Birleşen bütündedir – Birgül Hakan

İnsan doğaya egemen olma tutkusuyla ondan kopmaya başladığı günlerden bu yana, doğadan giderek uzaklaşmakla kalmamış, onu adeta düşman olarak görüp karşısına almıştır.

Üstelik, üstünlüğünü sağlama çabasında onu kıyasıya tahrip edip tüketerek. Doğa görünürde süreklilik göstermekteydi, teknoloji ise kopuklukları günlük yaşamın bir parçası haline getirdi.Bence, günümüzde siber-devrimin böylesi bir coşkuyla karşılanması, yok edilen bir dünya için tutulan yasın maskelenmiş bir ifadesi.

Belki de bundan ötürü, giderek artan sayıda insan kendi yaratısı olan dünyalarının bunaltısından kaçarak henüz dokunulmamış doğaya yönelme eğiliminde. Ancak bu kaçış girişimleri de projeler şeklinde “uygulandığından” kaybedilmiş cennetle buluşma genellikle bir yanılsama olarak yaşanıyor.

Neyi denersek deneyelim, uygarlaştırılmış dünyanın zaman-mekan sıkışıklığından kaçabileceğimiz bir yangın merdiveni yok gibi.

Doğadan kopmamızla başlayan ve evrenin bütünlüğüne uymayan ilişki modellerinin insana,acı, yalnızlık ve düş kırıklığı yaşatması kaçınılmaz bir durum.

Şartlandırılmış gözlerle baktığımızda, kazananlar ve kaybedenler varmış gibi görünebilir, ama onların kulislerine kabul edildiğinizde, böyle bir ayrımda kullanmaya alıştığınız ölçütlerin yanılsama ürünü olduğunu keşfetmek sizi şaşırtabilir.

Mesleki çalışmalarım, gözlemlerim ve kişisel yaşantılarım sonucunda, bütünden ve beraberlikten uzaklaşmış hiçbir modelin yaşanan açmazlara temelden bir çözüm getiremeyeceğine inanır oldum.

Bu belki de bugüne kadar insanların tümünün huzurunu sağlayacak  bir politik modelin bulunamamış olmasının da nedeni olabilir.

Ursula Le Guin’in Mülksüzler adlı kitabında dile getirdiği gibi:

“Devrim yapamazsınız, devrim olmanız gerek”

Politik kimliğimiz, politik sorumluluğumuzu birilerine  devredip, ardından onlardan yakınarak ya da onları körü körüne izleyerek yaşandıkça insanlığın huzurunu sağlayacak politik bir modele ulaşmamızda mümkün olmayacak.

Bunun için Eşitlik, Özgürlük ve Demokrasi şiarı ile yola çıkan EDP (Eşitlik ve Demokrasi Partisi) ile Doğaya, Çevreye, Barışa ve insanın doğayla uyumlu, Ekolojik bilgeliği esas alan toplumsal sistemin kurulması için mücadele veren, Yeşiller Partisi ile biraraya gelişini çok anlamlı buluyor, “birleşenin ancak bütünde” olabileceğine olan inancımla, başarılar diliyorum.

Halfati Haber

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR