandum da küçük, küçücük bir çivi… Bu yüzden umut edip EVET demek gerek.  AKP’ye rağmen EVET.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Otoban

Otoban yapılmaya başlanmasıyla birlikte şehrin küçük nüfusunu oluşturan otomobil sahipleri yayalara değil, yayalar onlara tabi kılınmaya başlandı.

Kazdağlarını savunmak ve kurumların sessizliği: Yeni toplumsallık

'Üzerinde düşünülmesi gereken, neoliberal pratiklerle frenlenmiş toplumsal dinamik ve mekanizmaların baskı ve zor araçlarıyla kuşatıldığı şartlarda nasıl bir direnişin örülebileceğidir.'

Tanrı ve şiddet

İlahi şiddetin amacı hukuksal bir yaptırım ya da düzen değil, aksine kurbandır.

Açık Radyo’dan mesaj var: Buradayız, hazırız, neşemiz daim!

'Kainatın tüm seslerine açık' Açık Radyo,, sesini kesmek isteyenlerine inat cıvıl cıvıl, hareketli, ziyaretçi akınından başını kaldıramadan 30. yaş gününe ve dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

EN ÇOK OKUNANLAR