Anti-Militarist Misiniz ?

Yeşiller Göreve Ordu Nöbete

“/Türkiye Siyasetinde Ordunun Rolü: Asker-Sivil İlişkileri, Güvenlik Sektörü ve Sivil Denetim/” konulu uluslararası bir konferans Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından Türkiye Temsilciliği, 21-22 Kasım 2009 tarihlerinde İstanbul Larespark Otelinde düzenleniyor

KARMA

Konferansla, Türkiye siyasi sisteminde ordunun rolünü, siyasetin sivilleşmesini ve güvenlik sektörü reformunu uluslararası deneyim ve tecrübeler ışığında masaya yatırmayı, böylelikle Türkiye’de demokratikleşme sürecine ilişkin sürdürülen tartışmalara ve bu konuda atılması gereken adımlar hakkında netliğe kavuşmasına katkıda bulunmayı hedeflendiği belirtiliyor. Konferans sırasında Türkiye’nin bu konularda en tecrübeli araştırmacıları bilgilerini sizinle paylaşıyor. Konuşmacılar arasında İsmet Akça, Yaprak Gürsöy, Ömer Laçiner, Yılmaz Ensaroğlu ve Joost Lagendijk bulunuyor.

Konferansta tartışmaya açılan konular şöyle sıralanıyor;

Türkiye Cumhuriyeti’nin Siyasi Sisteminde Ordunun Rolü_MGK

Yüksek Askeri Şura,

Sivil ve Askeri Yargı Ayrımı,

Savunma Bütçesi,

Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK),

Ergenekon Derin Devlet,

Avrupa Birliği

Konferansta ayrıca, TESEV tarafından yayımlanan “/Almanak Türkiye 2006–2008: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim”/* adlı çalışmada tespit edilen sorunlar esas alarak hazırlanan */Güvenlik Sektörü Reformu Siyasa Raporu/* tanıtılarak tartışmaya açılıyor. Almanak editörleri Ali Bayramoğlu ve Hale Akay tarafından hazırlanan ve Almanak’ta güvenlik sektörüne ilişkin ortaya konan sorunlara dair somut çözüm önerileri sunan raporla, güvenlik sektörünün sivil gözetimine ilişkin reform politikaları için yol gösterici olmayı hedeflendiği belirtiliyor.

Böylesine önemli bir konuda bu konferanslara doğrudan yerli bir kurumun düzenleyici olmamış belki de olamamış olmasını da doğrusu düşündürücü buluyorum.

Bu konferansın konusu, darbelerin siyasi yaşamdan çıkması, Türkiyenin militarist bir sosyal yaşamdan kurtulması açısından son derece değerlidir. Bununla birlikte Türkiye’nin kendi ordusunun efendisi olması için öncelikle Cunta Anayasasını yırtması gerekliliği ortada duruyor.

Ordu-Millet masallarıyla yetiştirilen insanlardan örülü bir toplumda halkın oyuyla seçilenlerin hiyerarşik olarak bir erden sonra geldiği anlayışıyla Türkiye insanlarını, yurttaşlarını güvensiz bir yaşama mahkum edenlerin yeni bir anayasayla ve demokratik kurumların sivil toplumun önünü açarak hesaplaşması ve Barış’ın kurumsallaşması da büyük önem taşıyor.

Bu bağlamda  Vicdani Red Hakkının yasalaşması da Ordunun Rolü tartışmalarının sürdürülmesi açısından gündeme getirilmesi gereken diğer önemli bir konudur.  Bu tartışmaların toplumda yaygınlaştırılması işinde yeşiller diğer toplumsal hareketlenmeleri bekleme lüksüne sahip değildir.

Yeşiller, bu konuları ve Ordunun kışlasında ve sınır korumayla sınırlı, yasalarla belirlenmiş görevleri çerçevesinde iş gören bir kurum olarak yeniden yapılanmasını da gündeme almak zorundadır.

Parti olmak toplumun önünü açıcı çabayı göstermeye talip olmak demektir. Yeşiller olarak bu sınavı başarıyla verebilecek miyiz?

Görev ortada duruyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Radikalizm ve uzlaşmacılık arasında

Kent yoksullarının adaletsiz ve acı verici konumunun değişip iyileşmesi yerel yönetimlerin toplumla demokratik ve katılımcı bir ilişki kurmasıyla mümkün olabilir mi? 

Gürcistan Tiyatro Festivali’nde distopik bir geleceğe bakış – Seda Elhan

Distopyanın kapsülünde sergilenen bir gelecek sorgulaması olan 'Home, To Zero' çevre bilinci üzerine kafa yoran herkesin ilgisini çekecek bir yapım. Tiflis'e yolunuz düşerse mutlaka izleyin.

Doyranlılar, nehirlerine HES yapılmasına karşı kararlı: İzin vermeyeceğiz!

Suyu ancak bölge halkının ihtiyaçlarını giderebilen Doyran Nehri 'ne HES projesinin ÇED toplantısı, halkın güçlü itirazlarına sahne oldu.

Kardeşimi kim öldürdü?

Ne Reşit Kibar cinayeti ne Narin Güran cinayeti ne de Ayşenur Ezgi Eygi cinayeti münferit ve tesadüf cinayetler değil. Hepsinin tetikçisi aynı.

Barış

Barış sözcüğünü dünyanın pek çok bölgesindeki savaş ortamlarıyla yan yana getirildiğinizde 'nasıl, ne pahasına ve ne kadar sürdürülebilir' barış sorularıyla karşılaşıyoruz.

EN ÇOK OKUNANLAR