Foto-voltaik (PV) güneş enerjisi endüstrisinin öncü ülkelerinden biri olan Avustralya’da, ev tipi-küçük ölçekli güneş panelleri sektöründe inanılması güç büyümeler yaşanıyor.
Sektörden yapılan açıklamalara göre, Avustralya’da foto-voltaik (güneş ışınlarından doğrudan elektrik üreten) panel piyasasında son 4 senede %6900 civarında bir büyüme gözlemleniyor.
Enerji sektöründe danışmanlık veren SunWiz firmasının geçen ay yaptığı açıklamaya göre, çatılara yerleştirilen ev tipi (10 kW’den küçük) güneş panelleri istatistiklerinde Avustralya 2011 yılında Almanya’yı da geçti. Ülkede 2011 yılında toplam 795 MW kurulu güçte güneş paneli kurulurken bu miktar Almanya’da 759 MW kaldı.
Ülkedeki ev ve binaların çatılarında şu anda toplam 1.7 Gigawatt (1700 MW) kurulu güçte güneş paneli var. Bu rakamın yıl sonuna kadar 2.000 MW‘a ulaşması bekleniyor. Avustralya Enerji Piyasaları Düzenleme Kurumu (AEMO)’nun geçtiğimiz aylarda yayınladığı bir rapora göre Avustralya’da sadece çatılardaki küçük ölçekli güneş panellerinin toplam kurulu gücü 2030 yılında 12.000 ila 18.000 MW olabilecek. Enerji şirketleri SunWiz ve Solar Business Services ise 18.000 MW eşiğine 2022 yılında bile ulaşabilineceğini belirtiyor.
Öte yandan, Avustralya’da enerji konusunda en yetkili kurumlarından Doğal Kaynaklar ve Enerji Ekonomisi Dairesi (BREE) tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan başka bir raporda da çok çarpıcı öngörülerde bulunuluyor. Yapılan hesaplamalara göre, en geç 2030 yılında dünyadaki en ucuz elektrik üretim yöntemi orta-büyük ölçekli güneş enerjisi olacak.
Avustralya’nın güneş enerjisindeki bu büyük yükselişinin nedenleri olarak farklı etmenlerin bir araya gelmesi gösteriliyor. Avustralya piyasasına hızla girmeye karar veren ABD’li üretici Sungevity’ten Danny Kennedy’ne göre sebeplerden biri yüksek elektrik fiyatları: “Şebekeyi kötü yönettiğiniz ve dağıtım maliyetleri nedeniyle fiyatlarınız yükseliyor. Toplum kabullenmiş güneş panellerini. 4 milyona yakın Avustralyalı ısıtması veya elektriği güneşten gelen evlerde yaşıyor, bu da demek oluyor ki insanlar ‘güneşin yeterli olmadığı’ yalanlarına kanmıyor.”
Güneşten elektrik üretme maliyetlerinin bu kadar hızla düşerken fosil yakıtlardan elektrik üretmemaliyetlerinin giderek artmasının nedenini ise Kennedy şöyle açıklıyor: “Foto-voltaik enerji fosil yakıtlarıyla rekabet etmez aslında, 1880’li yıllarda İngiltere’de keşfedilmiş olan buharlı tribün teknolojisiyle rekabet eder. Olayın temelinde, elektrikle su kaynatma fikrinin hiç de verimli olmaması yatıyor. Güneş enerjisi fotosentez aracılığıyla bitkilerin bedeninde hapsedilir, bitkiler yerin altında kalır ve 200 milyon yıl sonra petrole dönüşür, siz bu petrolü çıkarırsınız, yakarsanız, yakmayla ortaya çıkan ısıyla kaynamaya başlayan suyun buharı bir pervaneyi döndürür, o pervanenin ucundaki dişliler de elektrik üretir – baştan sona verimsiz ve anlamsız bir sistem. Foto-voltaik güneş panellerimizde ise oturur, gelen ışığın %15’ini doğrudan elektrik olarak evine alırsın.”
Türkiye’de ise hükümet var gücüyle 1880’lerin teknolojisi olan termik santrallere yatırım yapmaya devam ediyor.
(Reneweconomy.com.au, Yeşil Gazete)