Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

[Yazı Yaban] Yoksulun çöpü

0

Cahillerin yani – çoğu kez ve belki de hep – yoksulların sağa sola attıkları bebek bezleri, plastik şişeler, torbalar, türlü çeşit cerahat olmasa, her birimiz henüz atanmış “Dünyayı Kurtarma Bakanları” olarak çöplerimizi özenle ayrıştırıp tek kullanımlık ambalajları hayatımızdan çıkararak çöp sorununu hallettiğimizi düşünebilirdik. Bazı bilim insanları ve kimi entelektüeller bizi sorunun devam ettiğine inandırmaya çalışacak, muhtemelen pek başarılı olamayacaktı.

O pet şişe bir kızılçamın dibinde olmasaydı, nerede olacaktı? Bir süredir İngiltere, Kanada, Almanya gibi ülkelerin Adana’da uçuşan çöpleri aşırı nemden şikayet ediyor.

Çöplerini ormana, denize, yola atanlara teşekkür borçluyuz belki de. Böylece giderek bedenimizdeki ve çevremizdeki artan oranda çöpü görmezden gelemiyoruz. Örneğin Pasifik Okyanusu’nda Türkiye’nin üç katından büyük plastik çöp adaları yüzüyor. Veya “İstanbul’da geri kazanılamayan günlük 17 bin ton evsel atık” gömülüyor. Özel olarak tanıklık etmediğimiz sürece göremeyeceğimiz bir manzaranın gözümüzün önünde sergilenmesi bir lütuf olamaz mı?

Soylu bir çaba

Ancak zenginler olağanüstü bir kayıtsızlıkla dünyayı çöpe boğmaya devam ederken yoksulların sağa sola attığı çöpler dert ediliyor. Bir havuza, lüks bir villaya veya arabaya, çok pahalı bir çantaya, her uçuşta 0.24 metrik ton karbondioksit üreten özel bir jete, tek kullanımlık plastikler üreten bir fabrikaya sahip olmanın suç sayılması gerektiğini fark etmeyenlerin, hatta bunlara sahip olmayı hayal edebilenlerin ahlakı belirliyor neyin dert edileceğini. Önemli olan tek şey çöplerini ayrıştırabilmek.  Bundan sonra ne olduğu değil. Oysa örneğin bugüne kadar üretilen plastiklerin %91’i geri dönüştürülmedi (1950 ila 2015 yılları arasında üretilen 8,3 milyar ton plastikten).

Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam tarafından 2022’de yayımlanan bir raporda, 163 milyon kişi daha yoksulluk sınırının altına itilirken dünyanın en zengin 10 kişisi her gün bir milyon dolar harcasa dahi servetlerinin 414 yılda biteceği belirtiliyor. Raporda bu zenginlerden bir defalığına %99 vergi alınması önerilmiş. Kar amacı gütmeyen ABD‘li medya organı ProPublica, 2021’de, basına sızdırılan vergi beyannamelerindeki verileri kullanarak bu zenginlerin ya çok az ya da hiç vergi ödemediği göstermişti. Vergiden kaçabilmenin yasalarca teminat altına alınan yollara başvuruyorlar; bankalardan kredi almak gibi. Kredi borç sayıldığı için vergilendirilmiyor. Örneğin Oracle CEO’su Larry Ellison’un 10 milyar dolarlık kredi limitine sahip olduğu belirtiliyor.

Haliyle sıradan bir vergi mükellefi her zaman zenginlerden çok daha fazla vergi ödüyor. İstanbul’da yaşarken çalıştığım işyerinde ödemek zorunda bırakıldığım -çünkü maaştan kesiliyor- 1 yıllık verginin, limited şirket sahibi olan bir arkadaşımın ödediği 1 yıllık vergiden daha yüksek olduğunu hesaplamıştık.

Yoksullardan, dahil edilmedikleri, gerek yaptıkları kötü seçimlerden, gerek cahilliklerinden, gerekse başarısızlıklarından (!) aday bile olamadıkları bir hayatın ahlakına tabi olmaları bekleniyor. Bu beklentinin karşılanması halinde bile elimize geçecek olan tek şey herkesin aynı ahlak çerçevesi içinde yaşayabilme ihtimali olacaktır. O vakit çöp ithal etmez, mesela Bangladeş’e ihraç edebilirdik.

