Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyelim: Bir endüstri manifestosu

0

Yalan söylemek son zamanlarda birçok alanda çeşitli kuruluşların en önemli meziyeti haline geldi. Herhangi bir şeyi gizlemek, örtbas etmek ya da çarpıtmak için aleni yalan söyleyen birçok kurumdan çeşitli araştırmalar sayesinde haberdar oluyoruz.

Bu yalan söyleme yöntemiyle birçok farklı formlarda karşılaşıyoruz. Özellikle endüstrinin yürüttüğü faaliyet, birçok farklı formlarda olabiliyor. Çoğu zaman tüketiciyi yanıltmaya dönük olan bu yalan söyleme biçimi ile etiketlemede, reklamlarda, röportajlarda ve bazı faaliyetler sırasında karşılaşabiliyoruz. Örneğin faaliyetleriyle doğaya zarar veren bir inşaat, silah, petrokimya, plastik, plastik ambalajlı ürün veya madencilik şirketi, Dünya Temizlik Günü, Dünya Kanser Günü, Dünya Limitaşımı Günü ya da benzeri bir günde çeşitli paravan STK’ları da kullanarak faaliyetlerde bulunabiliyor. Böylelikle de azaltmayı vaat ettiği sorunun da aslında bir kaynağı olduğunu gizlemeye çalışıyor. Dolayısıyla buna aleni bir yalan söyleme faaliyeti denilebilir.

‘Fırsatı’ gören geliyor

Bu duruma daha açık bir örnek verecek olursak bir plastik streç film üreticisi ya da plastik ambalajlı temizlik malzemesi ya da benzeri plastik ambalajlı yiyecek içecek üreticisi firmanın, doğayı hem en fazla kirleten unvanına sahip olup hem de paravan kuruluşlar yardımıyla çevre temizliği faaliyeti yürütmesinden bahsedilebilir. Benzer şekilde kirletici şirketlerin bir araya gelerek oluşturduğu ve paravan STK’lar üzerinden de algı kastıkları “Plastik kirliliğine karşı X girişim” vb. adı altındaki oluşumlar da bu yalan söyleme faaliyetinin aleni örneklerinden biri olarak kabul edilebilir. İşte geçtiğimiz ay Planet Tracker adlı bir kuruluş tarafından yayınlanan bir rapor bu durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor!

Raporda plastik atıklara karşı çoğunluğu petrokimya alanında faaliyet gösteren firmaların oluşturduğu birliğin beş yıllık olarak belirledikleri hedefin ilk üç yılında, 9 milyon ton plastiği azaltma ya da geri dönüştürme hedefinin yalnızca %0,04’üne ulaştığı belirtiliyor. Bu girişime her yıl daha fazla üye katılmasına rağmen, plastik çöp üretme ya da bir şekilde değerlendirme hedefi değişmemiş. Üstelik azalmış. Yani çok üye katılınca artması gereken hedef aksine azalmış. Fırsatı gören tüm fırsatçı kirletici şirketler olaya dâhil olmuş. Rapora göre, bu girişimin üyeleri aynı zamanda ABD’deki plastik kirliliğine karşı yapılması planlanan vergi düzenlemesine karşı çıkan bir kuruluşun da üyesiymiş. Demiştik ya fırsatı gören kirletici yalana ortak olmuş.

Benzer barizlikte bir başka örneği de, sağlık açısından her türlü kansere ve hastalığa neden olabilen kimyasalları barındıran plastik üreticileri ve onların lobi kuruluşlarının sağlık sektörü için üretilen plastikler üzerinden “plastik çok yararlıdır” yalanını aleni olarak yaymaları olarak verebiliriz. Çünkü yine geçtiğimiz ay yayınlanan bir başka raporda tıbbi amaçlı kullanılan plastikler ile meme kanseri arasında önemli bir ilişki olduğu tespit edilmiş. Yani siz tedavi olmak üzere bu plastiklerle (başka bir şey içerisinde alma şansınız olmayan) sunulan bir tıbbi ürün yüzünden kanser olma riskiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Üstelik bir de plastiğin zararlı olduğunu dile getirdiğinizde de kanser yapan plastik üreticileri tarafından plastiğin sağlık alanında yaptığı katkıları görmezden gelmekle suçlanabiliyorsunuz. Bakın bugün plastiğin üretimi, faydası ve avantajlarıyla ilgili tüm kurumsal raporlarda ya da web sitelerinde sağlık ve çocuk temaları en önde. Bir de mutlu aile tabloları var. İşte bu aleni bir yalancılık ve manipülasyon. Daha açık bir tabirle kamuoyunu yanıltma suçu. Bunun yasal bir yaptırımı olmalı diyeceğim ama ne yazık ki bulunduğumuz dönemde bunun yasal maliyetini ortaya koyacak bir mekanizma henüz mevcut değil ya da şartlar ona elverişli değil.

Kanda mikroplastik bulununca niye şaşırıyorsunuz?

Sağlık amaçlı kullanılan plastiklerin yarattığı kanser riskine geri dönecek olursak ortada ciddi bir kamuoyunu yanıltma olduğunu söylemiştik. Artık hepimizin bildiği bir gerçek var ki o da plastik eklenti kimyasallarının hormon bozucu ve kanserojen özellikte olduğu! Özellikle damar yolu gibi, serum izotonik plastikleri gibi çok çeşitli plastik ürünler özellikle fitalatlar açısından ciddi bir risk içeriyor. Benzer şekilde bu plastiklerle biz çok sayıda mikro ve nanoplastiği doğrudan damar yolu ile vücudumuza alıyoruz. Sonra da kanımızda plastik bulununca şaşırıyoruz. İşte bunlar hep endüstrinin yalanları ve manipülasyonları ve aşırı kar hırsının hayatımızı soktuğu içinden çıkılmaz hal. Tabii bunda etkin bir yaptırım mekanizması kurmak yerine endüstriye çanak tutan karar alıcılık yaklaşımı da var. Bir de bu endüstriyi aklamaya gönüllü paravan STK’ları da eklersek işte ortaya bol yalanlı bir entrikalar silsilesi çıkıveriyor.

İşte tüm bu hikaye bir endüstri manifestosu!

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.