Geri dönüşümle birlikte toplumsal dönüşüm

Dünyada günde 2,12 milyar son katı atık üretiliyor. Bu atıkları kamyonlara doldurup art arda sıralasak yerkürenin çevresini tam 24 kez dolanırdı.

Hindistan Guwahati’de çöp toplayıcısı genç kız (Fotoğrafçı: Arash Yaghmaeian)

Dünya Ekonomi Forumu’nda (2016) da belirtildiği gibi bu hızla kirletmeye devam edersek denizlerimizde 2050 yılı itibariyle balıktan çok plastik çöp olacak[1]. Peki, neden bu kadar çöp üretiyoruz? Çünkü satın aldığımız şeylerin %99’u altı ay veya daha az süre içersinde tükenip çöpe dönüşüyor. Oysa neredeyse sıfır atık üreten, daha doğrusu atığını yeniden kullanan şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor. Aynısını tüketiciler için de söylemek mümkün. Bazı kentler ve ülkeler atıklarını yeniden kullanma ve geri dönüştürme konusunda büyük mesafeler kat etti. Aslında atıkların yeniden ve başka amaçlar için kullanımı doğanın en temel işleyişlerinden biri olmasının yanı sıra kadim uygarlıkların sürdürülebilme nedeniydi. Dolayısıyla dünyayı temiz tutmak  için roket teknolojisine gerek yok. Sadece az tüketme ve az atık oluşturma odaklı bir yaşam biçimini kurmamız gerekiyor. Atıklarını azaltanların sayısı arttıkça dünya daha güzel ve adil bir yer olacak. Türkiye gibi bu konuda fazla yol alamamış ülkelerin güzel örneklerden alacağı çok ilham ve ders var.

Dünyada geri dönüşüm

Dünyada hızla büyümekte olan geri dönüşüm sektöründe şampiyonluk İsveç ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerde. Almanlar çöplerinin %65’ini ayrıştırıyor ve değerlendiriyor. Her tip atık için ayrı renk kodu (kağıt atıklar mavi, organik atıklar kahverengi ve her türlü ambalaj sarı renk gibi) oluşturmuşlar. Pil ve benzeri atıklar ayrı toplanıyor. Mesela pek çok süpermarket kullanılmış pilleri topluyor. Ayrıca her şehrin özel kamyonlarla bu tip tehlikeli atıkları belirli günlerde evlerden aldığı veya bu atıkların atılabileceği belirli yerlerde konumlanmış kendi toplama sistemleri mevcut. Depozitolu şişeler ise ücretini geri almak üzere süpermarketlere geri veriliyor. Bu süpermarketlerde cam şişe için 8 sent, plastik içinse 25 sent olmak üzere geri ödeme yapan otomatik şişe iade makineleri var. Eski mobilya, TV, beyaz eşya ya da artık yapı malzemesi gibi büyük atıkların topandığı merkezler var. Bazı yerlerdeyse bunlar belirli günlerde kapı önünden toplanıyor. Kullanılmış giysiler ve ayakkabılar için de özel konteynırlar var[2]. Geri dönüştürülemeyen çöpler ise ya yakıta dönüştürülüyor ya da farklı tasarımlarla yeni ürünlere.

Almanya’da kamu alanlarındaki çöp kutuları dört ayrı bölümde tasarlanmış

Geri dönüşüm ve çevre koruma konusunda Güney Kore atıklarının %59’unu geri dönüştürüyor, ABD ise %35’lik bir oranla gelişmiş ülkelerin ortalamasının biraz üzerinde yer alıyor. Avrupa Çevre Ajansı’na (EEA) göre diğer AB ülkeleri de geri dönüşüm konusunda önemli ilerleme kaydetti. Örneğin Avusturya, Belçika, İsviçre, Hollanda ve İsveç çöplerinin en az yarısını geri dönüştürüp, büyük bir kısmı yeniden kullanılıyor.

İsveç’te evsel atıkların %90’ı geri dönüşüme giriyor.

Geri dönüşümde Türkiye nerede?

Peki, Türkiye geri dönüşüm tablosunda nerede? İnanılmaz ama Türkiye’deki çöpün %99’u depolama sahalarına gömülüyor[3]. 2014 tarihli Birleşmiş Milletler elektronik atık izleme raporuna göre dünyada yıllık yaklaşık 42 milyon ton elektronik atık üretilmiş. Ve Türkiye elektronik atık üretme konusunda totalde yıllık 503 bin ton, kişi başına ise 6,5 kg e-atık ile dünya sıralamasında 17. sırada yer alıyor. E-atıkta dünyada en başarılı geri dönüşüm %62,6 ile İsveç’te. Türkiye’de ise bu oran %5 civarında seyrediyor[4]. Bu geri kalmışlığın en önemli nedenlerinin başında Türkiye’de vatandaşların geri dönüşüm sürecine katılmaması geliyor. Her vatandaşın sorumluluğu olan çöpleri içeriklerine göre ayırma işlemini en ağır şartlarda güvencesiz çalışan yarım milyon atık toplayıcısı yapıyor. Böylece yükselen çöp dağlarıyla birlikte ekolojik adaletsizlik de büyüyor.