Bir yoksulun sergileyebileceği bu “soylu” çabayı takdir etmeliyiz oysa. Layık olunmaya çalışılmamış bütün güzel manzaraları; unutulduğu için kendi yolunda akabilen bir dereyi, piknik alanı olarak tahsis edilmiş bir ormanı, halka açık, otopark ve şezlong parası vermeden denize girilebilecek nadir sahillerden birini kirletmekteki hünerleri şairane değil mi? Hasır altına süpürülen onca şey yanında bu göze sokuş bir hediye gibi görünüyor. Üretim tanrısı gökdeleninde  bütün haşmetiyle kükrerken, insana; tarımın başlamasından 10 binyıl sonra, topraksız veya sentetik gıdalara doğru yol alırken bile “ne ekersek onu biçeceğimizi” hatırlama şansı veriyor.

Öte yandan asıl geri dönüşümcü onlar. Evlerini, kıyafetlerini, yemeklerini, harçlıklarını çöplerden çıkarıyor, çöpleri topluyor, istifliyor, ayrıştırıyorlar. Sadece çöplüklerden de değil yollardan, ormanlardan değerli çöpleri toplayarak da; cam şişesi, metal kutu vb. Zenginlerin artık kullanılmayan eşyalarını cömertçe kabul ediyorlar. Yoksulun da zenginin de çöpünü yoksul temizliyor; kükreyen tanrının ambalajlı buyruklarını çitileyip asıyor, kullanıyorlar, kimi ufalanıp mikro-plastiklere dönüşene kadar.

Çöpten hayat

Yaşamını çer çöple kurmak zorunda olanlar için çöp, sadece çöp değildir.  Bir fazlalık, çirkinlik, pislik göstergesi olarak görülmez. Hayatları çöpleştirilmiştir bir kere ve öldüklerinde oraya buraya atılabilirler. Tıpkı çöp gibi. Eğer yaşamaktan vazgeçebilselerdi önce kendilerini ayrıştırmaları gerekirdi. Buzdan Kılıçlar’da Latife Tekin çöpten kotarılmış eşyalarla kurulan hayatlar için ne diyordu; “Leri şarupdiende tisika cemi deriz bizler eşyalarımıza. Yani yoksullar ülkesinin sınırlarını gösteren harita. Karnımızı doyurmak için çırpındığımız her ânı eşyalarımızda dondurup saklamamız boşuna değildir. Soluk alıp verdiğimizi, geçmişte de var olduğumuzu kendimize kanıtlama ihtiyacı içindeyiz. Bedenlerimizi ve ruhlarımızı dünyanızın saldırılarından korumak için kurduğumuz şaşırtıcı, mucizevi savunma sistemimizin kıymetli bir parçasıdır dekorlarımız.”

2022 Dünya Eşitsizlik Raporu’na göre Türkiye’de nüfusun en yoksul %50’si, 3,1 tonun hemen altında karbon salımı yaparken, en zengin %10’luk kesim yedi kat daha fazla salım yapıyor. Dünyanın en zengin %10’u ise, tüm CO2 salımlarının yarısından fazlasından sorumlu. Yoksulluğa bağlı nedenlerle günde 21 bin kişi hayatını kaybederken, yani zenginler insan yerken… Büyük ihtimalle hizmetçilerine sofradan arta kalan çöplerin ayrıştırılması gerektiğini öğretmişlerdir.

1993’te alev topu haline gelen binlerce ton çöp Ümraniye’deki gecekondu dekorlarının üzerine yağdığında 11 gecekondu ortadan kaybolmuş, ölen 39 kişiden 12’sinin cesedi ise bulunamamıştı. Haberlerden hayatlarımızın bir değeri olmadığını öğreniyorduk. İstanbul‘un Anadolu Yakası‘ndan toplanan çöplerin depolandığı arazi patlamadan sonra temizlenip üzerine bir futbol sahası, çöpün yağdığı yerde ise ölüler için biri artık yıkılmış olan iki anıt yapılarak ayrıştırıldı.

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.