Yiğidin hakkı yiğide – Eren Keskin

Coğrafyamızda adeta “yer yerinden oynuyor.”

Türkiye’nin o çok övündüğü ‘ordusu’ çok zor günler geçiriyor.

Bugüne dek Türk halkının en çok güvendiği kurum olan ordu, hiç tartışılmayan, denetlenmeyen ordu, ‘başsız’ kalmış durumda.

Genelkurmay yetkililerinin Jandarma Komutanı dışında, istifa etmiş ya da ‘hafif deyimi ile’ emekliliklerini istemiş olmalarının ardında yatan nedir?

Tabii ki, böylesine ‘tabu’ olan bir kurumda meydana gelen gelişmeler önemli ve şaşırtıcıdır.

Ancak bu bir süreçtir.

Yakın tarihi iyi takip edenler, resmi tarih dışı okumalara başvuranlar, zaten sistemin ‘iflas’ noktasında olduğunu söylüyorlardı.

Evet, TC’nin Türk-İslam Sentezci resmi ideolojisi iflas etmiştir.

Ve çözümü yine kendi içinde, birtakım ‘sahte kahramanlar’ yaratarak çözmeye çalışmaktadır.

Ancak şunu göreceğiz ki, bu ‘sahte kahramanlar’ da krizi çözmek konusunda yetersiz kalacaklardır.

Bu çok tarihli, çok dilli, çok dinli coğrafya artık kendisine dayatılan ‘tekçi bakış açısı ve uygulamalar’a isyan etmektedir.

Kendisini Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Yahudiler, Êzidîler ve diğer tüm etnik ve dinsel kimlikleri yok etmeye yönelik geliştirmiş Türk militer sistemi, kurduğu ‘çürük çatı’nın altında kalmamak için direnmektedir.

Ama çabalar boşunadır ve çöküş başlamıştır.

Bugüne dek, tüm katliamlara, yakıp yıkmalara, gözaltında kayıp etmelere, tecavüzlere ve akla gelmeyecek denli baskılara rağmen, bu çöküşün temel dinamiği de Kürt hareketi olmuştur.

Beğensinler, beğenmesinler coğrafyamızda barış, demokratikleşme ve sivilleşme isteyen herkesi, tabiri caiz ise, ‘yiğidin hakkını, yiğide vermelidirler.’

Kürt hareketi, TC devletinin yarattığı tüm ezberleri bozmuştur.

Tabii ki, bu süreçte dünyadaki gelişmelerin, insan hakları ve dayanışmanın, ‘Küreselleşmesi’nin de etkileri olmuştur.

Her şeyin ortaya çıkığı böyle bir dönemde, artık ‘kandırmaca’ya yer olmamalıdır.

Örneğin, Jandarma Komutanı olup istifa etmeyen tek Genelkurmay yetkilisi Orgeneral Özel’in adeta bir ‘demokrasi fetihi’ olarak sunulması esaslı bir kandırmacadır.

Sahi, görev süresinin büyük bölümünü, Kürdistan’da süren savaşta geçiren Orgeneral Özel, şu soruya ne cevap verecektir merak ediyorum!

JİTEM nedir? İşlediği suçlar nelerdir?

Hatta JİTEM var mıdır, yok mudur?

İşte bu sorulara vereceği gerekçeli cevaplar, Orgeneral Özel için bir imtihan niteliğindedir.

Eren Keskin – Özgür Gündem

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR