Köşe YazılarıManşetYazarlar

[2021’in ardından] İklim krizinde yılın 10 önemli gelişmesi

0

İklim krizi 2020 yılı başlarında yaşanan büyük Avustralya orman yangınlarıyla yeni bir aşamaya girmişti. Sıcaklık rekorunun (1,25 dereceyle) kırıldığı 2020 yılında pandeminin ilk dönem kısıtlamaları nedeniyle emisyonlarda %7 azalma görülmüş, ABD‘de Donald Trump‘ın seçimleri kaybetmesiyle de küresel iklim politikalarında yeni bir dönemin açılacağı kesinleşmişti. 2021’e bu yeni durumla girdik: Giderek çığırından çıkan bir iklim krizi nedeniyle artan kaygılar ve küresel iklim eyleminde yıllardır süren tıkanıklığın ardından kısmi bir açılma.

Pandeminin aşıya rağmen fazla hız kesmeden sürdüğü şartlarda başlayan 2021’de ise iklim krizi alanında önceki yıllara göre hem çok daha fazla felakete hem de atılan yeni adımlara tanıklık ettik. İşte 2021’in iklim krizi alanında ilk 10’u, sondan başa doğru…

10- Kömürden çıkış

Enerji sisteminde kömürün yavaş yavaş da olsa terk edileceği nihayet bu yıl resmi kararlara yansımaya başladı. Yılın başında önce Japonya ve Güney Kore‘nin, ardından ABD‘nin ve nihayet yılın sonuna doğru Çin‘in ülke dışındaki kömür yatırımlarına finansman sağlamayacaklarını açıklamaları, AB ve İngiltere‘nin önceki yıllardaki benzer kararlarına eklenince yeni kömür yatırımlarının önü büyük ölçüde kesilmiş oldu. Bu önemli gelişme Uluslararası Enerji Ajansı‘nın mayıs ayında yayımlanan Net Sıfır Raporu‘nda bu yıldan itibaren yeni kömürlü termik santral yapılmaması ve 2030’da gelişmiş ülkelerde 2040’ta ise bütün dünyada kömürün terk edilmesi gerektiği açıklamasıyla birleşince Glasgow’daki kömür kararının yolu açıldı.

Kasım ayında Glasgow’da yapılan COP26‘da aralarında Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği’nin de olduğu (ama ABD, Çin, Hindistan ve Türkiye’nin olmadığı) 46 ülke aynı tarihleri verdikleri bir kömürden çıkış açıklaması yaptılar. Gelişmeler bununla da kalmadı, kömür kullanımının aşamalı olarak azaltılması Glasgow İklim Paktı adı verilen COP kararına girdi. Bu karar, Birleşmiş Milletler iklim müzakereleri tarihinde kömürün adının ilk kez anılması açısından önemliydi, ancak kömürden çıkış sözünün Hindistan‘ın son dakika müdahalesiyle kömürün azaltılmasına çevrilmesi nedeniyle “dağ fare doğurdu” etkisi yarattı. Yine de bütün bu gelişmeler 2021’de kömürün geleceğinin olmadığının anlaşıldığı ve nihayet resmi kararlara da girdiği şeklinde yorumlanabilir. Tabii bu kadar önemli bir gelişme listemize neden 10. sıradan girebiliyor derseniz, bunun nedeninin sadece yetersizliği değil çok da geç kalmış olması olduğunu söyleyebiliriz. Bu kararlar 10 yıl önce alınsaydı tarihi bir önem taşırdı. Ancak şimdi çok az ve çok geç kategorisine giriyor. Kömürden çıkış beklenmedik bir şekilde hızlanmadığı takdirde öyle de kalacak gibi görünüyor.

9- 30 X 30 koruma kararı

Ocak ayında yaklaşık 50 ülkeden oluşan Yüksek Taahhütler Koalisyonu 2030’a kadar dünya alanının %30’unun koruma alanı ilan edilmesi hedefini benimsedi. Bu yıl (yarısı) yapılan BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 15. Taraflar Konferansı’nda (COP15) bu hedef resmileşmediyse de sözü edildi. COP15, 2022’de devam edecek ve korunan alan hedefini %17’den %30’a çıkarmak bütün ülkeler tarafından kabul edilirse bu iklim krizinin de bir parçası olan büyük yok oluşu bir nebze frenlemek açısından önemli bir adım olabilecek.

8-Metan taahhüdü

Bu yıl ilk kez aralarında ABD, AB ve petrol üreticisi körfez ülkelerinin de olduğu 80’den fazla ülke metan emisyonlarını 2030’a kadar %30 azaltmayı taahhüt etti. Büyük fosil yakıt üreticileri arasında olan Avustralya, Rusya ve Çin’in imza atmaması nedeniyle katılım beklenenden zayıf kalsa da ilk kez metan emisyonları konusunda bir hedef belirlenmesi önemliydi.

7- Shell kararı

Hollanda‘da mahkeme Shell petrol şirketini emisyonlarını 2030’a kadar %45 azaltmakla yükümlü kıldı. Karar başka petrol şirketlerine karşı açılacak davalar için emsal teşkil edebilir.

6- Keystone XL petrol boru hattının yapımı iptal

2010’dan bu yana ABD ve Kanada‘da yerli halkların ve iklim aktivistlerinin büyük eylemlerle engellenmeye çalıştığı 1.900 kilometrelik dünyanın en kirletici petrol boru hattı nihayet iptal edildi. Boru hattını yapacak Kanadalı TC Enerji Şirketi ABD’de Biden’ın iktidara gelmesinin ardından izinleri iptal etmesinden sonra projeden vazgeçtiğini duyurdu. Bu karar iklim hareketinin son yıllardaki en büyük zaferlerinden birini kesinleştirdi.

