[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Saklı olanın ardındaki: Bozkırın renkleri

Pötikare Yayınları'ndan çıkan Bozkırın Renkleri kitabının yazarı, çocuk şarkıları bestecisi Büşra Demir, bozkıra ilk bakışta göze görünen 'boşluğun' ardındakini bir çocuğun gözünden başarıyla anlatıyor.

Hani derler ya; hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Veya bakmak başka, görmek başka derler ya… İşte bu söz bana tam da sanki bozkır için söylenmiş gibi geliyor. Pötikare Yayınları’ndan çıkan Bozkırın Renkleri kitabının yazarı, çocuk kitapları yazarı ve çocuk şarkıları bestecisi Büşra Demir‘e de öyle gelmiş olacak ki; bozkıra ilk bakınca göze görünenin ardındakini bir çocuğun gözünden anlatmaya koyulmuş.

Portakal çiçeği kokan bir Akdeniz şehrinde büyüdüm.. Üniversite okumak için bir bozkır şehrine geldim. Güneşin sarısından sonra bozkırın sarısı bana dürüst olmak gerekirse, pek yavan geldi. Nerede o canlı cansız her nesneyi ışığıyla parlatan güneşin sarısı, nerede o bozkırın kuru, sararmış otları! Ama üniversiteden sonra da uzun yıllar kaldığım bu bozkır şehri bana çok şey öğretti. “Az”dan çoğu türetmeyi, “yokluk”tan çok’u var etmeyi mesela. Bu benim için  eşsiz bir bilgiydi. Çünkü kuru bozkır diye nitelenen bu şehre baktığımda sarının öteki tonları başta olmak üzere farklı renkleri, bambaşka güzellikleri görmeyi bu şehirde öğrendim. Bir şehre bakan gözle değil, gören gözle bakmayı öğrendim.

‘Düzlüğün’ altındaki renkler

Bozkırın Renkleri kitabımızda ise, bozkıra başka gözlerle bakmayı, yüzeye değil derine bakmayı öğrenen kişi kitabımızın kahramanı Fadik... Bir ormanın kenarında yaşayan Fadik için renkler demek ormanın yeşili, karın beyazı… Hayat bu ya; bir gün Fadik’in yolu bozkıra düşmüş. Fadik’in gözleri bozkıra ilk değdiğinde sadece bir düzlük görmüş. Öyle ki; Fadik  bir bozkıra değil, yanlış bir yere geldiğini zannetmiş. Ama daha derine bakınca Fadik’i bozkırda türlü türlü sürprizler bekliyormuş… Kim bilir neler neler!

Kitabımızda Fadik’in bozkırı keşfine yalnızca sözcükler eşlik etmiyor. Bu yolculukta bize kitabın yazarı Büşra Demir’in yazıp İpek Alan’ın seslendirdiği ve Deniz Türer’in düzenlediği bir şarkı da bize “Merhaba” diyor! Hatta kitabın sonunda yer alan kare kodu okutursanız şarkıyı dinleyebiliyor ve Fadik’le beraber söyleyebiliyorsunuz!

O zaman ben de bu yazıyı zahir’i değil, pinhanı görmeyi ve bunun ancak gözle değil kalple yapılabileceğini bana öğreten o çok özlediğim bozkır şehrine ithaf ediyorum…

Künye

Yazar: Büşra Demir
Resimleyen: Bengi Gençer
Yayınevi: Pötikare

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR