Editörün SeçtikleriEkolojiManşet

Akbelen’e kıyan YK Enerji’nin ‘yeşil aklama’ çabası neyi gizliyor?

0
Fotoğraf: DHA

Akbelen Ormanı‘ndaki katliama neden olan Yeniköy Kemerköy Enerji Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (YK Enerji) yeni bir yeşil aklamaya (greenwashing) imza attı. Peki ama şirket neyi gizlemeye çalışıyor, neden aklama çabasına giriyor? Hem proje içerisindeki çelişkileri hem de aklama çabalarını Doğa Koruma Politikaları Uzmanı Itri Levent Erkol ve deniz çayırı projesi yürütücüsü ve Deniz Biyoloğu Dr. Mert Gökalp‘e sorduk.

Ekokırıma neden olan ve iklim krizine karşı verilen mücadelenin bir parçası olmak yerine krizin etkilerini artıran şirketler, dünyada olduğu gibi Türkiye‘de de doğa ve iklim düşmanı faaliyetlerini  gözden uzakta tutmaya, üzerini örtmeye yönelik PR çalışmalarına sık sık başvuruyor.

Muğla‘da işlettiği eski teknolojili iki termik santrale kömür sağlamak için Akbelen Ormanı’nı yok etmek isteyen YK Enerji’nin bunun için seçtiği yol, “Akdeniz’in oksijen kaynağı, Posidoina çayırları, Kemerköy’de yeniden hayat bulacak” diye lanse ettiği projesi.

LİMAK ve IC-İçtaş‘ın ortaklığındaki YK Enerji, Milas ilçesine bağlı İkizköy‘deki  Akbelen Ormanı‘ndaki ağaçları bir bir yok eden şirketin ta kendisi. Bu süreçte ne ormandaki bitki örtüsünü ne canlıların yaşam alanlarını ne de bölge halkının taleplerini dikkate almadan yıkımı sürdüren şirketin kendini “deniz çayırı koruyucusu” olarak öne sürmesi, iktidara yakın pek çok medya kuruluşu tarafından da “satın alındı.”

İkizköy'de yaşayan yurttaşlar YK Enerji'nin ormanı yok etmemesi için yıllardır mücadele veriyor. O süreçten bir kare.

İkizköy’de yaşayan yurttaşlar YK Enerji’nin ormanı yok etmemesi için yıllardır mücadele veriyor. O süreçten bir kare.

Şirket, ekosistemi koruma çabasına giriştiği görüntüsü verdiği yeşil aklama çabasını özetle şöyle anlatıyor:

“Deniz ekosisteminin kritik canlılarından ve Posidoina çayırlarının yayılımını artırmak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı, Muğla İl Tarım Müdürlüğü ve YK Enerji iş birliğinde, Doğu Akdeniz Üniversitesi danışmanlığında özel bir proje başlatıldı. Akdeniz’de önemli bir karbon yutak alanı ve su altı canlılarının oksijen kaynağı olan Posidoina çayırlarının sayısını artırmayı hedefleyen proje, YK Enerji’ye ait Kemerköy sahasında hayata geçirilecek. Üç yıl sürecek proje tamamlandığında yaklaşık 285 futbol sahası büyüklüğünde 200 hektarlık bir alanda Posidonia çayırları çoğaltılıp koruma altına alınacak.”

Yeşil bir kurum algısı yaratma çabası

Söz konusu haberi (!) farklı açılardan ele almak gerektiğini belirten Doğa Koruma Politikaları Uzmanı Itri Levent Erkol, bunlardan ilkinin metin içerisindeki “Akdeniz’de önemli bir karbon yutak alanı” vurgusu olduğuna dikkat çekiyor:

“Bildiğimiz üzere YK Enerji ve Limak Holding karbon yutak alanları oluşturarak uluslararası mecrada ‘yeşil’ bir kurum algısı yaratıyor ve böylelikle ürettiği emisyonu şu kadar yutak alan oluşturdum ve karbon sertifikam var diyerek meşrulaştırıyor. Oysa karbon sertifikası veya yutak alanı oluşturmanın yanı sıra Paris İklim Anlaşması’nın belki de en önemli maddesi mevcut karbon yutak alanlarının korunması iken şirket devletin kolluk kuvvetlerinden aldığı güçle bölgedeki en önemli yutak alanlarından biri olan Akbelen Ormanı’nı yok etti.”