5- ABD’nin Paris Anlaşmasına geri dönmesi

2020’nin Kasım ayında Trump’ın başkanlık seçimini kaybetmesi ve Joe Biden döneminin başlamasının ardından yeni yönetim ilk iş olarak ABD’nin Paris Anlaşması‘na geri döndüğünü açıkladı. Ardından ABD yeni Ulusal Katkı Beyanı‘nı ve iklim eylemini de içeren istihdam ve altyapı paketini açıkladı. Ulusal Katkı Beyanı’na göre ABD’nin 2030’a kadar emisyonlarını 2005 seviyesinin %50-52 altına indirmesi ve elektrik üretimini 2035’e kadar fosil yakıtlardan (doğal gaz dahil) arındırması gerekiyor. ABD’nin iklim krizindeki güncel payı ve tarihsel sorumluluğu düşünüldüğünde hâlâ çok az ve çok geç olmakla birlikte bu politika değişikliği Trump dönemine kıyasla büyük bir adım ve diğer ülkeleri de kısmen de olsa peşinden sürükleme kapasitesine sahip. ABD’nin 2021 yılı içinde Çin’le iki kez iklim deklarasyonu yayımladığını da unutmamak gerekiyor. Biden döneminde ABD bakalım yeterince ileriye adım atabilecek mi?

4- İklim felaketleri

Bu yıl saymakla bitmeyecek kadar çok ve büyük iklim felaketi yaşandı. Güney Sudan‘daki büyük sel felaketi 1 milyona yakın insanı hâlâ etkiliyor. Brezilya‘da sel suları nedeniyle yıkılan iki baraj Bahia eyaletinde geniş kesimleri sular altında bıraktı ve en az 20 kişi öldü.Yaz aylarında Almanya ve Belçika‘da yaşanan büyük sellerde ölü sayısı 170’i geçti. Türkiye‘de başta Bozkurt ilçesi olmak üzere Kastamonu, Sinop ve Bartın‘da büyük sellerde onlarca kişi öldü. Kenya‘nın kuzeyinde ve Madagaskar’ın güneyinde süren büyük kuraklık felaketi açlık tehdidini büyütüyor. Yaz aylarında Kanada‘nın batısında yaşanan sıcak dalgasında 49,6 derece ölçüldü ve 486 kişi sıcaktan öldü. Kaliforniya ve Sibirya‘da mega orman yangınları devam etti. Türkiye’de yaşanan tüm zamanların en büyük orman yangınlarında 100 bin hektardan fazla orman alanı iki hafta gibi kısa sürede çıkan 160’tan fazla orman yangınında kül oldu. İklim felaketleri o kadar arttı ve şiddetlendi ki, artık bunların iklim kriziyle bağlantısı fazla sorgulanmıyor. İklim krizine daha fazla insanın dikkat etmesi ve politik gelişmeler de felaketleri izliyor. Ancak şimdi de felaketleri kanıksama riski ortaya çıkmaya başladı.

3- IPCC’nin 6. Değerlendirme Raporu

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) sekiz yıl aradan sonra yeni değerlendirme raporunun birinci cildini yayımladı. Yeni ve çok önemli bulguların sıralandığı raporda insan kaynaklı iklim krizinin hızla şiddetlendiğine dikkat çekilerek sıcaklık artışının son 10 yılda sanayi öncesi dönemin 1,1 derece üzerine çıktığı ve 2030’larda 1,5 derece sınırının aşılacağı söylendi. Yüzyılın sonundan önce ısınmayı 1,5 derece sınırının altında tutmanın tek yolunun küresel emisyonları 2050’ye kadar sıfırlamak olduğu raporda bir kez daha netleştirildi.

2- Almanya’da Yeşiller’in koalisyon hükümetine girmesi

Yılın iklim politikaları açısından en önemli gelişmelerinden biri aralık ayında kesinleşti. Avrupa’nın en yüksek emisyonlara sahip ülkesi Almanya’da Sosyal Demokratlar ve Hür Demokratlar (liberaller) ile üçlü koalisyon hükümetine giren Yeşiller Partisi, kömürden çıkış tarihini 2038’den 2030’a çekmek ve yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payını iki kat artırarak 2030’da %80’e çıkarmak gibi iddialı hedefleri koalisyon protokolüne sokmayı başardı. 1,5 derece hedefi koalisyon anlaşmasının en önemli vurgularından biri oldu.

1- Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olması

Dünya için küçük, Türkiye için büyük bir adım! Türkiye, altı yıllık gecikmeden sonra Paris Anlaşması’na taraf oldu ve bununla da kalmayarak 2053’te net sıfır hedefini açıkladı. Aslında uluslararsı iklim müzakereleri başladığından bu yana 30 yıldır Türkiye’nin attığı belki de ilk büyük adım olan Paris Anlaşması’na taraf olma kararı Türkiyeli iklim aktivistlerinin yıllar süren büyük çabasıyla gerçekleşti. Elbette bu kararda AB’nin yeşil mutabakatının Türkiye ekonomisi üzerinde oluşturduğu tehdit önemli bir paya sahipti. Ayrıca Almanya, Fransa ve Dünya Bankası‘nın Türkiye’ye 3,2 milyar dolar ekstra iklim finansmanı sözü vermesinin de etkili olduğu anlaşılıyor. Ancak sonuçta bu kararın Türkiye’nin iklim politikalarını tamamen değiştirecek çok önemli bir adım olduğunu ve yılın en önemli gelişmesi sayılmayı hak ettiğini söyleyebiliriz.

 

You may also like

Comments

Comments are closed.