Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

[Yazı Yaban] Kirli hanımın yolculuğu

0

Yazı Yaban hakkında kısa bir görsel dokümantasyon çalışması için annemin doğduğu, nenemin hâlâ yaşadığı köyde çekilmiş çocukluk fotoğraflarımdan birini arıyorum. Kardeşlerimi, annemi, akrabalarımı, nenemi buluyorum ama kendimi bulamıyorum fotoğraflarda. O sırada nerelerdeyim, hangi düşe dalmışım kim bilir? Bir incirin tepesinde miyim? Köydeki arkadaşlarımın çiçeklerle taç örme bilgeliğine mi hayran kalıyorum? Bostanın tadı aklımı başımdan mı alıyor? Hangi rengin cezbesine kapılmışım? Bir çocuk için pekâlâ dev yerine geçen ineklerin mi peşindeyim? Henüz inekler kendini taşıyabiliyor ve çocuklara tarlalar, bostanlar boyunca yarenlik ediyordu.

Kirli hanım çiçeği mi o?

Annemin eteğinin kıyısında bir çiçek duruyor. Kirli hanım çiçeği mi o? Amerika kökenli bu çiçek ne zaman, kimlerle geldi acaba buralara? 1994 tarihli Prof. Dr. Besalet Pamay‘ın peyzaj bitkileri üzerine yazdığı “Bitki Materyalleri III” kitabında da yer aldığına göre bu göçü daha erken bir tarihte gerçekleşmiş olmalı. Fotoğraf 1970’lerin başlarında çekilmiş. Wikipedia‘da verilen bilgilere göre 1700’lerde Avrupa‘ya yerleşmeye başladığı belirtilse de Eric Grissell bu tarihin gizemini koruduğunu belirtiyor (A History of Zinnias: Flower for the Ages, 2020, Purdue University Press). Kirli hanım hangi yoldan gelmiş olursa olsun işte avlunun bahçesine kurulmuş, gün ışığında geriniyor.

Bitkinin bilimsel cins adı “Zinnia”. Carl Linnaeus tarafından Alman meslektaşı Johann Gottfried Zinn’in onuruna veriliyor. Zira bitkiler üzerine ilk bilimsel çalışma Zinn tarafından yapılmış. Türkçe’de neden ona “kirli hanım” adını yakıştırmışız bilemiyorum. Çok renkli olduğundan mı? Aklıma böyle bir cevabın gelebilmesi tuhaf olsa keşke.

Meksika’dan kalkıp dünyayı dolaşarak renklenir, çeşitlenir, katmerlenirken, 1900’lü yıllarda memleketinde, Frida Kahlo’nun bahçesine, başına, tablolarına eşlik etmiş. Zinniaları ilkin Aztekler’in yetiştirdiği inanışı hakim olsa da Grissell, bununla ilgili bir kanıt olmadığını söylüyor. Rivayete göre Aztekler onlara “gözleri yoran çiçekler” dermiş. Bahçelere konuk olmaya başladıklarında daha vahşi formlara sahip olduklarını ve henüz gözü yoracak denli farklı renklerden yoksun olduklarını düşünmek daha olası geliyor bana. Sonraları o kadar popüler olmuşlar ki 1960’larda f1 (hibrit) türleri bile yetiştirilmiş. İşte o zaman gözü yormaya başlamış olabilirler. Neyse ki ertesi sene tohumları tekrar ektiğimizde karşılaşabileceğimiz ana soyları en az ilk ektiğimiz bitki kadar güzel olacaktır.

Çiçekler gelir, kuşları, böcekleri gelemez

Fideleri ellerime verilmese bahçeye buyur edeceğim yoktu doğrusu. Toprağı neredeyse sürekli nemli tutulmazsa kısa sürede bir çaresizlik anıtına dönüşüyor. Misal yayla kekiği veya boz eşek çayı kurağı bilmenin gururuyla az ötede salınırken, kirli hanım başını kaldıramıyor yerden. Görkemini sergilemek için en az onun kadar nem isteyen geniş yapraklı sinir otunun yanına dikip ikisine de suyu pay ettim.

Kirli hanım çiçeği sadece güzelliğiyle değil, “beyaz sinekler” olarak bilinen ve bitki özsularını emerek yaşayan sinekleri yiyen sinek kuşları, yaban arıları ve başka tür sinekleri bahçeye çektiği için de önemseniyor. Bir çeşit kardeş bitki yani; refakatçi, yardımcı, tamamlayıcı. Ancak uzak coğrafyalarda yetişen bitkilerin tohumları bir göyneğin cebinde, bir zarfın içinde yola düştüğünde onlarla birlikte kuşları, böcekleri gelemez. Sinek kuşları sadece Amerika kıtasında yaşar. Bir zamanlar kirli hanımın olduğu gibi.

Neyse ki atmaca güveleri, sinek kuşları gibi dar tüplü çiçeklerden nektar toplayacak şekilde evrimleşmiş ve Türkiye‘de de yaşıyor. Hatta sinek kuşuna olan benzerlikleri “yakınsak evrim” örneği olarak gösterilir. Yani birbirinden farklı gruplara ait canlıların son ortak atalarında bulunmayan, birbirine benzeyen yapılar geliştirmesi. Gerçi kuşla güveyi birbirinden ayıran da biziz ya, neyse. Güvenin tırtıl ve kozasını da bahçede görmek mümkün. Koza genelde çürüntü yığınlarının içinde oluyor. Tırtılı da bu mu ki?

Bitkilerin yaşadığı yerden kalkıp başka bir yere konmasında dokunulmaz bir şeyler var; göçün durdurulamayacağına, bu dünyanın, tüm canlıların evi olduğuna dair kutlu bir mesaj. Kovulur mu artık kabileden kirli hanım? İyi ki eteklerimize değiyor.

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.