Dr. Mert Gökalp de “Birtakım şeyleri gördüğü zaman detayları hiç incelemeden, bakmadan bile hemen bir greenwashing (yeşil yıkama) olduğunu insan anlıyor. Ama detaylara girdiğiniz zaman birtakım büyük sorunlar ortaya çıkıyor” diye söze başlıyor.

YK enerji'nin tarumar ettiği orman

Şirketin ormanın bir bölümünü Ağustos 2023’te tüm tepkilere rağmen sabah 6.00 sularında kesmeye başladığı Akbelen’den bir kare – Fotoğraf: Cansu Acar

‘Geçmişini hepimiz biliyoruz’

Şirket projenin Kemerköy sahasında hayata geçirileceğini aktarmıştı. Bu santrallerin oldukça karanlık bir geçmişi bulunuyor. Dr. Gökalp de bu geçmişle ilgili şunları sıralıyor:

“Daha önce YK Enerji’nin Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerinin -Yatağan ve Ören’deki termik santrallerin- geçmişini hepimiz biliyoruz. Halka rağmen insanlar istemeden, tepeden indirme, hükümet tarafından çeşitli insanları zengin etmek için, sanki bizim bu enerjiye ihtiyacımız varmış gibi, başka çare yokmuş gibi santrallerin kurulduğunu ve ekosistemin doğanın zarar gördüğünü, köylerin yerlerinden boşaltılmak zorunda kaldığını, suların ve havanın kirletildiğini, Yatağan’ın Türkiye’nin en zehirli, en çok kanser vakalarının hastalıkların görüldüğü yerlerden biri olduğunu, Akbelen’deki ormanların ve diğer ormanların kesildiğini, yani bu kömür sağlamak için veya işte farklı madenler sağlamak için veya suyu temizlemek için veya külleri yok etmek için eko kıyımlar yapıldığını biliyoruz. Şimdi tüm bunların içerisine yeni bir harika(!) bir şey eklenmiş oldu! Yaratıcılıkta sınır tanımıyorlar.”

‣ YK Enerji’nin ‘çevreci’ söylemlerine karşı İkizköy’den yanıt: 34 yılda 35 bin erken ölüm

Akbelen Ormanı ve yanıbaşındaki kömür madeninden bir kare. – Fotoğraf: Dilan Ela Pamuk

Bilimsellikten uzak bir bilimsel proje

Levent Erkol ise YK Enerji tarafından paylaşılan metinde Posidonia çayırlarının Caretta Caretta kaplumbağalarının en önemli besin maddesi olduğu ifadesine dikkat çekerek bilimsellikten ne kadar uzak olunduğuna işaret ediyor:

İribaşlı Deniz Kaplumbağaları yani Caretta carettalar iddia edildiği gibi otçul değil etçil canlılardır ve en önemli besin kaynakları yengeçler, deniz kestaneleri, deniz anaları ve diğer omurgasızlardır. Yalnızca bu kadar önemli ve iyi bilinen bir bilginin bile metinde yanlış paylaşılmış olması adı geçen projenin ne kadar bilimsellikten uzak olduğunun çok temel bir göstergesidir.”

Posidoina çayırları - Fotoğraf: Akdeniz Koruma Derneği- yk enerji

Posidoina çayırları – Fotoğraf: Akdeniz Koruma Derneği

Denizel ekosistemi nasıl etkileyecek?

Muğla İl Tarım Müdürü Muhammed Sevinç’in açıklamasına işaret eden Erkol  “Muğla İl Tarım Müdürlüğü kendi yetki alanında bulunan Milas İlçesi sınırları içerisinde AB Coğrafi Etiketine sahip Milas Zeytini ve SlowFood International tarafından Ark of Taste olarak ilan edilmiş yerel Dilmit çeşidi zeytini korumak için ve yasal sorumluluklarını yerine getirmek adına Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20. Maddesi’ni uygulamak yerine YK Enerji’ye alkış tutmakta” diyor ve ekliyor:

“Bir diğer taraftan termik santralin soğutma suyunun denizel ekosisteme etkileri konusunda herhangi bir bilgimiz yok.”