Geri dönüşmezse felaket olur

Ümraniye Çöplüğü Patlaması’nda ölenler için yapılmış anıt

Tarihte çeyrek yüzyıl öncesinde gidelim. 28 Nisan 1993 tarihinde İstanbul’un Ümraniye ilçesi Hekimbaşı Çöplüğü’nde biriken metan gazı patlaması sonucu 39 kişi ölmüştü. O tarihe kadar 4,5 yıl süresince çöplerin kontrolsüz bir şekilde biriktirilmesi sonucu çöplük sahası sabah saatlerinde bir yanardağ gibi patlamış, basınçla fırlayan yanar vaziyetteki çöpler Kazım Karabekir Deresi yatağındaki gecekonduların üzerini tamamen örtmüştü. Oysa dönemin belediye bakanı Şinasi Öktem iki yılı aşkın bir süre boyunca civar belediye başkanları (Kadıköy, Üsküdar ve Beykoz belediyelerinin atığı buraya yığıldığı için), İstanbul Valiliği, Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı ve Çevre Bakanlığı gibi yerelden merkeze pek çok yetkili makama başvurarak daha fazla çöp dökülmesine engel olmaya, çöplüğün kaldırılmasına çalışmıştı. Ama hiçbir şey fayda etmemişti. Çevresel adaletsizliğin en bariz simgelerinden biri haline gelen bu felaketin geçtiği yeri 20 sene sonra ziyaret eden ve anlatan İstanbul’un Artığı / Anıt – Ümraniye adlı kısa belgesel [5] on yıllardan sonra aslında ne çöplerin geri dönüşümde ne de toplumsal dönüşüm anlamında fazla bir şeyin değişmediğini gösteriyor.

Geri dönüşürse çöpten müzik olur

Cateura Çöplüğü Orkestrası’nın genç müzisyenleri ve Favio Chavez

Gelişmekte olan ülkelerden biri Paraguay’da geri dönüşüm başkent Asunción’da bulunan bir çöplük sahasında başlamış. Müzik öğretmeni Favio Chavez, çöplükte yaşayan, çöple geçimini sağlayan ailelerin çocuklarının hayatlarına müzikle dokunmak istemiş. Ancak bir kemanın bir evden daha pahalı olduğu Cateura çöplüğünde kimsenin müzik enstrümanı alacak parası yokmuş. Kısa bir süre sonra çare bulunmuş. Çöplükteki atık malzemelerle keman, çello ve davul gibi bir orkestrada bulunması gereken müzik aletlerini yapmaya başlamışlar. Aletlerin tamamlanmasıyla çocuklara ve gençlere müzik dersleri verilmeye başlanmış. Aileleri çöpçülükle geçinen, evleri çöpteki malzemelerle yapılmış ve çöpün hemen dibinde olan bu çocukların tek gelecekleri çöpçülük olmasın diye başlamış bu macera ve verilen konserlerle tüm dünyaya adını duyurmuş. 2016 yılında İstanbul’a da gelen Cateura Çöplüğü Orkestrası ya da Landfill Harmonic sadece çöplerin değil toplumsal dönüşümün de sembolü olmuş.

Tamamen Cateura Çöplüğü’nden bulunan malzemelerle yapılan bir saksafon
Landfill Harmonic Orkestrası’nda kullanılan kemanlarda yemek çatalları bile kullanılmış

Beş senedir dünyayı gezen ve çöpten yapılma kemanlar, çellolar ve davullarla konserler veren Landfill Harmonic orkestrası çöpü müziğe, çöplüğü ise bir müzik okuluna dönüştürüyor. Bu yaratıcı dönüşüm sürecini anlatan Landfill Harmonic (2016) adlı bir belgesel bile yapılmış[6].

Türkiye nasıl dönüştürecek, nasıl dönüşecek?

Türkiye’nin Almanya gibi geri dönüşümün kurumsallaştığı gelişmiş ülkelerden de, Paraguay gibi gelişmekte olan ülkelerdeki sivil girişimlerden de alacağı önemli dersler var. Vatandaşların atıkların geri dönüşümü ve yeniden kullanımı gibi süreçlerin merkezinde yer alması gerekiyor. Bunun olabilmesi için de devletin yürürlüğe sokacağı kanunlar ve yönetmeliklerle merkezi ölçekte zemin hazırlarken, belediyelerin yerel ölçekte geri dönüşüm mekanizmalarını hayata geçirmesi gerekiyor.  Saniye kaybedilmeden bir temizlik seferberliği başlatılması gerekiyor. Bunun tetiklenmesinde Deniz Temiz Derneği,  Elektronik Atıkların Geri Dönüşümünü Destekleme Derneği (EAGD) ve Çöpüne Sahip Çık Vakfı gibi sivil toplum örgütlerine de öncül görevler düşüyor. Sadece çöplerin değil toplumun da dönüşümü sürecinde sadece büyük kentlerin zengin semtlerinde pilot proje olmaktan öteye geçememiş birkaç uygulamanın yeterli olmayacağı ortada. Elimizi çöpün altına koyma zamanı geldi de geçiyor. Çöpümüzü sahiplenelim, temiz ve adil bir ortak geleceği birlikte kuralım.

