Köşe Yazıları

Yurttaşlar ! – Yunus Muluk

0

Dostlar, Nova Romalılar, Ankyralılar, Smyrnalılar ve Ülkenin Tüm Polislerinde YaşayanYurttaşlar, Dinleyin…

Tarihinin en büyük güvenlik tehdidiyle karşı karşıyayız. Kentlerimiz kuşatma altındadır. Bebek mamasından GDO’lu ürün çıkacak kadar güvenliğimiz tehlikededir.. Bizlerden ne olduğunu bilmediğimiz ürünlerle beslenmemiz beklenecek kadar gıda güvenliğimiz bulunmamaktadır. Ülkenin en büyük şehrinin bir aydan az suyu kalabilecek kadar susuzluk gerçeğiyle karşı karşıyayız. Küresel iklim değişikliği ve ekolojik kriz en fazla kentleri tehdit etmektedir. Bu tehdit gelecekte de artarak devam edecektir.

Kentlerden çıkın ve bulduğunuz, kolay ulaşabileceğiniz, imkanlarınızın el verdiği, gidebileceğiniz toprak parçasına sahip olun, kiralayın, birlikler kurun, kooparatifler kurun, kırda yaşayanlarla ortaklıklar kurun, kentte kazandığınızı kıra aktarın, ürünlerinizi marketler yerine yerel üreticilerden alın, kendi ürününüzü yetiştirin, yetiştiremediklerinizi köylerden temin edin, yetiştirdiklerinizle yetiştiremediklerinizi takas edin, bilgi ve deneyimlerinizi paylaşın, toprakla yeniden tanışın, çocuklarınızı tanıştırın, dokunun, haftasonlarınızı ve tatillerinizi oralarda geçirin…

Kentte başınızı sokacak bir evinizin olması yerine doğayla sağlıklı bir ilişki kurabileceğiniz, tamamını değilsede ihtiyaçlarınız olan ürünlerin bir kısmını yetiştirebileceğiniz toprağımızın olması başımız için daha sağlıklıdır. 20-30 metrekare kat bahçesine sahip olduğu için yüzbinlerce liralık konutlar almak yerine bu paranın onda birine veya beşte birine kırsalda birkaç dönümlük araziye sahip olacağımız gerçeği ortada dururken, gelecek yatırımı adı altında yaptığımız tüm hesaplar bir aldatmacadır.

Kentleri dönüştüremediğimiz için kırsala dönmek bir romantizmin ötesine geçerek bir zarurete dönüşmeye başlamıştır. Ekolojik krize, gıda güvenliği ve küresel iklim değişikliği gibi tehditler de eklenince gelecekte en güvenli olanlar; kırsalda olanlar ve kırsalla bağını koparmayanlar olacaktır.

Vazgeçemediğimiz ancak mevcut halinden rahatsız olduğumuz; kentler ve romantik duygularla uzaktan seyredip bir gün orada olmak istediğimiz yada koşulları yaratamadığımız için gidemedeğimiz; kırsal. Değişmeye ihtiyacı olan iki yaşam alanımızdır. Bir ayağımızı kırsala uzatmadığımız sürece ne kenti nede kırsalı dönüştürmek mümkün görünmemektedir. Daha arada yaşamlar kurmak zorundayız.

2014 yılının yaz aylarında aynı anda yaşadığımız seller ve kuraklık, gezegenimizin geldiği durumun göstergesi durumundadır. Şu an itibari ile ürettiğimiz ekonomik büyüme, ulaştığımız teknoloji, sahip olduğumuz bilgi, yaşam biçimimizin sürdürülemez olduğuna işaret ederken “kırsala dönüş” bugünün ve geleceğin kavramı olarak hayatımıza girmiştir. Ekolojik pek çok yaklaşım ve kavram gibi “kırsala dönüş” de kalkınma ve büyüme sevdalıları tarafından geriye gitmekle özdeşleştirilmeye çalışılmaktadır. Modern bilim, yaşadığımız sel, kuraklık gibi afetlerle endüstriyalizm arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarırken doğal afetlerin o kadar doğal olmadığını öğrendiğimiz bugünlerde hangi fikrin gerici olduğu yeniden düşünülmelidir.

Yunus Muluk

 

 

Yunus Muluk

 

 

You may also like

Comments

Comments are closed.