Yeni Parti; Yeşiller ve Sol; Demokrasi Sınavından Kaldı!

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, logosunu belirleme sürecinde önemli bir demokrasi sınavı verdi ve ne yazık ki bu sınavdan kaldı.

Süreç şöyleydi:

12-13 Ocak’ta toplanan parti meclisi ile bir logo komisyonu kuruldu ve logo seçim sürecinin tasarlanmasında MYK görevlendirildi. 23 Şubat 2013’te ise yine bir PM komisyonunda şöyle bir karar alındı: “Logo Komisyonu tarafından oluşturulan jurinin belirleyeceği logo seçeneklerinin PM tarafından seçilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir”.

Merkez Yürütme Kurulu tarafından; profesyonel tasarımcılara yönelik bir yarışma düzenlendi ve 13 logo tasarımı MYK’ya teslim edildi.

Alınan karar gereği ise; 22 Mart 2013 tarihinde MYK tarafından bir anket açılarak; 3 günlük bir online oylama ile 7 adet logo seçeneği Parti Meclis üyelerine sunuldu.

Ankette en çok beğendiğiniz logoya üç, sırasıyla diğer iki beğendiğiniz logolara da iki ve bir puan verebiliyordunuz.

Yukarıdaki süreçte bir sıkıntı yok gibi görünüyor. Ancak, sorun MYK tarafından açılan oylama ile başladı. Logo seçim süreci kapsamında düzenlenen anketin; yapılış şekli ile ilgili aşağıdaki eleştirileri sıralayabiliriz:

Düzenlenen ankette 7 adet tasarım vardı. Ancak, başvuran diğer logoların neden elendiğine, ya da bunu bıraktım; neler olduğuna dair bir açıklama yapılmadı. Ön elemede hangi kriterlerin göz önünde bulundurulduğuna dair de her hangi bir bilgi paylaşılmadı. Keza, Parti Meclis üyeleri, ön elemeyi geçen logoların, nasıl; neden seçildiğine dair bir bilgiye sahip olmadan oylamaya davet edildi.

Parti logoları bir hikaye anlatır; anlatmalıdır en azından. Ama ankette, bu logoların ne anlattıklarına dair bir bilgi de yoktu.

Ama, sıkıntılar sadece burada bitmedi. Önümüze konulan logo anketinin sonuçlarının nasıl değerlendirileceğine dair bir bilgi de yoktu. Evet; en çok  oy alan denilmişti; ama ankete katılım konusunda nitelikli bir çoğunluk mu aranacağı gibi detay bilgiler, logo seçimi sürecinde; PM tarafından yetkilendirilmiş olan MYK tarafından paylaşılmadı.

Bu iki durum, secim programını bilmeden bir partiye oy vermek ya da aday ismini bilmeden bir partiye oy vermek gibi bir şey diye düşünüyorum. Bilgi eksikliği ile açılan bir oylama; çok da demokratik gelmiyor.

Ayrıca, ankette “ben bu logoların hiç birini beğenmedim” diye bir seçenek yoktu. En az üç logoyu beğenip sıralamanız gerekiyordu. Bu durum da, pek demokratik değil, insanların zorla logo seçmeye zorlayan bir durum olarak önümüze çıkıyor.

Bilgi eksikliği ve zorlama seçim gibi durumlar yüzünden, sunduğu yöntemle MYK, demokrasi sınavından kaldı.

Ancak durum düzeltilebilirdi. Birçok Parti Meclis üyesi ve hatta bir çok partili bu sorunları dile getirdi ve MYK’nın anket sürecine müdahil olmasını bekledi. En azından, durumu açıklayacak bir açıklama yapmaları; neden böyle bir yöntem seçtiklerini paylaşmaları beklendi.

Hatta böyle bir logo seçimine katılmayacağını belirten onlarca Parti Meclis üyesi oldu.

Ancak, MYK bu taleplere her hangi bir cevap vermeyerek logo oylamasına devam etti ve dün logo oylaması sonuçlarını paylaştı.

Üstelik yapmış oldukları açıklamada, yukarıda bahsedilen sürece dair hiçbir bilgi paylaşma gereği de duyulmadı.

Sonuçta, aşağıdaki  logolardan, üçüncü en yüksek oyu aldığı gerekçesi ile parti logosu olarak seçildi, diye duyuruldu!

Oylamaya, 102 Parti Meclis üyesinin katıldığı, 7 logonun oy sıralamasının ise şöyle olduğu açıklandı:

L1 – 78

L2 – 40

L3 – 161

L4 – 54

L5 – 66

L6 – 78

L7 – 135

Ve aşağıda gördüğünüz logo seçildi.  Ama burada da ciddi sorun var gibi geliyor bana!

Toplam oy kullanan 102 kişi, herkesin 6 puanı var; toplam dağıtılan puan 612. En yüksek logo ise 161 almış durumda. Bunu bir inceleyelim:

Hiçbirini beğenmedim o yüzden oy kullanmıyorum diyen; yaklaşık 15 üyenin hiçbirinin bu iradesi ankete yansıtılmış durumda değil. Bu iradenin neden yansıtılmadığı da paylaşılmamış durumda.

İkincisi, en çok oy alan logo; 161 puan almış. Bunun toplam puanlara yani 612’ye oranı %26,3.

Ayrıca, en iyi ihtimalle; bu logoyu en çok beğendiğini belirtip  (üç) oy veren kişi sayısı; 53.

Seçilen logoyu, en iyi ihtimalle oy kullanan 102 kişiden %51.9’u beğenmiş. Oy kullanmayı rededenleri de eklersek, bu logo, en iyi ihtimalle Parti Meclis üyesi olup, oylamanın farkına varanların ve oy kullanma sürecine dahil olanların %45,2sine denk geliyor.

Bu oran sizce; logo seçimi için yeterli bir rakam mı?

Bilmiyoruz, çünkü Merkez Yürütme Kurulu’nun; anketin nasıl değerlendirildiğine dair, ne anket öncesi ne de anket sonrası bir açıklaması bulunmuyor.

Kişisel olarak da bu seçilen logonun, partinin iradesi olmadığını düşünüyorum. Hem parti listelerinde hem de parti meclisi listesinde okuduğum mailler ile yukarıdaki sonucu birleştirdiğimde, partinin iradesi logo seçimine yansımadı derim ben.

Merkez Yürütme Kurulu tamamı ile şeffaf olmayan, bilgi eksikliğinin olduğu bir süreç işletmiş görünüyor. Partinin, logo seçim sürecinde işletmeye çalıştığı iç demokrasi mekanizmaları konusunda başarısız olduğu ve sınıfta kaldığı bariz.

Sürecin başında bu noktalar atlanmış olabilir, hata yapılır tabiki. Ama süreç devam edilirken gelen eleştirilere kulak tıkayıp, süreci devam ettiren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Merkez Yürütme Kurulu, demokrasi sınavından göz göre göre sınıfta kalmıştır.

MYK’nın bu durumu aslında, parti olarak da sınıfta kaldığımızın göstergesi. Demokrasi mücadelesi için kurulan, yeni siyaset sloganı ile yola çıkan partinin, logo seçiminde bile demokrasi sınavından sınıfta kalması çok üzücü ve düşündürücü. Umarım, buradan bir öğrenme çıkarmayı başarırız.

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Antalya’da olmayan suya HES yapacaklar

Antalya- Konyaaltı'ndaki Doyran Deresi'nin üzerine yapılmak istenen HES'den etkilenecek 11 köyün halkı mücadeleye hazırlanıyor.

Konut konut konut … ama hangi konut?

Türkiye'deki konut sorununun çözülmesi için ilk maddeler, onun bir meta değil, hak olarak ele alınması ve yaklaşımın 'mülk' yerine 'kiralık konut' biçiminde olmasıdır.

Moda dünyası çocuk istismarı üzerinde yükseliyor

Çocuk işçiliğinin bu kadar yaygın olmasının temel sebebi, denetimsizliğin getirdiği sömürü kolaylığı. Lüks markalar için ise 'bakmazsan görmezsin' kuralının işlediği bir sır değil. 

Konut ve barınma: Engels’e göre konut sorunu

Konut ve barınma sorununa bakarken, bu defa temel bir kaynakla; Engels'in yaklaşık 150 yıl önce yazdığı 'Konuk Sorunu' broşürüyle başlamak ilginç olabilir.

Gıda ve kent

Tüm dünyada taze gıdaya erişmekte en önemli sorun aradaki kademeler veya tekeller. Türkiye'de ise ek olarak tarımsal üreticiler ve tüketciler çok güçsüz ve örgütsüz. 

EN ÇOK OKUNANLAR