Benzer işler, benzer aklamalar

Deniz çayırlarının ötesinde en başında Türkiye’deki termik santrallerin arkeolojik sit alanları ya da antik kentler dikkat alınmadan kurulduğuna dikkat çeken Dr.  Gökalp de BOTAŞ’ın Saros Körfezi‘ndeki deniz çayırı taşıma projesini hatırlatıyor.

‣Saros vandalizme kurban edilmesin 

Saros Körfezi’ndeki projeye de uzun zamandır tepkiler devam ediyor. BOTAŞ’ın sitesinde deniz çayırlarının taşınması projesiyle Yeşil Elma Ödülü aldığı belirtiliyor.

Termik santral için açılan madenin yok ettiği noktada önceden bir köy bulunuyordu; Işıkdere'den bir kare - Anonim

Termik santral için açılan madenin yok ettiği noktada önceden bir köy bulunuyordu; Işıkdere’den bir kare – Anonim

Gökalp, Saros Körfezi’ndeki projenin ‘Çevreye zararımız olmayacak. Deniz çayırlarının hepsini başka yere nakledeceğiz’ ve ‘Dünyada, Türkiye’de ilk defa bir yöntemle biz deniz çayırlarını nakledeceğiz’ ifadeleriyle ortaya atıldığını hatırlatarak şunları aktarıyor:

“Bu yapılıyor bildiğim kadarıyla. Ne yaptılar, ne ettiler ortalıkta bir şey yok, gazete haberiyle öğreniyoruz bu tarz şeyleri. Deniz çayırlarını taşımak çok sıkıntılı bir şey. Hani karada olduğu gibi siz bir orman taşıyorsunuz, diyelim. ‘Bu orman tutacak mı? Ne olacak? Niye taşınıyor, yani niye yerinden ediliyor?’ gibi bir takım durumlar var. Onun haricinde deniz çayırları özelinde, evet ekim işlemleri gerçekleştirilebiliyor ama bunların daha kısa yapraklı olan, daha az ömürlü olan deniz çayırlarında daha fazla tutma olanağı var. Ama Poseidonia gibi uzun yapraklı, dünyanın en büyük köklerine, yapraklarına sahip çok yıllık bir bitkinin tutması, ekilmesi, taşındığı yerde veya getirildiği yerde olması öyle kolay değil. Çok ciddi araştırmalar gerekiyor ve bunu yapabilen çok az nokta var dünyada. Türkiye’de yapılmadı.”

Fransa‘da, Marsilya‘da, İtalya‘da, İspanya‘da ve Portekiz‘de söz konusu nakil işleminin yapıldığı birtakım noktalar olduğunu belirten Biyolog Dr. Gökalp, ayrıca şunları aktarıyor:

“Ama bunu yapmadan önce yörenin yerel insanlarıyla, bilimcilerle, yönetimlerle, halkla beraber bu noktada bir taşıma işleminin yapılmasına bir onay alıyorlar. Bakıyorlar; bir zarar görmüşlük var mı? Bu çayırlara ciddi bir şekilde etki edilmiş mi, bir şey olmuş mu diye bilimsel araştırmalar yoluyla ve raporlar yoluyla yapılıyor. Bu öyle kolay da olmuyor ve tutması falan da öyle kolay olmuyor. Çok ciddi üzerine eğilmeniz gerekiyor bunu yaparken. Sıkıntılardan bir tanesi bu.”

