Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Ucuz kıyafet yalanı

0

Modanın renkli dünyasında her hafta vitrinlerde yenilenen renkli, canlı, heyecanlı kıyafetlerin, 10 yılda bir pişirilip yeniden sunulan yeniliklerin, ünlülerin ne giydiğinin, üzerimizdeki kıyafetin yarattığı algının, online alışverişin kolaylığının, elinde poşetlerle mağazadan çıkan mutlu zayıf kadın görüntülerinin ucuz ve zararsız olduğunu iddia etmek 2022 gerçekliğinde mümkün değil. Üstelik istediğimiz her bilgiye bu kadar kolay ulaşabildiğimiz bir çağda kafamızı öbür tarafa çevirmek kolay da değil. Tüm bu ucuz ve ulaşılabilir moda şaşaasının bedeline bir göz atalım.

İçinde bulunduğumuz küresel kapitalizm çağındaki tüm problemler gibi giyim endüstrisinin de yarattığı sorunlar iç içe geçmiş durumda. Çevre kirliliği, sürdürülebilirlik, insan ve hayvan hakları, sağlık… Ve elbette küresel kapitalizm sadece markaların sürdürülebilirliği ile ilgilenirken, bu sorunlara dikkat çeken ve çözüm arayan hareketler problemin tamamını bir bütün olarak vermekte zorlanıyorlar.

Hızlı moda: Ne pahasına?

Avrupa Çevre Ajansı’nın raporuna göre tekstil üretimi gıda, konut ve ulaşımdan sonra çevresel baskıya yol açan dördüncü büyük sebep.[1]

2021 yılı itibariyle 1,7 trilyon dolarlık bir endüstri olan giyim üretiminde ILO’ya göre 60 milyon insan çalışırken bu sayının %75’i kadın. Türkiye’nin de hiç masum bir üyesi olmadığı bu sektörde asgari geçim ücretlerinin altında ödeme, güvencesizlik, sağlıksız koşullar, çocuk ve göçmen emeği sömürüsü, cinsel şiddet, taciz, zorla aşırı çalışma saatleri, ayrımcılık, zararlı maddelere maruziyet gibi çok büyük hak ihlalleri ve suçlar söz konusu. Tasarım, dağıtım gibi sektörün diğer kollarını da kattığımızda dünya çapında 300 milyon kişiyi kapsayan bir endüstriden bahsediyoruz.[2]

Giyim endüstrisinin giderek daha da artan bu büyümesini hızlı modaya, hızlı modanın da pamuğun yarısı fiyatındaki polyester üzerine inşa edildiğini söyleyebiliriz. 2015 yılında 62 milyon ton olan üretimin 2030 yılında 102 milyon tona çıkacağı düşünülüyor.[3]

Dünya üzerinde kumaş için üretilen sentetik lifler, küresel petrol tüketiminin %1,35’ini oluşturuyor. Sentetik malzemelerin üretim süreçlerinin karbon emisyonları pamuğa oranla yaklaşık 2 buçuk kat fazla iken pamuğun yarı fiyatına mal oluyor. Üstelik daha hızlı daha çok üretim-tüketim de şirketler için daha hızlı daha fazla para demek. İşte bu sebeple hızlı modanın kullan-at sisteminde daha kaliteli, uzun ömürlü, sağlıklı ve sürdürülebilir malzemeler yerine petrol türevi sentetiklerin kullanılması giyim endüstrisi için daha fazla kâr demek. Bu şekilde devam ettiği sürece önümüzdeki 10 yıl içinde kumaşların 3’te 2’sinin fosil yakıtlardan elde edileceği öngörülüyor.

Gerçekten ‘ucuz’ mu?

Modanın yalnızca üretim süreci değil, gittikçe daha da fazla pompalanan tüketim çılgınlığı da bu kirlilik ve sömürüde etkili. Bir moda ürününün ömrünü yalnızca yüzde 10, yani üç ay uzatmak, çevresel ayak izinde 3 milyon ton daha az CO2 salımı, 600 milyon m3 daha az su tüketimi ve 150.000 ton daha az atık üretimi gibi önemli etkiler sağlayabilir.[4]

Bu tabloda maalesef geri dönüşümün de vaat ettiği çözümü sağlamaktan çok uzak olduğunu ekleyelim. Geri dönüşüm şimdilik pahalı, zor ve plastikleri yeniden kullanıma sokmak gibi bazı ciddi sorunlar barındıran bir yöntem. Her yıl yarım milyon ton mikroplastik okyanuslara karışırken[5] çözüm bu döngüyü devam ettirmekte değil azaltmak ve bitirmeyi hedeflemekte olmalı.

Ama reklam ve modanın gücü belki de başka hiçbir endüstride olmadığı kadar yoğun. Giyim toplumda iç içe geçmiş birçok anlam, işlev ve değerle sarmalanmış durumda. Öz değerden sınıfsal konuma, ayrımcılıktan iş bulmaya, inançtan ihtiyaca giyimin önemli olmadığı, toplumların ve bireylerin hayatına dokunmadığı tek bir alan yok. Hal böyle olunca da üzerine inşa edilmiş olan sektör kazancı ve sömürüsü bol bir dünya demek.

Günümüzde tüketme hızı hiç olmadığı kadar fazla, influencerlar çılgınca tüketimi teşvik ediyor, artık markaların tanıtım için ünlülere milyonlarca dolar ödemesine bile gerek yok, birkaç bedava ürünle bile sıradan insanlar gönüllü olarak sosyal medyalarının başına geçip tek kullanımlık ürünlerin tanıtımını yapıyorlar. Elimizdeki telefonla dakikada onlarca içerik tüketebiliyorken bir kıyafetin tüketim süresi ne olmalı?

Hızlı moda, çabuk üretim çabuk tüketim ve ucuzluk vaat eder; oysa bu ucuzluğun yanlış bir hesaplama olduğunu unutmamak gerekir. Ucuz kıyafet diye bir şey yoktur, bedelini dünya ve insanlar öder.

Tüm bunlara rağmen giyim endüstrisi geri adım atmaktan uzak, hatta her gün bu suçların üzerini kapayacak yeni yöntemler üretiyor. Yeşil yıkama hiç olmadığı kadar fazla ve yoğun, şirketler şeffaflıktan uzaklar. Büyük şirketler kârlarının azalması korkusuyla dünya ve insanları tehlikeye atmaktan hiç çekinmiyorlar. Bizimse elimizdeki en güçlü yöntem, daha iyi bir giyim endüstrisi talep etmek.

*

[1] https://www.eea.europa.eu/publications/textiles-in-europes-circular-economy/textiles-in-europe-s-circular-economy
[2] Ellen MacArthur Foundation & International Labour Organisation, 2019
[3] https://globalfashionagenda.org/product/pulse-of-the-fashion-industry-2017/
[4] www.cprac.org/en/news-archive/general/scp/rac-lance-un-nouveau-rapport-opportunites-commerciales-circulaires-dans-le-
[5] https://ellenmacarthurfoundation.org/a-new-textiles-economy

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.