Son notlar

[1] CNN (19 Ocak 2016). More plastic than fish in oceans by 2050.  http://money.cnn.com/2016/01/19/news/economy/davos-plastic-ocean-fish/index.html

[2]  Deutsche Welle (8 Haziran 2017). Almanya’da çöp ayrıştırma kılavuzu. http://www.dw.com/tr/almanyada-%C3%A7%C3%B6p-ayr%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1rma-k%C4%B1lavuzu/g-39161355

[3] Çöpüne Sahip Çık Vakfı (2016). Almanlar Geri Dönüşümde Dünya Şampiyonu. https://www.copunesahipcik.org/almanlar-geri-donusumde-dunya-sampiyonu/

[4] EAGD (2018). Türkiye’de ve dünyada e-atık. http://www.eagd.org.tr/turkiyede-ve-dunyada-e-atik/

[5] Artıkişler Kolektifi (2014). İstanbul’un Artığı / Anıt – Ümraniye. https://vimeo.com/46227826

[6] Filmin fragmanı için bakınız: https://www.youtube.com/watch?v=wCjbd21fYV8

Dr. Akgün İlhan

Akgün İlhan
Akgün İlhanhttps://akgunilhan.blogspot.com
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı’nı 1996’da bitirdi. Önce Hacettepe Üniversitesi Eğitim Programları bölümünde (2002) ve sonra İsveç Enstitüsü bursu ile Lund Üniversitesi Uluslararası Çevre Bilimi (2005) ana bilim dalında yüksek lisanslarını tamamladı. UNESCO Su Bilimleri Bölümü’nde (Paris) tüm dünyada 100’den fazla büyük nehir havzasını kapsayan su yönetimine halk katılımı temalı “Çevre, Yaşam ve Politika için Hidroloji”(HELP) adlı bir projeyi yürüttü. 2005’te Barselona Otonom Üniversitesi (UAB) Çevre Bilimleri ve Teknolojileri Enstitüsü’nde (ICTA) Politik Ekoloji dalında başladığı doktorasını Katalan Hükümeti bursu ile tamamladı (2010). Aynı dönemde (2005-2008) Avrupa Birliği fonlu Bütünleşik Sürdürülebilirlik Değerlendirme Yöntem ve Araçları (MATISSE) adlı projede araştırma görevlisi olarak çalıştı. İspanya’da Eco-union adlı STK’da profesyonellere yönelik eğitim programları da veren Akgün (2006-2009), 2012-2018 arasında da Su Hakkı Kampanyası’nda (İstanbul) çalıştı. Çeşitli dergi ve kitaplarda yazıları olan Akgün, ”Yeni Bir Su Politikasına Doğru: Türkiye’de Su Yönetimi, Alternatifler ve Öneriler” (2011) adlı kitabın yazarıdır. Ayrıca Açık Radyo’da önce Su Hakkı’nı (2012-2018) hazırlayıp sunmuştur. 2018 yılından bu yana ise Sudan Gelen adlı programın yapımcısıdır. Akgün ayrıca 2016 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nde ”Çevre ve Turizm” ile ”Sosyal ve Çevresel Perspektiflerden Sürdürülebilirlik” adlı lisans dersleri vermektedir. Akgün aynı zamanda 2019-2020 Mercator-İPM Araştırmacısı olarak Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde çalışmaktadır.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Otoban

Otoban yapılmaya başlanmasıyla birlikte şehrin küçük nüfusunu oluşturan otomobil sahipleri yayalara değil, yayalar onlara tabi kılınmaya başlandı.

Kazdağlarını savunmak ve kurumların sessizliği: Yeni toplumsallık

'Üzerinde düşünülmesi gereken, neoliberal pratiklerle frenlenmiş toplumsal dinamik ve mekanizmaların baskı ve zor araçlarıyla kuşatıldığı şartlarda nasıl bir direnişin örülebileceğidir.'

Tanrı ve şiddet

İlahi şiddetin amacı hukuksal bir yaptırım ya da düzen değil, aksine kurbandır.

Açık Radyo’dan mesaj var: Buradayız, hazırız, neşemiz daim!

'Kainatın tüm seslerine açık' Açık Radyo,, sesini kesmek isteyenlerine inat cıvıl cıvıl, hareketli, ziyaretçi akınından başını kaldıramadan 30. yaş gününe ve dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

EN ÇOK OKUNANLAR