Murat Kurum’a karşılama

Murat Kurum, kâr, rant ve fonlama bağlamında doğru bir aday olarak görülebilir. Eğer medya gücüyle son İmar Barışı'nı getiren Bakan değil de, depremle mücadele edebilen bir Bakan imajı yaratılabilirse, propaganda için durum daha da netleşir.

Adalet ve Kalkınma Partisi, şimdiye kadarki tecrübelerimize göre uzun ve çok sayıda adayın gündeme geldiği bir süreçten sonra eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum‘u İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak duyurdu.

İstanbul, Recep Tayyip Erdoğan için her zaman önemli bir yer oldu. 1994’te Belediye Başkanı seçildi. Yeni Şafak Gazetesi 19 Eylül 1994’te, Kanal 7 ise 27 Temmuz 1994’te kuruldu. AKP İstanbul’un 2019 yılında kaybetti. Güneş ve Star gazetelerinin kapanış tarihi ise 31 Aralık 2019. AKP için İstanbul, sadece “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır!” sloganından daha fazlasıydı. İstanbul, kâr, rant ve toplumun her alanına sızma fırsatları sunan bir araç haline geldi.

İmaj her şeydir: İmar Barışı mı, deprem mi?

Murat Kurum, kâr, rant ve fonlama bağlamında doğru bir aday olarak görülebilir. Çevre ve iklim değişikliğini şehircilikle birleştiren bir bakanlıkta görev yapmıştı. Genellikle çevreyi şehirciliğe tabi kılmış ve iklim değişikliğini arka plana atmıştı. AKP’nin anlayışıyla bu durum uyumlu. Eğer medya gücüyle son İmar Barışı‘nı getiren Bakan değil de, depremle mücadele edebilen bir Bakan imajı yaratılabilirse, propaganda için durum daha da netleşir. Tabi burada hemen akla şu soru geliyor: Bakanlığın yetkileriyle Belediye Başkanı’nın yetkileri arasında dağlar kadar fark var. Odaklanması gereken konular arasında da bu sefer diğer tarafa doğru dağlar kadar fark var. Murat Kurum depreme kentleri hazırlamada uzmansa; Bakanlıktan alınarak bu uzmanlığından tüm Türkiye neden mahrum bırakıldı? Şehircilik Bakanlığı’nın başında olabilecek kadar uzman değil; İBB’nin başında olabilecek kadar uzman?

Murat Kurum’un Bakanlık performansına bakalım. Öncelikle, Kanal İstanbul projesine değinmeliyiz. AKP’li iş insanlarının da ağızlarından kaçırdıkları gibi İstanbul’un kent nüfusu 30 milyon, İstanbul’un çevresiyle nüfusu 40 milyon olmadan yeni köprülerin ve otoyolların kar etmesi mümkün değil. Kurum’un görevi, İstanbul’u kalabalıklaştırmak. Bunun en kolay yolu çevre felaketi yaratacak (ve olası bir depremde müdahaleyi imkansızlaştıracak) “rüya” proje Kanal İstanbul… Kurum bu projeyi “dünyanın en çevreci ve doğaya saygılı projelerinden biri” olarak tanımlıyor.

Aynı konuşmadan devam edersek:

“Bugün, ‘Ya Kanal Ya İstanbul’ diyenlerle; ÇED Raporu’nu okumadan televizyonlarda ahkam kesenlerle, Gezi sürecinde hadsizce hükümetimizden tüm dev projelerin durdurulmasını isteyenler, Türkiye’nin tüm projelerine itiraz eden takozcu odalar ve birliklerle; bu ülkedeki her hayra fren olmaya çalışan kör ve sağır muhalefet anlayışı (…)”

“Dünyanın en çevreci ve doğaya saygılı projelerinden biridir. Proje alanının yaklaşık yüzde 52’si yeşil alan olan; sosyal donatı alanları, yürüyüş parkurları, bisiklet yolları, millet bahçeleri ve ekolojik koridorlardan oluşan Türkiye’nin en çevreci şehircilik projesidir.

Deprem Dönüşümü Rezerv Konut Alanı’nda, 500 bin nüfusuyla Dünya’nın en geniş akıllı şehri kurulacaktır. Tüm konutlar; mahalle kültürümüzü yansıtan, az katlı, yatay mimarinin hakim olduğu bir anlayışla inşa edilecektir.”

‘Doğal alanlara’ ekolojik koridor?

Ekolojik koridor olacakmış! Nerede olacakmış? Şu anda zaten üzerinde yapılaşma olmayan alanlarda olacakmış. İyi de orada doğal hayatı bir ekolojik koridora sıkıştırmanın tek yolu çevresini asfalta ve betona boğmak. Ayrıca, şehir ile o alanı buluşturmak için yapacaklarınız da daha fazla beton, daha fazla asfalt yani daha fazla ekolojik koridor demek. Ekolojik koridor ile övünen bir Çevre ve İklim Değişikliği Bakanı olabilir mi?

Paris İklim Anlaşması ve iklim değişikliği performansı, Rezerv Alan Yasası, Salda Gölü, Dipsiz Göl, ormanları yok eden madenler, Adana başta olmak üzere Türkiye’nin çöplük haline gelmesi, 6 Şubat Depremleri öncesi ve sonrası… Kurum’un listesi uzun ve bir yazıya sığmaz. Bu nedenle, bu yazı bir karşılama olsun. Seçime kadar Kurum hakkında, geçmişi hakkında ve seçilirse İstanbul’un geleceği hakkında daha fazla yazılacaktır

Koray Doğan Urbarlı
Koray Doğan Urbarlıhttp://urbarli.net
İzmir’de doğdu. İzmir Kız Lisesi’nden sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk önce Ege Üniversitesi Sosyoloji’de, sorasında da Ankara Üniversitesi Sosyoloji’de yüksek lisans yapmaya başladı. İkincisine devam ediyor. Bir kamu belediyesinin Dış İlişkiler Müdürlüğü’nde beyaz yakalı işçi olarak hayatına devam ediyor. Yeşil Gazete ekibine köşe yazıları, Türkiye, spor ve Dünya haberleri ile katkı sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR