İklim krizine dur diyebilmek için başta kömür yatırımlarının olmak üzere tüm fosil yakıtların üretimine ve kullanımına dayanan endüstriyel yatırımlara dur dememiz gerekiyor. Ne yazık ki bu yatırımlar dünyada hızla devam ediyor. Bunun arkasındaki sebeplerin en başta geleni ise bankaların bu yatırımları hala kazançlı görerek fosil yakıt endüstrisine destek olması.
Aralarında Rainforest Action Network ve Sierra Club gibi çevre örgütlerinin de olduğu bir grup tarafından geçenlerde yayımlanan bir raporda verilen sayılara göre, dünyanın en büyük bankaları son beş yılda fosil yakıt endüstrisine 3,8 trilyon dolar akıttı.
Belki daha da önemlisi bu bankalar, geçtiğimiz 2020 yılında petrol, gaz ve kömür şirketlerine Paris Antlaşması’nın imzalandığı 2016’da olduğundan daha fazla finansman sağladı. Bu anlaşmayla küresel ortalama sıcaklık artışlarını 2 derecenin altında tutmak için salımları hızla azaltmayı taahhüt eden ülkelerin bankalarının fosil yakıtlara olan desteği artırmaları, Paris Anlaşması konusunda ne derece ciddi olduklarını da tartışmaya açıyor.
Pandemi de durduramadı
Pandemi nedeniyle fosil yakıtlara olan talep azaldığı için, 2020’de sağlanan finansman, 2019 yılına göre genel olarak %9 daha düşük oldu. Ancak gene de 2020’nin ilk yarısı, Paris Anlaşması’ndan bu yana herhangi bir altı ayda sağlanan en yüksek fosil yakıt finansmanına tanık oldu.
Rapora göre, bir ABD bankası olan JP Morgan Chase 2020 yılında 51,3 milyar dolarlık fosil yakıt finansmanı sağladı. Bu miktar 2019’da sağlanandan %20 daha az, ancak gene de JP Morgan Chase dünyanın en büyük fosil yakıt finansörü.
ABD bankaları fosil yakıt finansmanında lider olsalar bile Avrupa bankaları da Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi söylemlere karşılık bu alanda çok da geride kalmıyor. İklim stratejisinde lider olmayı taahhüt eden Fransız bankası BNP Paribas, 2020 yılında bir önceki yıla göre %41 artışla 40,8 milyar dolarlık fosil yakıt finansmanı sağladı. Rapora göre, bankanın fosil yakıt finansmanı 2016 yılından bu yana %142 arttı.
Türkiye’deki yatırımcılar
Ülkemizdeki bankalara baktığımızda, yabancı ortaklı bankalar arasında 2016-2020 yılları arasında fosil yakıtlara 121 milyar dolarla en fazla finansman sağlayan 10. banka olan BNP Paribas ortaklığındaki TEB Bankasını görüyoruz. Türkiye’de de şubeleri olan HSBC 111 milyar dolar fosil yakıt finansmanı ile 17. sırada. Ülkemizde de faaliyet gösteren Credit Suisse 82 milyar dolarla 19. sırada bulunuyor.
Ülkemizde Oyak Bank’ın hisselerini 2007 yılında satın alarak hizmet vermeye başlayan ING Bank 44 milyar dolarla 28. sırada, Garanti BBVA’nın hissedarı BBVA 22 milyar dolarla 42. sırada kendisine yer buluyor.
Özellikle iklim krizini dikkate almadan yabancı bankalardan finansman bulmakta zorlanan bankalarımız yavaş yavaş hem fosil yakıt finansmanından uzaklaşmaya hem de verdikleri kredilerin geri dönüşü için iklim krizinin etkilerini değerlendirmelerine dahil etmeye başlıyor. Örneğin Akbank geçtiğimiz ay yayımladığı örnek bir kararda bugünden başlayarak yeni kömürlü termik santral yapımına finansman sağlamayacağını ve KOBİ’lerin kömür madenciliği ve kömür taşımacılığı alanındaki yatırımlarını da desteklemeyeceğini duyurdu.
Ancak bazı bankaların da fosil yakıt finansmanından çıkmak için 2040 gibi son derece geç bir tarih belirlemeleri kendileri ve özellikle de sürdürülebilirlik iddiaları için gerçekten talihsiz bir karar oluyor. Bildiğiniz gibi, bir kömürlü termik santralini bugün finanse ederseniz bu santralin 40-50 yıl daha çalışmasını garanti etmiş oluyorsunuz. 2040 yılına kadar finansmanı sürdürmek neredeyse yüzyılın sonuna değin fosil yakıtlara bağlı kalmamızı desteklemek anlamına geliyor.