Bu referandumu değerlendirirken bence dikkat edilmesi gereken en temel şeylerin başında artık AKP’nin geçmişteki gibi mazlum edebiyatından beslenemeyecek olması geliyor.
Artık AKP’nin ülkenin demokratikleşmesi konusunda ayağını sürüdüğü ve yavaşlamalar ile ilgili ortaya attığı bahaneler ortadan kalkmış durumda.
Türbanı çöz denildiğinde ne diyordu AKP; “Yargı izin vermiyor, statüko engelliyor”.
Ergenekon’da ne diyordu; “HSYK bakın savcıları görevden almaya çalışıyor”.
AB standartlarının uygulamaya geçmesinde de aynı dertten yakınıyordu “Yargı uygulamaya geçirmede yavaş kalıyor”.
327 kararı, Şemdinli Savcısının başına gelenler ve daha niceleri hepsi AKP’nin mazlum edebiyatı yapmasına olanak sağlıyor, ekmeğine yağ sürüyordu.
Özetle, herşeye bir kulp bulunuyordu. Bu kulplar içi boş kulplar da değildi üstelik. Askeri vesayet ve juristokrasi, oy anlamında hep AKP’nin işine yaramıştı. Şimdi bunlar ortada yok artık.
Ayrıca, açılım konusundaki psikolojik engeller de ortadan kalktı. MHP’nin faşist politikası ve halkın milliyetçi tepkisinden korkan AKP, açılım konusunda geri adım atmıştı hatırlarsanız. Ama MHP’nin referandum sürecinde de devam eden bu politikasına halk prim vermedi. Aksine AKP’ye bir nevi açılıma devam mesajı çıktı MHP’nin kalelerinden.
Artık bahane üretebileceği bir ortam kalmadı, çözemediği, çözmek istemediği mağdur edebiyatı yaptığı tüm konularda adım atmak zorunda Tayyip Erdoğan ve ekibi.
Türban, Ergenekon davası, Hrant Dink cinayeti soruşturması, Demokratik açılım, askerin sivil otoriteye müdahalesi, AB katılım müzakereleri ve daha nice konu AKP’nin elinde patlayabilecek birer bomba artık.
Kendilerinin bile beklemediği düzeyde yüksek oyla geçti anayasa değişiklikleri.
Sadece MHP’nin kalelerinden değil, İzmir’den de Antalya’dan da Adana’dan da beklenenden daha fazla evet çıktı. Bu oylar AKP’nin oyları değil olmayacak da; ama bu oylar değişime yönelik talebin, demokrasi özleminin oyları. Halk bir mesaj veriyor politikacılara; Barış ve demokrasi isteniyor artık, kuru milliyetçi salvolara artık daha az insan kanıyor.
Halkın bu verdiği mesajı; herkes gibi AKP de iyi anlamalı. Yukarıdaki sorunlara ya samimi, demokratik ve katılımcı çözüm üretecekler ya da seçimle geldiler, seçimle gidecekler.
13 Eylül 2010’un dünden tek farkı: Artık elimizdeki kozlar daha iyi; Demokratik bir Türkiye için mücadeleye durmadan, bıkmadan devam!