İkizköy direnişinden bir kare - Anonim

İkizköy direnişinden bir kare – Anonim

Cevapsız sorular

Projenin bilimsel bilgiler ve şeffaflıkla mesafesi ise yanıtı bulunmayan şu sorularda gizli:

“Sahaya bakıyorum, 285 tane futbol sahası büyüklüğünde alana yapılacak, deniyor. Bu kadar deniz çayırını nereden getiriyorsun? Nereye koyacaksın? Niye oraya koyuyorsun?  Buradaki deniz çayırları zarar gördü mü? Buradaki deniz çayırlarının zarar görmesine neden olan santralin faaliyetleri mi oldu Ne kadar miktar getiriyorsun, niye getiriyorsun? Bir de o tarafta ciddi bir şey mi var, sıkıntı mı var? Söküm işlemi yapıldı mı? Senin buna bu üniversite içerisinden bir kadron var mı? Bilgin var mı? Nasıl yapacaksın, ne kadar zamanda yapacaksın? Bunların hiç birinin yanıtı yok. Tutacak mı bunlar? Nasıl oturtacaksın, hangi yöntemi uygulayacaksınız? Nereden öğrendin bu yöntemi? Böyle bir termik santral suyuyla yaşayabilecek canlılar mı bunlar?

O kadar çok soru sorabiliriz ki bu konuyla alakalı. Hepsi bir araya gelince ilk aşamada baktığımız zaman tabii ki yani bu raporların incelenmesi gerekiyor. Özellikle STK’ların, çeşitli üniversitelerin, enstitülerin. Ama ilk görüntü maalesef çok ciddi bir greenwashing projesi olduğuyla alakalı maalesef.”

Posidoina çayırları - Fotoğraf: Akdeniz Koruma Derneği- yk enerji

Posidoina çayırları – Fotoğraf: Akdeniz Koruma Derneği

‘Uluslararası sözleşmelere aykırı’

Deniz çayırlarının bölgede artırılması için kullanılacağı belirtilen yönteme dair değerlendirmelerde bulunan Doğa Koruma Politikaları Uzmanı Itri Levent Erkol ise şunları hatırlatıyor:

“Deniz çayırları Türkiye’nin taraf olduğu Barcelona Sözleşmesi, Bern Sözleşmesi ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ile koruma altındadır. Projede türün transplantasyonundan bahsedilmektedir. Ancak transplantasyon bu bitkinin doğal yaşam ortamından sökülmesi ve termik santralın etki alanına taşınması anlamına gelmektedir. Türün doğal yaşam ortamlarından sökülmesi Türkiye’nin taraf olduğu yukarıda sayılan uluslararası sözleşmelere aykırıdır ve böyle bir çalışma yapılmadan önce mutlaka detaylı bir çevresel etki değerlendirilmesi yapılmalıdır.”

Akbelen Ormanı Eski Nöbet Alanı’ndan bir kare, Ağustos 2023- Fotoğraf: Cansu Acar

Deniz çayırlarının doğal yaşam alanı nasıl olmalı?

Biyolog Dr. Mert Gökalp, santralinin soğutma suyu alanında başlatılacağı söylenen projeye ilişkin; soğutma suyu denilen şeyin aslında deniz için ısıtma suyu olduğuna vurgu yapıyor:

“Deniz için çok makbul bir şey olmayacağını herkes anlayabilir. Neden? Ortam sıcaklığından beş ila on derece daha fazla ısınan suyu geri veriyorsun. Sistemden geçen deniz suyunu, denizden aldığın suyu oradan çalıyorsun ve geri veriyorsun. Şöyle bir şey yazmışlar: ‘Buradaki deniz suyunun bundan fayda gördüğü anlaşılmıştır’. Hangi araştırmaya, bilimsel çalışmaya göre böyle bir şey diyebiliyorsun?

Deniz çayırlarının, özellikle Poseidonia’nın Doğu Akdeniz‘de çeşitli nedenlerle hani fiziksel söküm olsun, kıyıların yok edilmesi, talan edilmesi, inşaat faaliyetleri gibi, yanlış çapalama gibi şeylerle azaldığını, alan kaybettiğini düşünürsek bir de küresel ısınmayla beraber canlıların optimal yaşam sıcaklıkları vardır ve bu sıcaklığın üstüne geçtiğiniz zaman bu canlı burada barınamaz. Çünkü fizyolojik özelliklerini devam ettiremez. Sıcak su, deniz çayırı için iyi bir şey değil. Sürekli bir sıcak suyu zerk ediyorsan, deniz çayırlarının zarar görme olasılığı olabilir.”

You may also like

Comments

Comments are closed.